3
kurban da benim, sunulan adakta, yanan otta benim. Anılan benim, eriyen yağ da
benim, yakılan da benim yakan da benim.”
66
Kurban töreninde kurban tanrıya sunulur ama aslında kurban eden de, edilen
de, kurbanın sunulduğu kişi de tanrının kendisidir. Dolayısıyla burada tanrısal ruhun
evrensel ruh ile iç içe olduğu fikri öne çıkmaktadır.
Vedalardaki tanrıların sonraki dönemlerde eski önemlerini kaybetmesiyle
Brahma, Vişnu, Şiva, Krişna gibi tanrılar daha çok önem kazandı. Bu tanrılardan ilk
üçü kendisine yüce tanrı olarak tapınanlar tarafından Hinduizm’in temel
mezheplerinin oluşumuna katkı sağlamıştır. Vişnuculukta Vişnu en önemli tanrıdır.
Vedalar döneminde O çok ön planda bir tanrı değilken kendi taraftarları tarafından
her şeyi yaratan ve her şeye gücü yeten yüce tanrı kabul edilir.
Hatta Brahma ve Şiva
onun sayısız avatarlarından ikisidir.
O insanlara olan merhameti ve sevgisi ile ön
plana çıkar. Yeryüzündeki iyileri korumak düzeni sağlamak için zaman zaman çeşitli
formlarda yeryüzüne iner.
Hinduizm’de avatara inancı da mevcuttur. Bazen tanrıların insan suretinde
yeryüzüne indiğine inanılır. Bunların en bilineni Krişna’dır. Mahabharata
destanlarında hikâyeleri anlatılan Rama ve Krişna, Vişnu’nun bilinen iki avatarıdır.
67
Hinduizm’de önemli bir yere sahip olan Mahabharata’nın
bir bölümünü teşkil eden
Bhagavad-Gita’da Krişna, Vişnu’nun dünyaya 8. ziyaretindeki avatarıdır. Eserde
geçen şu cümlelerde Krişna çağlar boyunca kendisine ihtiyaç doğduğu dönemlerde
farklı bedenlerde dünyaya geldiğine işaret etmektedir:
“Gerçekteyse ben hiç
doğmadım ve ölmedim, bütün varlıkların yaratıcısı benim. Kendi özümü koruyarak
biçim aldım, ete kemiğe bürünüp buraya geldim.
Ne zaman yolum tıkanır, kapanırsa,
sapıtanlar azıtanlar çoğalırsa, kimse yola girmez, yolu bulamazsa, ben de kendimi
66
Bhagavad-Gita (Tanrının şarkısı), çev. Ömer Cemal Güngören, Yol Yayınları, İstanbul, 2001, XI,
s.16.
67
Yitik,
Hint dinleri, s. 37.
4
işte böyle gösteririm. İyilik tohumları ekmek için, kötülüğü kökünden kesmek için,
kapalı yolu yeniden açmak için, zamanı gelince buraya inerim.”
68
Genellikle erkek tanrıların ve dini figürlerde de erilliğin ön plana çıktığı bir
din için istisna sayılabilecek bir durum Saktizm gibi Hinduizm’in bazı
mezheplerinde, “Devi” gibi ana tanrıça karakterlerine ve feminen güçlere tapınmanın
varlığıdır. Tanrıçalar erkek tanrılara göre daha ön plandadır.
69
Bugün genel inanç Brahma’yı en yüce tanrı kabul eder. Ancak görüldüğü gibi
Hinduizm’deki sayısız tanrıyı sınıflamak oldukça güçtür. Çünkü genel inanç
Brahma’yı en büyük tanrı kabul ederken Vişnuculara göre Brahma Vişnu’nun
avatarıdır. Dolayısıyla Hinduizm’de tanrıların bir önem sırasına göre düzenli olarak
tasnif edilebilmesi zor görünmektedir.
Ancak tüm bu saydığımız ve Hinduizm’in çok tanrılı bir yapıya sahip
olduğunu gösteren delillerin yanında Rig Veda’da geçen
“Aslında hakikat birdir.
