87
Tobol
Türkleri,
Güney
Sibirya’da
İrtiş
ve
Tobol
havzalarında
yaşamaktadırlar. Nüfuslan bilinmemektedir. Haklarında bilgi çok azdır.
Batı Sibir Tatarları, Obi nehrinin kolu olan Tobol nehri ile Altay ve Hakas
Türk Cumhuriyetlerinin bulunduğu bölgeye kadar olan Güneybatı Sibirya’da
yaşamaktadırlar. Özellikle Obi, İrtiş ve Tobol nehri vadilerinde ve bu vadilerde
bulunan Tobol, Tümen, Oms, Tomsk, Novosibir, İrkutsk, Arhangelsk, Çikitinks,
Kemerova ve Barabba şehirlerine yerleşmişlerdir. Kazan Tatarları ile yakın
akrabadırlar. Nüfuslan 350.000 civarındadır.
Telengit Türkleri, Altay Türklerinin bir kabilesidir. Altay dağlarının güney
yamaçlarında Teleski gölü civarında yaşamaktadırlar. Şaman dinine bağlı olup
nüfusları 5.000 civarındadır.
Sor Türkleri, Güney Sibirya’da Hakas Türk Cumhuriyeti’nin batısında
Kemerova vilayetinde yaşamaktadırlar. Aynı bölgede yaşayan Televüt Türkleri ile iç
içedirler. Nüfusları 16.800 civarındadır. Bunların 12.000’i Kemerova şehrinde
diğerleri Kemerova’nın kaza ve köylerinde yaşamaktadırlar. Nüfusları gittikçe
azalmaktadır. Yaşadıkları bölge SSCB döneminde SSCB tarafından bilinçli geri
bırakılmış, sosyoekonomik ve kültürel sorunlar çözülmemiştir. Bölgede Türk
yerleşim birimleri susuz, elektriksiz ve yolsuz bırakılmıştır. Sor Türklerinin elinden
topraklan alınmış, kömür ocaklarında çalışmaya mahkum edilmiştir. 1917 yılma
kadar kendi alfabelerini kullanan Sorlara Ruslar zorla Kiril alfabesini kabul ettirerek
kültürlerini yok etmeye çalışmışlardır. Bunun sonucu 16.800 Sor Türkü’nden sadece
ana dilini bilen 900 kişi kalmıştır. Sor Milli Hareketi, özellikle Türk milliyetçiliği ve
kültürü muhafaza üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Pedagoji enstitüsünde son
yıllarda açılan Sor dili bölümü, Rusya Federasyonu’na rağmen eğitimini sürdürmeye
çalışmaktadır. Semey nükleer poligonunda yapılan nükleer denemeler, kömür
ocaklarından çıkan radyoaktivite ve kömür tozları Televütler gibi Sorları da
etkilemiş, çok sayıda çocuk hasta ve sakat doğmuş, ölüm oranlan artmıştır. Bütün
bunlara rağmen ata folklorunu, kültürünü ve dilini kanlarında saklayarak, Türk
kimliğini unutmadan bugünlere gelmesini başarmışlardır.
Televüt Türkleri, Telengitlerin bir kabilesidir. Güney Sibirya’da Kemerova
vilayetinde yaşamaktadırlar. Bir zamanlar on binlerle ifade edilen sayıları bugün
2.800 kişiye düşmüştür. Bunun 2500’ü Kemerova’da diğerleri ise Kemerova’nın
88
köylerinde yaşamaktadır. Televüt Türklerinin nüfuslarının bu şekilde azalmasının en
büyük sebepleri Rusya Federasyonu'nun uyguladığı asimilasyon politikası ile
birlikte, 1943–53 yılları arasında nükleer denemelerin sıklıkla yapıldığı Seney
nükleer poligonunun bölgede bulunmasıdır. Bu nükleer denemeler sonucu binlerce
kişi hastalanmış, ölmüş, çocuklar sakat doğmuştur. Diğer bir sebep Televüt
topraklarında bulunan zengin kömür ocaklarıdır. SSCB zamanında toprakları bu
kömür yüzünden elinden alınan Televütler yoksulluğa itilerek kömür ocaklarında
çalışmaya mecbur edilmiş, kömürün taşıdığı radyoaktivite ve kömür tozlan ile
yaşamaya mahkum edilmiştir. Nükleer felaket, kömür ve bunların sonucunda oluşan
hastalıklar Televüt Türklerini yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiştir.
Televütler Altay Cumhuriyeti’ne göç etme hazırlığı içerisine girmişlerdir.
Dolgan Türkleri, Güney Sibirya’da Sor Türkleri ile komşudurlar. Özellikle
Krasnoyask vilayetine bağlı Dolgan-Nenets muhtar bölgesinde yaşamaktadırlar. Saha
Federe Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan birçok Dolgan (Sahalaşmış-Tunguz) Türk’ü
bulunmaktadır. Nüfusları tahminen 5.000’in üzerindedir.
