Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80

Zecharia Sitchin 
"Mari'ye," diye yanıtladı Adadel. 
"Tanrılar sizinle olsun," diye bağıran baş nöbetçi,  gemiye 
el 
salladı. 
İki yanında birer gözetleme kulesi bulunan kemerli duvar 
açıklığından  geçtiler.  Burada  kanal  genişliyordu.  Arhk  açık 
kırsal alandaydılar. 
Enkidu  geldi  ve  Gılgamış'ın  arkasına  oturdu.  "Şehirden 
sağ salim çıktık," diye fısıldadı. 
Geniş, görkemli nehre ulaşhklarında  güneş, göğün doğu­
sunda yükselmişti.  Güz  esintisi  vardı ve Adadel yelkenlerin 
direğe çekilmesi emrini  verdi.  Çok geçmeden hem  tayfaların 
tempolu  kürek  çekişinin  hem  de  rüzgarın  ittiği  gemi  kuzey 
yönünde, akınhya karşı hızla ve tatlı tatlı ilerliyordu. 
Gılgamış, arkasını dönüp Enkidu'ya bakh. "İştar'ın hidde­
ti  arkamda,"  diye  fısıldadı.  "Ölümsüzlüğü  bulma  yolunda­
yım!" 
"Yolculuğumuz  daha yeni başladı; ahlacağımız tehlikeler 
de öyle,"  diye fısılhyla yanıtladı Enkidu. 
Tayfa güvertesinin üstündeki güverteden, ikiliyi izliyordu 
Adadel.  "Bunlar,  iki  sıradan  gemici  değiller,"  diye  homur­
dandı baş tayfaya. "Geceleyin daha fazlasını öğrenmeliyiz ... 

115 





insun,  Gılgamış  onu bırakhktan sonra huzur bula­
madı.  Uzanıp  biraz  uyumaya  çalışlı;  ancak  uyku, 
ondan kaçıyordu. Koltuğunda bir süre oturup uzun 
uzun düşündü.  Kralın gidişi ortaya çıkhğında ve göksel mek­
tubun haberi  İş tar' a  ulaşhğında,  kızılca  kıyamet kopacağına 
kuşku  yoktu.  Peki,  gazabı  serbest  kalan  İştar  ne  yapacakh? 
Ya Enkullab? 
Ninsun,  düşünceleri  onu  ele  geçirdiğinde  sık  sık  yaptığı 
gibi yukarıya, evin düz çatısına çıkh. Kuzeybahda, üzerinde 
Kutsal Bölge'nin durduğu geniş platformu oluşturmak üzere 
doldurulmuş  ve  düzleştirilmiş  dağlık bumu,  bölgeyi  çevre­
leyen  devasa  duvarın  belirginleştirdiği  ufuk  çizgisinin  üze­
rinde  yükselen  Eanna  zigguratını  görebiliyordu.  Bakışlarını 
doğuya kaydırdığında,  üzerinde kralın sarayının bulunduğu 
daha küçük dağlık bumu seçebiliyordu. 
Evet, 
diye düşündü, 
tapınağın ve sarayın bir olduğu, daha kibirli olsa bile Anunnaki'nin, 
aynı zamanda insanlar üzerinde daha az zorba olduğu, daha mutlu 
bir çağ vardı. 
Ta ötede,  sarayın görüş  çizgisinin ötesinde,  annesinin evi 
Şuruppak  uzanıyordu.  Ninsun,  Fısıldayan  Taş'ı  alıp  ovmak 
ve sesini annesine duyurmak için elini dalgınlıkla ve alışkan­
lıkla boğazına götürdü. Ancak çıplak boğazına dokunduğun­
da,  taşı  oğluna  vermiş  olduğunu  hahrladı.  Yine  de  yüzünü 
Şuruppak' a  doğru  döndü  ve  düşüncelerini  dile  getirdi. 
Ey 
1 1 7  


