126
olarak küresel sivil toplum gibi bir gerçeklik daha çok tartışılmaya başlanmıştır
(Tosun, 2003).
4.5.1. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarının Özellikleri
USTK’nın ortak özelliklerini aşağıdaki şekilde ortaya koymak mümkündür:
Kurucu Antlaşma: Hükümetler arası örgütler, uluslararası hukukun
çizdiği çerçeve dahilinde, devletler arasında imzalanan antlaşmalarla kurulurken,
USTK bir devletin iç hukukuna tabi kişiler, kişi grupları ya da birlikler tarafından
kurulurlar. Devletlerarası bir antlaşma ile kurulan bir örgüt kesinlikle bir USTK
olarak nitelendirilemez. Uluslararası örgütlerle USTK arasındaki temel fark budur.
Devletlerin kimi konularda iş birliğine giderek USTK ile ortak çalışmalar
düzenlemeleri özellikle 1990’lı yıllardan sonra sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Ancak aradaki ilişki ya da iş birliği, o USTK’nın bağımsız karar alabilme ve
faaliyette bulunmasına bir engel teşkil etmemelidir.
Kurumsal Yapı: USTK’nın bir merkezinin ve demokratik usullerle
seçilmiş bir başkan ya da yürütme biriminin, yani temel bir organizasyonel yapısının
olması gerekmektedir. Ayrıca örgütün personeli, temsilci kurulları ve daimi organları
da olmalıdır. Bunların dışında, bir USTK’nın uzman birimleri ve merkeze bağlı,
onunla koordinasyonu sağlayacak ulusal ve/veya uluslararası çapta şube, büro ya da
temsilciliklerinin olması gerekir.
Yasallık, Amaç ve Faaliyetlerde Uygunluk: USTK uluslararası iş
birliğini ve dünya barışı ile ilgili politikaları ve çabaları desteklemelidirler.
USTK’nın amaçları ve faaliyetleri, BM Antlaşmasında belirtilen prensiplere, diğer
uluslararası kuruluşların ve uluslararası hukukun genel ilkelerine açıkça aykırı
olmamalıdır.
Kar Amacı Gütmeme: USTK’nın faaliyetlerinin ve politikalarının kar
amaçlı olmaması temel koşullardan biridir. USTK hedeflerini yerine getirirken ve
politikalarını uygulamaya koyarken, üyelerinin yaptığı bağışlar sayesinde gerekli
finansal desteği sağlarlar. Bunun dışında fon bulmaları ve devletlerden destek
almaları belirli şartlara bağlanmıştır.
127
Devletlerin İç İşlerine Karışmama İlkesi: USTK belirli amaçları yerine
getirmek için kurulmuş ve hükümetlerden bağımsız olarak faaliyette bulunan
kuruluşlardır. USTK devletlerin bağımsızlığına kast etmeyecekleri gibi devletlerin iç
siyasi çekişmelerinde de herhangi bir tarafın sözcüsü ya da temsilcisi konumunda
olamazlar.
Üyelik ve Faaliyet: Bir hükümet dışı kuruluşun, USTK olarak
değerlendirilebilmesi için en az birden fazla farklı ülkeleri kapsayan üyeleri, fon
kaynakları ve faaliyetleri olmalıdır (Çalış, 2006).
4.5.2. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarının Tarihsel Seyri
USTK’nın tarihsel seyri 1839 yılına, İngiliz ve Yabancı Kölelik Karşıtı
Topluluğu’nun kuruluş tarihine kadar götürülebilir. Ancak kavramın sık olarak
kullanılması biraz daha yeni bir olgudur. USTK’nın sayısının 1945’ten sonra hızla
arttığı tespit edilmiştir. O günden bugüne değin USTK’nın sayısında önemli bir artış
yaşanmış ve bu süreç özellikle 1990’lardan sonra, Soğuk Savaş’ın sonunu takip eden
yıllarda, çok ciddi bir şekilde daha da hızlanmıştır. Devletler özellikle II. Dünya
Savaşı’ndan sonra ortak problemlere çözüm bulmak ve dünya politikasında
karşılaşılan sorunları aşmak için çok sayıda uluslararası örgütü ya bizzat kurmuşlar
ya da kurulmalarına izin vermişlerdir. USTK’nın sayısı, I. Dünya Savaşı’nın başında
yaklaşık 170 civarında iken, bu sayı II. Dünya Savaşı’ndan sonra 500’e ulaşmış ve
bu tarihten sonra sürekli artış göstermiştir. Bununla birlikte o dönemlerde USTK
uluslararası platformda çok etkin bir rol oynamamaktadırlar. Uluslararası politikada
etkin olmasalar da, BM’nin ilk kurulduğu yıllarda bu örgüt ile USTK arasında çok
sıkı bir iş birliği olmuştur. Fakat kısa süre içinde gelişen Soğuk Savaş olgusu bu
ilişkiyi negatif bir şekilde etkilemiş, Doğu Bloğu’na bağlı ülkeler ve Üçüncü Dünya
ülkeleri USTK emperyalist devletlerin oyuncağı, gizli niyet ve faaliyetleri olan
yapılanmalar olarak nitelendirmişlerdir. Bu tutum o dönemde USTK’nın
faaliyetlerini hem içerik hem de coğrafi anlamda oldukça kısıtlamıştır. Ancak 1950’li
yıllarda patlak veren Kore Savaşı, Doğu Bloğu’nun USTK’na bakış açısını
USTK’nın bu savaşta hem BM’in, hem de ABD’nin tutumunu kıyasıya ve açıkça
eleştirmelerinden dolayı radikal bir biçimde değiştirmeye başlamıştır. Ancak öte
yandan, İngiltere ve ABD’nin gayretleriyle 1950 yılında alınan bir kararla,
128
USTK’nın BM bünyesindeki statüsüne bir takım sınırlamalar getirilmiş ve bu kararla
USTK’nın politik amaçlı faaliyette bulunmaları bir anlamda yasaklanmıştır. Fakat bu
karar, takip eden dönemde USTK’nın hem niceliksel olarak artmasını, hem de
etkinliğinin artmasını önleyememiştir. 1960’lı yıllarda, küreselleşme olgusu, Soğuk
Savaş ikliminde yumuşama sürecine geçilmesi, her ne kadar üçüncü bir kutup olarak
değerlendirilmese de, Bağlantısızlık hareketinin ortaya çıkması ve Doğu Avrupa’da
1970’lerin sonundan itibaren başlayan gelişmeler USTK açısından bir dönüm
noktasını teşkil etmiş ve USTK birçok olayda uluslararası çapta önemli roller
üstlenmeye başlamışlardır. Bu pozitif gelişmelere paralel, USTK uluslararası
ilişkiler, siyaset bilimi ve sosyoloji alanında daha çok yer edinen bir konuma
gelmiştir. Özellikle, insan haklarının yanı sıra, göç, kalkınma, yoksulluk ve çevre
alanlarında faaliyet gösteren USTK yaptıkları çalışmalar ile bu alanlara çok büyük
katkılar sağlamışlardır. USTK özellikle 1970’lerden itibaren diplomasi tanımının
sınırlarını zorlamaya başlamış ve alternatif tanımların olabileceğini tartışmaya
açmıştır. Her ne kadar uluslararası müzakerelerde hala son sözü ulus devletler
söylese de, USTK özellikle danışmanlık ve lobi faaliyetleri ile alınan kararların
şekillenmesinde önemli rol oynayabilmektedirler. 1990 sonrası dönemde USTK’nın
üzerinde durdukları esas nokta krizler ve savaşlarda pansuman kabilinden rol almak
değil, sisteme daha köklü müdahalelerde bulunarak, çatışma alanlarını daha baştan
yok etmeye daha fazla katkıda bulunmak olmuştur (Çalış, 2006).
4.5.3. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarının Etkinliği
Uluslararası politika, geleneksel anlamda devletlerin temel aktör olduğu ve
politik faaliyetler yürüttüğü alan olarak kabul edilmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan
sonra yaşanan gelişmeler uluslararası politika alanını genişletmiş, devletler dışındaki
aktörlerin rol ve etkinlikleri giderek artmıştır (Arı, 1997, 40). USTK’nın, genel STK
özelliklerine ek olarak en az üç devlet bireylerinden ya da kolektif varlıklarından
oluşması, en az üç devlette faaliyetinin olması, bütçeye önemli finansal desteğin en
az üç devletin bireylerinden ya da kolektif varlıklarından gelmesi gerekmektedir
(Arıboğan, 1996, 212–213). USTK bu özellikleri sayesinde, uluslararası politikada
kendi çıkarlarını küreselleştirme olanağını yakalamış olmaktadırlar.
Dostları ilə paylaş: |