Seyit Kaskabasov
202
İlginç olanı ise Kenesarı tipinin, anlayışımızdaki epik özellikte görünmüyor olmasıdır. O, eski
bahadırlar gibi düşmana tek başına saldırmaz, binlerce düşmanı tek başına öldürmez, kaleleri yıkıp,
darmadağın etmez. Ancak bazı eserlerde folklorun şecere yönünden bütünleşme kuralları gözükmektedir.
Genellikle
eski epik eserlerde, kahramanın olağanüstü olarak dünyaya gelmesi, destanın başlangıcını
oluşturur. Burada dünyaya gelecek bahadırın anne babası ve dedesinden söz edilir. Bu geleneği,
Kenesarı’da da görmek mümkündür. Örneğin, “Navrızbay-Hanşayım” adlı epik eserde, Kenesarı’nın
olağanüstü biri olduğunu anlatmak için, onun ataları hakkında bilgi verilir: “Abılay, bütün
Müslümanlara
han olmuş, Kalmuk Kaldan’ın kızını almış ve ondan Kasım doğmuştur. O, diğer oğullarından farklı
doğmuş, düşmanının gönlünü bastırıp doğmuştur. Anasının karnından öfkeyle iki gözünü açarak
doğmuştur” şeklinde ifadeler Kenesarı’nın babası Kasım’ın özel birisi olduğunu anlatmaktadır. Bu
satırlardan Kenesarı’nın da sıradan birisi olmadığını anlamak mümkündür. Sözlü geleneğin
temsilcilerinden diğer bir anlatıcı da “Kenesarı’nın Kasım’ın dört oğlundan farklı olarak dünyaya gelmiş
olduğunu ve bu yüzden han seçildiğini” anlatmaktadır.
Bunun gibi başlangıç “Abılay, Kenesarı” adlı eserde de karşımıza çıkmaktadır.
Burada da
Abılay’ın Kalmuk hanı Kaldan’ın kızıyla evlenmesi, Kasım’ın sinirden iki gözünün kıpkırmızı olarak
dünyaya gelişi ile onun 14 yaşında han oluşu ve daha sonraları onun da dört oğlu olduğu eserde şöyle
tasvir edilir:
“Kenesarı han oldu,
Büyük oğlu Kasım’ın.
Kesilmiş çuha parçası gibi,
Değerli taşların kırık parçası gibi,
İlim öğrendi küçüklüğünden,
Kaç çeşit faslı.”
2
Genel olarak
elimizde bulunan metinlerde, Kenesarı tipi o kadar epik mübalağayla
anlatılmamıştır. Onun mücadelelerinde de hiç mübalağa yoktur. Demek ki, Kenesarı hakkındaki efsane ve
anlatılar, folklorun poetiğini tam olarak almamış gözükmektedir. Bunlar Kenesarı tipini folklorik
kahramana dönüştürmemiştir. O, halkın anlayışındaki gerçeğe yakın tasvir edilir ve birkaç vasıfla
karşımıza çıkar. Bunlar:
1. Kenesarı ideal
bir kahraman, iyi bir yönetici, bütün Kazaklara hükmedebilen handır. Onun
yönetimi altında ünlü bahadırlar toplanmıştır. Onlar, hanın sarayını memleketin merkezine
dönüştürmüşlerdir. Anlatıcı şöyle der:
Han oldu Kenesarı Orta jüze
3
,
Ünü diğer jüzlere de yayıldı.
Hâkim oldu, yedi yurda hükmetti,
Görmezlikten gelmek olmaz
4
.
2
Tarihi jırlar (Tarihi Kahramanlık Destanı), Cilt III, Almatı 1996, s. 171–175.
3
Jüz: Soy bakımından Kazakları oluşturan üç ana koldan biri.
4
Tarihi Jırlar, s. 106
Kazak Folklorunda “Kenesarı” Tipi
203
2. Kenesarı sıradan bir han değildir. O, halkını düşünen bir handır. Kazak halkının özgürlüğünü,
birlik ve beraberliğini korumaya çalışır. Halka, kendi düşüncelerini açıkça söyleyip onları özgürlüğe
davet eden önderdir. Kenesarı, halkına şöyle seslenir:
“Bize yani Sarıarka Kazaklarına “Bizim yönetimimiz altına girin, bize katılın” diye Rus
Çarlığından elçi gelmiş; diğer taraftan Çin de elçisini göndermiştir. Bu durumdan rahatsızlık duyan
Kenesarı “Kimseye bağlı olmayalım, kendimiz halk olalım. Kazak hanlığını kuralım!” demiştir.
5
O dönemin Kazak bahadırları, askerleriyle beraber Kenesarı’nın yanında olup onun emirlerini
yerine getirerek zafere ulaşmaya çalışırlar. Bir anlatmada bu olay şöyle anlatılır:
“Kene hanın idaresi altındaki Kazak bahadırları liderliğinde on dört bin asker toplanıp, atların en
iyisine binip, en iyi zırhlarını giyerler. Bunlar Altay-Karpık’ın ortasına gelip, Kulanötpes’e yerleşirler.
Küçük ve büyük jüzden de dayanamayıp gelen bahadırlar Kene’nin hâkimiyetine girmeye devam
ederler.”
6
Bir başka metinde de bu olay şöyle anlatılmaktadır: “Güçlü alp er Tama’dan Joldıayak Batır,
Ömirzak Togalak Batır, Kuşak Bayteli Batır, Taraktı Kuljan Batır liderliğindeki bahadırlar,
on bin askerle
Kene’nin Kökşetav’daki kalesine gelirler. Askeri çoğalıp, gücü artınca Nikolay’a saldırmayı düşünür.”
7
Verilen örneklerden Kenesarı’nın, ulu mücadelenin önderi ve yöneticisi olduğunu görüyoruz.
Birçok anlatıda Kenesarı’nın askerlerinin Rus askerleriyle mücadelesi anlatılıp; Kenesarı Han, akıllı ve
kurnaz yönetici olarak gösteriliyor. Bu savaşlarda da başka olaylarda da Kenesarı, her zaman dikkatli ve
ileriyi gören önder olarak tanınıyor.
3. Kenesarı hem düşünür hem hâkim hem de söz ustası olarak tasvir edilir. Ayrıca önemli ve zor
işler Kenesarı’nın duası olmadan yapılmamaktadır. Sefere çıkarken, savaşa başlarken önce Kenesarı dua
eder; daha sonra harekete geçerlermiş. Onun duası folklor ürünlerinin genelinde de vardır. Örneğin, kayın
babasına gitmekte olan Navrızbay’a ettiği dua;
“On sekiz bin âleme
Padişah olan Allah’ım,
Gözyaşımı kabul et,
Şikâyet edip ağlayayım”, diye başlar ve
“124
bin peygambere, 33 bin sahabeye, 4 halifeye vb. evliyalara yalvardıktan sonra Abılay hanın
ervahından da yardım isteyerek tamamlanır. Görüldüğü gibi bu ifadeler, halk düşüncesine uygundur.
Anlatıcı, Kenesarı’ya bu duayı yaptırıyor. Onun düşüncesine göre Kenesarı halktan uzak değildir, aynı
zamanda alp-eren tipine de uyar.
Kenesarı söz ustası olmakla beraber, halk arasındaki adet ve gelenekleri
de uygulayan adil bir
yöneticidir:
“Kenesarı, Navrızbay, Balabi, Basıgara toplandıklarında Agıbay hana sorarlar:
5
Tarihi Jırlar, s.215
6
Akjoltay Agınbay Batır, Almatı 2002, s.151.
7
Tarihi Jırlar, s.159.