81
Arap yerleşimcilere verilmiştir. Çiftçilik yapmak isteyen Türkmenler herhangi bir
arazi alamaz duruma gelmişlerdir, çünkü yönetim Türk asıllı olanlara gayrimenkul
alımını yasaklamıştır. Ancak kendi ellerinden alınıp güneyden getirilen Araplara
verilen öz arazilerini bu Araplardan kiralayabilir durumdadırlar. 1947 istatistiklerine
göre Irak Türklerinin % 54’ünün kentli oldukları ortaya konulmuştur. Bu da Irak
Türklerinin Irak’ın en aydın kesimini oluşturduğunu belirtir. Kerkük, Musul, Erbil,
Altın Köprü, Hanekin ve Bağdat gibi bazı Türkmenler ticaret ve küçük sanatlarla
meşgul olup, bazıları sinema, garaj, otel işletmeciliği, kahvehane işletmeciliği gibi
yerleri açmışlardır. Bazıları çinicilik, nakkaşlık hattatlık, terzilik, marangozluk gibi
yaygın mesleki alanlarda çalışmışlardır. Irak Türkleri gerek Osmanlı döneminde
gerekse daha sonra gelen yönetimler zamanında da memuriyet görevlerinde
bulunmuşlardır.
Irak
Türklerinin
çalışan
nüfusunun
çoğunu
memurlar
oluşturmaktadır. Ancak 1980’den sonra, özellikle de 1991’dan sonra memur
Türkmenlerin çoğu görevlerinden uzaklaştırılmışlardır. Türkmen halkı II. Körfez
krizi öncesi, Irak genel ekonomik durumunu da göz önüne aldığımızda, orta seviyeli
ve orta seviyenin biraz üstünü oluşturmaktadır. Ancak II. Körfez krizinin tüm Irak
ekonomisini etkilediği gibi, Türk bölgelerine, Kürtlerin çıkardığı ayaklanmaları
bastırmak için giren ordu birliklerinin verdiği tahribat, adaletsiz denge dağılımı,
yönetim tarafından Irak Türklerinin uğradıkları insan hakları ihlalleriyle çok zor
şartlar altında yaşamlarını idare edebilmeleri, Türk toplumunu perişan etmiş, kurulu
yaşam düzenlerini bozmuştur. Bir yandan ekonomik kriz bir diğer yandan da
yönetimin giderek hayatın her alanını kaplayan ihlalleri Irak Türklerini ekonomik
açıdan şu anda yoksulluk derecesinin altına indirmiştir (www.kerkuk.net).
2.2.2.4. İran Türkleri
İran’da yaşayan Türklerin önemli kısmını Azerbaycan Türkleri teşkil
etmektedir. Azerbaycan’ın kuzey kısmı XIX. yy’ın ilk çeyreğinde Ruslar tarafından
işgal edilmiştir. 8 milyona yakın Azeri Türk’ü kuzeyde bağımsız Azerbaycan
Cumhuriyeti’nde yaşamaktadır. Güney Azerbaycan ise, İran idaresi altında
bulunmaktadır. Yüzölçümü 280.000 km² olan Güney Azerbaycan’da 25 milyonu
aşkın Türk yaşamaktadır. Güney Azerbaycan’ın belli başlı yerleşme merkezleri
Tebriz, Hoy, Erdebil, Urmiye, Selmas, Maku, Meraga, Merend, Halhal, Tahran,
82
Kerec, Zencan, Arak, Goşaçay, Sava, Sarab, Eher, Saggız, Bineb, Tikab, Kazvin,
Hemedan, Soğukbulak ve diğerleridir. Toplamda 400’ün üzerinde Türk şehri
bulunmaktadır (www.wikipedia.org).
İran’ın bilinen en eski ataları Pers, Furus, Fars ve Parsovalılardır. Firdevsi
ünlü destanı Şehnamesinde ve X. yy’da İran- Turan savaşlarını anlatırken bölgedeki
Türk varlığına değinir. XI. yy’ın ilk yarısından itibaren Yıva boyundan kalabalık bir
Türkmen grubu İran’a yerleşmiş, XII. yy’da ise Solgurlarla birlikte Avşarlar,
Huzistan’ı yurt edinmişlerdir. Dil olarak Batı Oğuz Türkçesi’ni kullanmışlar, Arap
alfabesiyle yazmışlardır. Ancak 1925–1979 yılları arasında Pehleviler döneminde
Türklere zorla Farsça öğretilmek istenmiş ve Azerbaycan Türkçesi yasaklanmıştır
(www.bilgicik.com).
Bölgedeki Türk toplulukları Azeri Türkleri, Karapapaklar, Kaşkaylar,
Türkmenler, Hamseler, Karapapalılar, Geymikler, Şahsevenler, Karadağlılar,
Şatrunlular, Delikanlılar, Beybağlılar, Bocağcılatlar, Halaçlar, Karaylar, Timurtaşlar
ve Avşarlar’dır. Bulundukları ülkenin idari yapısına uymaktadırlar. Farsçanın etkin
olduğu bölgelerdeki Türk kökenliler Şii Müslüman’dırlar. Buna rağmen özellikle
Tebriz’de yaşayan Azeriler milli benliklerini korumak için tarih boyunca mücadele
etmişlerdir. Ancak asimilasyon hareketlerinden onlar da etkilenmişlerdir
(www.bilgicik.com).
İran nüfusunun 68.278.826 kişi olduğunu göz önüne alındığında Kuzey Batı
Türkleri (Güney Azerbaycan) 20.073.975 kişi ile ülkedeki toplam Türk nüfusun %
81’ini ve toplam ülke nüfusunun % 29,4’ünü oluşturmaktadır. Kuzeydoğu (Güney
Türkmenistan ve Horasan) Türkleri 1.980.086 kişi ile ülkedeki Türk nüfusun % 8’ini
ve ülke nüfusunun % 2,9’unu oluşturmaktadır. Güney ve merkez Türkleri 2.867.711
kişi ile ülkedeki Türk nüfusun % 11’ini ve ülke nüfusunun % 4,2‘sini
oluşturmaktadır. Bu durumu göz önüne alarak 2003 yılında ülkedeki Türklerin oranı
% 36,5, nüfusu 24.921.772 kişiye ulaşmıştır. İran coğrafyasında etniklerin yüzdesi
dikkate alındığında şöyle bir tablo çıkmıştır: Türk % 36,5, Fars % 36,5, Gilek ve
Mazenderan % 8, Kürt % 7, Lor % 4, Arap % 3, Lek %2, Beluç ve Sistani % 2,
Diğer % 1. İran coğrafyasında Türkler, Türkiye’den sonra en büyük Türk
topluluğudur. Ancak maalesef ülkede egemen olan asimilasyon politikaları
83
doğrultusunda, bu Türk nüfusu tehlikeli bir dönem yaşamaktadır. Bu durum ülkenin
merkez, güney ve iç kısımlarında daha belirgin bir haldedir (Öztürk, 2005).
2.2.2.5. Kosova Türkleri
Nüfusları 80.000 dolayında olduğu tahmin edilen Kosova Türklerinin mazisi
V. yy’la dayanır. Bu yüzyılda Avarlar, Peçenekler, Uzlar ve Kumanlar buralara
yerleşmişlerdir. Özellikle Kosova Meydan Muhaberesi’nden (1389) sonra 6 asırlık
bir dönem içerisinde diğer milletlerle beraber huzurlu bir şekilde yaşamışlardır.
Bulundukları başlıca şehirler Kosova, Sancak, Priştine, Momuşo, Gilan, Dohırçan,
Mitroviça’dır. Bulundukları ülkenin idari yapısına uymaktadırlar. Kendi diline,
dinine, örf, gelenek-görenek ve kültürüne yüzyıllarca şuurlu bir şekilde sımsıkı bağlı
kalan Türk azınlığı, yaşadıkları ülke adına II. Dünya Savaşı’na katılmış, şehitler
vermiştir. Fakat savaştan sonra diğer milletlerin hukuki varlığı kabul edilirken,
yaşadıkları ülkenin en sadık vatandaşları olan Türk toplumunun varlığı ancak 1951
yılında kabul edilmiştir (www.bilgicik.com).
1375 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nca fethedilen Kosova’ya Osmanlı
geleneklerine uygun olarak Türkler yerleştirilmeye başlanmıştır. Balkan Savaşları
sonucu elden çıkan bölgedeki Türkler, krallık ve komünist Yugoslavya döneminde
üç büyük göç ve katliama uğramışlardır. 1930 yıllarında toprağı kamulaştırma
reformu altında Türklerin ellerinden arazileri zorla alınarak Sırplara verilmiş ve göçe
zorlanmışlardır. İkincisi ise 1956–60 yılları arasında gerçekleştirilerek Türklerden
silah toplama kampanyası adı altında büyük eziyetlere başlamış ve bunun sonucu
ikinci göç meydana gelmiştir. Sırplar tarafından yapılan bu iki baskı ve zulümden
sonra, 1968–1990 yılları arasında Türkler, Arnavutlar tarafından asimile politikasını
uygulamalarına maruz kalmışlardır. Yugoslavya’nın parçalanması ile bölgede
başlayan Arnavut-Sırp çekişmesi sonucu yıllardır özerk bölge statüsüne sahip olan
Kosova’nın Sırplar tarafından kendilerine bağlanması sonucunu doğurmuştur
(www.hurgokbayrak.com).
Kosova’nın bağımsızlık mücadelesi sürecinde Sırp saldırılarında yaklaşık
10.000 Kosovalı Arnavut hayatını kaybetmiştir. Arnavut nüfusun yarısı, yaklaşık
800.000 kişi, Arnavutluk, Makedonya ve Karadağ’a sığınmış, bir bölümüyse
çatışmalar sona erene dek Türkiye’deki kamplarda kalmıştır. 1999 yazında
Dostları ilə paylaş: |