Microsoft Word tez tumu değişi doc



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/21
tarix04.02.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#23420
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21

Fay Zonu boyunca batı yönünde harekete geçmiştir. Yunanistan güneyinden Ege 

Denizi güneyine ulaşan Hellenik Yayı’nın da etkisiyle bu levha genişlemiş ve Batı 

Anadolu’daki horst-graben yapıları oluşmuştur. Doğu Anadolu’daki sıkışmanın 

etkisiyle oluşan yükselim nedeniyle bölgede jeotermal alanlar bulunmamaktadır, 

ancak Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu’nun kesişim noktası 

olan Bingöl civarında ortaya çıkabilmişlerdir. Oysa Batı Anadolu’nun genişlemesi 

nedeniyle kabuk incelmiş ve pek çok sıcaklıkta jeotermal alanlar oluşmuştur. 

Özellikle Batı Anadolu’da grabenler boyunca yüksek sıcaklığa sahip jeotermal 

sistemler oluşmuştur. En sıcak alanlar kuzey güney boyunca sıkışma sonucu oluşan 

ve halen günümüzde de devam eden doğu uzanımlı genişleme sonucu oluşan faylar 

ve sedimentler arasındaki alanlardır. Afyon volkanizması bu tektonik hareketlerin 

sonucu olarak meydana gelmiştir (Blumenthal, 1962; Brunn et al., 1971; Poisson, 

1984, 1990, Poisson et al., 1984; Macoux, 1987; Şaroğlu ve Yılmaz, 1987; Kissel et 

al., 1990; Frizon et al., 1995; Ercan, 2000; Çelik ve Sabah, 2002; Yetemen, 2006; 

Ateş, 2007). 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 





2. KAYNAK ÖZETLERİ 

 

Çalışma bölgesi, Güneybatı Anadolu’da Isparta Açısı olarak bilinen coğrafi bölge 

içinde yer alır. Antalya körfezinin kuzeyinde yer alan Isparta Açısı, jeolojik 

özellikleri itibari ile Güneybatı Anadolu’nun en ilginç yörelerinden birini 

oluşturmaktadır. Bu nedenle Isparta Açısı ve çevresinde uzun yıllardan bu yana 

değişik amaçlarla birçok çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmanın konusu ile yakından 

ilgili olan araştırmalar kronolojik olarak aşağıda özetlenmiştir. 

 

Öngür (1973), Sandıklı (Afyon) güneybatısında jeotermal amaçlı çalışmalar 

yapmıştır. Bu çalışmalarda alanın temelini oluşturan  şistleri “Kestel Yeşilşist 

Formasyonu” olarak tanımlamış ve diğer araştırmacılar gibi “Afyon Metamorfik 

Grubu”nu incelemiştir. Üst Triyas-Liyas’ tan önce bölgesel metamorfizmanın 

geliştiği, Triyas’tan Jura’ ya gelişen bir transgresyonun bölgenin jeolojik gelişiminin 

ikinci aşamasını başlattığını belirtmiştir.  

 

Poisson et al. (1984), Beydağları’nın stratigrafisini ortaya koyarak çeşitli fasiyesler 

ayırtlamıştır. Beydağları’nın Liyas’dan başlayarak Senoniyen sonuna kadar resifal 

kireçtaşları olarak devam ettiğini, Senomaniyen’in pelajik kireçtaşlarından 

oluştuğunu, Üst Paleosen-Alt Eosen yaşında bir olistostrom varlığını, bunların 

üzerinde Lütesiyen kireçtaşının diskordan olarak durduğunu, Akitoniyen’in resifal 

kireçtaşları, Burdigaliyen’in filiş olarak devam ettiğini belirtir. Antalya naplarının üç 

ana naptan oluştuğunu ifade eden çalışmacı, kuzeybatıda Beydağları otoktonu 

üzerinde Likya naplarının bulunduğunu ifade etmektedir 

 

Öztaş (1989), Homa-Akdağ yöresi, Sandıklı-Şuhut köylerinin jeolojisi ve petrol 

olanaklarının ele alındığı çalışmada özellikle Isparta büklümünün jeolojik yapısı 

aydınlatılmaya çalışılmış ve Afyon güneyindeki paleozoyik yaşlı istiflerin batı 

devamının Akdağ’a kadar uzandığını belirterek metamorfizmanın bölgede etkin 

olduğunu belirtmiştir. 

 





Mutlu (1996), bölgede yaptığı çalışmada, Sandıklı alanındaki jeotermal suların 

genellikle Na-HCO

3

 karakterde olduğunu belirtmiştir. Burada silika ve katyon 



jeotermometrelerine dayanarak 84-97 

o

C bir rezervuar sıcaklığı hesaplamıştır. 



 

Afşin (1997),  Afyon Sandıklı Ovası ve hüdai kaplıcası yeraltısularının fiziksel ve 

kimyasal özelliklerini incelemiş, jeoloji, hidroloji, kuyu hidroliği, karst hidrojeolojisi 

ve yer altı suyu bilançosu üzerinde durmuştur. Bu suların ev ve tarımsal kullanımı 

için uygunluğunu araştırmıştır. 

 

Yağmurlu vd. (1997), Isparta Büklümü’nün gelişiminde alkali volkanizma ve aktif 

tektonizma ilişkisini ele alan çalışmacılar, büklümün KD ve KB yönlü doğrultu 

atımlı faylarla şekillendiğini, otokton olarak Beydağları ve Anamas-Akseki 

platformlarından, allokton olarak Antalya, Beyşehir-Hoyran-Hadim ve Likya 

naplarından oluştuğunu ifade eder. Büklümün KD-KB ve K doğrultulu faylarla üç 

bölgeye ayrıldığını (Teke, Antalya ve Akseki kırıkları) belirtir. Yazarlar, Afyon-

Isparta arasındaki volkaniklerin, alkali ve hiperalkali karakterde ve yerel olarak 

subvolkanik birimler ve dayklar şeklinde meydana geldiğini, Eğirdir-Kovada 

grabeninin batısında, grabene paralel bir uzanımla dizildiğini ifade eder.  

 

Doğdu (2001), Bu çalışmada Akarçay havzasındaki jeotermal kökenli suların yüzey 

ve yeraltısuları üzerindeki kirletici etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda Akarçay ile 

akışaşağısında yer alan Eber ve Akşehir Gölleri su ve sediman kimyası açısından, 

tatlısu akiferinin termal yeraltısuyundan etkilenmesi beklenen bölümü ise su kimyası 

açısından incelenmiştir. Elde edilen veriler geçmiş  yıllarda doğal yollardan 

Akarçay'a katılan termal suların gözlenebilir bir kalite değişimine neden olmadığını 

göstermektedir. Buna karşın, 1997 yılından itibaren Akarçay'a boşaltılan Afyon Şehri 

jeotermal ısıtma sistemi atık suyunun su kalitesini etkilediğini ve bu etkinin akarsu 

sedimanları üzerinde kalıcı olduğu gözlenmiştir. 

 

Akan (2003), HST3D Programı kullanılarak, Ömer-Gecek jeotermal sahasında farklı 

derinliklerdeki kuyulara reenjeksiyon yapılması sonucunda termal akiferdeki basınç 

ve sıcaklık koşullarında ne tür değişikliğiklerin meydana geleceği ve kullanımdan 



Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə