8
•
1
çeriye girmek için kullandığı gizli duvar açıklığından
çıkan Gılgamış, limana doğru aceleyle yürüdü. Burası
şehrin, yakın ve uzaklardan kervanların mallarını boşalt
tığı, Fırat Nehri ve ötesindeki denizlerde durmadan işleyen
gemilerin şehrin rıhbmlarına yanaşhğı, şehrin uluslararası
mahallesiydi. Her yerinde hanların ve genelevlerin bulun
duğu, gece gündüz tüccarların, kervancıların ve gemicilerin
doldurduğu bu yer, kentin nispeten façalı bölümüydü.
Gılgamış, tümü şehrin topografyasının dış hatlarını ku
caklayan birçok genişçe sokaktan ve daha dar sokaklarla
pasajlardan geçti. Yalnızca karanlık köşelerde pusuya yatan
serserileri değil, onu tanıyıp sonradan yerini bildirmelerine
karşı piyade devriyelerini de atlatmak için dikkatlice, hızlı
hızlı yürüdü. Neredeyse koşarcasına hızlanan Gılgamış, so
nunda aradığı evi bulma sorunu yaşamadığı dar bir sokağa
girdi. Bu bölgedeki nadir iki katlı evlerdendi ve kapı dikmesi
kırmızıya boyanmıştı. Ancak kralın burayı tanımak için bu
işaretlere gereksinimi yoktu; çünkü buraya daha önce birden
çok kez, yeni evlileri aramak için şehre yaphğı baskınlar sıra
sında gerdeğe girecek gelin bulamadığında gelmişti.
Gılgamış fazla gürültü çıkarmamaya çalışarak kapıya ha
fifçe vurdu; ancak yanıt alamayınca, daha sert bkladı. Sonun
da kapının arkasından bir kadının sesi duyuldu.
"Gidin; yarın gelin! Bütün kızlar derin uykuda şimdi."
103
Ölmeyi Reddeden Kral
Gılgamış, gecenin sessizliğinde kulağa uğursuz gelen, dar
sokağa yaklaşan adımlar duyuyordu.
"Aç kapıyı be kadın!" diye sabırsızlıkla emretti. "Enkidu'yu
arıyorum!"
"Herkes uyuyor ... " demeye başladı kapının arkasındaki
kadın.
"Çabuk aç. Acele et! Kralım ben!"
Şimdi itaatkardı. Gılgamış kapıyı açıp ittiğinde, ağır sür
güyü kaldırmayı anca bitirmişti. İçeriye daldı ve arkasından
kapıyı kapadı. Kadın, bir yağ lambası tutuyordu. Kralı tanı
yınca, yere eğilip selam verdi.
"Enkidu burada mı?" diye öğrenmek istedi Gılgamış. "Sa
rayda ya da başka bir yerde gözükmediğine göre, burada ol
malı ... "
Kadın ayağa kalkb fakat bedeni hala yarı eğilmiş konum
daydı. Güzel yüzünde geniş bir gülümseme vardı.
"Salgigti, seni cadı!" dedi Gılgamış, kahkaha atarak. "Onun
la bozkırda tanışıp bir kadının rahminin tadına bakbrdığından
bu yana, bu yere eviymiş gibi geri geldi. O doyumsuz, bu
rada mı?"
"Yukarıda," diye yanıtladı Salgigti.
Bu da birçok iki katlı ev gibi, kare biçiminde bir orta av
luya açılan birçok odaya bölünmüştü; zemin kat odaları ev
işlevlerine, üst kat odaları ise uyumaya ya da hizmetçisiz
günlük işlere ayrılmışb.
Üst kata, üst odaların iç çevresi boyunca ilerleyen ahşap
bir balkona çıkan merdivenlerle erişiliyordu. Palmiye dalla
rıyla örtülü çatı, balkonu gölgelemeye yetecek kadar çıkınb
yapıyordu; orta avlu, gökyüzüne açıkb.
Gılgamış, yağ lambasını Salgigti' den aldı ve merdivenleri
hızla tırmandı. Üst katın kapı eşikleri asılı boncuk dizileriyle
bölünmüştü ve Gılgamış, odaların yanından geçerken içeriye
104
Zecharia Sitchin
göz atmak için bunları kenara itti. İlk odalarda uyuyan ka
dınları, ancak daha geniş olan köşe odada, geniş bir şiltede
iki genç kadının arasında uyuyan Enkidu'yu gördü. Gece için
arkadaşı olarak seçtiği iki ağır ve iri kadının arasında, kısa,
tıknaz bedeni gülünç görünüyordu. Saçının uzun bukleleri
yüzünün yarısını gizlerken derin uykudaydı.
"Uyan, Enkidu," dedi Gılgamış, arkadaşına dokunarak.
Enkidu bir anda uyandı ve Gılgamış'ı tanıdı. Arka üstü
uzanmak için döndü ve elini selamlama amacıyla kaldırdı.
Coşkusuyla iki kadını uyandırdı; ama onları kollarıyla sıkıca
sardı ve hareket edemediler.
"Bu, eğitimimin bir parçası," dedi gülerek. "Şehrin İhti
yarları, fahişelerle uyumamın içimdeki insanı güçlendirece
ğini düşünüyor ... "
"Şakalaşmak için zaman değil," dedi Gılgamış. "Konuş
mamız gereken konular var."
Enkidu, kadınları bırakh. "Kaybolun," dedi ve onlar da
aceleyle dışarıya çıktılar. Doğrularak oturdu. "Gecenin bu sa
atinde buraya gelmen fena işaret," dedi.
"Gerçekten de öyle. Erek' ten ayrılmalıyız; hemen!"
"Erek'ten ayrılmak mı? Gecenin ortasında mı? Anlamıyo
rum ... "
"Bu, bir ölüm kalım meselesi," dedi Gılgamış ve yoldaşı
için son olayları hızlıca özetledi. "Annem Ninsun, 'Sippar' a
git ve Enkidu'yu yanına al,' dedi. 'İştar'ın erişiminin dışında,
Utu'nun himayesini talep et,' dedi, 've büyükbabandan Sedir
Ormanı'ndaki İniş Bölgesi' ne erişmek için yardım iste!"' diye
bitirdi sözlerini Gılgamış.
Uzun bukleleri canlı dalgalar gibi hareket eden Enkidu,
başını kuşkuyla salladı. "Tüm bunlar gerçek bir olaydan çok
kötü bir rüya gibi geliyor kulağa", dedi, "Erek' ten kaçmak da
en iyi çözüm değil. 'Sippar' a git,' demiş hanımefendi! Refa-
105
Ölmeyi Reddeden Kral
katçi olmadan yolculuk etmek, aşırı riskli bir serüven; hele
Sedir Ormanı' na girmek, kesin bir ölüm, Gılgamış!"
Ayağa kalkh ve ağır kolunu kralın omzuna koydu. "Kal
bindeki korku mu alıp götürdü seni? Gel; sana tepenin başı
na, tapınağa kadar eşlik edeyim; ne de olsa gün doğmak üze
re. Kutsal İştar'ın, Göklerin Kraliçesi'nin kapı eşiğinde dur.
Kader Tableti'ni ona kurban olarak sun; dua et ve özür dile.
Onun değil, Yedi Yargıç'ın hükmünü talep et. Ve inan bana;
hayatın bağışlanacak!"
"Ölümlü olmadığından, kalbimdekini anlamıyorsun," dedi
Gılgamış. "Kaderimin çağrısı geldi ve bu çağrıya yanıt vermek
zorundayım! Zar ahldı, Enkidu. Göklere ulaşmak ya da bunu
denerken ölmek, tek seçenek bu ... Benimle geliyor musun, yok
sa bir korkak gibi arkada mı kalmayı yeğliyorsun?"
"Gılgamış," dedi Enkidu. "Gayet iyi biliyorsun ki ölüm
lülerin ölümünden korkmuyorum. Beni yaratan Efendi Enki,
beni görünüşte insan, dayanıklılıkta tanrı yaph. Kemiklerim
bronz, kirişlerim bakır gibi ve kanım yok. Boyum kısa da olsa
on adamın gücündeyim! Elimle kapı dikmelerini parçalıyo
rum; ayağımla duvarları deviriyorum; dizimle boğaya boyun
eğdiriyorum. Hayır, Gılgamış; kendim için korkmuyorum;
senin için korkuyorum! Çünkü başarabileceklerin kuşkulu;
ancak kaybedeceklerin kesinlikle belli!"
"Saygıdeğer bir konuşma," diye yanıtladı Gılgamış, "ama
sonuçsuz. Benimle geliyor musun; yoksa yalnız başıma mı
yolculuk etmeliyim?"
Enkidu, başını kuşkuyla sallayarak arkadaşı kralı süzdü.
"Kader seni gerçekten de alt etmiş," dedi "ve seni ikna etme
nin yolu yok. .. Seninle gelmeliyim, doshım."
"Sana güvenebileceğimi biliyordum!" dedi Gılgamış ve
yoldaşını kucakladı. "Şimdi, istikametimize giden yol nedir
ve oraya nasıl varacağız?"
106
Dostları ilə paylaş: |