Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə28/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   80


• 

çeriye  girmek  için  kullandığı  gizli  duvar  açıklığından 
çıkan  Gılgamış,  limana  doğru  aceleyle  yürüdü.  Burası 
şehrin, yakın ve uzaklardan kervanların mallarını boşalt­
tığı,  Fırat Nehri  ve  ötesindeki denizlerde durmadan işleyen 
gemilerin  şehrin  rıhbmlarına  yanaşhğı,  şehrin  uluslararası 
mahallesiydi.  Her  yerinde  hanların  ve  genelevlerin  bulun­
duğu,  gece gündüz  tüccarların,  kervancıların ve gemicilerin 
doldurduğu bu yer, kentin nispeten façalı bölümüydü. 
Gılgamış,  tümü  şehrin  topografyasının  dış  hatlarını  ku­
caklayan  birçok  genişçe  sokaktan  ve  daha  dar  sokaklarla 
pasajlardan geçti.  Yalnızca karanlık köşelerde pusuya  yatan 
serserileri  değil,  onu  tanıyıp  sonradan yerini bildirmelerine 
karşı  piyade  devriyelerini  de  atlatmak  için  dikkatlice,  hızlı 
hızlı  yürüdü.  Neredeyse  koşarcasına  hızlanan  Gılgamış,  so­
nunda  aradığı evi bulma sorunu yaşamadığı dar bir sokağa 
girdi. Bu bölgedeki nadir iki katlı evlerdendi ve kapı dikmesi 
kırmızıya  boyanmıştı.  Ancak  kralın burayı  tanımak  için  bu 
işaretlere gereksinimi yoktu; çünkü buraya  daha önce birden 
çok kez, yeni evlileri aramak için şehre yaphğı baskınlar sıra­
sında gerdeğe girecek gelin bulamadığında gelmişti. 
Gılgamış fazla gürültü çıkarmamaya çalışarak kapıya ha­
fifçe vurdu; ancak yanıt alamayınca, daha sert bkladı. Sonun­
da kapının arkasından bir kadının sesi duyuldu. 
"Gidin; yarın gelin! Bütün kızlar derin uykuda şimdi." 
103 


Ölmeyi Reddeden Kral 
Gılgamış,  gecenin sessizliğinde kulağa uğursuz gelen,  dar 
sokağa yaklaşan adımlar duyuyordu. 
"Aç kapıyı be kadın!" diye sabırsızlıkla emretti. "Enkidu'yu 
arıyorum!" 
"Herkes  uyuyor ... "  demeye  başladı  kapının  arkasındaki 
kadın. 
"Çabuk aç. Acele et! Kralım ben!" 
Şimdi itaatkardı.  Gılgamış kapıyı açıp ittiğinde,  ağır sür­
güyü  kaldırmayı  anca  bitirmişti.  İçeriye  daldı  ve arkasından 
kapıyı  kapadı.  Kadın,  bir yağ  lambası  tutuyordu.  Kralı  tanı­
yınca, yere eğilip selam verdi. 
"Enkidu burada mı?" diye öğrenmek istedi Gılgamış. "Sa­
rayda ya da başka bir yerde gözükmediğine göre, burada ol­
malı ... " 
Kadın ayağa kalkb fakat bedeni  hala yarı eğilmiş konum­
daydı. Güzel yüzünde geniş bir gülümseme vardı. 
"Salgigti, seni cadı!" dedi Gılgamış, kahkaha atarak. "Onun­
la bozkırda tanışıp bir kadının rahminin tadına bakbrdığından 
bu  yana,  bu  yere  eviymiş  gibi  geri  geldi.  O  doyumsuz,  bu­
rada  mı?" 
"Yukarıda," diye yanıtladı Salgigti. 
Bu  da birçok iki katlı  ev  gibi,  kare biçiminde bir orta  av­
luya  açılan  birçok  odaya  bölünmüştü;  zemin  kat  odaları  ev 
işlevlerine,  üst  kat  odaları  ise  uyumaya  ya  da  hizmetçisiz 
günlük işlere ayrılmışb. 
Üst  kata,  üst  odaların  iç  çevresi  boyunca  ilerleyen  ahşap 
bir balkona  çıkan  merdivenlerle erişiliyordu.  Palmiye  dalla­
rıyla örtülü çatı,  balkonu  gölgelemeye  yetecek  kadar  çıkınb 
yapıyordu; orta avlu,  gökyüzüne açıkb. 
Gılgamış, yağ lambasını Salgigti' den aldı ve merdivenleri 
hızla  tırmandı.  Üst katın kapı eşikleri  asılı boncuk dizileriyle 
bölünmüştü ve Gılgamış, odaların yanından geçerken içeriye 
104 


