Microsoft Word tezson[2]. doc



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə37/44
tarix21.03.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#32712
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   44
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • A.g.m

 
105
genel  olarak  dörde  ayrılır  ve  taktiğin  uygulanacağı  savaş  için  en  müsait  yer 
etrafı  az  yüksek  dağ  veya  tepelerle  çevrili  bir  vadidir.  Vadinin  sağ  solundaki 
tepelerin 
arkasındaki 
“pusuya 
yatmış” 
kuvvetleri 
düşmana 
hissettirmemektedir.  Evvela  bir  öncü  kuvveti  düşmana  hücum  ederek  uzak 
muharebe yapar. Düşman askerini müthiş bir ok yağmuruna tutar. Karşı taraf 
mecburi  olarak  öncü  kuvvetine  karşı  harekete  geçer.  Bunun  üzerine  öncü 
kuvvetleri  geriye  çark  eder.  Geri  dönerken  de  öyle  bir  tavır  takınır  ki, 
düşmana  düşman  karşısında  dayanamayıp  kaçtı  hissini  verdiği  gibi  dönüş 
esnasında  da  ok  atmaya  devam  eder.  Geri  çekilen  bu  kuvvetler,  peşlerine 
takılan  düşman  kuvvetlerini,  tepelerin  arkasında  gizlenen  yan  kuvvetlerin 
bulunduğu  yerlere  kadar  çekerdi.  Orada  tam  düşmanın  karşısında  yer  alan 
ikinci kısım kuvvetlerde düşmanın durmasını sağlardı. Düşman duraklayınca 
yan  kuvvetler  her  iki  taraftan  süratle  harekete  geçerek  düşman  çember 
içerisine  alınır  ve  imha  edilirdi.  Savaşa  başladıktan  sonra  bozkır  atlıları  ve 
atları  daha  dayanıklı  oldukları  için,  daha  geç  yorulmaktadırlar,  dolayısıyla 
vuruşmanın sonlarına doğru üstünlükleri daha çok belirmektedir.
417
 
 
Türklerin  savaş  stratejileri  iki  esasa  dayanıyordu;  keşif  seferleri  ve 
yıpratma  savaşları. Ele geçirilmesi düşünülen ülkeler önce küçük müfrezeler 
vasıtası  ile  gözden  geçirilirdi.  Akıncılar  tarafından  düzenlenen  bu  seferler 
yıllarca  da  sürebilirdi.  Alınan  sonuçlardan  sonra  yıpratma  harekatına 
girişilirdi. Yıpratma hareketleri de düşmanın yığınak merkezlerine, mühim yol 
kavşaklarına,  yiyecek  ve  malzeme  depolarına  yöneltilir  ve  düşman  zor 
durumda  kalana  kadar  devam  edilirdi.  Ayrıca  karşı  tarafın  moralini  bozmak 
amacıyla çeşitli korkunç ve inanılmaz rivayetler de ortaya atılırdı.
418
 
 
Mauricios
419
  Strategikon  adlı  eserinde  Hunların  savaş  stratejileri  ile 
ilgili  şu  bilgileri  veriyor;  “Pek  çok  halkı  barındıran  ilkel  skit  soyları,  yaşam 
biçimleri  ve  askeri  düzenleri  bakımından  anlatmaya  değer  tek  soylardır.  Bu 
halklardan  sadece  Avarlar  ve  Türkler  askeri  düzene  sahiptir  ve  meydan 
savaşı  geldiğinde  diğer  soylara  göre  daha  güçlü  olurlar.  Türk  soyu 
                                         
417
 Donuk, A.g.m., s.462 
418
 Donuk, A.g.m., s.464 
419
 Mauricios, Strategikon, XI 


 
106
bağımsızlığına  düşkündür  ve  nüfusu  yüksektir.  Düşmanla  cesurca  ilişkiye 
girmek  hariç  başka  hiçbir  şeyle  kendilerini  eğitmezler.  Avarlar  hilekardır  ve 
askeri  konularda  oldukça  iyi  talim  görmüşlerdir.  Bu  soyda  bir  çeşit 
hukumdarlık  yönetimi  vardır  ve  hükümdarlar  onların  hatalarına  karşı  vahşi 
cezalar  uygular.  Sevgiyle  değil  korkuyla  yönetirler.  şlere  ve  güçlere  sabırla 
katlanırlar.  Onlar  göçebe  oldukları  için  sıcağa  ve  soğuğa,  pek  çok  ihtiyacın 
yokluğuna  dayanırlar.  Uygun  fırsatları  değerlendirmede  ve  ivedi  yarar 
sağlamada  zekidirler.  Düşmanlarına  kaba  güçle  değil  hile  sürpriz  ataklar  ve 
onların ihtiyaç kaynaklarını kesmek gibi hilelerle üstün gelmeyi tercih ederler. 
 
Zırhla,kılıçlarla,  oklarla  ve  mızraklarla  donanmışlardır.  Çarpışma 
sırasında çoğu iki silahla saldırır; omuzlarında mızrakları asılıdır ve ellerinde 
oklarını  tutarlar.  htiyaç  olması  durumunda  her  ikisini  birden  kullanırlar. 
Sadece  kendileri  zırh  giymezler  aynı  zamanda  ünlü  adamların  atlarının  ön 
tarafları  da  demir  yada keçe ile  kaplanır.  At  üstünde ok  atma  eğitimine  özel 
bir önem verirler. 
 
Sayısız at ve kısrak sürüsü onları takip eder. Her iki cinste hem besin 
sağlar  hem  de  muazzam  bir  ordu  izlenimi  verir.  Perslerin  ya  da  Romalıların 
yaptığı  gibi  ordugah  kurmazlar  ama  savaş  gününe  kadar,  kabilelere  ve 
klanlara göre ayrılırlar.  ster yaz ister kış olsun atlarını sürekli otlatırlar. Sonra 
gerekli gördüklerinde, köstek vurarak atlarını çadırlarının yanlarına götürürler 
ve  gecenin  karanlığında  başladıkları  savaş  düzenini  alana  kadar  atlarını 
korurlar.  Nöbetçi  askerleri  birbirleriyle  iletişim  sağlayacak  mesafeye 
yerleştirirler. Bu yüzden onları ani ataklarla yakalamak kolay değildir. 
 
Çarpışma  sırasında  Romalıların  yada  Perslerin  yaptığı  gibi  savaş 
düzenlerini  üç  bölüme  ayırmazlar.  Düzensiz genişlikte  birkaç  birliğe  ayırırlar. 
Bunların  hepsi  uzun  tek  bir  hat  görüntüsü  vermek  için  birbirine  yakın 
birleştirilir.  Ana  düzenden  ayrı,  dikkatsiz  bir  düşmanı  pusuya  düşürmek  için, 
uzağa  gönderilmiş  yada  ağır  darbe  almış  bir  bölüğe  yardım  etmesi  için 
yedekte tutulan  yedek  kuvvetlerde  vardır.  Yedek  atlarını  ana hattın arkasına 
yakın,  yüklerini  ise  hattın  sağ  ya  da  solunda  bir  yada  iki  mil  uzaklıkta  orta 
büyüklükte  bir  korumanın  altında  tutarlar.  Daima  bir  çeşit  koruma  biçimi 
olarak, fazla atlarını savaş hattının arkasında birbirine bağlarlar. 


 
107
 
Bunlar  uzak  mesafeden  dövüşürler,  pusu  kurarlar,  düşmanın  etrafını 
sararlar,geri  çekiliyormuş  gibi  yapıp  aniden  saldırıya  geçerler.  Savaş 
düzenleri  dağınık  gruplar  halindedir.  Düşmanlarını  kaçmaya  zorladıklarında 
her  şeyi  bir  kenara  koyarlar  ve  Romalılar,  Persler  ve  diğer  halklar  gibi  orta 
mesafeden  onları  izleyerek  ve  mallarını  yağmalayarak  memnun  olmazlar 
ama  düşmanlarının  tamamen  yıkımın başarmadıkça ve  bu  son  için  her  yola 
başvurmadıkça  tamamen  yumuşamazlar.  Eğer  takip  ettikleri  düşmanın 
bazısı,  surların  içine  sığınırsa,  onların  atlarının  ihtiyaç  kaynaklarını  yada 
kendileri için gerekli ihtiyaç kaynaklarını yok etmek için sürekli ve esaslı çaba 
gösterirler. Sonra bunları eksilterek azar azar düşmanlarının gücünü tüketirler 
ve  böylelikle  kendilerinin  yararına  olan  koşulları  kabul  ettirirler.  lk  istedikleri 
makuldür  ve  düşman  bunları  kabul  ettiğinde  daha  sert  şartları  zorla  kabul 
ettirirler.” 
 
Bu  arada  Hunlar  surlarla  tahkim  edilmiş  yerlerin  ele 
geçirilmesinde  farklı  metod  ve  silahlarda  kullanılıyorlardı.  Bunun  en  güzel 
örneği,  Naissus  şehrinin  Hunlar  tarafından  kuşatılarak  ele  geçirilmesi 
sebebiyle Priskos’un verdiği bilgilerdi. Bu konuda yazılanlar şunlardı: “ skitler 
llyria’daki  Danibium’da  kurulmuş  bir  şehir  olan  Naissus  (Niş)’u  abluka  ile 
kuşatmışlardı.  Bu  şehrin  Constantinus  tarafından  kurulmuş  olduğu  söylenir. 
Hatta  Constantinus,  Bosporus  ( stanbul  Boğazı)  isimli  şehri  de  Bizans 
bölgesinde inşa etmiştir. Böylece barbarlar önce insanları kalabalık olan şehri 
ele  geçirdiler.  Sonra  da,  iyice  tahkim  ederek  hiçbir  şeye  karışmadılar. 
Gerçektende  halk  savaştan  korktuğundan,askeri  birliklere  kolay  bir  geçiş 
olması  için,  şehre  güneyden  akan  nehri  bir  köprüyle  bağladılar.  Daha  sonra 
da  aletleri  surlara  götürdüler  ve  Trabsları  (kalas)  önce  kolay  bir  şekilde 
taşınmaları  için  tekerleklere  (savaş  arabalarına)  koydular.  Çünkü  bunlar 
harekete  müsaitti.  Bunlar  üzerinde  duran  askerler  oklarla  kasabalıları  taciz 
ediyorlardı.  Aynı  zamanda    iki  taraftaki  direklerde  duran  askerler  de, 
ayaklarıyla tekerlekleri ilerleterek makinaları yaklaştırıyorlardı. Kapakları açık 
olan pencerelerden sur önündekilere ok atıyorlardı. Öyle ki, kalaslarda ayakta 
duran askerler tehlike olmadan emin bir şekilde savaşıyorlardı. Kolay bükülen 
sepet  çöpleri  örülerek  bunlara  deri  parçaları  örülmekte  ve  işlenmiş  derilerle 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə