Microsoft Word YasayanSosyalizm



Yüklə 0,56 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/30
tarix06.02.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#26410
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   30

23    Y

AŞAYAN 


S

OSYALİZM


 

 

MENECERLERE DAHA BÜYÜK YETKİ 



“SBKP’nin Ekonomik Siyaseti” ve de “Ekonomide Demokratik-Merkeziyetçilik” bölümünde 

ele alacağımız son nokta, bir anlamda SBKP’nin bugünkü ekonomik siyasetinin ana yönünü 

gösteren çok önemli bir noktadır: 

“Birleşik kuruluş (amalgamation - R.Y.) ve işletme düzeyinde menecerliğe özel 



olarak değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, değişik formüller ve değişik şema-

lar denenmiştir. Çok çeşitli bir deneyim birikimi elde edilmiştir. Bu deneyim 

açıkça gösteriyor ki, arayışı sürdürmek gerekiyor. Bu arayışın genel eğilimi, öy-

le görünüyor ki, birleşik kuruluşların ve işletmelerin daha büyük bağımsızlığı ve 



ekonomik menecerlerin daha büyük yetkiler ve sorumluluk taşımaları yönünde-

dir.” (abç)” 

Görüldüğü gibi, rapor, sürmesi gereken yönelişi şöyle belirliyor: İşletme menecerliklerinin 

a) bağımsızlığının ve b) yetki ve sorumluluğunun giderek artması. 

Bu konu, sosyalist toplumun ve ekonominin demokratik merkeziyetçi işleyişini, sosyalizmin 

bürokratik merkeziyetçiliğe olan farkını ilgilendiren gerçekten karmaşık bir konudur. Bu konu-

daki görüşlerimizi belirtmeden önce bir başka şeyi ekleyelim. Okuduğunuz alıntı, plan gerçek-

leştirmelerindeki düşüş paragraflarının hemen ardından gelmektedir. Bu da bize, yukarıda sıra-

ladığımız konular yanında, işletme menecerliklerinin yetkilerini arttırmada bir başka pragmatik 

endişenin daha rol oynadığını anlatıyor: Plan hedeflerinin gerisine düşmemek. 

Burada hemen bir parantez açalım ve komünist propagandaya ilişkin aklımıza takılan bir 

gerçeği anlatmaya çalışalım. Propagandada kolayına kaçma, basit hazır cevaplıklar belki bir 

süre iş görüyor ama koşullar değiştiğinde bunu yapanın önüne ek bir sorun olarak dikiliyor. Çe-

şitli tarihlerde kullanılan propagandadan iki örnek verelim. 

Örnek 1: “Trafik kazalarının en düşük olduğu ülke Sovyetler Birliği’dir. Çünkü sosyalizm 

insancıldır, düşüncelidir.” Yanıtı: Otomobil sayısındaki artış! Yollardaki taşıt sayısı arttıkça, 

kaza oranı ürkütücü biçimde artmaktadır. Boş yolda kaza az olur. Çoğalması da sosyalizmin 

insancıl olmadığını değil, toplumsal bilincin-kültürün geriliğini gösterir. Çünkü dolu yolda kaza 

oranı en başta kültür düzeyi ile bağlıdır. 

Örnek 2: “Sovyetler Birliği’nin devrimden bu yana tutturduğu ve hep böyle gidecek olan 

yüksek gelişme hızı, sosyalist üretim biçiminin yapısal özelliğidir.” Yanıtı: Bu mantıkla, Sov-

yetler Birliği’nin gelişme hızı son yıllarda giderek düşen bir eğri çizdiğine göre, sosyalizmin işe 

yaramazlığı sonucuna varmak gerekir. Öyle mi ya! Üretim hacmi zaten düşük olan ve savaşın 

bunu iyice düşürdüğü orta gelişmiş bir ülkede seferber edilen toplumsal dinamizm, gelişme hı-

zını çok yükseklere çıkarabilir. Oysa, zaman ilerleyip, ekonomi büyüdüğünde, yaşam tekdüze-

leştiğinde bu yüksek hızların düşmesi kaçınılmazdır. (On birimlik üretim yüzde yüz arttığında 

10 birim artar. Oysa 1000 birimlik üretim yüzde birlik arttığında yine 10 birim artar.) Bu süreç-

te az gelişmişliğin tüm öğeleri etkisini arttırır. Herhangi bir öğenin sosyalizmin yapısal özelliği 

olması başka, bir somut ülkede ve belli bir zaman dilimi içinde var olması başka şeylerdir. Dün 

bunlar düzgün açıklansaydı, gelişme hızının düşmesi bugün kafalarda gereğinden fazla sorun 

yaratmazdı. 

İşyeri menecerliklerinin yetki ve bağımsızlığını arttırmanın, üretimin niceliğini ve niteliğini 

düşürmeme ve yükseltme endişesiyle nasıl bir bağı olabilir? Sovyetler Birliği dev bir ülke, mil-

yonlarca tonluk üretim yapıyor ve merkezi plan uyguluyor. Baltık’tan Tayga’ya dek tüm işlet-

melerin neyi, ne kadar, hangi nitelikte üreteceğine, kaça satacağına karar veriyor. Ülke ekono-




G

ELİŞMİŞ 


S

OSYALİZM 

D

ÖNEMİNDE 



SBKP’

NİN 


E

KONOMİK 


S

İYASETİ


    24 

 

misi küçükken, dünyada ekonomik tempo düşükken, yazışma yoluyla merkezi plan işleyebilir. 



Üretim büyük boyutlar aldıkça, çeşitlendikçe, nitelik öne çıktıkça, dünya pazarında emperya-

lizmle rekabet her ülkenin her evini doğrudan etkiler bir önem kazandıkça, bilimsel-teknolojik 

devrim açılıp serpildikçe gerçekten merkezi bir planın başarıyla işletilebilmesi  en başta  çok 

yüksek bir teknoloji ister. Tüm ülkeyi kavrayan elektronik haberleşme, bilgisayar sistemi ister. 

Sovyet ekonomisi henüz bu düzeyde değildir. Fotokopi makineleri daha yeni yaygınlaşıyor. 

Bizce, planın uygulanmasında beliren yetersizliklerin başlıca nedenlerinden birisi teknolojik 

geriliktir. 

Yönetim, plan işleyişinin rahvanlaşışını yakalıyor. Bunun karşısında ne getiriyor? İşletme 

yönetimlerine daha geniş bağımsızlık ve daha geniş yetki ve sorumluluk. Desantralizasyon 

(merkez-dışılık). Yanlış anımsamıyorsam, Hruşçof’un da böyle bir önerisi vardı. 

Sosyalist ekonominin merkeziliği- merkez dışılığı ve demokratik-merkeziyetçilik noktasına 

dönersek neler söylenebilir? Bir kere, şunu gayet iyi biliyoruz ki, “komünizm ülke çapında bü-

yük ölçekli üretimin olabilen en yüksek merkeziliğini  gerektirir ve varsayar”. “...Tüm-Rusya 

merkezini ülke çapında belirli bir işkolundaki tüm işletmeler üstünde doğrudan denetim hak-

kından alıkoymak... komünizm değil, bölgesel anarko-sendikalizm olur.”

10

 (abç) 



Ancak, üretim sürecinin yatay ve dikey gelişmesinin zorunlu kıldığı “olabilen en yüksek 

merkezilik”, bürokratik merkeziyetçilik değildir. Bürokratik merkeziyetçilik, merkezdeki birkaç 

yetkili dışında her şeyi ve herkesi kibrit çöpleri gibi dizer, bireysel-birimsel-yöresel farklılıkları 

görmezden gelir. Bürokratik merkeziyetçiliğin disiplini her zaman biçimsel ve dayatmacıdır, 

bireyin ve kolektifin girişimine alan tanımaz, öznelcidir (sübjektivist). Bunun sonunda ortaya 

çıkan, Kafka’nın romanları gibi iç bayıltıcı, aşılmaz ve ulaşılmaz bir kırtasiyeciliktir. 

Sosyalist toplumun ve sosyalist ekonominin merkeziliği, demokratik-merkeziyetçilik kapsa-

mı içindedir. 

Biz demokratik-merkeziyetçilikten yanayız.  Demokratik-merkeziyetçiliğin bir 

yanda bürokratik merkeziyetçilikten, öte yanda anarşizmden ne denli büyük bir 

farklılık taşıdığı açık-seçik kavranmalıdır. (...) 

“Demokratik merkeziyetçiliği bürokrasi ve rutincilikle karıştırmaktan daha yan-

lış bir şey yoktur. Bizim şimdi görevimiz, demokratik merkeziyetçiliği ekono-

mik alanda uygulamak, demiryolları, posta ve telgraf hizmetleri, diğer taşımacı-

lık araçları vb. ekonomik girişimlerde mutlak bir uyum ve birlik sağlamaktır. 

Aynı zamanda, gerçekten demokratik bir anlamda anlaşıldığında, merkeziyetçi-

lik, tarihte ilk kez yaratılan bir olanağı, yalnız özgül yerel özelliklerin değil, ay-

rıca yerel yaratıcılığın, yerel girişimciliğin, ortak amaca ilerlemenin çeşitli yol, 

yöntem ve araçlarının tam ve önü kesilmeyen bir gelişimini varsayar. (...) 

“Yerel farklılıklar, özgül ekonomik formasyonlar, günlük yaşantının biçimleri, 

nüfusun hazır olma derecesi, belli bir planı uygulama çabaları - tüm bunlar dev-

letin belli bir emek komününün sosyalizme giden yolunun özelliklerinde mutla-

ka yansıyacaktır. Bu çeşitlilik arttıkça - yeter ki, tabii egzantrizme dönüşmesin - 

hem demokratik merkeziyetçiliğin, hem de sosyalist ekonominin başarılarını 

daha sağlam ve hızlı bir biçimde sağlamış olacağız.”

11

  



Sonra, sosyalist ekonominin ve toplumun merkeziliğinden, birkaç kişi dışında herkesin ko-

                                                 

10

 Lenin, c.42, s.96. 



11

 Lenin, c.27, s.207–208. 




Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə