Microsoft Word içindekiler doc



Yüklə 2,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə96/110
tarix28.08.2018
ölçüsü2,39 Mb.
#65015
1   ...   92   93   94   95   96   97   98   99   ...   110

Recep Yıldız 
190 
sınırlarımızdadır. 1915 yılı ilkbaharında Enver Paşa’nın Sarıkamış'ta yenildiği savaş  sırasında yetişmiş 
savaşçıların bir kısmı içte isyan eden Ermenilerin üzerine gönderilmiştir. Bu güç bölünmesi ve 
zayıflamasına neden olan isyancı Ermeniler yanında, bir de yenilgiden sonra Rusların kendi saflarında 
Osmanlılarla savaşmış olan Ermenilerle birlikte Doğu Anadolu'yu ele geçirmeleri ve sonrasında 
Ermenilerin bir çok yerlerde katliamlara girişmeleri Osmanlı'nın affedebileceği bir şey değildi. Ve 
nihayet Ermeniler, hem Müslüman halkların hem de bu olaylarda yer almayan Ermenilerin korunabilmesi 
ve güvenliği gerekçesi ile göç ettirilmişlerdir. Tehcir budur. Bu bağlamda Senatolarında Ermenilerin 
istekleri doğrultusunda kararlar alan Batı ülkeleri için akla şu sorgulama gelmektedir: Acaba, Batılı bir 
devletin veya Ermenilerin, o ana kadar kendi çatısı altında yaşayanlarca, savaş anında bir bakıma arkadan 
vurulması veya düşman safına geçilerek gücünün zayıflatılması karşısında ne tavır ve ne tür bir ceza 
vereceği hiç sorulmuş mudur?  
4. Misyoner Faaliyetlerinin Bulgar ve Ermeni Ayrılıkçı Hareketlerindeki Rölü 
Osmanlı’nın yıkılış dönemlerinde misyonerler önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır. En önemli 
icraatleri,  İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermeni, Bulgar gibi Hıristiyan unsurların 
çocuklarını okutmak için açtıkları mekteplerdir, kolejlerdir. Okuttukları çocuklara kendi milliyetlerini 
aşılamak ve Osmanlı Devletine karşı isyan hazırlamak okulların başlıca amaçları arasındadır. Toplumun 
arasına nifak sokarak, kaos ortamını, isyanı hazırlamak ve isyanı bastırmak isteyen devleti de ‘azınlıkların 
hakları gasp ediliyor, soykırım yapılıyor ve Hıristiyanlar canlarından emin değiller, hergün 
öldürülüyorlar’ gibi sloganik ve sistemli propagandalarla Batı dünyasını üzerimize salmak arzusu ile 
çalışmışlardır. İşte bu misyoner faaliyetlerin bir sonucu da o zamana kadar Tuna vilayetlerinde sakin bir 
şekilde yaşamakta olan Bulgarların isyanlarıdır ki, Avrupa devletlerinin yardımıyla Bulgarların ayrı bir 
devlet kurmalarına en fazla hizmet eden kurumlardan biri, İstanbul’da protestan misyonerler tarafından 
işletilen Robert Koleji’dir. 
E. Kırşehirlioğlu, ‘Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri’ adlı kitabının 8. Sayfasında, Ağustos 1911 
tarihli, Algemeine Misisons-Zeitschrift isimli misyoner mecmuasında yer alan ve; “Dünya Hıristiyan 
Talebeleri Birliği Konferansı İstanbul’da açıldı. Toplantıya 33 milleti ve 37 mezhebi temsilen 248 talebe 
mümessili iştirak etmiştir. Toplantı, 1871’de içinde Türklerin de bulunduğu 450 talebeye HRİSTİYANİ 
ESASLARA müstenid bir tahsil veren ROBERT COLLEGE'de yapılmıştır.” 
13
 şeklinde ifade edilen bir 
haberin varlığını bize iletmektedir. 
1850 yıllarında Amerikan misyon teşkilatı Ortadoğu’da ciddi ve dikkatli bir inceleme yapar. 
Örgütün ajanlarından Dr. S. Hamlin, Anadolu’da ve özellikle İstanbul’da çalışmıştır. Maksadı ise, 
Osmanlıya ve idarecilerine isyan edecek halk bularak Osmanlıyı bölebilmektir. Aradığını da bulur: 
Öteden beri Panslavizm ajanlarının tahrik ettiği ve o an için sakin görünen Bulgar toplumu. Esasen 
Bulgarlar Osmanlı idaresinde Bulgarlıklarını unutmuş değillerse bile memnun yaşamaktadırlar ve politika 
ile de ilgilenmemektedirler. Onları Sırp isyanları ve Rum komiteciliği ilgilendirmemektedir.  
Fakat, daha önce bildirdiğimiz milli bilinç oluşturma çabalarına ek olarak Hamlin ve Dr. Long da, 
Bulgar halkını ayaklandırmak ve Balkanlarda Yunanistan’dan sonra bir Hıristiyan devlet oluşturmak için 
karar verirler ve faaliyet başlar. Dr. Long, Methodist Episcopel Church idarecilerinden olup, yıllarca 
misyoner olarak çalışmıştır. Daha sonra da bir Bulgaristan devletinin oluşturulabilmesi için kurulması 
uygun görülen Robert Koleji’nin müdürü olacaktır. Fakat Amerikan misyon örgütü tarafından kendisine 
verilen asli görevi ise, İstanbul’daki Bulgar işçilerini Türk Devleti’ne karşı teşkilatlandırmaktır. Bulgar 
ihtilalci Mateef, Bulgar Mir Gazetesinde Kolejin kurulmasını  şöyle dile getirir: ‘Dr. Hamlin, 
Müslümanlık nereden İstanbul’a girmişse Hıristiyanlığın da oradan girmesi için Rumeli Hisarı’nın en 
                                                 