Zecharia Sitchin 
göz atmak için bunları  kenara  itti.  İlk odalarda  uyuyan  ka­
dınları,  ancak  daha  geniş  olan  köşe  odada,  geniş  bir  şiltede 
iki genç kadının arasında uyuyan Enkidu'yu gördü. Gece için 
arkadaşı  olarak  seçtiği  iki  ağır  ve  iri  kadının  arasında,  kısa, 
tıknaz  bedeni  gülünç  görünüyordu.  Saçının  uzun  bukleleri 
yüzünün yarısını gizlerken derin uykudaydı. 
"Uyan, Enkidu,"  dedi Gılgamış, arkadaşına dokunarak. 
Enkidu  bir  anda  uyandı  ve  Gılgamış'ı  tanıdı.  Arka  üstü 
uzanmak  için  döndü  ve  elini  selamlama  amacıyla  kaldırdı. 
Coşkusuyla iki kadını uyandırdı; ama onları kollarıyla sıkıca 
sardı ve hareket edemediler. 
"Bu,  eğitimimin bir  parçası,"  dedi  gülerek.  "Şehrin  İhti­
yarları,  fahişelerle  uyumamın  içimdeki  insanı  güçlendirece­
ğini düşünüyor ... " 
"Şakalaşmak  için  zaman  değil,"  dedi  Gılgamış.  "Konuş­
mamız gereken konular var." 
Enkidu,  kadınları  bırakh.  "Kaybolun,"  dedi  ve  onlar  da 
aceleyle dışarıya çıktılar. Doğrularak oturdu. "Gecenin bu sa­
atinde buraya gelmen fena işaret," dedi. 
"Gerçekten de öyle. Erek' ten ayrılmalıyız; hemen!" 
"Erek'ten  ayrılmak mı? Gecenin ortasında mı? Anlamıyo­
rum ... " 
"Bu,  bir  ölüm  kalım  meselesi,"  dedi  Gılgamış  ve  yoldaşı 
için son olayları hızlıca  özetledi.  "Annem  Ninsun,  'Sippar' a 
git ve Enkidu'yu yanına al,'  dedi.  'İştar'ın erişiminin dışında, 
Utu'nun himayesini talep et,' dedi, 've büyükbabandan Sedir 
Ormanı'ndaki İniş Bölgesi' ne erişmek için yardım iste!"'  diye 
bitirdi sözlerini Gılgamış. 
Uzun  bukleleri  canlı  dalgalar  gibi  hareket  eden  Enkidu, 
başını kuşkuyla salladı.  "Tüm bunlar  gerçek bir olaydan  çok 
kötü bir rüya gibi geliyor kulağa",  dedi, "Erek' ten kaçmak da 
en  iyi  çözüm  değil.  'Sippar' a  git,'  demiş  hanımefendi!  Refa-
105 


Ölmeyi Reddeden Kral 
katçi  olmadan  yolculuk  etmek,  aşırı  riskli  bir  serüven;  hele 
Sedir Ormanı' na girmek, kesin bir ölüm, Gılgamış!" 
Ayağa kalkh ve ağır kolunu  kralın omzuna  koydu.  "Kal­
bindeki korku mu  alıp götürdü seni? Gel;  sana  tepenin başı­
na, tapınağa kadar eşlik edeyim; ne de olsa gün doğmak üze­
re.  Kutsal  İştar'ın,  Göklerin  Kraliçesi'nin  kapı  eşiğinde  dur. 
Kader Tableti'ni  ona kurban olarak sun;  dua  et ve  özür  dile. 
Onun değil,  Yedi Yargıç'ın hükmünü talep et.  Ve inan bana; 
hayatın bağışlanacak!" 
"Ölümlü olmadığından, kalbimdekini anlamıyorsun," dedi 
Gılgamış. "Kaderimin çağrısı geldi ve bu çağrıya yanıt vermek 
zorundayım!  Zar ahldı,  Enkidu.  Göklere  ulaşmak ya da bunu 
denerken ölmek, tek seçenek bu ... Benimle geliyor musun, yok­
sa bir korkak gibi arkada mı kalmayı yeğliyorsun?" 
"Gılgamış,"  dedi Enkidu.  "Gayet  iyi biliyorsun  ki  ölüm­
lülerin ölümünden korkmuyorum. Beni yaratan Efendi Enki, 
beni  görünüşte insan,  dayanıklılıkta tanrı yaph.  Kemiklerim 
bronz, kirişlerim bakır gibi ve kanım yok.  Boyum kısa da olsa 
on  adamın  gücündeyim!  Elimle  kapı  dikmelerini  parçalıyo­
rum; ayağımla duvarları deviriyorum; dizimle boğaya boyun 
eğdiriyorum.  Hayır,  Gılgamış;  kendim  için  korkmuyorum; 
senin  için  korkuyorum!  Çünkü  başarabileceklerin  kuşkulu; 
ancak kaybedeceklerin kesinlikle belli!" 
"Saygıdeğer bir konuşma," diye yanıtladı Gılgamış, "ama 
sonuçsuz.  Benimle  geliyor  musun;  yoksa  yalnız  başıma  mı 
yolculuk etmeliyim?" 
Enkidu,  başını  kuşkuyla  sallayarak  arkadaşı  kralı  süzdü. 
"Kader seni gerçekten de alt etmiş,"  dedi "ve seni  ikna etme­
nin yolu yok. ..  Seninle gelmeliyim, doshım." 
"Sana  güvenebileceğimi  biliyordum!"  dedi  Gılgamış  ve 
yoldaşını  kucakladı.  "Şimdi,  istikametimize  giden yol  nedir 
ve oraya nasıl varacağız?" 
106 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə