Mikotoksinler; Aspergillus



Yüklə 337,36 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/10
tarix18.05.2018
ölçüsü337,36 Kb.
#44818
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

TRİKOTESENLER

Trikotesenler 

Fusarium, 

Trichoderma,

Myrothecium,  Verticimonisporium,  Stachybotris’

in  çeşitli  türleri  tarafından  oluşturulurlar  ve

seskiterpenoit yapısındadırlar (1,18). Günümüze

kadar  küf  kültürlerinden  140’tan  fazla  trikotesen

tipi izole edilmiştir ve bu sayı artmaya devam et-

mektedir.

Trikotesenler  12,13-epoksitrikotes-9-en  hal-

kası temel alınarak kimyasal yapılarına göre A, B,

C  ve  D  olmak  üzere  dört  farklı  gruba  ayrılırlar.

B tipi trikotesenlerin A tipinden farkı α - β bağına

sahip  olmasıdır.  Bu  iki  alt  tip  izole  edilmiş  140

civarındaki toksinlerin yaklaşık 100’ünü oluşturur.

C  tipi  ilave  bir  epoksit  grubu  ile  karakterizedir,

D  tipi  ise  makrosiklik  trikotesenlerden  oluşmak-

tadır.  Şekil  4’te  sadece  önemli  olan  A  ve  B  tipi

trikotesenlere bazı örnekler gösterilmiştir (19).

Tarım  ürünlerinde  trikotesen  kontaminas-

yonunun  büyük  kısmını  A  grubundan  olan

T-2 toksini ve scirpentriol ile B grubuna dahil olan

deoksinivalenol  (DON)  ve  nivalenol  (NIV)

ve  türevleri  oluşturmaktadır.  T-2  toksini  ve

scirpentriolün  doğada  bulunma  sıklığı  DON  ve

NIV’e göre daha azdır (20).

Tüm bu doğal toksinler C-9,10’da bir olefinik

bağ ve C-12,13’te toksisite etkenleri olan bir epok-

si grubu içerirler. Toksik etkilerini göstermek için

metabolik aktivasyona gerek yoktur (1,18). Toksin

oluşumu için pek çok defa erime-çözünme olay-

larının  gerçekleşmesi  gerekir  (2).  Trikotesenler

(örn. T-2 toksini) daha çok 8-14°C gibi nispeten

düşük  sıcaklıklarda  oluşabilmektedir  fakat  25°C

civarındaki  sıcaklıklarda  da 

Fusarium  acumina -

tum  tarafından  üretilebildiğine  dair  raporlar  da

bulunmaktadır (1).

Çoğu  trikotesen  hem  mikotoksik  hem  de

zootoksik ajanlardır. Bazı trikotesenler antifungal,

antiviral ve antibakteriyeldir. Ciltte yanma, kaşıntı,

şişlik, peteşik kanama, kuruma, çatlama, pul pul

dökülme;  ayrıca  enterit,  kusma,  oral  nekroz,

gastroenterik  nekroz  gibi  toksisite  belirtileri

göstermektedir  (20).  Bu  bileşikler  oldukça  güçlü

enflamatuvar etkiler ve ödem gibi önemli sistemik

etkilere sahiptirler; özellikle abdominal ödem diğer

dokularda toksik etki gözlenmeyecek kadar düşük

konsantrasyonlarda  toksinle  dahi  görülebilen  bir

etkidir.  Verrucarin  A  ile  akut  ve  subakut

maruziyette  pek  çok  hayvan  türü  ile  yapılan

deneylerde  diyare,  hematüri,  bazen  kusma,

anoreksi,  susuzluk,  ataksi,  ve  kilo  kaybı  gibi

etkiler gözlenmiştir. Bu belirtilere ilaveten bu grup

toksinlerin  yüksek  dozlarda  beyinde  ve  kalp

kaslarında  dejenerasyon  ve  kanamalara  neden

oldukları saptanmıştır. Testis, timus ve lenf nodül-

lerinde  ciddi  lezyonlar  oluşturmuşlardır  ve  bazı

hayvanlarda  gastrointestinal  kanal  (GİK)  enfla-

masyonları  gözlenmiştir.  İnsanlarda  düşük  doz

etkileri bulantı, kusma, anemi, hemoraji, diyare ve

immünosupresyondur (19 - 21).