Ancak azizler ondan Agni, Yama, Matarisvan gibi isimlerle bahsetmişlerdir”
70
ifadesi, özünde tek ve yüce bir tanrıya inanıldığının delilidir. Hinduizm’i ve tanrı
inancını ele alırken bu ifade göz ardı edilmemelidir. Bu, Tanrı’nın
özünde bir
olmakla birlikte farklı formlara büründüğünü gösterir.
“
Kimisi de özveride bulunur, anlamlı adaklar sunar tapınır. Sezer benim
değişmeden değiştiğimi, hem birlik hem de çokluk olduğumu”
71
Gita’daki bu cümle
kesrette vahdet, vahdette kesret fikrine işaret etmektedir. Bu ifadeler aynı zamanda
Tanrının farklı suretlerde görünmesine karşılık aslında bir tane olduğunu söyleyen
yukarıdaki Veda cümlesini de desteklemektedir. Görünüşteki çokluk,
yüce ve
ölümsüz olan Tanrının farklı şekillere bürünmesinden ibarettir. Ancak bu ifadeler
68
Gita, IV, 6–8.
69
Shaktism, http://en.wikipedia.org/wiki/Shaktism, 21.09.07.
70
The Hymns of the Rgveda, trans. Ralph T. G. Griffith, ed. by. J. L. Shastri, Motilal Banarsidas,
Delhi, 1973, book 1, 164/46.
71
Gita, IX, 15.
5
Hinduizm’in çok geniş kutsal kitap külliyatı ve
bu kutsal kitaplarda sürekli
vurgulanan çoklu tanrı fikri göz önüne alındığında kısıtlı sayılır.
Ayrıca Hinduizm’de çok sayıda tanrı olmasının yanında bu tanrıların veya
onların avatarları kabul edilen temsillerin putlarına tapınma da söz konusudur. Hatta
Gandi “Neden Hinduyum?” adlı yazısında kendisini Hindu kabul etmesinin
gerekçelerinden birini, putlara tapınmaya karşı çıkmaması olarak açıklamaktadır.
Dolayısıyla bu genel ve yaygın uygulamaları ve kutsal kitaptaki referansları göz
önüne alırsak Hinduizm’in tanrı anlayışının kısıtlı sayıdaki bu birkaç ifadeye binaen
tek tanrılı olarak değerlendirilmesinin zorlama bir iddia olacağı görülecektir.
Manu Kanunnamesi’nde genel olarak tanrı isimleri yer almaz. Tanrının
özellikleri ve mahiyeti de eserde çok fazla üzerinde durulan bir konu değildir. Bunun
nedeni eserin, tanrıdan ziyade, onun insanlardan yapmasını istediği davranışlar ve
günlük hayata dair meseleler üzerinde yoğunlaşmış olmasıdır.
Eserde tanrıdan daha çok yaratıkların efendisi
(Lord of Creatures) şeklinde
bahsedilmektedir. Bunun yanında onun için sonsuz, sınırsız enerji sahibi, kendi
kendine
var olan
(
Lord who is Self-existent), görünmeyen, duyularla bilinemeyen, zor
fark edilebilen, ilk sebep, gerçek olan ve olmayan her şeyin özü, büyük,
efendi ya da
tanrı
(The Lord) gibi muğlâk isim ve sıfatlar kullanılır.
Hinduizm’deki gibi Manusmriti’deki tanrı kavramını anlamak da güçtür.
Çünkü tanrıyı ve onun evreni yaratışını anlatan bölümler oldukça mitolojik ve üstü
kapalı anlatımlardır. Ayrıca bugün Brahma Hinduizm’de en yüce ve ulu tanrıdır.
Ancak Manusmriti’de yaratılış düzeni anlatılırken yukarıda özellik ve isimleri
sayılan tanrının, Brahma’yı nasıl yarattığı anlatılmaktadır. Dolayısıyla
Manusmriti’de anlatılan o büyük tanrıyı zaten milyonlarca tanrısı olan ve batılı
araştırmacılar tarafından da tam bir tasnifi yapılamayan Hinduizm’in karmaşık
tanrılar sıralamasında kesin bir yere oturtmak mümkün değildir. Ancak en yüce tanrı
Brahma’yı dahi yarattığı için Manusmriti’deki bu isimsiz tanrının her şeyin
üzerindeki en büyük tanrı ve mutlak hakikat olduğu şeklinde bir yorum yapabiliriz.