49
dikleri zaman o bölgedeki durak noktaları olan şehirlerin
yalnız iktisaden değil aynı zamanda sanat ve fikir açısından
gerilediklerini göstermiştir. Bu çerçevede Bakû ve çevresine
bakacak olursak 1932’de yazdığı makalede bize o zamanki
surların durumunu, İçeri Şehir’i, Şirvanşahlar sarayı
3
, sara-
yın batısında Derviş Türbesi denen türbeyi birer birer anla-
tır. Zeki Velidi Togan bu Derviş Türbesinin Şeyh Safieddin
Erdebili’nin halifelerinden Şeyh Şerim’in türbesi olması
ihtimalini düşünür. Bugün bu türbede “Derviş Türbesi. Sey-
yid Yahya Bakuvi. Halilullah sarayında saray alimi, sufi
mistik” ibaresini taşıyan bir tabela bulunmaktadır.
4
Zeki
Velidi Togan ayrıca, Bakû kalesi ile ilgili renkli bir resmin
bir yazma içinde İstanbul’da Yıldız Sarayı kütüphanesinde
olduğundan bahseder. Belki arada geçen bu yıllarda bu
resim basılmıştır. 16. yüzyılın sonunda Bakû kısa bir süre
Osmanlı idaresinde bulunur. O zamanki kumandan Özde-
miroğlu Osman Paşa’nın yanında bulunan tezkereci Dal
Mehmet Asafi, aslen Dağıstanlıdır. Şecaatname adlı eserin-
de Bakû’ye önemli bir yer ayırmıştır
5
. Zeki Velidi Togan’ın
3
Şirvanşahlardan Faridun ibn Fariburz’un bir resminin bulunduğu bir
minyatür Zeki Velidi Togan’ın Bakû ile ilgili makalelerinin arasında
bulunuyordu. Chingiz Qajar’ın eserinde (2009:38) de görülen bu
minyatürün aslı Topkapı Sarayı Müzesi (TSM) Hazine 2160’daki Fatih
Albümünde ( vr. 45a) bulunmaktadır.
4
Bu türbe ve Seyyid Yahya Bakuvi Chingiz Qajar’ın Old Baku
kitabında görülmektedir (Baku:Ministry of Culture and Tourism, 2009,
s. 28).
5
Zeki Velidi Togan’ın (1932:73, n.4) “Yıldız nüshası N.2385” şeklinde
bahsettiği “ Şecaatname” artık Asafi Mehmet Paşa adı altında İstanbul
Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (TY. 6043).Yakın
zamanlarda eser yayınlanmıştır, bkz. Asafî Dal Mehmed Çelebi.
Şecâ'atnâme. 2007. İstanbul: Çamlıca Basım Yayın ve Tic. A.Ş. (2.
baskı) Qafqaz Üniversitesi’nden Mehmet Rıhtım’ın Şecaatname’yi
tanıtan makalesinde: “Osmanlı Azerbaycan ilişkileri yanında özellikle
Azerbaycan şehirleri; Ereş, Şamahı, Gabele, ve Bakû hakkında gözleme
dayalı, detaylı bilgileri ihtiva eder. Bakû’den bahseden kısımlar kitabın
50
kitabesine dayanarak Selçukiler zamanında yapılmış oldu-
ğunu söylediği Kız Kulesi eskiden sahilde imiş. Ayrıca
Kalenin deniz sahilindeki kısmının Kız Kulesinden eski
gümrük mevkii ve Mihaylov bahçesine kadar uzanmış oldu-
ğunu söyler. Ancak 1932’de bunlardan eser kalmamıştı.
Zeki Velidi Togan o dönemde genellikle kalenin kuzey ve
batı kısmının korunmuş, güney ve doğu kısımlarının harap
halde olduğunu görür. Mihaylov bahçesi de herhalde bugün
İçeri Şehir’in güneybatı köşesinde Ağa Mikail Hamamından
dışarı Niyazi Kuçesi’e doğru uzanmış olmalıdır. Bugün tabii
artık Mihaylov bahçesi yoktur.
Zeki Velidi Togan ayrıca bu Bakû gezisi sırasında Ma-
lazgirt öncesinde 1066’da burada bulunmuş olan Selçuklu
kumandanı Kara Tegin’den de sıkça söz eder. 1932’de o ka-
le içinde 8 mescid saymaktadır (Zeki Velidi Togan
1932:75). Bunlar Gilek Mescidi (708h/1309), Hızır Mescidi
ve Sınık Kale Mescidi (471h/1077/8), Şeyh İbrahim Mescidi
(818h/1415), Lezgi Mescidi (565h/1169), Mirza Ahmed
Mescidi (818h/1415), Molla Ahmed Mescidi (700h/1300)
ve (1056h/1645) tarihli Mektep Mescididir. Ben daha evvel
Bakû’ye geldiğim zaman İçeri Şehir’de gezmiştim, o zaman
Zeki Velidi Togan’ın bu makalesini rehber edinerek
mescitlere bakmamıştım. Kütüphane müdürü Kerim Tahirov
başkanlığında “Azerbaycan Milli Kitabxanesi” tarafından
düzenlenen Zeki Velidi Togan’ı anma toplantısı vesilesiyle
İçeri Şehir’i yeniden gezme fırsatım oldu. Kendisi İçeri
Şehir’de oturan Kütüphane müdür yardımcısı Malak
Haciyeva’nın himmeti ve harita yolu ile de bunlardan Gilek,
Lezgi, Molla Ahmet, Mektep/Medrese mescitlerinin halen
var olduklarını gördüm. Ancak Zeki Velidi Togan’ın
240-246 yaprakları [sayfaları] arasındadır. 264. sayfada Bakû’ ye ait bir
de minyatür bulunmaktadır “ denmektedir Journal of Qaqaz University
No. 20 34-42. (Bu referans için Meriç .Öztürk’e teşekkür ederim).
51
bahsettiği mescitler arasında bugün İçeri Şehir’de bulunan
ve bu bölgenin turistik bir haritasında 11. no. ile gösterilen
Baba Kuhi Bakuvi (13-14.yy), 17. no. ile gösterilen Aşur
mescidi (12.yy) yoktur. Yoksa burada bir isim değişmesi mi
söz konusudur? Mesela Zeki Velidi Togan’ın Gilek mescidi
bahsettiği mescit bugünkü turistik haritada Gileyli mescidi
olarak kayıtlıdır.
O bu tür bilgileri özellikle Moğollardan önce yaşamış
ve yazmış coğrafyacıların eserlerinden öğrenmiş, bunları 16.
sonunda yazılmış Şecaatname ve 17. yüzyıl seyyahı Evliya
Çelebi’nin eseri ile tamamlamıştır.
6
Demek ki 1932’de
Bakû’yü ziyaret ettikten sonra gördüklerini İslam coğrafya
eserlerinden tetkik etmiş, sonra da İstanbul’a gelince bu
bilgileri İstanbul kütüphanelerindeki Osmanlı kaynakları ile
tamamlamıştır. Bakû üzerindeki çalışması aslında onun
tetkikatını ne şekilde yürütmüş olduğunu bize canlı olarak
göstermektedir. Peki Bakû ile ilgili olarak o hangi İslam
kaynaklarından faydalanmıştır?
Onun deyişine göre İbn Khurdadbeh, İbnülfakih ve
Yakubi’de Bakû hakkında bilgi yoktur. Faydalandığı
kaynaklar ise İslam coğrafyacı mektebinin birikimlerini
içeren eserlerdir. İslam dünyasında coğrafya ile ilginin
başladığını el-Kindi’nin Batlamyus çevirisi ile görmekteyiz.
Ancak onun talebelerinden el-Belhi (9-10.yy.) eserlerinden
Suvar el-akalim bize kadar erişmemekle beraber gerek isim
olarak gerekse yöntem olarak kendinden sonra gelen İstahri
ve İbn Havkal’ın eserlerine temel teşkil etmiştir. Bu eserde
20 harita bulunuyormuş. Bu 9-10. yüzyıl İslam coğrafyacılı-
6
Z.V. Togan, Evliya Çelebi’Seyahatnamesi’nin 8 cilt olarak
yayınlanmış 1898-1902 edisyonunu kullanmıştır; bkz. Prof. Dr. A. Zeki
Velidi Togan, Tarihte Usul. İstanbul: 1969, n.576. Günümüzde eser
İstanbul, Yapı Kredi Yayınları tarafından 10 cilt halinde yeniden
yayınlanmıştır. Bakû Hakkındaki bilgiler 1999’da Zekeriya Kurşun,
Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı tarafından yayınlanan 2. ciltte (1.151-
152) bulunmaktadır
Dostları ilə paylaş: |