Microsoft Word içindekiler doc



Yüklə 2,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə99/110
tarix28.08.2018
ölçüsü2,39 Mb.
#65015
1   ...   95   96   97   98   99   100   101   102   ...   110

Recep Yıldız 
196 

 
1984-1985 yılları arasında cereyan eden olayların Türk ve Dünya kamuoyuna sızmasını 
önlemek için Bulgaristan’a giriş ve çıkışlar yasaklanır. Ülkeden transit geçenler ise belirli güzergahlardan 
sevk edilerek, sıkı gözetim altında tutulur.  

 
Türk okulu kalmamıştır. 

 
Uygulamalara karşı güvenlik kuvvetlerine karşı çıkanlar Belene, Lofça, Stara, Zagora, Sofya ... 
gibi temerküz kamplarına gönderilirler. 
32
 
Bu uygulamalarda öyle acımasız olunur ki hem Türkler ve hem de Bulgarların bazıları duruma 
isyan ederler, ama nafiledir. İsyanlar şiirlerde ve çeşitli dergilerde, kitaplarda yer alır. Örneğin,  
Vahşetler, cinayetler adası Belene, 
Ortaçağ tarihinde bir olmaz yerin. 
Oysa ki o bulgarların düşmüyor dilinden, 
Eşitlik, kardeşlik kavramı, Marx ve Lenin. 
33
 
Bu durum karşısında Türk yerleşim alanları karanlık ve sessizdir. 
Rodop dağlarında, Tuna boylarında, 
Gezen sürülerden eser kalmamış. 
Neşeli Türk köylerinden, 
Öten bülbüllerden eser kalmamış. 
Köylerde kalmamış hayattan eser, 
Gelinlik odalar mezar olmuş. 
34
 
Niyazi Akkılıç, Yeni Batı Trakya Dergisi’nin 67. Sayısında, Merkezi Paris’te bulunan anti 
komünist ‘Bulgar Kurtuluş Harekatı’ (BDO) tarafından Bıdeşte Dergisi’nde “Türklere yapılan zulüm ve 
baskılardan Bulgar halkı da utanmaktadır.”
35
  şeklinde yapılan açıklamayı ifade etmektedir. Yine, 
‘Balkanların Sesi Dergisi’nin bir muhabiri, Bulgar zulmünü yaşamış olan ve daha sonra Türkiye’ye göç 
etmiş bulunan Halil İbişoğlu adlı soydaşımızla yaptığı röportajda, bulgarlaştırma çabasının nedenini sorar 
ve “ Türk azınlığının nüfusunun hızla artışıdır ki, 2000’li yıllarda Bulgarlar azınlığa düşeceklerdir. Bunu 
farketmiş olmalarıdır. Diğer bir önemli sebep de Türk azınlığının sürekli olarak Türkiye’ye göç etmeye 
hazır olmalarıdır.” 
36
 cevabını alır. 
Demokrasiye Geçiş olarak isimlendirilen 1989 sonrası döneme gelindiğinde artık, çoktan amaca 
ulaşılmışlığın verdiği rahatlık vardır ve buna bağlı olarak geride kalan Türklere bazı imkanlar sunulmaya 
başlanmıştır. Örneğin, Bulgaristan’daki siyasi partilerin 4’ü Türklere aittir. Bunlar; Hak ve Özgürlükler 
Hareketi, Demokratik Gelişim Hareketi, Demokratik Adalet Partisi ve Türk Demokratik Partisi'dir. Ve 
yine, Ahmet Doğan’ın sahipliğini yaptığı, 17 Şubat 1991’de çıkarılmaya başlanan, Hak ve Özgürlük 
Hareketi’nin yayın organı olan “Hak ve Özgürlük Gazetesi”nin; Başmüftü Nedü Gencev’in sahibi olduğu, 
15 günde bir çıkarılan ve müftülüğün yayın organı olan “Müslümanlar” adlı gazetenin; Komünist 
dönemde Bulgarlaştırma zamanının dirijanlığını yapanlardan İvan Bajev, Mihail Yançev gibilerin 
                                                 
32
 Mürüvvet Altınel, “Bir Savaşımın Tarihçesi”, Balkan Türklerinin Sesi, S.7-8, 1991, s.32; Büksenşüti, Ülrih, ”Bulgarlar’ın 
Azınlık Politikası”, Balkanlar’da Türk Kültürü, Bursa, 1985, ss.22-25. 
33
 Şükrü Esen, Sizin Olsun, Hakimiyet Matbaası, Bursa, 1987, s.19.  
34
 Refik Vardar, Kanlı Destan, Hakimiyet Matbaası, Bursa, 1987, s.30. 
35
 Niyazi Akkılıç, “Bulgar Mezalimi Bitmedi”, Yeni Batı Trakya, Sayı:67, 1988, s.12. 
36
 Balkanların Sesi, “Türklere Yapılan Mezalim Naziler Tarafından Bile Yapılmadı”, Sayı:1, 1988, s.5. 


Batı Dünyasının Çifte Standartlı Yaklaşımlarına Bir Örnek: "Ermenilerin Tehciri ve Bulgaristan Türkleri Kıyaslaması" 
197 
tekelinde olan ve %80’i Bulgarca yazılardan oluşan “Işık” gazetesinin çıkarılmasına müsaade edilir 
olması bu rahatlığın birer göstergeleridir. 
37
 
Türkiye, bu dönemlerde göç etmiş veya kaçmış soydaşlarımıza kucak açmıştır. 1950-1960 
döneminde göç etmiş olan aileler arasında çiftçi ve zanaatkar ailelerin çoğunluğu Adana, Ankara, 
Balıkesir, Bursa, Eskişehir, İstanbul, Konya, Manisa, Tekirdağ illerinde yerleştirilmiştir. Bulgaristan’dan 
1968-1979 yılları arasında gelen göçmenler serbest göçmen statüsünde oldukları ve parçalanmış ailelerin 
birleştirilmesine yönelik anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’ye göç ettikleri için daha önce gelen 
akrabalarının bulunduğu il, ilçe ve köylerde kendi imkanları ile yerleşmişlerdir. 1985-1989 arası gelen 
300 bini aşkın göçmenin çoğuna Türk Devleti kısa sürede özel konutlar yapmıştır. Yine organizasyonel 
olarak ihtiyaçlarını karşılamakta yardımcı olmak üzere Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Dernekleri 
kurulmuştur. Son göçler karşısında Başbakan Turgut Özal, “300 bin kişiyi kısa zamanda yerleştirmek, 
istihdam etmek kolay değildir. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar önemli sayıda bir kitle, 2,5 ay gibi kısa 
bir zamanda sürülmemiştir. Soydaşlarımızın çoğu yerleştirildi. Türkiye büyük bir başarı göstermiştir 
aslında. 1 yıllık kira yardımına başladık. Belki daha da uzatabiliriz. Yakında sosyal mesken temelleri 
atacağım.” 
38
 diyerek de devletin sorumluluğu ve kararlılığını vurgulamış ve gereğini de imkanlar 
ölçüsünde yapmıştır. Gerçekten de göç etmiş olan Türkler siteler olarak planlanan göçmen konutlarına 5 
yıllık süreç içinde yerleştirilmişlerdir. Göçmenlerin büyük bir bölümü de daha önce Türkiye’ye göç eden 
akraba veya komşularının yoğun olduğu bölgelere kendi imkanları ile yerleşmişlerdir.  
Bu sahiplenme ve dayanışmanın, yerini bazen aleyhte tavır veya sözlere bıraktığı da görülmüştür. 
"Bu Bulgar Türkleri de nereden çıktı”, “Biz sizi buraya davet mi ettik?", "Bu devlette yıllardır yaşıyoruz, 
çalışıp hizmet ediyoruz, bize bir ev yapmadı, onlar ne hizmet etmişler ki konutlar veriliyor?" gibi sözler 
ne yazık ki söylenmiştir. 'Bulgaristan Türkleri' veya 'Bulgaristan'dan göç etmiş Türkler' denilmesi doğru 
iken 'Bulgar Türkleri' ifadesi hep yaralayıcı olmuştur. Ayrıca bazı eğitimsiz kesimler ise, Bulgaristan'da 
yıllarca baskı altında yaşamaktan kaynaklı mecburi değişimlerle kazanılmış olan davranış biçimlerini 
kendi kültürel yapısı ile örtüştüremediklerinden Bulgaristan Türkleri’ni aşağılamış, kendi kültür ve 
dinlerinden olduklarını kabul etmek istememişlerdir. Onları muhacir ya da gavur diye küçümseyip, onlara 
iş vermemiş, komşuluk ilişkileri kurmamışlardır. Hatta bazıları göçmen kızlarına türlü gözlerle bakmış ve 
onları karalamaktan çekinmemişlerdir. Oysa ki; onların dinlerinden ve benliklerinden kopmamak için ne 
zor bir mücadele verdiklerini, gözden kaçırmışlardır. Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden Türklerin 
büyük çoğunluğu para ve mal varlıklarını orada bırakmak zorunda kalmışlardır. Kendilerini 
toparlayabilmeleri için, Türkiye'de yaşayan Türklerin sevgisine, şefkatine, Türk Devletinin ihtimam ve 
ilgisine gereksinimleri vardır. Ancak ifade edelim ki bu tür aleyhte tavır veya sözlerin oranı düşüktür. 
Genelde olan ise göçmenlerin daha önce göç etmiş akrabalarının evlerini açmaları, aşlarına ortak etmeleri, 
güler yüzle ve samimi karşılamaları ve Türk halkının iş imkanlarını onlara da açmalarıdır. Göçlerin, 
göçmenleri nasıl zora sürüklediğini hissedip dertlerini paylaşmaları onların öncelikle tereddütlerini 
ortadan kaldırmış, ülkelerine olan bağlılıklarını arttırmış ve kendilerine güvenlerini sağlamıştır. Bunun 
sonucu olarak Bulgaristan'dan göç etmiş Türkler, Türkiye Devletinin organizasyonu olan kutlamalara da 
katılırlar. Örneğin, Atatürk’ün Kırklareli’ne gelişi 20 Aralıkta kutlanırken, 10 Kasım 1922 de 
Kırklareli'nin düşman işgalinden kurtuluşudur. Göçmenler de Kırklareli’ne yerleşmenin Atatürk 
sayesinde olduğunu söyleyerek bugünleri kutlarlar. 
Yıllar geçtikçe göçmenlerin adaptasyon sorunlarını aştıkları, az veya çok demeden aile fertlerinin 
çeşitli işlerde çalıştıkları, çok sıkı bir mali disiplin uyguladıkları, ilk önce kiradan kurtulmayı 
hedefledikleri görülmüştür. Sosyal konutlardakiler de dahil olmak üzere artık birçok göçmen kendi evinde 
oturmaktadır. Bazıları ise iki eve sahiptirler (daha çok Göçmen Evleri olarak isimlendirilen sosyal 
                                                 
37
 M. Türker Acaroğlu, “Bulgaristan’da Yabancı Basın”, Balkan Türklerinin Sesi, Sayı:10, 1991, s.20 
38
 Ö. L., Barkan, "Türkiye’de Muhacır İskanı İşleri ve Bir İç Kanalizasyon Planına Olan İhtiyaç” ., İktisat Mecmuası, İst. Ünv. 
İkt. Fak. Yayınları, ss: 1-4. 


Yüklə 2,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   95   96   97   98   99   100   101   102   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə