12
Amerikalılarda ve Brezilyalılarda belirgin farklılık gösterir. Đngilizlerin %5-10'unda,
Almanların %9-14'ünde, Đsviçrelilerin %20'sinde ADH’nin atipik fenotipi
bulunurken bu oran Japon, Çin ve Uzakdoğu ırklarında %85'e yükselmektedir.
ADH
3
’ün varyant biçimlerinin sıklıkları da beyaz ırkta, Uzakdoğu ve Afrika
örneklemelerine göre daha yüksektir (Yin ve Li, 1989).
1.2.3. Atılım
Vücuda giren alkolün %98’i biyotransformasyon suretiyle elimine edilir. Vücuda
fazla alkol girmişse bu oran %90’a kadar inebilir. Geri kalan kısmı, akciğerlerde
alveollerden nefesle atılmak, böbreklerden idrar içine itrah edilmek ve ter bezleri
tarafından salgılanmak suretiyle uzaklaştırılır. Solunum havasındaki alkol
konsantrasyonu, kandaki konsantrasyonunu düzenli bir oranda yansıtır; aradaki oran
literatürde değişmekle birlikte sıklıkla 1:2100 kadardır. Bu sebeple nefesteki alkol
kandaki miktarın oldukça iyi bir göstergesidir. Bu özellik idrardaki alkol için pek
geçerli değildir (Kayaalp, 2002; Tankut ve Tekin, 2005).
Etil alkolün metabolizma hızı alınan alkol miktarına bağlı değildir, emilimine
oranla daha stabildir. Belli bir hızla metabolizma olur. Bu süreç disülfiram gibi
asetaldehitin asetik aside dönüşümünü bloke eden ilaçlarla inhibe edilebilir veya
yavaşlatılabilir (Soysal ve Çakalır, 1999).
1.3. Alkollü Đçkiler
Alkollü içkiler, şeker (oligosakkarit) ya da nişasta (polisakkarit) içeren ürünlerin
fermente edilmesi sonucu elde edilen az alkollü içkilerle, az alkollü içkilerin
damıtılması yöntemiyle üretilen yüksek alkollü içkilerden oluşurlar. Ortamdaki alkol
konsantrasyonu %17’ye ulaştığında fermantasyon durur. Bazı durumlarda, şarap gibi
az alkollü içkilerin alkol miktarları, saf alkol katılmasıyla veya fermantasyona
13
uğramış içkilerin distilasyonu ile elde edilen ürünlerin karıştırılmasıyla yükseltilir.
Biralar, kısmen kısa (tamamlanmamış) fermentasyon prosesi ve bir iki hafta ile
sınırlı bir yaşlandırma işlemi sonucu, %3-8 oranında alkol ve aynı zamanda doğal
karbonasyon içerecek şekilde üretilir. Şaraplar ise, daha uzun (tam) fermantasyon
prosesi ve aylar hatta yıllarla anılan bir yaşlandırma süreci sonucunda, %7-18
oranında alkol içerecek şekilde üretilir.
Alkollü içkiler saf olarak imal edilmemekte, bazı yabancı maddeler
içermektedir. Bu maddeler arasında yer alan; bazı düşük molekül ağırlıklı alkoller
(metanol ve bütanol), bazı aldehitler (asetaldehit), bazı esterler, histamin, fenol türevi
maddeler ve tanenler, kobalt ve kurşun gibi bazı inorganik maddeler kronik
alkoliklerdeki zehirlenmeye ve vücuttaki hasara katkıda bulunurlar. Yüksek alkoller
etil alkole göre daha yavaş metabolize edildiklerinden içkinin oluşturduğu
depresyonun uzamasına neden olurlar; etil alkolle aynı enzimler tarafından
biyotransformasyona uğratılmaları nedeniyle etil alkolün yıkımını da azaltırlar. Bu
nedenle bir içki yüksek alkolleri ne denli az taşırsa o kadar kalitelidir (Söylemezoğlu,
2004).
Alkollü Đçkilerde Alkol Oranı:
- Bira - Light bira : % 3
- Normal bira
: % 5
- Ekstra bira : % 8
- Şaraplar : % 10-18
- Köpüklü şaraplar : % 12-13
- Likör şarap : % 16
- Yeni rakı : % 45
- Tekirdağ rakısı : % 45
- Cin : % 47
- Votka : % 40
- Viskiler : % 40-50 (Dökmeci, 2001).
14
1.4. Alkol Analiz Yöntemleri
1.4.1. Kalitatif Testler
Etil alkol, oksitlenebilen indirgen uçucu maddelere ait genel ve spesifik
reaksiyonlarla aranabilir. Bu testler biyolojik materyalden elde edilen su buharı
distilatına, idrara, mide içeriğine, olay yerinden elde edilen kalıntılara uygulanabilir.
Bu testlere örnek olarak;
1-Potasyum dikromat + sülfirik asit testi
2-Ksentogenat deneyi
3-Đyodoform deneyi (etil alkolü metil alkolden ayırt edici özel test) sayılabilir
(Vural, 2000).
1.4.2. Kantitatif Testler
Kantitatif etil alkol tayininde biyolojik materyal olarak sıklıkla kan, solunum havası
ve idrar kullanılır.
1.4.2.1. Mikrodifüzyon yöntemi
Bu yöntem etil alkol için yarı kantitatif bir teknik olarak kullanılabilir. Reaktif olarak
asit dikromat ya da potasyum dikromat çözeltisi kullanılır. Stok alkol standardı ve
kalibrasyon için standart hazırlanır. Conway-Mikrodifüzyon yönteminde, kapalı bir
sistemde analizi yapılacak biyolojik materyalle (kan, idrar, ezilmiş organ) bundan
uçucu zehiri açığa çıkaran reaktif (doymuş potasyum karbonat) dış odacıkta, serbest
hale geçen zehiri tutan çözücü (asit-dikromat) ise iç odacıkta bulunur. Oda sıcaklığı
37 °C’de buhar veya gaz haline geçen uçucu zehir bu kapalı sistemde difüzyona
uğrayarak iç odacıktaki çözücü içinde çözünür ve sıvı faza geçer. Kapiler pipet