Trikotesenler  doğada  sık  bulunur  ve

Rusya’da kışı tarlada geçirerek önemli derecede

sıcaklık değişimlerine maruz kalmış ve dolayısıyla

kontamine  olmuş  tahıl  tüketimine  bağlı  olarak

oluşan  “alimentary  toxic  aleukie”  (ATA)’dan

sorumlu tutulmuşlardır. ATA’nın klinik bulguları cilt

toksisitesi, kemik iliği hasarı, hemorajiler ve diğer

bazı sendromlar ile karakterizedir. ATA 1942-47

yılları arasında Sibirya yakınlarındaki Orenbur’da

popülasyonun  %10’undan  fazlasının  ölümüyle

ilişkili  bulunmuştur.  Semptomları  T-2  ile  benzer

şekilde  kusma,  diyare,  deri  enflamasyonu,

lökopeni, çoklu hemoraji ve kemik iliği hasarı ile

karakterizedir. Bu nedenle T-2 toksinin ATA’daki

etiyolojik etmen olduğu tahmin edilmektedir (1).

ATA’nın klinik gelişimi dört aşamadan oluşur.

Birinci aşama 3-9 gün sürer ve ağızda ve GİK’da

değişikliklerin  oluştuğu  gözlenir.  Ağız,  dil  ve

GİK’ da yanma hissi, başağrısı, yorgunluk, bitkin-

lik  ve  başdönmesi  ana  yakınmalar  arasındadır.

Bunlar  hasta  ikinci  aşamaya  girdiğinde  hızlı  bir

şekilde kaybolabilir. İkinci aşama 3-8 hafta sürer

ve hematopoetik sistemdeki değişiklikler dışında

hasta  kendisini  normal  aktivitesine  devam

edecek kadar iyi hissedebilir. Progresif lökopeni,

granülopeni,  lenfositoz  ve  anemi  görülebilir.

İmmun sistemdeki bozukluklar nedeniyle hastada

bakteriyal  enfeksiyonlar  artabilir.  Daha  ciddi

komplikasyonların  gözlendiği  durumlarda  has-

tanın  sinir  sistemindeki  bozukluklar  nedeniyle

halsizlik,  çarpıntı,  başağrısı,  astım  benzeri  kriz,

hipotansiyon,  sarılık,  pupiller  dilatasyon,  diyare

GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER

VOL 58, NO 3, 2001

105



veya  konstipasyon  gelişebilir.  Toksik  tahıl

kullanımı   devam  ederse  hasta  üçüncü  evreye

girer. Bu aşamada daha ciddi ve şiddetli belirtiler

gözlenebilir.  Bu  evre  boyunca  vücudun  çeşitli

yerlerinde, ciltte ve ağız içinde, GİK'da ve nazal

kısım gibi mukozasında peteşik kanamalar, ağız

boşluğunda  nekroz ve servikal lenf nodüllerinde

büyüme ve ödem oluşabilir. Özefagus ve epiglot-

tisteki  lezyonlar  ve  larinksteki  ödem  nedeniyle

epiglottisin kapanması sonucu ölüm gözlenebilir.

Ölüm gözlenmezse hasta dördüncü safhaya girer

ve iki ay veya daha uzun bir süreç sonunda hasta

iyileşebilir (2).

T-2  toksini  ve  NIV  gibi  trikotesenler  aktif

olarak üreyen hücrelerde karyorhekzisi indükler-

ler, kemik iliği hücrelerinde belirgin azalış oluştu-

rurlar ve protein ve DNA sentezini inhibe etme ve

HL-60  hücrelerinde 

programlanmış 

hücre


ölümünü  (apoptozis)  indükleme  yetenekleri

vardır.  T-2  toksini  ile  insan  periferal  lenfosit

hücrelerinde  yapılan 

in  vitro bir  çalışmada

toksinin  periferal  lenfosit  hücrelerini  etkilediği,

dolaşımdaki  beyaz  kan  hücreleri  sayısında

azalmaya 

ve 


apoptozise 

neden 


olduğu

saptanmıştır (1).

Trikotesenler aynı zamanda kimyasal savaş

silahları  olarak  da kullanılmaktadırlar.  1970’lerin

sonlarında  Güneydoğu  Asya  ve  Afganistan’da

kimyasal  silah  olarak  kullanıldıkları  bildirilmiştir.

Daha  yakın  bir  zamanda  ise,  Irak,  Birleşmiş

Milletler  Özel  Komisyonu  (UNSCOM)  tarafından

biyolojik  silah  olarak  kullanmak  amacıyla

trikotesen  üretmekle  suçlanmıştır.  Kimyasal

silah  olarak  kullanılan  trikotesenler;  T-2

toksini,  DON,  diasetilnivalenol  ve  NIV’dür.

Bu  bileşiklerin  faredeki  intraperitonial  LD

5 0


değerleri sırasıyla 5.2, 70.0, 9.6 ve 4.0 mg/kg’dır

(20). 


Kluyveromyces  marxianus ile  yapılan

çalışmalarda  ise  toksisitenin  T-2  toksini

diasetilscirpentriol   DON   NIV  sırasıyla  azaldığı

tesbit  edilmiştir (1).

Trikotesenler,  tahıllarda  sık  bulunmaları  ne-

deniyle ekonomiye olduğu kadar insan sağlığı için

de  tehdit  olmayı  sürdürmektedirler.  Bu  nedenle

başta tarım ürünleri olmak üzere gıdaları enfekte

etmeleri dünya çapında sağlıkla ilgili büyük sorun

olmaya  devam  etmektedir  (20).  Amerikan  Gıda

İlaç  Kurulu  (FDA)  tarafından  insan  kullanımına

sunulan  gıdalarda  DON  için  1  µg/g’lık  bir  limit

belirlenmiştir (22).

FUMONiSiNLER

Fumonisinler Fusarium moniliforme, F.dlami -

ni,  F.nygamai,  F.subglutinans,  F.napiforme,

F.proliferatum  v e F . a n t h o p h i l u m gibi  çeşitli

mantarlar tarafından üretilebilmelerine rağmen en

önemli kaynakları 

F. moniliforme küfüdür (1).

Fumonisinler, 

çeşitli 

türlerdeki 

farklı

hastalıkların 



etiyopatojenezinden 

sorumlu


nongenotoksik  karsinojenlerdir  (23).  Üretimleri

için optimum koşullar nem, yaklaşık 20°C sıcaklık

ve  11-13  haftalık  bir  süredir.  Yapıca  2-amino-

12,16-dimetil  polihidroksieikosan  iskeletinin

C14  ve  C15  konumlarından  propan-1,2,3-trikar-

boksilik asit ile esterleşmesiyle oluşmuşlardır (1).

Şekil  5’te  fumonisin  grubunun  başlıca  toksinleri

olan FB


1

ve FB


2

’nin yapıları gözlenebilir (23).

Bugüne  kadar  altı  farklı  fumonisin  tanım-

lanmıştır. Bunlardan fumonisin B

1

(FB


1

)  ve  FB

2

major toksinler olup, FB



3

, FB


4

, FA


1

ve FA


2

minör


olanlarıdır. FB

1

ve FB



2

yapısal olarak benzer olan

ve atlarda lökoensefalomalazi (LEM), domuzlarda

pulmoner ödemle ilişkili olan ajanlardır (24). LEM

Meksika,  ABD,  Mısır  ve  Güney  Afrika’da  bilinen

GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER

TÜRK HİJ DEN BİYOL DERGİSİ

106


Şekil 5. Fumonisin B

1

ve B



2

’nin yapıları




Yüklə 337,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə