Zecharia Sitchin
"Yolu ben biliyorum; oraya nasıl varacağımızı bulmalı
yız," dedi Enkidu.
"Gel; hazırlıklarımıza başlayalım."
Yoldaşlar, diğer
ka
dınl
arı
uyandırmamaya özen göstererek
avluya indiler. Enkidu onu çağıramadan, Salgigti orada belirdi.
"Salgigti," dedi, "Son birkaç gündür uzaklardan gelip se
nin zevk kızlarını ziyaret eden yabancılar oldu mu?"
"Evet," dedi Salgigti. "Önümüzdeki sabaha kadar festival
günlerinde yola çıkması mümkün olmayanlardan, burada za
man ve para harcayan çok oldu."
"Güzel, güzel," dedi Enkidu. "Hepsi gemici miydi; yoksa
eşek sürücüsü müydü; ya da aralarında tüccar veya kervana
var mıydı?"
"Bazıları öyleydi, bazıları değildi... Biz soru sormayız."
"Oh, bu kadar erdemli olma, Salgigti," dedi Enkidu ve kı
kırdayarak arkasına bir şaplak indirdi. "Olur ya, diğerlerin
den daha iyi ödeme yapan oldu mu?"
"En savurganları, Amorlu tüccar Adadel oldu. Erek'te Batı
Ülke' den gelen bal ve hurma şarabı sattı; Mari'ye dönerken
yün ve tahıl götürüyor."
"Bu, bir kervan mı?"
"Hayır; yelkenli bir geminin kaptanı; kızlara böbürleni
yordu ... Gerçekten de son derece cömert bir müşteri oldu!"
dedi Salgigti, biraz da üzüntüyle. "Yarın yola çıkıyor."
"Mükemmel bir istikametr' diye fısıldadı Enkidu, Gılga
mış' a. Gözü, gece eşlikçisi olmuş iki kadının, gölgelerin ara
sından konuşmayı duymaya çabalayan görüntüsünü seçti.
"Benimle olan iki kadın, suyla dolu iki deri matara hazırla
sınlar," dedi Salgigti'ye, "ayrıca ekmek, peynir ve tatlı olarak
hurma ile dolu iki tane bez çanta."
Salgigti, kadınlara eli ile işaret etti ve yaklaştıklarında
Enkidu'nun isteklerini yerine getirmeleri için talimat verdi.
107
Ölmeyi Reddeden Kral
"Atılmış kıyafetleri nerede tutuyorsun?" diye Salgigti'ye
sordu Enkidu. "Erkeklerin unutup arkalarında bıraktığı giy
sileri?"
Kadın, bu tür giysilerin bir köşeye yığıldığı zemin kat oda
larından birine götürdü onları.
"Üstümüzü bunların bazılarıyla değiştirelim," dedi Enki
du Gılgamış' a.
"Ama bunlar yıpranmış ve kirli!" diye isyan etti Gılgamış.
"Bu yüzden de uygunlukları mükemmel," diye sertçe
yanıtladı Enkidu ve soyunmaya başladı. Durumu kavrayan
Gılgamış, her zaman yanında taşıdığı hançeri yeni kıyafetine
geçirmeyi unutmadan onu taklit etti.
"Adadel'in gemisi nasıl göı-ünüyor?" diye Salgigti'ye sor
du Enkidu.
Yelkenleri olduğunu yinelemek dışında fazla bilgi suna
madı.
"Bulacağız onu," dedi Enkidu, Gılgamış' a söz vererek.
Enkidu kıyafetini değiştirirken, tuttuğu bir sikke kesesin
den bir gümüş şekel çıkarıp Salgigti'ye uzattı. Parlak metalin,
havada tuttuğu yağ lambasının ışığında ışıldadığını görebili
yordu; başını minnetle eğdi.
"Kralın hizmetindeyim," dedi.
"Unutmadan," dedi Enkidu, "İlkbahar Festivali'ne kadar
dönmezsek giysilerimizi satabilirsin. Ama o zamana kadar
sen ya da kadınların bu konularda tek kelime etmeyeceksi
niz; yoksa yaratıcım Efendi Enki, hepinizi çarpar; her nerede
olursanız olun!"
Salgigti, başıyla onayladı. "Öyle olsun, Efendi Enkidu."
Adam, onu kucakladı ve geniş ağzından öptü. "Kadınla
rıma iyi bak!" dedi ona. Sonra ikinci kez düşününce, gidip
diğer iki kadını da kucakladı. "Geri döndüğümde ikiniz için
de birer gümüş şekel olacak!" diye söz verdi.