Ölmeyi Reddeden Kral 
anneciğim,  Gılgamış'a  doğru  tavsiyede  bulundum  mu?  Gerçekten 
Erek'ten ayrılacak mı? Ne zaman ? Nasıl? Ve İştar'ın gazabıyla na­
sıl başa çıkmalıyım ? 
Yanıt alamadı. Gılgamış oradayken gümüşi ışınlarını oda­
larına dolduran ay,  balı  yönünde  yitip gitmişti.  Gecenin  so­
nuyla yaklaşan  tan  arasındaki  zamanı,  o  saatte nöbetçi  olan 
herkes için kötü bir zamanı dolduran türde bir karanlık,  çev­
reye  egemendi.  Serin esinti  tatsızdı.  Aşağıya  indi  ve hizmet­
çisini çağırdı. 
"Görevlileri  uyandır; güneş doğmadan yıkanıp giyinmek 
ve  gitmek  istiyorum,"  dedi.  "Kutsal  Bölge'ye  geri  dönüyo­
rum." 
"Evet,  yüce hanımefendi,"· dedi hizmetçi.  "Arabacıları  ya 
da meşale taşıyıcılarını uyarmalı mıyım?" 
"Hiçbirini  uyarma,"  dedi  Ninsun.  "Göze  çarpmadan  git­
mek istiyorum. Eşeğe bineceğim. Şimdi saraya koş ve  mabe­
yinciye bana gelmesini söyle." 
Ninsun, gizli yan kapıyı kullanarak eşeği bir ip yardımıyla 
yönlendiren bir görevli ve arkasından hızlı hızlı yürüyen iki 
görevli  eşliğinde  Diriltme  Evi'nden  ayrıldığında,  gün  doğ­
mak üzereydi. Onlara, Kutsal Bölge'ye Gipar'ın yan kapısın­
dan erişmeleri talimahnı verdi.  "İştar'ın bu kez geceyi orada 
geçirdiğini düşünmüyorum," dedi, sesinde kinayeyle. 
Nöbetçi rahipler,  şaşırmakla birlikte  onu  tanıdılar  ve  içe­
riye  aldılar.  Görevlileri  gönderip  İrigal'a,  kutsal  evlerin  bu­
lunduğu  Büyük  Tapınak'a  doğru  hızlı  hızlı  yürüdü.  Görev­
li  rahipler  misafir  tanrıların  ayrılışına  hazırlandıklarından, 
tapınağın  önündeki  geniş  avluda  dikkate  değer  bir  kargaşa 
vardı. İki  tekerlekli  arabalar  dışarıya  çıkarılıyor ve tören için 
diziliyordu;  görev  için  özel  olarak  yetiştirilmiş  eşeklere  ko­
şum  giydiriliyordu.  Süreç  boyunca  çok  fazla  bağrışma  ve 
anırma oluyordu. Tüm bu kargaşada Ninsun'un yayan gelişi, 
118 


Zecharia Sitchin 
pek fark edilmemişti. İrigal'ın içine aceleyle girdi ve konutu­
na ilerledi. 
Hemen ardından,  her biri en sevdikleri renkleri ve  konik, 
boynuzlu kutsal başlıklarını giyen misafir tanrılar, tapınaktan 
ayrılmaya ve kendilerine tahsis edilen arabaları aydınlatmaya 
başladılar.  Aslında  Nibiru' dan gelen  Eski  Tanrıların üçüncü 
ve  dördüncü kuşağı  olarak hepsi gençti ve neşeli halleri,  öz­
gürce gezinebildikleri  küçük taşra  konutlarına gitmek üzere 
Kutsal Bölge'nin disiplinli, törensel sınırlarını terk etmek için 
duydukları sabırsızlığı belli ediyordu. 
Ancak  şakalaşmaları,  avluda  bir bağrışma yükselip  hay­
kırışlar,  "Yüce hanımefendi,  İştar  geliyor!"  diye  yinelenince, 
aniden sessizliğe gömüldü. 
Gelişi müjdelenen İştar, Erek' in Hanımefendisi, kendi al­
tın  işlemeli  arabası içinde  avluya  giriş  yaptı.  Arabasına  ko­
şumlu iki vahşi  aslanın dizginlerini tutarak ayakta duruyor­
du.  İki  leoparın  postundan  oluşan  av kostümünü  giymişti; 
uzun  bir  yay  ve  omzuna  şeritle  bağlanmış  bir  ok  kılıfının 
içindeki  oklarla  silahlanmıştı.  Görevli  rahipler,  arabanın 
önüne  çabucak  geliyorlardı;  diğerleri,  onun  arkasından ko­
şuyorlardı. 
"Yüce  hanımefendi,  törene  liderlik  yaparak  misafir  tan­
rılara  şehrin  kapılarına  kadar  eşlik  edecek!"  diye  duyurdu, 
heyetindeki başrahip. 
"Arabaları uygun şekilde hazırlayacağım,"  diye yanıtladı 
arabaların  başı.  Sonra  yardımcılarından  birine  dönerek  ho­
murdandı,  "Zavallı şehir halkı ... İştar,  av havasında ... Dağlık 
burundan aşağıya  hızla  inecek;  önüne panik tohumları  eke­
rek,  ardında  yıkım  bırakarak,  Erek  sokaklarını  süpürecek ... 
Sonra  ceylanları,  ya  da  şansı  varsa  daha  vahşi  hayvanları 
avlamak üzere, arabasını şehrin dışındaki bozkıra  doğru, bir 
yıldırım gibi sürecek." 
119 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə