Seyit Kaskabasov
204
“Eğer bir hırsız birini öldürürse bedeli ne kadar olur”
Agıbay han: “Erin bedeli 30 deve olsun!” der.
Bu sefer Agıbay han onlara sorar: “Töre
8
nin bedeli ne kadar olur”
Bu soruya Kenesarı şu şekilde cevap verir: “Törenin bedeli 100 deve, kendi istediği bir kız, kara
kilim ve bir de kara dişi deve olsun”
Bunun üzerine Agıbay: “Dişinin bedeli ne kadardır” diye sorar.
Kenesarı: “Başlık parası ne kadarsa bedeli o kadardır. Başlık 20 ise 30, 5 ise 10
deve üzerine
ekleyecektir” der.
9
İşte bu metin özlü sözün (şeşendik söz) örneğidir. Folklorda sık rastlanan “soru-cevap” şeklinde
düzenlenen bu konuşmalardan Kenesarı’nın akıllı, hatip, söz ustası olduğunu anlamaktayız.
Kenesarı, soyluluğu ve hanlığı her şeyden üstün görür; bu uğurda o her zaman cömertdir,
kararlıdır. Buna örnek verecek olursak; “Navrızbay ile Agıbay Tilevkabak adlı kişinin atlarını yağmalar.
Navrızbay ve Agıbay’ın peşinden Hanşayım gelir. Hanşayım zekâsıyla, kahramanlığıyla Navan’ı razı
eder. Navan, elde ettiği atı Hanşayım’a hediye olarak bırakır. Navan han sarayına gelip Kenesarı’ya
başından geçenleri anlatır. Anlatılan olaydan memnun kalan Kenesarı şöyle der:
“Yapmışsın, yavrum, hana yakışır davranışı
Yılkı almaktansa, yaptığın iş on kat daha iyi!
Bundan sonra han halkını davet eder ve büyük bir eğlence düzenler.
Kenesarı hanın zenginliği ve saltanatı, doğu halklarının
10
padişahlarından aşağı değildir.
Cömertliği ve gönül zenginliği hanlara yakışır şekildedir. Anlatıcılar Kenesarı’nın cömertliğini, gönül
zenginliğini, beyzadelere layık davranışlarını överek anlatırlar. Örneğin, nişanlısına
gitmekte olan
Navrızbay’a, Kenesarı soyuna yakışır şekilde hediye vermiştir. Verdiği hediye şu şekilde anlatılır:
“Hazine, mal-mülk yüklendi dokuz deveye,
Gitsin diye saltanatla Mehbur nişanlıya.
Otağ verdi padişah altın çadırdan
Mal mülke muhtaç değil hiç onlar,
Pek çok çeşit inci mercan aldı taştan.
Mal-mülkü tamamladı büyük gayretle,
Kene
han gönderip, selam verip,
8
Töre: Asilzade, aristokrat, soylu.
9
Akjoltay Agıbay Batır, s. 147.
10
Burada doğudan kastedilen Araplar ve Farslardır.
Kazak Folklorunda “Kenesarı” Tipi
205
Söyler nasihatini bir bir baştan.
11
Bundan daha fazla hediyeyi Kenesarı Han, Navrızbay’ın kayın biraderi Musa’ya ve onunla
beraber gelen arkadaşlarına vererek, Kazakların “dokuz çeşit hediye” verme geleneğini yerine getirir.
Verilen örneklerde dikkat çeken hususlardan biri de hanın özelliklerinin belirtilmiş olmasıdır.
Gerçekte, Kenesarı anlatıldığı gibi gönlü zengin ve cömert oldu mu olmadı mı bilinmez; ama
folklor
ürünleri, onu bu şekilde tasvir eder.
4. Folklor ürünlerindeki Kenesarı’nın diğer bir özelliği hem müneccim hem de kâhin olmasıdır.
Evde veya han sarayındayken bile dışarıda neler olup bittiğini hissedebilir. Navrızbay’ı, Agıbay’ı ve
başka bahadırları deneyerek onların sadakatlerini, özelliklerini ve eksiklerini sınayabilmektedir.
Kenesarı’nın bir başka özelliği ise rüyayı yorumlayabilmesi, geleceği görebilmesidir. Kenesarı
gördüğü rüyayı Agıbay’a yorumlayıp, şöyle der:
“Bizim bahtımız önümüzde, arkamızda kalacak baht
yoktur, bizimle beraber gider; senin bahtın ise arkanda kaldı.”
12
Efsanelere göre, Kenesarı kendi hayatını ve ailesinin geleceğini önceden yorumlayıp öğrenmiştir.
Kendinden sonraki neslin avama karışacağını, ata babadan miras kalan her şeyin ve şöhretin de kendisi ile
beraber yok olacağını önceden görmüştür.
5. Kenesarı, ideal bir kahraman olduğundan diğer bir özelliği daha vardır:
O da onun keskin bir
göze sahip olmasıdır. Birisine gözlerini dikerek dikkatli bakınca nazarı değmektedir; onun nazarına
uğrayanlar da daha sonra ölmektedirler. Bu durumla Hanşayım karşılaşmıştır.
Navrızbay, nişanlısı Hanşayım’ı saraya getirir, düğün yapar. Halk, gelinin güzelliğine hayran
kalır. Halk gelinin güzelliğini övünce görmek için saraya Kenesarı da gelir. Agıbay’a kapıyı açtırır ve
içeride oturan iki genci; yani Navrızbay ile Hanşayım’ı görür. Kenesarı, kızın güzelliğine hayran kalıp,
nurlu yüzüne dikkatle bakar. “(Hakikaten de) kadınların en güzeliymiş”
diyerek evine döner; fakat kendi
bakışından kötü bir şey olacağını hisseder. Çok geçmeden, Hanşayım hastalanır ve vefat eder. Halk bu
olanlara şaşırır; kızın neden öldüğünü anlayamazlar. Kenesarı halkın arasına gelip: “Ey halkım!
Elbiselerini çıkarıp bir bakar mısınız garibime, galiba nazarım değdi.” der. Dediği gibi elbiselerini çıkarıp
baktıklarında, kızın iki ciğerinin karardığını görürler.
Halkın anlayışındaki Kenesarı, sadece akıllı bir han olmakla kalmayıp
olağanüstü özelliklere de
sahiptir. O, sadece işiyle ve sözüyle değil, gözüyle ve niyetiyle de neticeye ulaşan biridir. Demek ki
Kenesarı sıradan birisi değil, Allah’ın seçtiği değerli bir insandır; bu yüzden kendisi de yaptıkları da
farklıdır. Folklor ürünlerindeki Kenesarı, “adil ve kusursuz padişah” ideal tipidir. Kenesarı’nın
bünyesinde hanın bütün özellikleri bulunmaktadır.
Aktaran: Bibigül OSPANALİYEVA
***
11
Tarihi Jırlar, s.126.
12
Akjoltay Agıbay Batır, s. 165.
***
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Doktora Öğrencisi.