182
Как ни в чём не бывало
Türkçe anlamı = hiç bir şey olmamış gibi;
Türkçe karşılığı = hiç bir şey olmamış gibi, aldırış etmeden, istifini
bozmadan;
Aslı = Eski Rusça.
Deyim folklorik bir kökene dayanmaktadır. Fiil XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar cinslere ve sayıya göre değişiklilik göstererek kullanılmıştır. (örneğin; он
стоит как ни в чём не бывал; она, как ни в чём не бывала, ела.) Şimdi ise
değişmeden kullanılmaktadır.
253
Örnek tümceler;
a)
Подерутся, обругают друг друга почём зря; а потом, глядь, через
четверть часа уже сидят рядом как ни в чём не бывало. (Крутилин)
254
Hiç yoktan kavga ediyorlar, birbirlerine sövüyorlar; ama bir de bakıyorsun
on beş dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi dipdibe oturuyorlar.
b)
Скатились они (воробьи) в холодную воду, тут же рассыпались по
кустам и как ни в чём не бывало принялись сушить себя клювами. (В.
Астафьев)
255
Serçeler soğuk suya girip, hemen çalılara dağıldılar ve hiçbir şey olmamış
gibi kendilerini gagalarıyla kurutmaya başladılar.
253
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 75
254
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 108
255
N.V. Basko 2002, s. 96
183
c)
Вчера этот человек глубоко оскорбил меня, а сегодня улыбается как ни
в чём не бывало.
Dün bu insan beni incitti, bugün ise hiçbir şey olmamış gibi bana
gülümsüyor.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde hareket belirteci niteliyeni (örnek a, b, c) olarak
kullanılmaktadır.
Deyim değişmemektedir.
Костей не соберёшь
Türkçe anlamı = kemikleri bile toplayamamak;
Türkçe karşılığı = paramparça olmak, kemikleri bile kalmamak;
Aslı = Eski Rusça.
Eski bir inanışa göre, insan öldükten sonra öbür dünyada vücudunun bütün
organlarına tam olarak sahip olmalıdır. Aksi taktirde onun “gölgesi” gömülmeden
çürüyen kemiklerinin üzerinde husursuzca dolanıp duracaktır.
256
Örnek tümceler;
a)
Стой... Дальше будет лестница. Упадёшь с неё – костей не соберёшь.
(А.Ломм)
257
Dur… leride merdiven var. Oradan bir düşersen kemiklerin dağılır
.
256
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 349-350
257
Ö.Aydın Süer, 1999, s.116
184
b)
Я тебя предупреждаю, если выступишь против меня – костей не
соберёшь!
258
Seni uyarıyorum, eğer bana karşı gelirsen kemiklerini kırarım.
c)
Смотри! Не собрать тебе костей, если ты будешь вести себя таким
образом.
Bak! Böyle davranmaya devam edersen, mahvolursun
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem (örnek a, b, c) rolü yapmaktadır. ki ögeli bir tümcede
fiil genelde ikinci ya da üçüncü şahısta gelecek zamandaçekilmektedir. Öznesiz
tümcelerde ise fiil mastar halinde ve yanında mutlaka yönelme durumda olan (кому?
sorusunu cevaplayan) bir nesne ile birlikte kullanılmaktadır.
Deyimdeki fiil hem tekil halde, hem de çoğul halde, ad ise sadece çoğul halde
kullanılmaktadır.
(На)мотать (себе) на ус
Türkçe anlamı = bıyığa sarmak;
Türkçe karşılığı = bir şeye balmumu yapıştırmak, aklında tutmak, kafaya
iyice yerleştirmek, mim koymak;
Aslı = Eski Rusça.
Deyim, Eski Rusça’dan gelmektedir. Düşünce esasında farkında olmadan
bıyığını bükme alışkanlığıyla ilişkilidir.
259
258
R. .Yarantsev, 1981, s. 73
259
N.M.Şanskiy, 1987, s. 87
185
Örnek tümceler;
a)
Книгу переворошив, намотай себе на ус – все работы хороши, выбирай
на вкус. (В.Маяковский)
260
Kitabı baştan sona devirerek, kafana iyice yerleştir, bütün meslekler güzeldir,
istediğini seç.
b)
Слушай, Андрей внимательно и мотай себе на ус. (С.Бабаевский)
261
Andrey, dikkatle dinle ve iyice kafana yerleştir.
c)
Чем-то фантастическим отдавало от этих рассказов, а мы всё-таки
слушали и наматывали себе на ус. (Салтыков-Щедрин)
262
Bu öykülerde fantastik bir şeyler vardı, biz yine de dinler kafamıza iyice
yerleştirirdik
.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem (örnek a, b, c) rolü yapmaktadır. Fiil hem bitmişlik
(örnek a) hem de bitmemişlik (örnek b, c) durumunda olup tekil ve çoğul olarak
kulanılmaktadır. sim ise sadece tekil halde olabilmektedir.
Не из робкого десятка; неробкого десятка
Türkçe anlamı = Ödlek takımından değil;
Türkçe karşılığı = Yürekli adam, korkak takımından olmayan, tabansız
olmamak, korkusuz olmak, ödlek takımından olmamak;
260
E.A. Bıstrova, 1998, s. 130
261
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 138
262
A. .Molotkov, 1978, s. 255
Dostları ilə paylaş: |