93
kuzuya, koyuna bindirilerek ok ile tarla faresi ve sincap avlatılarak, biniciliğe
ve vuruculuğa alıştırılırdı.
385
Büyüyünce de mükemmel bir atlı savaşçı olurdu.
Latin yazarı Sidonius “henüz yürümeye başlayan her çocuğun yanında
eyerlenmiş bir at hazır bulunurdu” demektedir. Eski Türklerde fertler
savaşçılık ve mücadele sahasında şahsiyetlerini bulurlar ve gösterecekleri
kahramanlık ölçüsünde cemiyetteki yerlerini alırlardı. Kadınlar da aynı şekilde
yetişmiş olup çok kere erkeklerle birlikte savaşa katılırlardı. Binlerce
kilometrelik göç hareketlerinde bütün aile efradı ile birlikte yeni yurt kurmak
zorunda kalan Bozkırlı Türk’e, kadının her sahada olduğu gibi savaşta da
destek olması tabii idi.
Eski Türk devletinde herkes asker durumundaydı. Silah kullanması
küçük yaştan itibaren öğrenilirdi. Bunun içinde sulh zamanları ava gidilir ve
av hayvanları avlanırdı. Türklerde askerlik geçici değil daimi idi. Bu da
yaşadıkları bölgenin coğrafi şartları dolayısıyla hayatlarını devam ettirebilmek
için kadın erkek çalışmak mecburiyetinde olmalarından ileri geliyordu.
Yerleşik ve orman kavimlerinde Türkler kadar tabiatla mücadele yoktu. Türk
toplumunda bütün fertlerin ata binmeyi ok atmayı öğrenmelerinin yanında,
günlük hayattaki devamlı çalışması kendilerini dayanıklılığa, cesarete ve
zindeliğe de alıştırıyor ve güven hissini veriyordu. Çünkü eski Türklerde
günlük normal hayat ile askeri hayat arasında bir fark yoktu.
386
Hun askerleri her zaman savaşa hazır vaziyette idi. Bunun en önemli
vasıtasını da çıkılan sürek avları oluşturmaktaydı. Hayatlarının bir parçası
olan ata binmek, ok atmak yanında at yarışları, yırtıcı kuşları avlama işleri
aynı zamanda savaşa hazırlandı. Zaten bunlar tarihten gelen asker-millet
özelliğinin tabii bir neticesi idi.
Seferler devamlı yıpratma ve yıldırma harekatı arasında, fertleri bir
askerlik havası içinde yetişen Bozkır Türk halkına sürekli başarılar sağlayan
başlıca hususlardan biri de aynı zamanda savaş hazırlığı vasfında olan daimi
spor hareketleri idi. Çeşitli müsabakalar dışında en mühim spor avcılıktı.
385
Kafesoğlu,A.g.e., s. 241
386
Donuk,A. “Kuruluşunun 2200. Yıldönümünde Türk Ordusu”, Türk Kültürü sayı 340,
Ağustos,1991, s.456
94
Özellikle vahşi ve zararlı hayvanların telef edilmesi ile sonuçlanan sürek
avları gerçek bir savaş manevrası mahiyetinde idi.
3. Özellikleri
Hayvan yetiştiren kültürleriyle eski Türkler, sürülerini beslemek,
korumak ve yönetimlerini sağlamak nedeniyle bir çok sorunla karşı karşıya
idi. Sürülerini kışlaklardan yaylalara, yaylalardan kışlaklara getirip götürmede,
değişik tehlikelere karşı korunmada, mera ve mülk konusunda hukuki
çatışmalarda, dayanışma,koruma ve savaşma ihtiyacını da duyuyorlardı. Bu
etkenler Türklerin özelliklerinin oluşmasında rol oynamıştır.