Tofa Türkleri, Moğolistan Cumhuriyeti kuzeyinde, Baykal gölünün
doğusunda bulunan İrkuts vilayetinde yaşamaktadırlar. Nüfusları kesin olarak
bilinmemekle birlikte 2.000 kişilik bir kabile olduktan tahmin edilmektedir. Türkçe
konuşmaktadırlar.
Kumarı Türkleri, Sor’da yaşamaktadırlar, nüfusları 6.000 kişi civarındadır.
2.2.2.9. Suriye Türkleri
Nüfusları 1.000.000 kadar olan Suriye Türklerinin daha VII. ve VIII. yy’dan
beri Fırat ve Dicle boylarına indikleri, ayrıca, Mezopotamya’dan ve Anadolu’dan
Suriye’ye göçtükleri IX. ve XI. yy’dan buyana bölgede yaşadıkları bilinmektedir.
Suriye Türkleri, ilk yerleşimlerinde göçebe olarak kalmışlarsa da sonradan yerleşik
düzene geçmişlerdir. Bu bölgede 1071 Malazgirt Savaşından sonra Aşağı ve Yukarı
Fırat boylarında, Saltuklar, Mengücekler, Danişmendiler, Yınaloğulları, Artuklar gibi
Türk Beylikleri kurulmuştur. Halen Süleyman Şah’ın mezarı da Suriye’de olup Türk
Mezarı diye anılmaktadır. Halep’te Türkmenlerin oluşturduğu bir büyük mahalle
bulunmaktadır. Türk dilini konuşan nüfus sayısının ise 300.000’in üzerinde olduğu
89
tahmin edilmektedir. Bulundukları başlıca şehirler Halep, Lazkiye, Şam, Telkele,
Kunteyra, Humus’tur (www.bilgicik.com).
Türkmenler özellikle Humus, Halep, Havran, Cezire ve Suriye-Türkiye sınır
boylarında yaşamaktadırlar. Hayvancılıkla, tarımla ve halı dokumacılığıyla
uğraşırlar. Suriye devleti bağımsızlık sonrasında buradaki Türk topluluklarını asimile
etmek istemişse de bu isteğinde başarılı olamamıştır. Suriye’de yaşayan Türklerin
resmi eğitim dili Arapçadır (www.bilgicik.com).
2.2.2.10. Yunanistan Türkleri
Yunanistan’da Türk varlığı genel olarak Batı Trakya bölgesinde yoğun
şekilde bulunmaktadır. Batı Trakya, Trakya’nın Yunanistan topraklarındaki kısmıdır.
Doğuda Türk-Yunan sınırını oluşturan Meriç Nehri, kuzeyinde Bulgaristan sınırını
belirleyen Rodop Dağları, güneyinde Ege Denizi, batısında ise Ege Makedonyası ve
Kavala ilini ayıran Karasu Nehri bulunmaktadır. Batı Trakya’nın yüzölçümü 8.578
km² dir. Batı Trakya Yunanistan’daki idari yönetime göre 1988’e kadar “Kuzey
Yunanistan” denilen bölgenin sınırları içindeyken, bu tarihten sonra ”Makedonya-
Trakya” olarak adlandırılmıştır. Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe olmak üzere üç
idari bölgeden oluşmuştur (kartalwhite.tripod.com).
Balkanlardaki Türk kültürel varlığı milattan hemen önceki yıllara kadar
uzanmaktadır. Balkanlardaki Türk kültürel varlığı iki koldan gerçekleşen kitlesel
göçler sonucunda oluşmuştur. Kuzeyden Onogur-Bulgar, Peçenek, Uz, Kuman-
Kıpçak göçleri, güneyden de Oğuz Türklerinin göçleri ve yerleşmeleriyle Balkanlar
Türkleşmeye başlamış, XIV. ve XV. yy’da tamamen Türk kültürünün hakim olduğu
bir bölge haline gelmiştir (www.batitrakyalilar.com).
Yaklaşık 550 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalan Batı
Trakya 3 Mart 1878’de Osmanlı-Rus savaşı sonucunda imzalanan Ayastefanos
Antlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinden alınarak Rusya’nın
etkisiyle Bulgaristan’a verilmiştir. I. Dünya Savaşı’nda Bulgaristan’ın dahil olduğu
ittifak devletlerin yenilmesiyle Batı Trakya’nın yönetimi 27 Kasım 1919’da
imzalanan Neuilly Antlaşması sonucunda Fransa ile birlikte Yunanistan’ a geçmiştir.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın ardından toplanan Lozan Konferansı’nda Batı Trakya Türk
Toplumu’nun günümüzdeki hukuki hakları ve statüleri belirlenmiştir. Lozan
Dostları ilə paylaş: |