II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
Selma YEL
*
Özet
II. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde Sovyet ordularının mağlubiyeti
sonrasında Almanya yüzbinlerce askeri esir etmiştir. Bu esirler içinde önemli
bir bölümü Kafkasya ve Türkistanlı Müslümanlardır. Bu esir Sovyet askerle-
rinden birçoğu ya Alman baskısı ve savaş şartları sebebiyle açlıktan ölmeyi
ya da kurulması planlanan lejyon alaylarında görev almayı tercih etmek duru-
munda kalmışlardır. Ancak lejyon alaylarında görev alanların bazıları da başta
A. Fatalibeyli olmak üzere ülkelerinin bağımsızlığı için bu durumu bir fırsata
dönüştürmeye çalışmışlardır. Bu politika ve stratejinin takibinde Türkiye’nin
de gayriresmî bir şekilde desteği söz konusu olup, özellikle esir Türk ve Müs-
lümanlardan lejyon alayları kurulması hususunda başta Nuri Killigil olmak
üzere bazı emekli paşaların da telkin ve tavsiyeleri olmuştur. Bu paşalar, I.
Dünya Savaşı’nda gerçekleştirememiş oldukları Türk-İslam Dünyası’nın ba-
ğımsızlığı projesini bu defa gerçekleştirebileceklerini sanmışlardır. Alman lej-
yon alaylarında görev alan Kırımlı, Azerbaycanlı ve Türkistanlı askerler Sov-
yet ordusuna karşı askeri muharebelere iştirak ederken, Sovyet cephesinde de
yine bu lejyonlara karşı savaşan birlikler içinde çok sayıda Türk ve Müslüman
bulunmaktadır. A. Fatalibeyli, bu süreçte 1943’te Azerbaycanlı esir askerlerin
İrtibat Heyeti’ne tayin edilerek, Almanya’nın sözde organizasyonu olan Azer-
baycan Ulusal Komitesi’nin başkanlığına oybirliğiyle seçilmiştir. Böylece,
Berlin’de Milli Azerbaycan Kurultayı’nı tertip etmek suretiyle bir taraftan da
sürgündeki muhalifler ile Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanabilmesi için si-
yasi yönden de mücadeleye devam etmiştir. Almanya’nın amacı Rusya’yı bu
*
Prof.Dr., Gazi Üniversitesi
104
SELMA YEL
şekilde müşkül vaziyete sokmaktır. 22 Nisan 1945’te savaşın sona ermesini
müteakiben lejyon alaylarında yer almış olan Sovyet vatandaşı Müslümanlar
için zor bir dönem başlamıştır. Sovyet Rusya tarafından ele geçirilenlerin bü-
yük kısmı ya öldürülmüşler ya da çalışma kamplarına sevk edilmişlerdir. A.
Fatalibeyli de Rusya tarafından tutuklanmamak için Berlin’den ayrılmış ve
Kuzey İtalya’da ABD Kara Kuvvetleri’ne teslim olmuştur. Bu süreç içinde
bazı Azerbaycanlılardan Türkiye’ye gelenler de vardır. A. Fatalibeyli ve Nuri
Killigil Paşa ve onlar gibi düşünenler, Türk dünyasının bağımsızlığı için o ta-
rihlerde gerçekleşmesi mümkün görünmeyen bir hayalin peşinden gitmişler-
dir. A. Fatalibeyli ve Nuri Killigil, 20. yüzyılda bu idealler ekseninde yaşamış
birçok isimsiz kahramandan sadece ikisidir. Türkiye de devlet olarak gayri-
resmî olarak bu mücadeleye destek vermiştir. Ancak büyük devletler hayal
değil, gerçekleşmesi mümkün olan planlamalar yapmalı ve bunların peşinden
giderek takipçisi olmalıdırlar. Aksi takdirde bu tür planlamaların başarısız ol-
ması halinde bedelini masum sivil halk ödemektedir. I. Dünya Savaşı sonunda
Azerbaycan, Dağıstan ve Revan Bölgesi Müslüman halkının Ermeni ve Rus
zulmüne maruz kalmasına mani olmak için Osmanlı Devleti gerekli tedbirleri
almaya çalışmasına rağmen, Türkiye, II. Dünya Savaşı sonunda başta Kırım
ve Ahıska Türkleri olmak üzere Müslüman halkın, Stalin tarafından sürgün
edilmesine tamamen kayıtsız kalmıştır.
Anahtar Kelimeler: Almanya, Sovyet Rusya, Stalin, Hitler, İsmet İnönü,
II. Dünya Savaşı, Lejyon Alayları, Nahçıvanlı A. Fatibeyli, Nuri Killigil, Re-
van, Kırım, Ahıska.
II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
105
THE ORGANIZATION OF GERMAN LEGION REGIMENTS IN
WORLD WAR II: TURKEY AND ABDURRAHMAN FATALIBEYLI
OF NAKHCHIVAN
Abstract
After the defeat of the Soviet armies on the eastern front in World War II,
Germany captured hundreds of thousands of soldiers. A significant part of
these prisoners were Muslims of the Caucasus and Turkistan. Many of these
captured Soviet troops either had to die on starvation due to German pressure
and the conditions of war, or to take part in legion regiments planned to be
established. However, some of the regents in the legion regiments tried to turn
this situation into an opportunity for the independence of the countries, espe-
cially A. Fatalibeyli. Following this policy and strategy was the unofficial sup-
port of Turkey, and some pensioners, especially Nuri Killigil, put forward in-
culcation and suggestions for the establishment of legion regiments especially
from captive Turks and Muslims. They believed that this time they could re-
alize the independence project of the Turkish-Islamic World, which they had
not brought about in World War I. While Crimean, Azerbaijani and Turkistan
soldiers participating in German legion regiments were joining the military
combat against the Soviet army, there were many Turks and Muslims fighting
against these legions on the Soviet front, as well. A. Fatalibeyli was appointed
in 1943 to the Azerbaijani prisoners’ contact delegation and was unanimously
elected to chairmanship of the Azerbaijani National Committee, the so-called
organization of Germany. Thus, by organizing the National Azerbaijan Con-
gress in Berlin, he continued his struggle with dissenters in exile in the politi-
cal direction in order for Azerbaijan to gain independence. The aim was to put
Russia in such a difficult position. On April 22, 1945, following the end of the
war, a difficult period began for the Muslims of Soviet citizen, who had been
involved in legion regimes. Most of the seizures by Soviet Russia were either
killed or referred to labor camps. A. Fatalibeyli also left Berlin not to be ar-
rested by Russia and surrendered to the US Land Forces in Northern Italy. In
that process, some Azerbaijani people also came to Turkey. A. Fatalibeyli and
Nuri Killigil Pasha and those who thought like them pursued a dream that
didn’t seem probable to be realized for the independence of the Turkish world
at that time. A. Fatalibeyli and Nuri Killigil are only two of the many nameless