13
 E. Kırşehirlioğlu, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Bedir Yay., İstanbul, 1963, s.8. 


Batı Dünyasının Çifte Standartlı Yaklaşımlarına Bir Örnek: "Ermenilerin Tehciri ve Bulgaristan Türkleri Kıyaslaması" 
191 
yüksek kulesi üzerinde bir kolej açmak istiyordu.’
14
 Kolej kurulur. 1863’deki ilk açılışında koleje yirmi 
öğrenci, iki yıl sonra sadece sekiz öğrenci kayıt olur. Bu yıl İstanbul büyük bir yangın ve kolera salgını 
geçirmiştir. Ancak yıl sonuna doğru öğrenci sayısı 52’ye çıkar. bunların 6’sı Yunan, 9’u Bulgar ve 20’si 
Ermenidir. 1870 yılına kadar Kolej’in yüksek kısmından ise 9 öğrenci mezun olur. Bunların 6’sı Bulgar, 
2’si Ermeni ve 1’i de Almandır.
15
 
Amerikalı misyonerler açtıkları eğitim kurumlarında özellikle dil üzerine vurgu yapmaktaydılar. 
“Ermeni’yi veya herhangi bir azınlığı millet yapabilmenin yolu dilden geçer.’ diyerek Kolej’de ‘Ermeni 
Dili ve Edebiyatı’ dersine yer veren Robert Koleji’nin ünlü müdürü Hamlin, yaptığı bir konuşmada 
sözlerini “Bizim dersimiz Ermeni dilinin işlenmesine büyük bir hareket unsuru kattı, çamur ve demir 
cevheri halinde bulduğumuz  şeyi altına çevirdik.’’
16
  şeklinde bitirir. Artık Ermeni dili bu okullarda 
işlenmeye başlamıştır. 
Bu çabalarla yapılan eğitim sonrasında mezun olan Bulgarlar daha sonra seçkin şahsiyet 
olmuşlardır. 4’ü asker ve bu askerlerden de iki tanesi Slivnitza savaşında kumandandır. Bunlardan 
Marinoff, bu harpte ölmüştür. Diğer ikisi de Bulgar ordusunun gözde kumandanlarıdır. Hatta birisi 
generalliğe kadar terfi etmiştir. Daha sonra mezun olan diğerleri de çok yüksek mevkilerde yer 
almaktadırlar. Sözgelimi birisi çalışma bakanı olarak görevi sırasında ölmüş, bir diğeri doktor, bir diğeri 
de Yargıtay’da üyedir. Ayrıca Galatasaray Lisesi’nde de bir kısım Bulgar gencinin okuduğu bilinmektedir 
ki bu gençlerden biri, gelecek yıllarda Bulgar ordusunun komutanlarından olacak olan (ve Balkan 
Savaşı’nda Türklere karşı orduların komutanlığını üstlenmiş olan) Savof’tur. Diğer bir kaçı ise Bulgar 
devletinin kurulmasında önemli roller oynamış Türk düşmanlığı ile dolu eserleri ve şiirleri okutulmuş 
olan Jean Mihailof (Stoyan Mihailovski) ve Konstantin Veliçkof’tur.
17
 Daha sonraları Robert Kolej’i, 
Fransa, Almanya, Rusya ve Amerika’ya seçkin Bulgar öğrencileri gönderir. Bulgar Devleti için kaliteli 
elemanlar, ihtilalciler yetiştirilir. Ayrıca Bulgaristan’da her dereceden okulların kuruluşu da en kısa 
zamanda gerçekleştirilir. Öyle ki, bu çabalarla 1887’den 1913’e kadar Bulgaristan’da okur-yazarlık 
problemi halledilir. 1913’lere gelindiğinde ülkede okuma-yazma bilmeyenlerin oranı sadece %5’tir. 
Ayrıca Tozlu’nun, Constantine Stephanove’un ‘The Bulgarians and Anglosaxsondom' adlı, Berne 
basımlı, 1919 tarihli eserinden aktardığına göre, 1912’lerde Bulgaristan’da kişi başına ortalama 1.20 dolar 
düşmektedir. Bu oran Sırbistan’da 60 sent, Yunanistan’da 50, Karadağ’da 40, Türkiye’de ise 30 senttir. 
18
 
Bu ise o dönemde ve amaçlar doğrultusunda Batılı Devletlerce Bulgaristan’a verilen önemin bir 
göstergesi olarak kabul edilmektedir.  
Bu amaçlara uygun olarak çalışmaların başlatıldığı dönemde, bir de 1877-1878 Türk-Rus Savaşı 
çıkar ki bu emel ve görevlerin gerçekleşebilmesi için uygun şartları doğuracaktır. Nihayet, 1878’de Tuna 
vilayeti üzerinde bir Bulgar Prensliği kurulur ve amaçları gerçekleşir. Bundan böyle Prenslik, kuruluş 
aşaması ile birlikte hemen devlet sistemini oturtmaya çalışır.  
5. Bulgaristan'dan Türkiye'ye Göçler 
5.1. 1985 ’e Kadar Bulgaristan’da Yaşayan Türklerin Durumu 
Bulgar Prensliği Dönemi olarak adlandırılan ve 1878 ile 1908 yılları arasında kalan dönem 
Türkler için her alanda grafiğin düştüğü dönemdir. Bu tarihler arasında Türk mektep ve medreselerinin 
binaları yıkılmıştır. Esasen çoğu savaşta zaten yıkılmıştı, fakat savaştan sonra da yıkım devam etmiştir. 
Örneğin, Filibe’nin Tatarpazarcığı kazasında ve yalnızca merkezde 938 Türk evi, cami ve medresesi 
                                                 
14
 Necdet Sevinç, Ajan Okulları, 2.b., Oymak Yay., İstanbul, tarihsiz, ss.38-40. 
15
 Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, Akçağ Yay.,Ankara,1991, ss.235-236. 
16
Necmettin Tozlu, "Osmanlı Devleti'nde Ermeni Eğitim Kurumları ve Faaliyetleri", Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:38, Türkiye 
Medya Hizmetleri Yayını, Ankara, 2001, s. 924. 
17
Refik Korkud, Komünist Bulgaristan’ın Dosyası, Türkiye Fikir Ajansı Yay., Ankara, 1986, s.21; Tozlu, Kültür ve Eğitim 
Tarihimizde Yabancı Okullar, ss.203-204. 
18
 Tozlu, a.g.e., ss.220-221. 


Yüklə 2,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   92   93   94   95   96   97   98   99   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə