II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
109
Türk asıllı toplulukların bir devlet politikası olarak hızlı bir şekilde cep-
heye gönderilip gönderilmediği kesin olarak bilinmese de, nüfusları ile oran-
landığında Türk asıllı askerlerin Ruslardan en az beş kat daha fazla cepheye
gönderildiği görülmektedir.
6
Hem savaş bilgisi hem de savaş silahından yok-
sun olarak Kızıl Ordu’yu savunmak için cepheye sürülen milyonlarca Türk
asıllı gençten birçoğu kısa bir zaman sonra Nazilere esir düşerek kendilerini
neyin beklediğini bilmeden Ukrayna üzerinden Polonya, oradan da Almanya
içlerine giden trenlere bindirilerek kamplara nakledilmişlerdir.
7
Kızıl Ordu mensubu esirlerin yüzde seksene yakınının hayatını kaybet-
mesinde bir başka faktör de, devasa geniş bir alana sahip olan Sovyetler Birliği
topraklarında bu askerlerin hem kendi ülkelerinde Kızıl Ordu’da, hem de ken-
dilerini esir eden Nazi Almanyası ordusunda çok uzun mesafeleri yaya olarak
ve kendi imkânları ile yürümeye zorlanmalardır.
8
Bu askerlerin çoğu takatsiz-
likten yerde sürünecek derecede hastalanarak hayatını kaybederken, yürüyüş
konvoylarını takip edemeyip geride kalanlar ve yürüme gücünü kaybederek
bitkin kalanlar Nazi Alman askerleri tarafından vurularak öldürülmüşlerdir.
9
6
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 125, 126.
7
Cengiz Dağcı, Hatıralarda Cengiz Dağcı, İstanbul, 1998, s. 111; Çelik, II. Dünya Sa-
vaşında, s. 130, 131. Esir edilen Kızıl Ordu mensupları süratle bölgeden uzaklaştırılarak önce-
likli olarak Ukrayna üzerinden Polonya topraklarında bulunan kamplara nakledilmişlerdir. Tür-
kistan asıllı askerler ilk etapta Kızıl Ordu mensubu oldukları için Sovyetler Birliği kökenli esir-
ler kategorisinde kayıtlara geçmiştir. Türk asıllıların Slav kökenlilerden ayrılmadığı dönem-
lerde kendileri için bir kayıt tutulmadığından gerek esir edilen, gerekse esir kamplarında hayat-
larını kaybedenlerin hepsi “Soyvetler Birliği Askeri” olarak kayıtlara geçmiştir. Ölüm oranları
ile verilecek bir örnek olarak sadece Czestochova Kampı’na bakmak yeterlidir. 1942 yılının ilk
dört ayında bu kamptaki 90 bin Kızıl Ordu askerinden sadece 3 bini hayatta kalmayı başarabil-
miştir. Dönemi yaşayan esirlerden olan Kırım kökenli Cengiz Dağcı, Uman Kampı’nda yaşa-
dıklarını şu şekilde ifade etmektedir:”Kampta ölenlerin sayıları günden güne artıyordu. Ceset-
ler barakalardan çıkarılıp tuvalet olarak kullanılan çukurların az ötesine yığılıyordu. Bakınca
cesetlerden sanki bir duvar oluşuyordu. Esirler bu durumu görüyorlar ama sesli bir tepki ve-
rildiğinde kendilerine de ateş edilir korkusu ile sadece susuyorlardı.”. Söz konusu roman, 2014
yılında Türkiye’de Kırımlı adı altında filme çekilmiştir.
8
Manisa’da Safter Bakülü ile 27 Kasım 2015’te Azerbaycan İlimler Akademisi Tarih
Enstitüsü’nün ve Azar Tv’nin ortak yapmış olduğu Belgesel çekimi için yapılan görüşmede bu
hususa da değinmiş; açlık, soğuk ve günlerce süren yürümeler esnasında birçok esir arkadaşının
yollarda öldüğünü ifade etmiştir. Ukrayna’da kendisi de açlıktan bilincini kaybetmek üzereyken
karlar arasında bulduğu bir kartof’u (patates) gizlice alıp çiğ olarak yedikten sonra gözünün
ferinin geldiğini ifade etmiştir.
9
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 135; Safter Bakülü de bu duruma çok sık şahit oldu-
ğunu ifade etmiştir.
110
SELMA YEL
Nazi Almanyası tarafından Sovyet topraklarında işgal edilen bölgeler,
“Almanya’nın Hemen İlhak Edeceği Bölgeler”, “Sivil bir Yönetim ile İdare
Edilecek Bölgeler” ve “Askeri Saha Olarak Kullanılacak Bölgeler” olmak
üzere üçe ayrılmıştır. Yine savaşın akabinde işgal edilen yerlerde kurulacak
sivil idarelerin Alfred Rosenberg’in
10
başında olduğu bakanlığa bağlanacak
olması idari alanda büyük bir kargaşaya da sebep olmuş olsa da, savaşın so-
nuna kadar bu bölgeler askeri alan olarak kalmıştır.
11
Doğu Bakanı Rosenberg işgal bölgelerinin planlarını hazırlayarak onların
sınırlarını belirlemiştir.
12
Bakanlığın Dış Politika Ofisi, Doğu Bölümü siyasî
dairesinin başına getirilen Georg Leibbrandt
13
, kendisine verilen bölgeyi beş
ana daireye bölerek yönetme niyetindedir. Kadrosunu kuran Leibbrandt, Otto
Bräutigam’ı Genel Siyaset Dairesi, Ewalt von Kleinst’ı Ostland Dairesi, Wil-
helm Kinklerin’i Ukrayna Dairesi ve Prof. Gerhard von Mende’yi de Kaf-
kasya ve Türkistan Dairelerinin idarelerinden sorumlu olarak görevlendirmiş-
tir. Özellikle Prof. von Mende’nin
14
Kafkasya ve Türkistan Dairesi’nin ba-
şında bulunması önemli bir gelişmedir. Zira bölge ve Rusya Müslümanları ile
10
“Alfred Rosenberg”, https://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_Rosenberg, (1.10.2016’da
erişildi). 1929’da Alman Kültürü İçin Savaş Birliği’nin kurucusu olan Alfred Rosenberg,
1930’da Reichstag milletvekili olmuştur. Nazilerin iktidara gelmesinden sonra Nisan 1933’te
Nazi Partisi Dış Politika Bürosu’nun şefi olurken, Haziran 1933’te Reich Yöneticisi rütbesi,
1934’ten itibaren Hitler’in görevlendirmesiyle partinin bütün manevi ve ideolojik eğitim ve
öğretim işlerinin denetiminden (Rosenberg Bürosu) sorumlu olmuştur. Rosenberg bir anlamda
partinin Şef İdeoloğu gibi birçok görevde bulunmuştur. Rosenberg, II. Dünya Savaşı’nın baş-
langıcında Hitler’in, Norveçli faşist Vidkun Quisling ile Norveç’te gerçekleştireceği Nazi yan-
lısı darbe planını görüşmesini temin etmiştir. Fransa’nın teslim olmasından sonra, ele geçirilen
sanat ürünlerini Almanya’ya getirmekle görevlendirilmiştir. 17 Haziran 1941’de işgal edilen
doğu topraklarının yönetimini üstlendi. Rosenberg savaşın sonunda Mayıs 1945’te Holstein’a
kaçmışsa da ABD askerî polisleri tarafından yakalanmıştır. Nürnberg duruşmalarında savaş
suçlusu olarak hüküm giymiş ve idam edilmiştir.
11
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 71.
12
İşgal edilen Rus topraklarında kurulacak imparatorluk komiserliklerini (Reichskomis-
sariat) planlayan Hitler, bunların sınırlarını da belirlemiştir. Bunlar yine kendi aralarında Genel
Bölgeler (Generalbezirk) ve yine bu bölgeler de kendi aralarında savaş bölgelerine (Kriegsge-
bite) ayrılmış durumdadır.
13
“Georg Leibbrandt”, https://en.wikipedia.org/wiki/Georg_Leibbrandt, (01.10.2016’da
erişildi).
14
“Gerhard
von
Mende”,
https://en.wikipedia.org/wiki/Gerhard_von_Mende,
(01.10.2016’da erişildi).