18
etki yaptıklarını gösterdiğinden barbitürat analizi için de örnek alınmalıdır. Alkol ile
birlikte karbontetraklorür (CCl
4
) gibi maddelerin alınması halinde, az miktarda alkol
bile öldürücü olabilmektedir. Çünkü alınan karbontetraklorür karaciğer enzimlerini
tümüyle bloke ettiğinden alkol yıkılımı tamamen durdurulmaktadır. Kafa travmasına
uğradıktan sonra subdural beyin kanaması oluşan ve birkaç gün yaşayan olgularda
subdural kan alkolü yönünden analiz yapılabilir. Analiz sonuçları yaklaşık olarak
kişinin kanındaki alkol düzeyini gösterir (Soysal ve ark., 1999).
1.6. Akut ve Kronik Entoksikasyon
1.6.1. Akut Etil Alkol Entoksikasyonu
1.6.1.1. Klinik
Alkol vazodilatatör olarak bilinir ve bu özelliği direkt olarak damar yapısı üzerine
etkisine bağlı olmayıp santral sinir sistemine etkileriyle ilişkilidir. Etanolün etkileri
sempatomimetik aktivitesi ve aynı zamanda asetaldehid ve asetik asit gibi
metabolitleri ile ilişkilidir. Asetaldehid alkolden daha güçlü sempatomimetik etkilidir
ve adrenal medulladaki kromofin hücrelerinden ve sempatik sinir uçlarından
katekolamin salınımını arttırır. Plazma katekolamininin artması kalp atım hızının
artmasına, periferik damarların genişlemesine, karotise kan akımının hızlanmasına
sebep olur (Coşkunol ve Altıntoprak, 1999). Birçok bireyde düşük düzeylerde alkol
kullanılması bu bahsedilen alkol duyarlılık belirtilerinin (yüzde kızarma, nabız artışı,
sol ventrikül işlevlerinin artması, midede gerginlik, çarpıntı, kas güçsüzlüğü gibi)
ortaya çıkmasına sebep olur. Beyaz ırkta alkole karşı kızarma tepkisi %5 gibi düşük
oranlarda görülürken, Amerikan yerlileri ve mongoloidlerde %80'lere yükselen
rakamlar bildirilmiştir. Alkolün öforik ve disforik etkileri arasındaki bireysel ve
ırksal farlılıklar birçok etnik grupta gösterilmiştir (Agarwal ve Goedde, 1990b).
19
Etil alkol esas olarak merkezi sinir sistemi depresanı olarak etki eder. Ancak
düşük dozlarda ilk olarak inhibitör merkezler etkilendiğinden stimülan etki dikkati
çeker. Kan alkol değeri 10-50 mg/dl olduğunda düşüncede açıklık, kendine güven,
atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik ve rahatlık ön plandadır (Soysal ve Çakalır, 1999;
Knight, 1995; Aykaç, 1987; Kayaalp, 2002; Özen, 1980).
Kan alkol seviyesinin artmasıyla yüksek fonksiyonlardan başlayıp, vejetatif
fonksiyonlara doğru yayılan ilerleyici bir depresyon gelişir. Başlangıçta muhakeme
gibi yüksek fonksiyonlar etkilenir. Bunu kas koordinasyonunu içeren otonomik
fonksiyonların etkilenmesi izler. Klinik bulgular her zaman kan alkol seviyelerine
bağlı değildir. Kronik alkoliklerde yüksek kan alkol seviyesine rağmen, alkole karşı
gelişen tolerans, önemli bir klinik bulgu görülmemesine yol açabilir (Soysal ve
Çakalır, 1999; Knight, 1995; Aykaç, 1987; Kayaalp, 2002; Özen, 1980).
Alkol kullanma alışkanlığı olmayan ve alkole karşı tolerans gelişmeyen
kişilerde alkol alındığı zaman normalden daha şiddetli belirtiler meydana gelir. Hatta
bir kişide, farklı zamanlarda ölçülen aynı kan alkol konsantrasyonlarında farklı
semptomlar görülebilir. Bu nedenle, kan alkol konsantrasyonlarına göre belirlenen
klinik bulguların kesin bir tablosunu yapmak mümkün olmasa da, aşağıda gösterilen
kan alkol konsantrasyonlarına göre belirlenen klinik semptomlar oldukça yararlı
olacaktır. Etil alkolün kan alkol konsantrasyonlarına bağlı olarak ortaya çıkan
merkezi sinir sistemine etkileri şu şekildedir;
10-50 (mg/dl): Düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık,
iyimserlik
50-100 (mg/dl): Serebellar ve motor hareketlerde hafif bozulma, yüksek
komplike iradeli fonksiyonlarda bozulma, fazla konuşma, gülme, hafif
duygusallaşma
100-150 (mg/dl): Hareketlerde uyumsuzluk; konuşma, yürüme bozukluğu,
huzursuzluk
20
150-200 (mg/dl): Belirgin sarhoşluk, amaca yönelik koordine hareketlerin
belirgin olarak yapılamaması, ataksiler, mide bulantısı
200-300 (mg/dl): Retiküler aktive edici sistem hareketlerinde bozulma, kusma,
baş dönmesi, kan basıncında düşme, solunumda bozulma, konfüzyon-amnezi, uzun
horlamalı uyku dönemi, komaya yakın tablo
300-350 (mg/dl): Kusmaya bağlı aspirasyon tehlikesi, stupor, koma
350 (mg/dl) >: Yüzeysel ve düzensiz solunum; kalp atımı alınamayan kan
basıncında ileri derecede düşme; solunum depresyonuna bağlı olarak yavaş yavaş
gelişen ölüm.
Nadirde olsa, kan alkol değerleri 500 mg/dl üzerinde olduğu halde ayakta
kalan, herhangi bir yaşamsal tehlike geçirmeyen kişilere de rastlanır. Özellikle
kronik alkoliklerde 1000 mg/dl kan alkol değerlerini geçtiği halde kurtulan olgular
vardır. Hatta üst sınır 1500 mg/dl kan değeri olan ve hayatta kalan olgular
bildirilmiştir (Soysal ve Çakalır, 1999; Knight, 1995; Aykaç, 1987; Kayaalp, 2002;
Özen, 1980).
1.6.1.2. Tedavi
Akut alkol entoksikasyonunda kişi yatırılmalı ve aşırı hareketten korunmalıdır.
Vücut ısısı normal tutulmalıdır. Absorbe olmamış alkol, mide yıkanması veya emezis
ile uzaklaştırılmalıdır. Asidozu önlemek için her saat başı NaHCO
3
verilmelidir. Eğer
asidozis oluşmuşsa %3-5 NaHCO
3
çözeltisi kan pH’sı normal hale gelinceye kadar
intravenöz olarak uygulanır. Barbitüratlar, aşırı sıvı ve paraldehit, morfin, apomorfin
ve diğer depresanlardan kaçınılır. Kafein, alkol zehirlenmesinde farmakolojik
antagonist olarak kullanılır. Sodyum benzoat ile birlikte uygulanır. Kafein
olmadığında oral yolla kahve verilmesi etkilidir. Akut alkol zehirlenmesinde
Dostları ilə paylaş: |