108
Zecharia Sitchin
"Haydi gel; gidelim," dedi Gılgamış, sabırsızlıkla. "Hala
Niglugal'la konuşmam ve oğlumla vedalaşmam gerekiyor ... "
"Ve gitmeye hazır olduğunda bütün şehri uyandırmış ol
duğundan emin olman mı?" diye söylendi Enkidu. "Saraya
dönersen bir daha asla ayrılamazsın; çünkü, o zamana kadar
Anu'nun eseriyle ilgili feryat çoktan yayılmış olur!"
"Adadel, güneş doğduktan kısa bir süre sonra yola çıkı
yor," dedi Salgigti onlara, başını eğerek.
Gılgamış, çevresine bakh. Gecenin karanlığı gerçekten
de yerini işgalci gündoğumuna bırakmak üzereydi. Enkidu,
yollukların durduğu çantaları tutuyordu. Salgigti, başı hala
hafifçe öne eğik, sessizce duruyordu. Yolluklara yardım eden
iki kadının, avlunun bir köşesinde aceleyle giyindiklerini gö
rebiliyordu. Başını kaldırıp üst kata bakh. Kısa süre içinde di
ğer kadınların uyanacağını ve bu yerin dedikoducu dişilerle
dolup taşacağını biliyordu.
Sinirli bir kahkaha patlath. "Bu bir şaka; hayatımın en gü
lünç ve en acı şakası!" dedi. "Burada, bir genelevde, kararımı
vermem istenirken gece hırsızı gibi duruyorum ... Kısmet bu
muydu, Enkidu?"
Enkidu yanıt vermedi.
"Aç kapıyı, zevk kadını," dedi Gılgamış Salgigti'ye, "ve
kaderimle yüzleşmeme izin ver."
***
Yüksek Rahip Enkullab, yatak odasında hizmetçi rahip tara
fından huzursuz ve rüyalarla dolu bir uykudan uyandırılmış
tı. Ürküntüyle uyandı ve öfkeliydi.
"Nöbetçi rahiplerin başı sizinle hemen konuşmak zorunda,"
dedi hizmetçi. "En acil konulardan biri olduğunu söyledi."
"Şafağa kadar bekleyemez miydi?"
"Yüksek Rahip' in hemen bilgilendirilmesi gerektiğini söy
ledi."
109
Ölmeyi Reddeden Kral
"Bana kıyafetimi ver ve onu içeri al öyleyse," dedi En
kullab.
Kısa süre sonra büyük bir y�ğ lambası tutan hizmetçi,
uzun boylu ve iriyarı bir adam olan ve giysisi onu saran deri
kemerden ayırt edilen nöbetçi rahiplerin başını içeriye ge
tirdi.
"Beni kıymetli uykumdan mahrum etmeye değer gördü
ğün şey, nedir?" diye sertçe ama öfkesizce sordu Enkullab.
"Kutsal Baba," dedi nöbetçi rahiplerin başı, "Göklerden
aşağıya bir kehanet, Anu'un eseri geldi..." Konuşması bitince
başını eğdi.
"Evet, evet; devam et!" diye bağırdı Enkullab.
"Düşen bir yıldız gibi, aydinlık yayarak göklerde belirdi.
Uzun, siyah bir nesne; gövdesi yılan gibi pürüzsüz, başı yüz
geçli bir balığın başı gibi, hslaması iri bir yılanınki gibi ... "
"Anu'nun eseri mi?"
"Göklerden geldi ve bir ölümlünün elinden çıkma değil,
Kutsal Baba."
"Tanrılara şükürler olsun!" diye haykırdı Enkullab. "Dua
larım yanıt buldu! Daha fazlasını, hepsini anlat!"
"Söylediğim gibi, düşen bir yıldız edasıyla belirdi... Yer
yüzü'ne yaklaştığında, Kutsal Bölge'ye yönelmiş gibi görün
dü. Ama sonra ... Sonra kralın sarayına doğru gider gibiydi."
"Bir kehanet için dua eden, bendim!" diye bağırdı Enkul
lab.
"Kutsal Baba, Anu'nun eseri Yeryüzü' ne kuzeyde, eski ka
nalın kıyısında gömülerek değdi."
"Devam et," dedi Enkullab ona.
"Aşağıya hızla inişi, bölgenin surlarındaki rahipler tara
fından görüldü. Bir grup, düştüğü yere aceleyle gitti. Vardık
larında, bir kalabalık, askerler ... Ve kral zaten oradaydı."
110
Dostları ilə paylaş: |