32
persulcatus türü sert kenelerde de etken gösterilmiştir (28,29). Ülkemizde Şen (30) I. ricinus
kenelerinde PCR ile A. phagocytophilum’u (%3 oranında) göstermiştir. Yine ülkemizde
2003’de Christova ve ark. (31) Akdeniz (Antalya), İç Anadolu (Kayseri) ve Doğu Anadolu
(Malatya) bölgelerinden toplanan Hyalomma, Dermacentor, Rhipicephalus ve Boophilus türü
sert kenelerde PCR ve revers line-blot hibridizasyon yöntemleri ile erlihyoz etkenlerini
göstermişlerdir ancak A. phagocytophilum için bir oran belirlememişlerdir. Çalışmamızda
seropozitiflik araştırılacak popülasyonu seçmemizde kenelerin bahsedilen önemli rolü göz
önüne alınarak kene ısırığı öyküsü olanlar etkili olmuştur. Yüksek oranda seropozitiflik
saptanması, riketsiyozda olduğu gibi anaplazmoz yönünden de bölgemizin yüksek risk
taşıdığını göstermektedir. Özellikle bölgemizde şüpheli olgularda tanı koymayı
sağlayabilecek tanı testlerinin rutin tetkikler arasına alınmasının zorunlu olduğu sonucuna
varılabilir.
New York’ta aralarında kene ile ısırılmış kişilerinde olduğu değişik popülasyonlarda A.
phagocytophilum seroprevalansı %8.9-36 arasında bulunmuştur (13). Ongut ve ark. (15)
Antalya’da 2001 yılında yaptıkları çalışmada, son 6 ay içerisinde kene ile ısırılmış 201
kişiden kan almış ve bunların 16’sında (%8) IFA ile A. phagocytophilum’a karşı antikorları
1/80 titrede pozitif bulmuştur. Bizim yaptığımız çalışmada %25 oranında seropozitiflik
olması etkeni taşıyan kenelerin veya rezervuar olan memelilerin dağılımı ile alakalı olabilir.
Başka bir deyişle Trakya Bölgesi HGA için Akdeniz Bölgesi’nden daha fazla bir riske
sahiptir.
Keneler ve kemiricilerin aynı anda birden fazla etkeni taşıdığı ile ilgili çok sayıda yayın
vardır. Komşu ülke olan Bulgaristan’da yapılan bir çalışmada rodentlerde Francisella
tularensis, B. burgdorferi ve A. phagocytophilum etkenlerinin bir arada bulunabildikleri
gösterilmiştir (121). Sun ve ark. (122) topladıkları kenelerde Borrelia, Bartonella, Anaplasma
ve Ehrlichia türlerinin iki veya daha fazlasının bir arada bulunabildiklerini kanıtlamışlardır.
Aralarında Türkiye’den toplanan kenelerin de bulunduğu bir çalışmada Christova ve ark. (31)
Borrelia,
Anaplasma ve
Rickettsia cinslerinden aynı kenede ikisinin bir arada bulunma
oranını %17-23, üçünün bir arada bulunma oranını ise %7-21 oranında saptamışlardır. Bu
çalışma sonuçlarına göre bir kene ısırığı ile aynı anda çok sayıda etken insanlara
bulaştırılabilir. A. phagocytophilum ile birlikte aynı kene vektörü ile geçen lyme borrelyoz,
babesiyoz ve kene kaynaklı ansefalit gibi çeşitli hastalıkların etkenleri ABD, Avrupa ve
Asya’da bildirilmiştir (28,123,124). Aguero-Rosenfeld ve ark. (13) yaptıkları bir çalışmada 57
lyme serolojsi pozitif çocuğun 3’ünde (%5.3), 118 lyme serolojsi pozitif erişkinin 42’sinde
33
(%36) ve 42 kültürle doğrulanmış lyme hastalığı olan çocuğun 9’unda (%21.4) HGA
antikorlarını IFA ile pozitif bulmuştur. Bizim çalışmamızda HGA IFA IgG pozitifliği olan
kişilerde çapraz reaksiyonlar veya koenfeksiyonlar değerlendirildiğinde 29 HGA IgG
seropozitif olgunun 17’sinde Rickettsia IgG pozitifliğinin bulunması dikkat çekicidir. Trakya
Bölgesi’nin riketsiyozun ülkemizden en çok olgunun bildirildiği bölge olması göz önüne
alındığında, buna eşlik edebilen anaplazmozlar açısından olguların dikkate alınmadığı ve
verilen riketsiyoza yönelik tedavi ile bu etkenlerin de yok edilmesi sonucu olgu
bildirimlerinin eksik kaldığı ve koenfeksiyonların belirlenemediği kanısına varılmıştır.
Çalışmamızda ilk anaplazmoz olgusunu yakalayabilme amacıyla HGA IgG pozitifliği
saptanan olgulara HGA IgM antikorları da araştırıldığında sadece bir olguda pozitiflik
saptandı. Bu olgunun gerçekten akut anaplazmoz olgusu olarak değerlendirilebilmesi için
klinik muayene ve laboratuar tetkiklerinin de yakın zaman içinde değerlendirilmesiyle tanı
kesinleştirilebilirdi. Ancak çalışmamızda kan alımı ile çalışmanın yapıldığı zaman arasında
çok uzun zaman geçmiş olması bu olanağımızın yok olmasına neden olmuştur. Borrelia IgG
pozitifliği olan iki olgunun birinde HGA ve Rickettsia antikorlarının da birlikte bulunması
kayda değer bir bulgudur. Bu bulgu üç kene kaynaklı enfeksiyonun bir arada bulunabileceğini
göstermesi açısından çok önemli bir bulgudur.
Ongut ve ark. (15) A. phagocytophilum IgG antikorlarının çapraz reaksiyonlar veya
multiple enfeksiyonlar açısından sifiliz, riketsiyoz ve Lyme hastalığında oluşan antikorlarla
test edilmelerini gerekli görerek çalışmalarında bu testleri de yapmışlardır. Bizim
çalışmamızdaki birkaç hastalığın bir arada bulunduğunu gösteren bulgular çapraz reaksiyon
veya ko-enfeksiyon açısından ayrıca değerlendirilmelidir. Bizim çalışmamızda kısıtlı mali
sorunlardan dolayı hastalıkların her birinde oluşan antikorların hangisinin daha yüksek
düzeyde olduğu ve diğer laboratuar incelemelerinin eksikliği nedeniyle bu konuda bir ayrım
yapılamamıştır.
Trakya Bölgesi’nin coğrafi yapısının dağlardan oluştuğu ve ormanlık alanı açısından en
zengin ili Kırklareli’dir. Çalışmamızda kene ısırığı öyküsünün en sık alındığı il ve örneklem
grubununda büyük bir çoğunluğunun yaşadığı il Kırklareli idi. HGA IFA IgG pozitifliğinin de
en çok bu ilden alınan kan örneklerinde saptanması (29 seropozitif örneğin 20’si) şaşırtıcı
değildir. İstastistiksel analiz yapıldığında iller arasında anlamlı fark bulunmadı. Cinsiyet,
meslek, yaş grupları arasında da fark saptanmaması herkesin bu hastalık açısından eşit riske
sahip olduğunu gösterir.