178
Высосать/ высасывать из пальца
Türkçe anlamı = emerek parmağından çıkarmak;
Türkçe karşılığı = aslı astarı olmayan laflar etmek, işkembeden atmak,
kafadan uydurmak;
Aslı = Eski Rusça.
Deyim, sinirden dalgınlıkla tırnaklarını kemirle alışkanlığıyla bağlantılıdır.
242
Örnek tümceler;
a)
Шутка лишь тогда бывает хороша, когда она не высосана из пальца, а
построена на жизненной основе. (М.В.Исаковский)
243
Şaka, kafadan uydurulmayıp yaşamsal bir temele dayandığında güzel
olabilir.
b)
А факты, о которых писал фельетонист, высосаны из пальца.
(Н.Сизов)
244
Fıkra yazarının yazdığı gerçekler ise kafadan uydurulmuş .
c)
Президенту нужна работающая Дума, ему ни к чему высасывать
конфликт из пальца. (из прессы)
245
Cumhurbaşkanına çalışan bir meclis lazım, aslı astarı olmayan
anlaşmazlıklar değil.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
242
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 510
243
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 51
244
R. .Yarantsev, 1981, s. 253
245
Basko N.V. 2002, s. 52
179
Tümce içinde genelde ad kökenli yüklem (örnek a, b) (bu örneklerde kısa
ortaç şeklinde) ve fiil kökenli yüklem (örnek c) (bu örnekte fiilin mastar hali
şeklinde) görevini üstlenmektedir. Yüklem geçmiş zamanda kullanılmaktadır.
Deyim içindeki yüklem hem tekil halde, hem de çoğul halde
kullanılabilmektedir, ad ise sadece tekil halde kullanılmaktadır.
Есть поедом (кого-либо)
Türkçe anlamı = birini içinden bitirmek;
Türkçe karşılığı = sürekli fırçalamak, paylamak, başına kakmak;
Aslı = Eski Rusça.
Deyim “валом валить” (valom valit’) – akın akın gelmek, “пропади
пропадом” (propadi propadom) – yok ol, cehenneme kadar , “слыхом не
слыхать” (slıhom ne slışat’) – ses seda olmamak örneklerinde olduğu gibi fiilin
tekrarkanarak güçlendirilmesi şeklinde oluşturulmuştur. “Поедом” (poyedom) zarfı
“açgözlülükle, doyumsuzca” anlamına gelmektedir.
246
Örnek tümceler;
a)
Фроська по-прежнему цеплялась к Петру, задирала, ругала и поедом ела
его по всякому поводу и без повода. (Г.Николаева)
247
Froska, eskiden olduğu gibi, Pyotr’a sataşıyor, hır çıkartmaya çalışıyor,
sövüyor ve onu yerli yersiz paylıyordu.
246
N.M.Şanskiy, 1987, s. 48
247
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 78
180
b)
От мачехи нет житья никому, потому что это сущая ехидна... Злится и
всех поедом ест. (Г.Успенский)
248
Üvey anneden hiç kimseye rahatlık yok, çünkü o gerçek bir yılandır…
Hiddetlenir ve herkese sürekli fırça çeker.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem ( örnek a, b) olarak kullanılmaktadır. Fiil geçmiş,
şimdiki ve gelecek zamanda çekimlenebilmektedir.
Deyim hem tekil halde, hem de çoğul halde kullanılmaktadır.
Из уст в уста
Türkçe anlamı = ağızdan ağza;
Türkçe karşılığı = kulaktan kulağa, ağızdan ağıza, söylenti olarak;
Aslı = Eski Rusça.
Deyim eski zamanlardan kalma bir ifadedir. Kimi topluluklarca kabul edilen,
şifa veren bilge geleneğine dayanmaktadır. Bu geleneğe göre bilgelerden biri
ölürken, onun bir öğrencisi son nefesine kadar yanında bulunur. Öğrenci, ölen
bilgenin üzerine eğilerek onun son nefesini ağzıyla yakalar. Bu esnada ustasının tüm
maharetinin öğrenciye geçtiğine inanılır.
249
Eski Rusça’daki “уста” (usta) sözcüğü, çağdaş Rusça’da “рот” (rot) – ağız
olarak kullanılmaktadır.
248
A. .Molotkov, 1978, s. 155
249
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 714
181
Örnek tümceler;
a)
Остроты, которыми Алексей Петрович осыпал немцев, переходили из
уст в уста. (Лесков)
250
Aleksey Petroviç’in Almanlara yönelik iğneleyici nükteleri ağızdan ağıza
dolaşıyordu.
b)
Слухи о геройском поведении Михи во время наводнения передавались
из уст в уста. (Паустовский)
251
Miha’nın su baskını sırasındaki kahramanca davranışları hakkındaki
söylentiler ağızdan ağıza dolaşıyordu.
c)
По степи, по занесённым снегом деревням, из уст в уста передавались
вести о появлении советских частей. (Б.Полевой)
252
Bozkırlarda, kara gömülü köylerde Sovyet birliklerinin görüldüğü haberi
ağızdan ağıza dolaşıyordu.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde hareket belirteci niteliyeni (örnek a, b, c) olarak görev
almaktadır.
Deyim değişime uğramamakta ve çağdaş Rusça’da aynı şekilde
kullanılmaktadır.
250
Ö.Aydın Süer, 1999, s.100
251
A. .Molotkov, 1978, s. 498
252
a.g.e., s. 498
Dostları ilə paylaş: |