17 Y
AŞAYAN
S
OSYALİZM
2. TARIM SORUNU
YİYECEK ARZINI ARTTIRMA
Tarım alanında değinmek istediğimiz birinci nokta, raporda konulan yiyecek arzını arttırma
hedefidir.
1976 yılında düzenlenen bir seminerde, Sovyetler Birliği’nin pek çok bölgesinde, et, süt,
yumurta bulmada güçlük çekildiğini söylediğimde birçok yoldaş inanmamıştı. Rapor bu gerçe-
ği dile getiriyor. Son 10–15 yıl içinde yiyecek üretiminin sürekli artmasına karşın, “her cumhu-
riyette ve her bölgede durumun tam farkında olan Parti Merkez Komitesi ve Politik Bürosu,
nüfusun yiyecek gereksinimini karşılamada güçlüklerin hâlâ var olduğunu görmektedir” (abç)
diyor.
Hruşçof bir zamanlar “Sovyetler Birliği 1980’de komünist olacak”, “süt ve çelik üretiminde
ABD’yi geçtiğimizde ülkemiz komünist aşamaya ulaşacak” demişti. Hatta 1980 tarihi, SBKP
programına yazılmıştı. 1980 geldi ve geçti. Sovyetler çelik üretiminde Amerika’yı geçti. Ama
komünizme daha çok uzun yol var.
Yirmi altıncı Kongre Raporu yiyecek darlığını gidermek için alınan ve alınması gereken ön-
lemleri sayıyor. Çiftliklerin üretimini büyük oranda arttıracak bir yiyecek programı yapılmış.
Bu programla, tarımın, depolama ve tarım ürünlerini işleme alanlarındaki endüstrilerle ve tica-
retle daha yakından entegrasyonu öngörülüyor.
Kongre, yiyecek konusunda asıl ağırlığı et, süt, yumurta, yağ gibi hayvan ürünlerine veriyor.
Şöyle diyor:
“İlk iş, özellikle arzı kaygılandırıcı aksamalara yol açan biçimde yetmez olan ta-
rımsal ürünlerin üretimini arttırmaktır. En başta et ve öteki hayvansal ürünleri
kastediyorum. (...)
“SBKP MK’nın mesajı şudur...: Hayvancılık tarımda bugün ana cephedir.”
(abç)
TARIMIN ALT YAPISINI GELİŞTİRME
İkinci
olarak değineceğimiz konu, Sovyet tarımının genel durumunu ve bununla bağlı olarak
ülkenin genel gelişme düzeyini yansıtan bir konudur. Rapor, tarımsal üretimde hedeflenen
amaçları gerçekleştirebilmek için tarımın alt yapısını geliştirmeyi ana halkalardan biri olarak
seçmiştir. Bu da çok doğrudur.
Tarımda üretimi, üretimde verimliliği ve niteliği arttırabilmek, genel olarak ülkenin, özel
olarak tarımın alt yapısıyla doğrudan bağlıdır. Bunların olabilmesi ve üretilenlerin de halka ula-
şabilmesi için en başta, raporun kullandığı deyimle “yol ağı” gerekir. Yol da yetmez, yine rapo-
run deyimiyle “güvenilir ulaşım”, yani hızlı, düzenli, soğutmalı ulaşım gerekir. Silolar, depolar,
soğutucular, paketleme ve yükleme istasyonları gerekir. Tarımda ileri kapitalist-emperyalist
ülkelerin düzeyine ulaşmak için tüm bunları en iyi biçimde yapmak gerekir. Bunları yapabil-
mek, ülkenin genel gelişme düzeyiyle yakından bağlıdır.
Örneğin, size İngiltere’nin rast gele bir köyünü seçerek anlatayım. Sovyet köylerini de, bi-
zim köylerimizi de oldukça biliyorum. İngiltere, ekonomik yönden gerileyen, gelişme hızı dü-
G
ELİŞMİŞ
S
OSYALİZM
D
ÖNEMİNDE
SBKP’
NİN
E
KONOMİK
S
İYASETİ
18
şük, oldukça ciddi bunalım yaşayan bir emperyalist ülkedir. Genel gelişme düzeyi ve yaşam
standartları birçok ülkeden geridir. Buna karşın, bu köyde tümü asfalt beş küçük, bir büyük, altı
yol vardır. Elektrik, havagazı, kanalizasyon, telefon, televizyon, sabahları süt ve gazete dağıtı-
mı, bir posta hane, üç bakkal, bir manav, bir bahçe gereçleri satan dükkân, bir evlere donmuş et
dağıtan mezbaha, bir ilkokul, bir ortaokul, bir benzinci ve oto tamircisi, bir büyük tarım ilaçları
fabrikası, iki birahane var. Az gelişmiş bir ülkede başlayan sosyalizm için bu düzeye ulaşmak,
doğru siyaset, yoğun çalışma, toplumsal bilinç ve zaman işidir.
Aynı konuyla ilgili olarak şimdi bir de raporu dinleyelim:
“Bugün bile tarımsal üretimin hacmi, nüfusa çok çeşitli yiyecek maddesinin ar-
zında gözle görülür bir iyileşmeyi olanaklı kılar. Son beş yıllık dönemde, örne-
ğin kişi başına yıllık ortalama meyve ve sebze tüketimi, bunların üretiminden
çok daha yavaş büyüdü. Bu büyük ölçüde kayıplardan kaynaklanmaktadır.”
(abç)
Bu ne demektir? Aynen bizim ülkemizde olduğu gibi meyve ağacın altında, sebze bostanda
çürüyor, pazara, halka götürülemiyor. “Çok daha” diyor ki böyle derece belirten sıfatlar pek
kullanılmıyor. Bu çok önemli bir noktadır. Ne kapitalizmle, ne sosyalizmle ilgili olmayan bir
durumdur. Az gelişmişlik derken neleri kastettiğimiz bununla daha iyi anlaşılır. Ülke komü-
nizmin maddi-teknik temellerini kuruyor ama meyvesini, sebzesini Kafkas’ta yetiştirirken
Moskova’da kolayca satamıyor. Sovyetler Birliği böyle geri bir yerden kalkıp geliyor. Kolay
değil ve bu tarihsel geriliğin getirdiği çok çeşitli eksiklik, bozukluk, çarpıklık var. Önemli olan,
gidişin yönü ne yanadır? Sovyetler Birliği’nin 64 yıllık gelişimi, bunların da mutlaka gelişip
düzeleceğini göstermektedir.
MADDİ VE MORAL ÖZENDİRİCİLER
Bu konuyla birlikte, ele alınışına ve kullanılışına göre çok değişik gelişmelere yol açabilecek
konulara doğru açılıyoruz. Maddi ve moral özendiriciler konusu bunlardan biridir. Rapor, tarı-
mı geliştirmek için maddi ve moral özendiricilere daha büyük ağırlık verileceğini söyleyerek
başlıyor. Bununla anlaşmamak diye bir şey olamaz. Moral ve maddi özendiricilerin dışında
(komünizmde değil, sosyalizmde) çok az şey kalır.
Raporda, maddi ve moral özendiriciler sisteminin geliştirilmesi için üç önlem sayılmaktadır.
Bunlardan birincisini aşağıdaki satırlarda buluyoruz:
“SBKP Merkez Komitesi ve SSCB Bakanlar Kurulu yakın zamanda bu konuda
ayrıntılı bir karar çıkardı. Karar, kolektif ve devlet çiftliklerinin ekonomik işle-
rine kimi parti ve hükümet yetkililerinin gereksiz karışması uygulamasını kına-
maktadır.” (abç)
Parti ve hükümet görevlileri, çiftliklerin ekonomik eylemlerine gereksiz yere katılmayacak-
lar. Bu önlem, asıl olarak bürokratik karışmalara karşı ise de, kaçınılmaz olarak merkezkaç
(desantralizasyon) eğilimini içinde taşır. Raporun çok yerinde getirilen önerilerle işyeri
menecerlerinin yetkileri, hem merkezi devlet ve planlama karşısında, hem işgücü karşısında
arttırılmaktadır. Böylece, iki eğilimli bir gelişme ortaya çıkmaktadır. Menecerlerle merkezi ku-
rumlar arası ilişkilerde merkezkaç eğilimi ve menecerlerle işgücü arasında, menecerin yetkileri
arttığı için, merkezileşme eğilimi. Menecer-işgücü ilişkisinde ortaya çıkan durum, özellikle işçi
sınıfının çıkarlarını, “yanlış da yapabilecek olan devlet”e (Lenin) karşı koruyan sendikaların