244
Ş
âfiî’nin de içinde bulunduğu bir kısım âlimlere göre ise, tenasül organına
(zeker/ferc) dokunmak abdesti gerektirir. Bunların dayanağı ise zekere dokununca
abdest almayı emreden rivâyetlerdir. Şâfiî bu konuda, “Sizden biri tenasül organına
dokununca abdest alsın”
ve “Sizden biri arada bir engel (örtü) olmaksızın eliyle
zekerine dokunursa abdest alsın” ş
eklindeki hadîsleri delîl olarak nakletmektedir
1105
.
Dolayısıyla Şâfiî bu hususta abdestin bozulacağını ifade eden rivâyetleri tercih
etmekte, aksi yönde varit olan rivâyetleri delil olarak kabul etmemektedir.
Ancak Şâfiî’nin, ikinci rivâyette ifade edilen
fiili ve anlamı üzerinde
özellikle durmakta ve ilgili fiilin lafzî anlamına bağlı yorumlar sergilemektedir.
Nitekim ona göre cinsel organa elin içiyle dokunulduğunda abdest gerekmekte, elin
dışıyla veya koluyla veyahutta elin içi dışında başka bir şeyle tenasül organına
dokunulduğunda ise abdest gerekmemektedir. Bu yoruma ise,
fiilinin anlamından
hareketle varmaktadır. Zira ona göre el ile “ifdâ” fiili, ancak elin içiyle mümkün
olur. Nitekim pazarlık yapmak üzere tokalaşmak için de
fiili kullanılır. Yani elin
içi kullanılarak tokalaşılmaktadır. Şu halde Şâfiî’ye göre, arada bir örtü olmaksızın
elin içiyle zekere dokunmak, ister kasıtlı ister kasıtsız, dokunma ister az ister çok
olsun, ister kendi arka tarafına isterse eşinin ön veya arka tarafına veyahutta bir
sabînin cinsel organına dokunsun abdest gerekir
1106
. Ancak eğer zekere dokunmayıp
husyelerine dokunursa abdest gerekmez
1107
. Bu ise onun lafza ne kadar bağlı
kaldığının en apaçık delilidir. Zira Şâfiî’nin delil olarak kullandığı rivâyetlerde yalnız
zekere dokunmadan bahsedilmektedir. Oysa Şevkânî,
fiilinin yalnız elin içiyle
ve Ebu’d-Derdâ aksi kanaattedir. Dolayısıyla bu konuda bn Ömer ve Şâfiî, bir çok sahâbîye
muhalefet etmiştir. Ayrıca Rabîa, Sufyân es-Sevrî, el-Hasen b. Yahya, Ebû Hanîfe ve talebeleri
de bunun abdesti gerektirmediği görüşündedir. Hâkim de Müstedrek’te, bu konuda bn
Mes’ûd’un ve bn Ömer’in yaklaşım farkına dikkat çekmiştir. Abdullah b. Yahya ise, bn Ömer
ve bn Mes’ûd’un bir konuda ihtilaf etmeleri durumunda, bn Mes’ûd’a tabi olmanın daha evlâ
olduğunu belirtmektedir.(Şâfiî, Umm, I. 68, dipnot 1). Ayrıca Umm’un muhakkiki Mahmûd
Mataracî’ye göre, Şâfiî kıyasen değil, habere ittibaya binaen bu konuda abdestin gerekeceği
görüşüne varmıştır. (Şâfiî, Umm, I. 67, dipnot 1). Bu hususta her iki tarafın delilleri, yorum ve
değerlendirmeleri hakkında daha geniş bilgi için bkz. Şeybânî, Kitâbu’l-Hucce, I. 59-65;
Abdurrazzâk, Musannef, I. 112-122 (no. 410-448 ); Tahâvî, Maâni’l-Âsâr, I. 71-79; bn Hazm,
el-Muhallâ, I. 237; Kâsânî, Bedâiu’s- Sanâi‘, I. 30; bn Cevzî, et-Tahkîk, I. 178 vd.; bn
Kudâme, el-Muğnî, I. 117 vd.; San’ânî, Subulu’s-Selâm, I. 67; Şirbînî, Muğni’l- Muhtâc, I. 35
vd; Zurkânî, Şerhu’z-Zurkânî, I. 129-130; Şevkânî, Neylu’l- Evtâr, II. 247-252.
1105
Şâfiî, Umm, I. 67.
1106
Şâfiî, Umm, I. 68.
1107
Şâfiî, Umm, I. 68.
245
dokunma anlamında olmadığı, elin dışı ile dokunma anlamını da ihtiva ettiğine dair
nakilde bulunmaktadır
1108
. Nitekim bn Hazm da bu konuda aynı düşünceye sahip
olup, ifdâ fiilinin yalnız elin içiyle dokunma anlamına tahsîs edecek Kur’an, sünnet,
icmâ, sahabe kavli, kıyas ve sahîh bir re’ye dayalı herhangi bir delîlin bulunmadığını
ifade etmektedir
1109
.
Kısacası bu örnek de onun hadîsleri yorumlamada ve hüküm çıkarmada
rivâyetlerde varit olan lafızlara ve literal anlamlarına bağlılığa önem verdiğini ortaya
koymaktadır. O, bu hususta her hangi bir gaye ve illet arama çabası içine girmemekte
ve hadîslerde varid olan lafızları dilsel açıdan analizini yaparak tamamen lafız
eksenli bir okuma ameliyesinde bulunmaktadır. Oysa muhalif görüşte olanlar, cinsel
organın da insanın diğer organları gibi bir organı olduğunu dolayısıyla necis
olmadığını ve de bunun umum-u belvâ türünden (sık karşılaşılan ve herkesin bilmesi
gereken) bir husus olduğunu göz önünde bulundurarak aklî değerlendirmelerde
bulunmuşlardır.
3. Meclis Muhayyerliği
Alım satım akdinde i’câb ve kabûlun kesinleşmesinin keyfiyetine yönelik,
“
”
“Taraflar ayrılmadıkça muhayyerlik (alışverişten vazgeçme)
hakkına sahiptirler”
1110
şeklinde Hz. Peygamber’den nakledilen hadîsin manası
üzerinde de farklı değerlendirmeler yapılmıştır
1111
.
Ş
âfiî, ilgili hadîsin lafzî anlamına bağlı kalarak, buradaki ayrılmanın
bedensel (fizîkî) ayrılma olduğunu, bir mal, ayn/nesne, sarf (nakit) veya başka
herhangi bir şey üzerinde alışveriş yapan tarafların her birinin bedensel olarak
birbirlerinden ayrılmalarına kadar akdi feshetme yetkisine sahip olduklarını
söylemektedir. Dolayısıyla taraflar ya muhayyerlik şartı ile veyahutta alışverişten
1108
Şevkânî, Neylu’l- Evtâr, II. 391
1109
bn Hazm, el-Muhallâ, I. 237.
1110
Mâlik, Muvatta, 31, Buyû’ 38, h. no: 79 (II. 671); Buhârî, Sahîh, 34, Buyû 42, 43, 44 (III. 17-
18); Muslim, Sahîh, 21, Buyû’ 10-11, h. no: 43, 47 (II. 1163-1164); Tirmizî, Sunen, 12, Buyû’
26, h. no: 1245-1246 (III. 547-548); Ebû Davud, Sunen, 22, Buyû 51, h. no: 3454-3457 (III.
733-737).
1111
Bkz. Şeybânî, Kitâbu’l-Hucce, II. 680; Tahâvî, Maâni’l-Âsâr, IV. 9 vd; 269; Serahsî, Usûlu’s-
Serahsî, II. 7; Kâsânî, Bedâiu’s- Sanâi‘, V. 228; Nevevî, el-Mecmû’, IX. 174; Zurkânî,
Ş
erhu’z-Zurkânî, III. 405; Şevkânî, Neylu’l- Evtâr, V. 289.
Dostları ilə paylaş: |