Manu kanunnamesi’ne göre hinduiZM



Yüklə 0,79 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/46
tarix22.10.2018
ölçüsü0,79 Mb.
#75422
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   46

     
                                                                                                                                                         18 
 
toplumsal baskı ve aşağılamanın önünü, sonuna kadar açmaktadır. Dahası ikinci bir 
evlilik yapan kadının ya da kocası ölen bir kadınla evlenen adamın doğacak 
çocuklarının da meşru kabul edilemeyeceğini söyler. “Başka bir adamdan (kocası 
öldükten sonra evleneceği) ya da başka bir adamın karısı olmuş olan bir kadından 
meşru bir nesil (evlat) meydana gelmez. Namuslu bir kadının ikinci bir kocası 
olamaz.”
106
. Diğer bir ifadeyle ikinci bir kocası olan kadın namuslu, erdemli bir 
kadın olamaz. 
 
 Kadının ölen kocasından sonra evlenme yasağı hala devam etmektedir. 
Kadının daha üstün bir erkek için dahi kocasını bırakamayacağı söylenir. “Bir kadın 
kendi değersiz (düşük kasttan)
107
 kocasını bırakıp, daha mükemmel bir adama (daha 
yüksek bir kasttan) gitse, bu dünyada aşağılanmayı hak eden bir varlık haline gelir. 
Onun için ‘önceden başka bir adama aitti’ denir. Kocasına vefasız (sadakatsiz) bir 
kadın ikinci hayatında, dünyaya bir çakalın rahminden doğar. Hastalıklı ve şeytani 
olan bu doğuştan dolayı işkence çeker.”
108
 Görüldüğü gibi ifadelerde kadının kocası 
hayattayken mi yoksa öldükten sonra mı daha üstün bir adama gittiği 
açıklanmamıştır. Ancak gerek kocası hayatta olan kadının bunu yapmasının zina 
sayılacağı ve bunun zaten çok daha kötü bir fiil olması, gerek ifadenin öncesi ve 
sonrasında dul kadının durumundan bahsedilmesi, burada koca öldükten sonra 
yapılan evlilikten bahsedilme ihtimalini güçlendirmektedir. Dul kadın kocasına göre 
çok daha iyi olsa ve kocası ölmüş olsa da başka bir adamla evlenemez. Bunu yaparsa 
sonraki hayatında bir hayvan olarak doğup acı çekeceği belirtilerek fiilin ölüm 
sonrası cezasına da işaret edilmektedir. 
 
 Diğer yandan Manusmriti kocasından sonra evlenmeyen ve nefsine de hâkim 
olan bir kadının hem dünyada hem ölüm sonrasında mükâfatlandırılacağını söyler. 
Kocasına sadık, zihnine, konuşmalarına, vücuduna hâkim olan ve kendini 
                                                           
106
 MS, V, 162. 
107
 Burada bahsi geçen üstünlükten kastın ne olduğu konusunda iki ayrı görüş olduğunu belirtmek 
   isteriz. S.B.E Serisi’nde çevirmen G. Bühler burada bahsedilen üstünlüğü direk olarak kast 
   üstünlüğü şeklinde çevirmiştir. Diğer yandan bizim kullandığımız çeviride ise çevirmenler Smith 
   ve Doniger ilgili bölümün 163. dipnotunda, kast üstünlüğünü ihtimallerden biri olarak 
   değerlendirirken burada bahsedilen üstünlüğün daha büyük bir ihtimalle kişisel meziyet ve 
   vasıflar olduğunu söylemişlerdir. Dolayısıyla iki ihtimalde mümkündür. 
108
 MS, V, 163, 164. 


     
                                                                                                                                                         19 
 
dizginleyen bir kadın kocasının öldükten sonraki dünyasına ulaşır ve iyi insanlar 
onun için ‘erdemli, namuslu kadın’ derler. Zihnini, kalbini, konuşmalarını, vücudunu 
dizginleyen, kendine hâkim olan kadın önce bu dünyada daha sonra ise (ölüm 
sonrası) kocasının dünyasında ün ve şöhret kazanır.”
109
  
 
Özetle kocası ölen bir kadın evlilik, aile ve çocukla ilgili her şeyi unutmalı ve 
kocasına ettiği yeminini sürdürerek ölene kadar dul kalmalıdır. O, bunun yanı  sıra 
sosyal hayattan soyutlanmış, pasif bir hayatı, ömür boyu bir yas havası içinde 
sürdürmelidir. Kısacası Manusmriti’de kadının bedenen kocasının cenaze ateşiyle 
birlikte yakılmasına açık bir atıf olmamakla birlikte, ruhen adeta kocasıyla birlikte 
ölmesi istenmektedir. Hâlbuki erkekler için yeniden evlenmeyle ilgili bir yasak söz 
konusu değildir. Karısı ölen erkek evlenmek konusunda serbesttir. “Kendinden önce 
ölmüş karısı için, en son ibadet olarak kurban ateşini yakan kişi yeniden 
evlenebilir...”
110
 
 
Hindistan’da 1860’dan itibaren yasaklanmış olsa da kırsal kesimlerde hala 
var olan uygulamalardan biri de kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesidir.
111
 Bu 
uygulama geçmişte çok yaygındı. Kız çocukları ergenlik çağına girince 
evlendiriliyordu. Çocuk yaştaki dullar saçları kazıtılmış bir şekilde toplumdan uzak, 
tamamen yalnız yaşamaya mahkûm ediliyordu.
112
 Kız çocuklarının çok küçük yaşta 
evlendirilmesi Manusmriti’nin desteklediği bir uygulamadır. Daha kötü olan ise 
çocukların kendilerinden çok büyük erkeklerle evlendirilmesinin öğütlenmesidir. 
“Bir kız ergenlik çağına geldikten sonra 3 yıl beklemeli bu sürenin sonunda bir koca 
bulmalıdır.”
113
 “30 yaşındaki bir adam, kalbini büyüleyen 12 yaşında bir kızla, 24 
yaşındaki bir adam da 8 yaşındaki bir kızla evlenmelidir. Eğer görevi ele alması 
gerekiyorsa daha acelede evlenebilir.”
114
 Burada acele evlenmeyi gerektiren 
durumun ne olduğundan bahsedilmemektedir. Ancak dikkat çeken hususlardan biri 
söz konusu yaş olan 8 yaşının birçok kız çocuğu için ergenliğin dahi öncesi 
                                                           
109
 MS, V, 165,166. 
110
 MS, V, 168. 
111
 İlgili haber için bkz.: Child marriages targeted in India
http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/south_asia/1617759.stm, (25.08.07).  
112
 Women in India, http://en.wikipedia.org/wiki/women_in_India, (25.08.07). 
113
 MS, IX, 90. 
114
 MS, IX, 94. 


Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə