5
Şekil 1.1. Etanolün moleküler yapısı (http://www.ecosofia.org/files/Etanol.jpg)
Etil alkol; dezenfektan bir madde olup ispirto, kolonya, parfüm, boya,
tentürdiyot ve özel temizlik maddeleri yapımında kullanılır. Düşük donma
noktasından dolayı antifiriz olarak da kullanılmasına rağmen en çok içki üretiminde
tüketilmektedir (Jones ve ark., 1997).
Alkol, fermantasyon ve distilasyon olmak üzere başlıca iki yoldan elde edilir.
Fermantasyonda; başlıca yaş ya da kuru meyve ve tahılların içinde bulunan glikoz
ünitesi taşıyan oligosakkaritler (şekerler) ile polisakkaritlerin (nişasta) maya
mantarları tarafından fermantasyonu ile elde edilir. Genellikle fermantasyon
ortamında alkol konsantrasyonu %15-17’ye eriştiğinde fermantasyon durur. Bu yolla
daha düşük konsantrasyonda alkol elde edilemez. Bira, şarap, vermut ve likör gibi
içkiler bu yöntem ile elde edilirler.
Alkol konsantrasyonunun artırılması veya saf
etanol elde edilmesi ancak distilasyonla olur. Distilasyon; fermantasyon sonucu elde
edilen ve sudan daha düşük kaynama noktasına sahip bulunan etil alkolün uçurularak
sudan ayrılması ve toplanması esasına dayanır. Rakı, votka, cin, viski ve kanyak bu
yolla elde edilen içkilere örnek gösterilebilir (Soysal ve Çakalır, 1999; Yalçın, 2006).
Etil alkolün içerdiği sudan tamamen ayrılması istendiğinde önce kurutucular ile
sudan ayrılır daha sonra tekrar tekrar distile edilerek saf alkol elde edilir.
Petrokimya endüstrisinde ise etilenin su ile reaksiyonuyla %96’lık alkol
endüstriyel olarak elde edilir.
6
H
2
C CH
2
H
2
O
C
2
H
5
OH
Fermantasyon ürünü içkilerden bira içinde %2-6, şarapta %10-15 oranında
alkol vardır. Distile içkilerden likörler %30-32, rakı, kanyak, viski, cin ve votka
%40-50 oranında etil alkol içermektedir. Distile içkilerin sertliğini, içerdiği alkol
miktarını belirtmek üzere standart bir ticaret ölçüsü olarak alkol derecesi için
“proof” deyimi kullanılmıştır. “Alkol Derecesi (proof)” alkol yüzdesinin iki katıdır.
Şarapta ise genellikle alkol yoğunluğu %10’dur (alkol derecesi 20; ancak bu sistem
şaraplarda kullanılmaz). Biraların alkol içeriği etiketinde nadir olarak belirtilir.
Birada genellikle %4-5 oranında alkol bulunur (alkol derecesi 8-10). Đçerisinde %50
volüm alkol bulunan viski ise 100 “proof” kabul edilmiştir (Baban ve ark., 2003;
Özen, 1980)
1.2. Etil Alkolün Farmakokinetiği
Alkolün toksik etkilerinin büyük bir çoğunluğu metabolik işlevlerdeki geniş
değişkenlik nedeniyledir. Đnsanlarda alkolün eliminasyonu ve metabolizmasına etkili
farmakokinetik ve farmakogenetik faktörlerin anlaşılması alkol zehirlenmesi, alkol
kötüye kullanımı ile ilişkili farmakolojik ve bağımlılık gibi olumsuz sonuçları daha
anlaşılır hale getirecektir (Bosron ve Li, 1987).
1.2.1. Emilimi
Alkol ağızdan, solunumla akciğerlerden ve enjeksiyon yolu (intravenöz) ile vücuda
girebilir. Ancak kullanımı en çok alkollü içki şeklinde olduğu için oral yol önemlidir
(Tietz, 1986). Oral yolla alınan etil alkol, hemen gastrointestinal sistemden
absorblanarak vücut sıvılarında homojen olarak yayılır. Alındıktan beş dakika sonra
kanda belirir. Kan maksimum düzeyine ise 1-2 saat içinde erişir; kan-beyin engelini
de aşarak serebral fonksiyonu etkiler. Vücut sıvı ve dokularında etil alkolün dağılma
7
hızı, dokunun büyüklüğüne, geçirgenliğine ve kan akışına bağlıdır (Dundee ve ark.,
1971; Agarwal ve Goedde, 1990; Agarwal ve Goedde, 1992). Absorpsiyon hızının
fazla olması ise, sıvı olmasına, molekülünün ufak olmasına ve iyonize (pKa = 16 , 25
o
C’de) olmasına bağlıdır (Kayaalp, 2002).
Alkol, aç karnına alındığında içilen miktarın yaklaşık %20’si mideden, geri
kalanı proksimal ince bağırsak, duodenum ve üst jejunum tarafından absorbe edilir.
Đncebağırsaktan olan absorbsiyon hızı, mideden emilim hızına göre daha fazladır.
Emilimden sonra etanol portal damardan geçerek karaciğere ulaşır (Kayaalp, 1995;
Riveros-Rosas ve ark., 1997). Mide dolu olduğu zaman özellikle yağlı besinlerle
dolu mideden absorbsiyon yavaşlar; ayrıca bu durumda midenin boşalma süresinin
uzaması nedeniyle ince bağırsağa geçiş gecikir (Kayaalp, 1995; Harper ve Corry,
1987; Klassen ve ark., 2001).
Alınan içki cinsi de absorbsiyonu etkiler. Damıtılarak hazırlanan ve alkol
konsantrasyonu %20’den fazla olan alkollü içkiler daha çabuk absorbe olur. Şarap ve
bira gibi nispeten düşük konsantrasyonda alkol içeren içkiler ise daha yavaş absorbe
edilir. Đçindeki alkol oranı yüksek olursa, pilorospazm gelişir ve alkolün ince
bağırsağa geçişi engellendiği için absorbsiyon gecikebilir. Yağlı yiyecekler ise
midenin boşalmasını geciktirerek alkolün emilimini yavaşlatır (Tietz, 1986; Kayaalp,
1995).
Etanol suda iyi, yağlarda düşük seviyede çözünürlüğe sahiptir. Aynı vücut
ağırlığındaki kadın ve erkeler özdeş miktarda alkol aldıklarında, kadınlarda vücut
yağ oranı daha fazla olduğu için, kan etanol düzeyi daha yüksek olur (Kayaalp, 1995;
Riveros-Rosas ve ark., 1997; Wallgren ve Barry, 1970). Ayrıca özellikle kronik
alkolikler enzim indüksiyonu nedeniyle alkolü çabuk metabolize ettikleri için atılım
hızı bunlarda çok yüksektir. Alkolik olmayan kişilerde ortalama olarak eliminasyon
hızı 100 ml kanda saatte 15 mg (15 mg / 100 ml/saat)’dır (Briglia ve ark., 1992;
Tagliaro ve ark., 1992; Zuba Dariusz ve ark., 2002).