20
olduğudur. Eserde yaş konusuyla ilgili çelişkili ifadeler yer almaktadır.
Bir yandan
bir kızın ergenlik çağından sonra üç yıl bekleyip evlenmesi öğütlenirken, diğer
yandan 8 yaşında kızların evlendirilmesinden bahsedilmektedir. Bu durumda
çocuğun beş yaşlarında ergenlik çağına girmesi gereklidir ki bu dünyanın hiçbir
yerinde söz konusu değildir. Bahsi geçen sekiz yaş bile çok sıcak iklimli bölgelerde
dahi birçok çocuk için ergenlik öncesi bir döneme isabet etmektedir.
Yaş konusunda dikkat çeken diğer bir husus eserde verilen örneklerde
erkeğin yaşının kızınkinin yaklaşık olarak üç katı olmasıdır. Buna göre yirmi beş
yaşındaki bir kızın yetmiş beş yaşındaki bir adamla
evlenmesi gerekir ki otuzunu
geçen bir kadının bu durumda evlenecek bir adam bulması pek mümkün
görülmemektedir. Aynı şekilde gerektiğinde tavsiye edilen 30 ya da 24 yaşından
daha erken evlenebileceği konusunda izin verilen 18 yaşında bir erkek evlenmek ve
Manusmriti’nin yaş konusundaki tavsiyelerine uymak isterse altı yaşlarında bir
çocukla evlenmelidir. Bu da, eserde eşlerin yaşları konusunda verilen tavsiyelerin ne
kadar vahim olduğunu göstermektedir.
Dahası eserde kızların, aynı kasttan iyi bir talip olursa ve gerekirse uygun
yaşa gelmemiş dahi olsa babaları tarafından evlendirilmesi gerektiği belirtilir. Ancak
ergenliğe ulaşmış dahi olsa evlendirileceği kişi uygun değilse ölene kadar babasının
evinde kalması daha iyidir.
115
Elbette Manusmriti’yi, yazıldığı dönemi göz önünde bulundurarak
değerlendirmek gerekir. Ancak bu, bahsedilen yaşların
yinede çok küçük olduğu
gerçeğini değiştirmez. Ayrıca tüm yasaklamalara rağmen çocuk evliliklerinin bugün
dahi bazı yerlerde uygulandığını düşünürsek eserin sosyal hayat üzerindeki etkisinin
ne kadar geniş olduğunu anlayabiliriz.
Eserde kadınların evlenecekleri kişiyi kendilerinin seçmesi hoş karşılanmaz.
Sekiz evlilik çeşidi sayılır. Bunların en iyisi Brahma evliliğidir. Bu, bir adamın kızını
giydirip süsleyip onu, davet ettiği, tapınak kanunlarını bilen iyi karakterli birine
115
MS, IX, 88, 89.
21
hediye olarak vermesiyle gerçekleştirilen evliliktir.
116
Bundan
sonra gelen ikinci
faziletli evlilik türüyse kurban töreni sırasında töreni icra eden resmi rahibe kızını
hediye etmesiyle olur ki buna tanrılar kanunu (daiva) denir.
117
Bir adam gücü
yettiğince malı kızın aile ya da akrabalarına vererek, onunla sırf kendisi istediği için
evlenirse buna şeytan kanunu (asura evliliği) denir.
118
Ayrıca bir kız kendi istediği
kişi ile evlenirse ailesinin hediye olarak vereceği takılardan da mahrum kalır. Eğer
bunları alırsa hırsız sayılır.
119
Eser kadınların kendilerinin değil ailelerinin istekleri
doğrultusunda özellikle de rahiplere verilmek suretiyle evlendirilmelerini tavsiye
eder.
Kadın için en uygun evlilik, babasının ya da
abisinin kendisi için uygun
gördüğü kişiyle yapılanıdır.
“Babası ya da babasının izniyle abisi onu birine verirse
ölene kadar ona itaat etmeli, (kocası) öldükten sonra da ona ettiği yeminini
bozmamalıdır.”
120
Manusmriti’de kadın, erkek gibi özgür bir birey olarak değerlendirilmez.
Kadın mutlak surette erkeğin himayesine muhtaçtır.
“Babası onu çocukken, kocası
gençken, oğlu da yaşlılığında korur. Kadın bağımsız olmak için uygun değildir.”
121
Kadının özgürlüğünün kısıtlanması ve bir erkeğin himayesinde bulunması sadece
gençlik ya da çocukluk dönemiyle de sınırlı değildir. Yani yaşının büyümesi ya da
çocuklarının olması bile onu bağımsız olmak için yeterli kılmaz. Manusmriti’ye göre
bütün kadınlar doğumdan ölümüne kadar kendisinden büyük veya küçük bir erkeğin
denetiminde olmalıdır. Kadınların evlerinde dahi olsa hiçbir şeyi tek başına
yapmasına izin verilmez.
“Küçük bir kızken, gençken, ya da yaşlılığında, bir kadın
kendi evinde dahi olsa hiçbir şeyi tamamen özgür olarak yapamaz. Bir kadın
çocukken babasının, evlenince kocasının, yaşlanıp kocası öldüğü zaman ise oğlunun
kontrolünde olmalıdır. Bağımsız olmamalıdır.”
122
Bu ifadeler kadının erkeğin yanında özgür bir birey olarak herhangi bir
değeri olmadığını ve kaç yaşında olursa olsun, sırf kadın olduğu için daima
116
MS, III, 27.
117
MS, III, 28.
118
MS, III, 31.
119
MS, IX, 92.
120
MS, V, 151.
121
MS, IX, 3.
122
MS, V, 147, 148.
22
yönetilmeye muhtaç bir varlık olarak değerlendirildiğini ortaya koymaktadır. Üstelik
birçok kültür ve dinde var olan kadının erkeğe itaati sadece kocasıyla sınırlı
tutulmamış, kendi oğlu dahi ondan daha yetkin kılınmıştır.
Eser, kadını bu konumda
sabit
kılmak
içinse ona, bağımsız kalmak için
uğraşmamasını, bunu yapmaya çalışmasının kendisine ve çevresindekilere büyük
zarar vereceğini belirtmiştir.
“Kadın babasından, oğlundan ve kocasından bağımsız
olmaya ve ayrılmaya çalışmamalıdır. Bunu yapması hem kendi, hem de kocasının
ailesi için bir utanç ve rezilliktir.”
123
Kadının bağımsız olmaması gerekliliği iki
farklı bölümde yaklaşık aynı ifadelerle tekrar edilmiştir
.
Bu konuda böylesine ısrar
edilmesinin nedenlerinden biri eserin kadınları kötü fıtratlı, korunmadığı takdirde
kötü yola düşmeye çok müsait, sadakatsiz, şehvet düşkünü varlıklar olarak ele
almasıdır.
Kadınları bozan altı şey sayılmaktadır ki bunların
içinde gezmek ya da
uyumak gibi sıradan insani davranışlar vardır.
“İçmek, kötü insanlarla arkadaşlık
etmek, kocalarından ayrı durmak, gezmek, uyumak
124
ve diğer insanların evinde
kalmak kadınları bozan altı şeydir.”
125
Eserin devamında yer alan ifadelerden,
kadınların neden ısrarla korunması ve özgür olmaması gerektiği anlaşılmaktadır.
Manusmriti, kadınların genel itibarla erkeklerden daha duygusal olduğu ve bunun
çoğunlukla cinsellikten önce geldiği gerçeğini göz ardı ederek tamamen farklı bir
yaklaşımla, erkekleri yoldan çıkmış karılarını tüm çabasını sarf ederek korumaya
çalışan, kadınları ise önü alınmaz boyuta ulaşmış cinsel istekleri nedeniyle kocalarını
aldatmak için fırsat kollayan varlıklar olarak tanımlamıştır. Öyle ki insan, eserdeki
bu ifadeleri okuduğu zaman sevgi, sadakat ve özverisine karşı gördüğü
bu korkunç
muamele için erkeklere acıyacaktır.
“Güzel görünüm onlar için önemli değildir.
Gençliğe de önem vermezler. “İşte bir erkek!” derler ve çirkin ya da yakışıklı,
onunla seks yaparlar. Değişken akılları (kararsızlıkları), doğuştan gelen
kalpsizlikleri ve hissizlikleriyle, fahişeler gibi erkeklerin arkasından koşan böyle
123
MS, V,149.
124
Çevirmenler Doniger ve Smith bu cümleyle ilgili dipnotta, uyumakla kast edilmek istenenin
muhtemelen yanlış zamanlarda ya da yanlış yerde, gün içinde ya da çok fazla uyumak olduğunu
söylemişlerdir.
125
MS, IX, 13.