6
dönen jeotermal suyun hangi derinliğe verilmesinin daha uygun olacağını
incelemiştir. Bu çalışmaya göre AF-4, AF-22 numaralı kuyular ile Reen adı verilen
hayali bir kuyuda 700-800 m derinliğe reenjeksiyon işlemi yapılmıştır. Model
sonuçlarına göre 700-800 m derinliğe 20 yıl süreyle yapılacak olan reenjeksiyon
işleminin, termal akifer dinamikleri üzerinde bir etkisinin olmadığı, buna karşılık
sistem içerisinde soğumayı önlediği belirlenmiştir.
Poisson et al. (2003), Araştırmacılar yöredeki birimleri otokton, paraotokton ve
allokton olarak değerlendirmişler ve değişik zamanda meydana gelen tektonik
gelişmeler ile yörenin bu günkü konumunu aldığını belirtmişlerdir. Çalışma alanında
yer alan Üst Kretase yaşlı Davras kireçtaşlarını, Eosen yaşlı Isparta formasyonunu ve
Miyosen yaşlı sedimanları otokton ve paraotokton olarak değerlendirmişler bunların
altında yer alan Isparta çay formasyonunu ve ofiyolitleri ise allokton olan Antalya
naplarına dahil etmişlerdir. Önceki çalışmaların sentezini yapan araştırmacılar,
Bölgede ters faylanmalara ve bindirmelere bağlı bir model üzerinde durmuşlardır.
Gürsu ve Göncüoğlu (2005), İnceleme alanındaki birimler Sandıklı Temel
Kompleksi, Erken Paleozoyik yaşlı örtü birimleri ile Mesozoyik yaşlı örtü birimleri
olmak üzere üç kışıma ayrılmıştır. Sandıklı temel kompleksi alttan üste doğru,
Güvercinoluk formasyonu ve Kestel çayı porfiroid birliğinden; Erken Paleozoyik
yaşlı örtü birimleri ise Göğebakan, Hüdai, Çaltepe ve Seydişehir formasyonlarından
oluşmaktadır.
Yağmurlu ve Şentürk (2005), Güneybatı Anadolu’nun güncel tektonik yapısını
biçimlendiren jeodinamik etkenleri başlıca dört grup içinde toplamak mümkündür.
Bunlar: (1) Fethiye-Burdur fay zonunun kuzey bölümünde Ege-Peloponnisos
levhasının GB’ya doğru hareketi, (2) Isparta Açısının doğu kanadının saat yönünde,
batı kanadının ise saatin tersi yönde rotasyonu, (3) Afrika levhasının Kıbrıs ve
Helenik yaylar boyunca Ege-Peloponnisos ve Anadolu levhalarının altına dalması ve
(4) Anadolu Levhasının Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarının (KAF ve DAF)
kontrolünde güneybatıya doğru hareketi.
7
Özpınar (2008), Bu çalışmada Sandıklı güneyinde geniş yüzeylemeler oluşturan
Sandıklı volkanitlerinin trakiandezit, fonolitik tefrit, bazaltik andezit, bazaltik traki-
nefelinit, andezit ve dasit bileşimli lavlar ve oldukça kalın proklastik kayaçlar ile
temsil edilirler. Piroklastik kayaçlar, alttan üste doğru, lapillitaşı, tüflü çakıltaşı, tüflü
kumtaşı ve tüflü çamutaşı şeklinde bir istif oluştururlar. Çalışılan alandaki tüfler ise,
trakiandezit, andezit ve fonolitik tefrit bileşimli vitrik tüf ve kristal-vitrik tüfler ile
temsil edilirler. Bu volkanitlerinin jeolojik ve petrolojik özellikleri incelenmiş ve
bölgede yaygın şekilde bulunan tüf ve tüfitlerin teknolojik kullanımı araştırılmıştır.
8
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. Materyal
Bu bölümde çalışma alanının genel tanıtımı, morfolojik özellikleri, iklim ve bitki
örtüsü, yerleşim merkezleri ve ulaşım ile yöre halkının ekonomik durumu hakkında
genel bilgiler verilmiştir.
3.1.1. Çalışma alanının yeri
Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin keşişim noktasında bulunan Afyon,
denizden 1000–1500 m yükseklikte çoğu volkanik malzemeden meydana gelmiştir.
Yüzölçümü 14230 kilometrekaredir. Coğrafi olarak dört bölgeye ayrılır. Birinci
bölge, Merkez (Afyon) ile Bolvadin, Sincanlı ve Şuhut ilçelerini içeren ovadır. İkinci
bölge, Emirdağ ovası, üçüncü bölge sandıklı ovası ve dördüncü bölge Dinar ve
Dazkırı ovalarıdır. Sandıklı Hüdai hamamları jeotermal sahası Afyonkarahisar
güneydoğusunda yerleşmiş ve Afyon ilinin yaklaşık 40 km güneybatısında yer alır.
Proje çalışma alanı olan Sandıklı-Hüdai jeotermal alanı, Orta Anadolu Bölgesinde
38
o
-39
o
kuzey enlemleri ile 30
o
-31
o
doğu boylamları arasında bulunmaktadır.
Çalışma alanını genel konumunu gösteren yerbulduru haritası Şekil 3.1’de
verilmiştir.
Şekil 3.1. Çalışma alanına ait yerbulduru haritası
9
3.1.2. Morfoloji
Sandıklı ovası bugünkü şeklini Alpin hareketlerinin özellikle Neojen devrindeki
fazları ile kazanmıştır. Bu fazlar içerisinde özellikle Miyosen-Pliyosen arasında
meydana gelen çekim fayları ovanın ve cevre tepelerin bugünkü topografyasını
kazanmasında etkili olmuştur. Çalışma alanının ve çevresinin doğusunda Döşeme
Tepe (1171 m), Tozkoparan Tepe (1045 m), Kara Tepe (1112 m), Yeldeğirmeni
Tepe (1132 m), batısında ise Demirlik Tepe (1156 m), Koçgazi Tepe (1396 m) ve
Kuruçayırı Tepe (1042 m) tepeleri yer almaktadır. Hamamçayı, Kuruçay, Çayköy
Çayı ve Karacaören Deresi çalışma alanındaki önemli akarsularıdır.
3.1.3. İklim ve bitki örtüsü
Afyon ili İç Anadolu ve Ege Bölgeleri arasında geçiş özelliğine sahip, denizlere uzak
ve etrafı dağlarla çevrili olduğundan tipik bir kara iklimi hüküm sürer. Bununla
beraber geçiş bölgesi özelliklerini de gösterir. Kışları karlı ve soğuk, yazları sıcak ve
kurak geçer. Yağışlar daha çok kış ve ilkbahar mevsiminde görülür. Yüksek
kesimlerde çam, alçak kesimlerde fundalık ve kavak ağaçları mevcuttur.
Afyon ili 1975-2005 yılları arası DMİ istasyonu meteorolojik verilerine göre yıllık
yağış toplamı 417 mm ve yıllık ortalama sıcaklık 11,2
0
C’dir. Yılın en soğuk ayı
Ocak ayı iken, yılın en sıcak ayı Temmuz ayıdır. Aylık ortalama sıcaklıkları bu aylar
için sırasıyla 0,3
0
C ve 22,2
0
C’dir (Yetemen, 2006).
3.1.4. Ekonomik durumu
Çalışma alanı ekonomisi çoğunlukla tarıma dayalıdır. Tarımsal faaliyetler
Buğdaygiller, meyve ve sebze üretimi, pancar üretimi ve bunların yanı sıra yer yer
haşhaş üretimi de yapılmaktadır. Ayrıca arıcılık ile yüksek kesimlerde ise
hayvancılık halkın geçim kaynaklarını oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda gelişen
sanayi kolları da bölgenin ekonomisine önemli katkı sunmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |