45
Nasslara başvurma ve bunlardan hareketle hüküm çıkarma da bütün taraflar
birleşmektedir. Zira hukuk düşüncesinde nasslar dışında aklî kaynaklara ya da
yorumlama yöntemlerine büyük önem veren re’y ekolü ve bunun karşısında yer alan
hadîsçi ekolün yöntemsel ortak paydalarını, lafzî yorumlama metodu
oluşturmaktadır. Çünkü metin/nass teorisi ya da anlayışı bunu zorunlu kılmaktadır
204
.
Fakih sahabîlerin yaklaşım ve yöntemi re’y ekolü ve büyük oranda
Hanefîlerle ekolleşirken, hadîsleri ve sünneti lafzî ve şeklî boyutuyla ele alan
sahâbîlerin yöntemi ehl-i hadîs ekolü ile varlığını sürdürmüştür. Ancak ehl-i hadîs,
müstakil bir mezhep olarak tarihte yerini alamamış, fakat bünyesinden üç ayrı
mezhep çıkarmıştır. Bir başka deyişle toplumda gösterdiği faaliyet ile bu dönemde
ortaya çıkan mezheplere yön vermiştir. Bu mezhepler, sırasıyla Şâfiî, Hanbelî ve
Zâhirî mezhepleridir
205
. Bu üç mezhebin sıralamasına dikkat edilmelidir. Zira
nasslara atfettikleri değer, dinde aklî yorumlara başvurmanın ölçüsü ve ortaya çıkış
süreçleri bakımından diğer ekollere nazaran birbiriyle daha çok ortak paydaya
sahiptirler. Şu halde ortaya çıkışı ve diğer ekolleri de etkilemesi bakımından öncelik
ve öncülük mam Şâfiî’ye ait olmaktadır. Dolayasıyla onun yöntem ve yaklaşımının
bilinmesi daha da bir önem kazanmaktadır. Bu nedenle artık esas konumuz olan
Ş
âfiî’yle ilgili tesbit ve değerlendirmelerimize geçebiliriz.
II- MAM ŞÂF Î’N N HADÎS/SÜNNET ANLAYIŞI
Ş
âfiî’nin hadîsleri anlama ve değerlendirme konusundaki yöntem ve
yaklaşımlarını tesbit için onun öncelikle Hz. Peygamberin sünneti ve hadîslerine dair
anlayış ve bakışını bilmek temel zorunluluktur. sünnete yaklaşımını ve ona verdiği
değeri kavramadan, sünnet ve hadîs malzemesini nasıl anladığı ve yorumladığı
konusunda sağlıklı bir değerlendirmede bulunulamaz. Zira bu hususların hepsinin
birbiriyle sıkı ilişkisi söz konusudur. Şâfiî’nin hadîs/sünnet anlayışıyla ilgili
görüşlerinin her biri müstakil çalışmalara konu olacak bir ehemmiyet arzetmektedir.
204
Kılıç, Nassların Lafzî Yorumu, s. 114.
205
Görmez, Metodoloji Sorunu, s. 61.
46
Dolayısıyla bu konuda bir fikir vermesi amacıyla Şâfiî’nin hadîs/sünnet anlayışına
genel olarak temas edilecektir
206
.
A- Şâfiî’nin Sünneti/Hadîsi Temellendirmesi
Ş
âfiî, sünnetin dindeki konumunu ve bağlayıcılığını temellendirme
konusunda büyük bir emek ve çaba sarfetmiştir. Sünnetin tesbiti husususundaki
kendinden önceki hukuk ekollerinin görüş ve değerlendirmelerine aynen katılmamış,
tenkitler yönelterek sünnetin kapsamını ve sınırlarını yeniden çizmiştir. Şâfiî, başta
er-Risâle
ve el-Umm olmak üzere eserlerinin tamamında sünnetin/hadîslerin önemini
ve slâm fıkhı için arzettiği ehemmiyeti, ekseriyetle polemik mahiyetinde muhtelif
uslûb ve ifadelerle sık sık vurgulamıştır
207
.
Ş
âfiî, hadîslerin/sünnetin dindeki yeri ve bağlayıcılığını temellendirmek
için özel bir gayret ve çaba göstermekte ve bunu imânî bir zorunluluk olarak ortaya
koymaya çalışmaktadır. Bu nedenle o, sünnetin dindeki konumunu ve delil olmasını
belirlemek üzere Kur’an’da Hz. Peygambere inanmayı, itaat etmeyi ve ona uymayı
emreden ayetlere dikkat çekmektedir
208
. Ona göre Allah, Hz. Peygamberin emrine
206
Şâfiî’nin hadîs/sünnet anlayışına dair daha geniş malumat için bkz. Nazlıgül, Habil, mam eş-
Ş
âfiî’nin Hadîs Kültürümüzdeki Yeri, (Yayınlanmamış Doktara Tezi), AÜSBE, Ankara, 1993;
Özafşar, Hadîsi Yeniden Düşünmek, Ankara, 1998, s. 81-100; Kırbaşoğlu, M. Hayri, “Şâfiî’nin
er-Risâle’deki Hadisçiliği”, Sünni Paradigmanın Oluşumunda Şâfiî’nin Rolü, haz. M. Hayri
Kırbaşoğlu, Kitâbiyât, Ankara, 2000, s. 205-216; Aktepe, shak Emin, Şâfiî Öncesinde ve mam
Ş
âfiî’de Sünnet, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), MÜSBE, stanbul, 2005, s.176-255.
207
Ebû Suleyman, Abdulvahhâb brahim, Menheciyyetu'l- mâm Muhammed b. drîs eş-Şâfiî fi’l-
Fıkhi ve Usûlihi, Beyrut, 1999, s. 42. J. Shacht’a göre, Şâfiî’nin er-Risâle’deki diyalogları,
özellikle Iraklı muhalifleriyle ilgili hararetli fikir alışverişlerini ve gerçek tartışmaları yansıtmış
olsa da, çoğunlukla hayalîdir. Şâfiî’nin temel ifade tarzı, genel olarak isimsiz bir muhatapla
yapılan hayalî konuşmalar şeklindedir. O, bu edebî formu, Iraklılar’ın ‘Eraeyte/ ne dersin, ne
düşünürsün..’ şeklinde, gerçek tartışmalarında kullandıkları kadim uslûba dayanarak
geliştirmiştir. Shacht, Joseph, “Şâfiî’nin Hayatı ve Şahsiyeti Üzerine”, çev. . Emin Aktepe,
Hadis Tetkikleri Dergisi, c. 3, sy. 1, stanbul, 2005, s.123-124.
208
Şâfiî, Risâle, s. 49- 57 (no: 236-281). Şâfiî’nin Râsûlullah’a inanmakla sünnete uymayı birbirine
bağlaması şeklindeki yaklaşımının pek isabetli olmadığı belirtilerek şu değerlendirme
yapılmıştır: “Çünkü hiçbir alim “bu Rasullullah’ın sünnetidir ama buna rağmen ben
uymuyorum”
iddiasında bulunmamıştır. Sünnete uymayı onu sabit kabul etmeye bağlamışlardır
ki sünnetin subutu ve amel için taşıması gereken şartların tespiti ise tamamen ictihadidir. Yani
subjektiftir. O halde dinin temelini oluşturan Rasule inanmak gibi itikadî bir esası ictihadî bir
hükümle sınırlamak veya izah etmek doğru değildir. Bir alimin, sabit kabul ettiği bir sünneti
diğerleri kabul etmiyor diye onları itham etmemesi gerekir. Öte yandan bir sünnet sabit kabul
olunsa bile amele uygun olması için de pek çok şartlar ileri sürülmüştür. Haber-i vahidle sabit
olmuş sünnetin bazı durumlarda amele uygun olmadığı, bu sebeble amel olunmadığı da bir
hakikattir”. Nazlıgül, mam eş-Şâfiî, s. 85.
Dostları ilə paylaş: |