Türkler yer değiştirme zorunluluğunun bir gereği olarak eskiden beri
düşünce ve görüş ufuklarını genişletmek yeteneği kazanmışlardır. Görüş ve
düşüncedeki genişleme, eski Türklerin dünya yüzünde çok geniş alanlarda
yayılmalarını etkilemiştir. Hükmetme özelliği tutsaklıktan nefret eden Türkün
özgürlüğe olan tutkusunun doğal sonucu kabul edilebilir. Mauricios
387
onların
milli tabiatlarından kaynaklanan “bağımsızlıklarına olan düşkünlükleri”ni
vurgulamaktadır; “Türk soyu bağımsızlığına düşkündür. Düşmanlarıyla
cesurca mücadele etmek hariç başka hiçbir şeyde kendilerini
eğitmemişlerdir.”
Göçebe hayatın gayesi harp ve akın idi. Bir seferde ve ya başka bir
zaruret halinde, en büyük imtihanlara ve mahrumiyetlere dahi şikayetsiz
olarak tahammül etmek adetti. Hunlara dair Claudianus şunları söyler;
“Kuzey onlardan daha yabani ve cesur bir kavim beslememiştir; ruhları o
kadar metindir ki hiçbir zaman şiddetli imtihanlardan yılmaz.” Türkler her
konuda tedarikli olmakla birlikte, herhangi bir şeye ihtiyaç duyduklarında ve
bunu
bulamadıklarında
dayanıklılık
göstermişlerdir.
Mauricios’un
388
bildirdiğine göre “Hunlar işlere ve güçlüklere sabırla katlanırlar. Onlar göçebe
387
Mauricios, Strategikon, XI
388
Mauricios, Strategikon, XI,
95
oldukları için sıcağa, soğuğa ve pek çok ihtiyacın yokluğuna dayanırlar.
Uygun fırsatları değerlendirme ve ivedi yarar sağlama konusunda zekidirler.”
Step ikliminde yaşayan bir millet olan Türkler için bu sert iklim şartları,
coğrafi faktörler ve Orta Asya’daki diğer boylar ve milletler arasında ki
mücadeleler zorlu bir yaşam tarzını gerektiriyordu. Bu çetin şartlar altında
Türkler, birer savaşçı olarak yetişmenin önemli olduğunu düşünmüş ve
tarihte de “ordu millet” olarak tanınmışlardır. Ordu millet olan Türklerin en
büyük hususiyetlerinden birisi de savaşçılıklarıdır. Barış zamanında günlük
işleriyle meşgul olan halkı savaş zamanında çoluğundan çocuğuna topyekün
seferberlik halinde bulunuyordu. Savaş ve ordu komutanlığı sadece
erkeklerin işi değildi. Kadınlar birliklere veyahut ordulara kumanda
edebildikleri gibi at üstünde okları,yayları ve kılıçları olduğu halde savaşlara
iştirak ediyorlardı. Özellikle harp Türkler için bir sanat halini almıştı.
Ammianus’a
389
göre “Bu soyda çarpışmada ölen adam mutlu sayılır,
yaşlanarak eceliyle ölen adam ise değersiz ve korkak olarak görülür ve sert
sözlerle kınanır. Düşmanı öldürmekten daha fazla gurur duydukları bir şey
yoktur.” Görüldüğü gibi Türk milleti vatansever,cesur ve kahramandır.
B. ASKER TEŞK LAT
Avrupa Hun devleti her zaman harekete hazır büyük bir orduya
sahiptir. Türkler ilk tarih sahnesine çıktıkları anlardan itibaren ordu millet
karakterinde görünmektedirler. lk Türk anayurdu olan Bozkır coğrafyası
Türkler için ordu-millet vasfını zorunlu hale getirmişti. Verimli ülkelerde
yaşayan ve geçimlerini basit toprak işçiliği ile kolayca sağlayabilen başka
toplulukların ancak uzun asırlar boyunca ruhi disiplin ve hukuki bakımlardan
geliştikçe askeri vasıf kazanmalarına ve dıştan gelecek taarruzlara karşı
memleketlerini korumak mecburiyeti ile tedricen müdafaa kuvvetleri teşkiline
girişmelerine mukabil, Türkler en eski dönemlerinden itibaren tamamiyle
389
Ammianus Marcellinus,XXXI. 2.22
Dostları ilə paylaş: |