Martin heidegger



Yüklə 72,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə26/29
tarix07.12.2017
ölçüsü72,79 Kb.
#14380
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29

Ekler
(1) 
Böyle bir düşünme herkes  için gerekli  değildir,  ne herke­
sin  bunu başarması  ne  de bu  düşünmeye katlanması  gerekir.  Öte 
yandan,  düşünmeme,  büyük  ölçüde,  başarı  ile  ilerlemenin  belli 
basamaklarının  bir  parçasıdır.  Düşünmenin  bir  parçası  olan 
sorgulama,  daha  önceden,  Varlıkla  ilgili  soru  sorduğundan, 
temelsiz  olmadığı  gibi,  bütün  soruların  ötesinde  bir  şey  haline 
de  gelmez.  Varlık  için,  düşünme  sorgulamaya  en  çok  değen 
sorun  olarak  kalmayı  sürdürür.  Düşünme  Varlıkta  en  üst  dü­
zeyde  dirençle  karşılaşır,  düşünme,  varolanı  Varlığın  ışığına 
getirir iken bu  direnç,  onun  varolanla ciddi  bir ilişkile  gimıesini 
Önler.  Yeni  çağ'ın  özü  üzerine  düşünme;  düşünme  ile  yargıyı, 
bu  çağın  asıl  güçlerinin  bir  parçası  olan  etkili  çalışma  alanına 
koyar.  Bu güçler bütün gündelik yargıların  ötesinde,  dilediğince 
iş  görür.  Bu  etkiler  karşısında,  yalnızca  duruma  hazırlık  ya  da 
tarihsiz  olmadaki  kaçınma  vardır.  Bununla  birlikte,  bu  bağ­
lamda,  söz  gelişi  teknolojiyi  onaylamak,  ya  da,  karşılaştırılma­
yacak  ölçüde  çok  daha  önemlisi,  ulusal 
s e f e r b e r l i ğ i ; ^ )  
bir  za­
manlar  olduğu  gibi,  elde  bulunan  mutlak  olarak  uygulamaya 
koym ak  yeterli  değildir.  Sorun,  çağın  özünü,  öncelikle,  her 
zaman  onda  hüküm  süren  Varlığın  hakikatinden  çıkarak  anla­
maktır.
Çünkü,  sorgulanmayı  en  çok  hak  eden-  yani  gelecekteki, 
elde  olanın  ötesindeki  bir  yaratmaya  zorlayan,  kökten  bir  bi­
85


NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ  SÖZÜ  ve DÜNYA RESİMLERİ  ÇAĞI
çimde  ileri  taşıyan;  insanın  dönüşümünün  Varlığın  kendisinden 
çıkan  bir  zorunluluk  olmasına  izin  veren-  ancak  böylelikle  de­
neylenir.  Hiç  bir  çağ,  kendini,  yadsıyıcı  bir kararname  ile  orta­
dan  kaldırılmağa  bırakmaz.  Bu  yadsıma,  yadsıyanı  yolun  dışına 
fırlatır,  olsa olsa.
Oysa,  Yeni  çağ'ın  gelecekte  de  kendi  özünde  kalıcı  olması, 
özünün  en  üstün  gücünde  olması,  köklü,  kapsamlı  bir  düşün­
meyi  gerektirir.  Bugün  buna  şöyle  ya  da  böyle  hazırlansak  da 
henüz böyle bir düşünmeye ulaşamadık.
(2)  Süren  etkinlik  [betrieb]  sözcüğü  burada  küçümseyici  bir 
anlamda  kullanılmamaktadır.  Ancak  araştırma  özünde  süren 
etkinlik  olduğundan,  her  zaman  olanaklı  olan  yalnızca  uğraşın 
hamarat  etkinliği,  ardında  araştırma  işine  uygun  bir  kazı  çalış­
ması  yürütülen  daha  yüksek  bir  gerçeklikmiş  gibi  görünür.  Sü­
ren  etkinlik yöntemin  izinden  giderken,  tasarım  planının  sürekli 
yeni  uygulamaları  temelinde  kendini  açık  tutmadığında,  bu 
planı  yalnızca  veri  olarak  geride  bıraktığında  yalnızca  iş  olur 
çıkar.  Ondan sonra da bir daha kendi kendini biriktiren sonuçla­
rını,  bu  sonuçların  hesaplamalarını  onaylamaz,  doğrulamaz; 
olsa  olsa,  bu  sonuçların,  hesaplamaların  ardından  koşar  durur. 
Araştırma  özünde  süren  etkinlik  olduğundan,  her  zaman  yal­
nızca  işletme  olana  karşı  savaşılmalıdır.  Bilimin  bilimselliği 
yalnızca  dingin  bir  ulemalıkta  aranırsa,  elbette  bilim,  pratik  et­
kinliğin  dışında  bir  şey  olarak  görülür.  Bu  da  araştırmanın 
özünde  süren  etkinlik  niteliğinde  olduğunu  yadsımak  anlamına 
gelir.  O halde  araştırma ne  ölçüde katkısız süren etkinlik olursa, 
böylece  etkinliklerini  ne  ölçüde arttırırsa,  onda  katıksız  etkinlik 
olma  [Betriebsamkeit]  tehlikesi  de  o  ölçüde  büyür.  Sonunda 
süren  etkinlik  ile  işletme  arasındaki  ayrım  saptanamadığı  bir 
durum  doğar.  Böyle  bir  durumda  aslında  ikisi  arasında  bir 
ayrım  da  yoktur.  Özlü  olan  ile  aykırı  olanı  apaçık  ortalamada 
dengelemek,  bilimi  araştırma  kılığına  sokar,  böylece  Yeni 
çağ’ın 
kendisini 
sürekli 
kılar. 
Peki 
araştırma, 
süren 
etkinliğindeki  katıksız  işletmeye  karşı  dengeleyici  ağırlığını 
nereden alır?
(3)  Yayımcılığın  öneminin  giderek  artmasının  temelinde, 
yayımcının  kitaplarını  pazarlama  sürecinde  kamuoyunun  ge­
86


DÜNYA  RESİMLERİ  ÇAĞI
reksinimleri  konusunda kulağı daha delik biri  olması ya da onun 
yazardan  daha  iyi  bir  işadamı  olması  bulunmaz  yalnızca.  Ter­
sine  onlara  özgü  iş,  planlı  bir  süreç  biçimini  almaktadır;  bu 
süreçte  kitaplar  ile  periodik  yayınların  sınırlı,  önceden  düzen­
lenmiş  yayımı  aracılığı  ile,  kamunun  dünyadan  haberdar  edil­
mesine,  bu  dünyanın  kamusal  olarak  onaylanmasına  dikkat 
edilir.  Toplu  yapıtların,  kitap  dizilerinin,  yazı  dizilerinin,  cep 
kitaplarının  egemenliği,  yayımcıların,  araştırmacının  amacıyla 
çakışan bu özel  işinin sonucudur. Araştırmacılar bir dizide ya da 
toplu  yapıtlarında  yalnızca  daha  iyi,  daha  çabuk  tanınmakla, 
dikkat  çekmekle  kalmaz,  geniş  bir  çevreye  ulaşarak,  anında, 
yönlendirici bir etki  de yaratır.
(4) 
Descartes'in  temel  metafizik  konumu  tarihsel  bakımdan 
Platoncu-Aristotelesçi  metafizikten  devralınmıştır.  O  yeni  bir 
başlangıç  olsa  da,  aynı  soru  ile  harekete  geçer:  Varolan  nedir? 
Sorunun  böyle  formülleştirilmesinin  Descartes'in  Meditasyon- 
lar’mda  bulunmaması,  olsa  olsa,  bu  soruya  verilen  değişik  ya­
nıtın,  temel  konumu  zaten  özce  nasıl  belirlediğini  kanıtlar. 
Descartes'in  varolan,  hakikat  yorumu  bilginin  bilgi  kuramı  ya 
da  bilgi  metafiziğinin  olanağı  için,  ilk kez  bir varsayım yaratır. 
Gerçekçilik,  ilkin  Descartes  aracılığı  ile  dışdünyanın  gerçekli­
ğini  kanıtlayacak,  varolan  olarak  varolanı  kendinde  koruyacak 
bir duruma gelir.
Leibniz’den  beri  Alman  düşüncesinde  ulaşılan,  Decartes’in 
temel  durumundaki  değiştirmeler  bu  temel  durumun  kendisini 
hiç  bir  biçimde  alt  etmedi.  Bunlar  yalnızca  onun  metafizik ala­
nını  genişletti,  Yeni  çağ ’ın  yüzyıllarının  en  karanlığı  olan  19. 
y y ’m  ön  kabullerini  yarattı.  Bu  değişiklikler,  dolaylı  olarak 
Descartes'in  temel  durumunu,  içinde  kendilerinin  neredeyse 
tanınmaz  olduğu  bir  formda,  onayladılar.  Ama  bundan  ötürü, 
onlar  daha  az  gerçek  değildir.  Buna  karşılık  çıplak  Descartesçi 
skolastik,  usçuluğu  aracılığı  ile  Yeni  çağı  daha  fazla biçimleme 
gücünü  yitirmiştir.  Batı  metafiziğinin  bütünlenmesi,  yetkinleş­
mesi  Descartes’le  başlar.  Ne  var  ki,  Yeni  çağ  düşünmesi,  ken­
dine  özgü  büyüklüğüne  böyle  bir  yetkinlik,  bir kez  daha  ancak 
metafizik olarak  olanaklı  olduğundan  sahip olmuştur.
87


Yüklə 72,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə