II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
117
Papen ile yakın ilişkide olan Nuri Killigil’in önemli tesir ve yönlendirmesi
olmuştur. Ancak Nuri Paşa’nın da bu ilişkiler ağını kurarken Türk hüküme-
tinden habersiz ve izinsiz davrandığını düşünmek mümkün değildir.
37
22 Ağustos 1941 tarihli Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye ile ilişki-
lerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Dr. Ernst Woerman tarafından Bakan-
lık Müsteşarı Weizsaecker’e ivedi kaydıyla gönderilmiş olan rapor, Tür-
kiye’den gelen önemli bir konuk ile ilgili olup şöyledir: “Elçi Von Rintelen
telefonla Sayın Reich, Dışişleri Bakanlığı’na Büyükelçimiz Von Papen’den
bir mektup geldiğini ve bu mektupta Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın
Leipzig Fuarı nedeniyle Berlin’e geleceğini ve bu arada Dışişleri Bakan-
lığı’nda da görüşmelerde bulunacağını belirttiğini bildirmiştir.”
38
Aynı rapora
göre: “...Bir soru üzerine Nuri Paşa, kendisinin şu anda Türk hükümetinden
gizli hareket etmediğini de vurgulayarak, Berlin seyahatine çıkmadan önce
Başbakan’ı ziyaret ettiğini ve Başbakan’ın da kendisinin planlarından haber-
dar olduğunu bildirmiştir.” Aynı rapora göre: “1- Nuri Paşa, Almanya ve Tür-
kiye’nin ittifak kurmaları halinde Sovyetler Birliği’nin yıkılarak, bu planın
gerçekleşmesinin kesinlikle mümkün olduğu görüşündedir. Bu konuda gerekli
kamuoyu oluşmuştur ve Sovyetler Birliği’nde bu yönde gerekli askeri başarı-
ların elde edilmesi durumunda Türkiye, Almanya ile ittifak kurmayı kesinlikle
kabul edecektir. 2- Bu düşüncelere Türkiye’de hangi çevrelerin katıldığı ko-
nusundaki soruya Nuri Paşa (ordunun büyük bir kısmının bu düşüncelerden
yana olduğunu söylemiş) ve gerektiğinde bu konuda önemli bir rol oynayacak
Kafkasya cephesinde komuta yetkisine sahip akrabası olan bir generalin adını
vermiştir.” “Nuri Paşa, Almanya’nın bu konuda hazırlık olarak yapabileceği
yardım konusunda da şunları söylemiştir: a) Türk halklarının yaşadığı bölge-
lerde, yönetim… Müslüman halka verilmelidir. Bu konuda şu andaki koşul-
larda ilk akla gelen Kırım’dır. b) Türk soyundan gelen savaş tutsakları ayrıl-
malı ve 1. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi özel bir kampta toplanmalıdır. Bu
konudaki en basit ölçü, ilk aşamada, Müslüman savaş tutsaklarının bu yolla
37
Murat Bardakçı, “Aradan Tam 62 Yıl Geçti Ama Hala Kendi 11 Eylülümüzü Aydınla-
tamadık”,
Habertürk, 18 Eylül 2011. Ayrıca bkz. Selma Yel, “Azerbaycan Cumhuriyeti Dev-
letinin Kuruluşunda Türkiye’nin Yardımları İlhak Amacına mı Yönelikti?”, Ankara Ünivrsitesi,
Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, S 24, Kasım 1994, s. 563-578; Çelik, II.
Dünya Savaşında…, s. 244; Nesiman Yakuplu, Azerbaycan Lejyonerleri, Bakı, 2005, s. 36.
38
Uğur Mumcu, 40’ların Cadı Kazanı, s. 11, 12.
118
SELMA YEL
bir araya toplanmasıdır. Daha sonra bu tutsaklar arasından Pan-Turancılık ha-
reketi için özel bir birlik oluşturulacaktır.”
39
Woerman, 17 Eylül 1941 günü “U St. S. Pol No: 83” sayılı gizli rapo-
runda ise şu tespitlere yer vermiştir: “… Nuri Paşa’nın bana açtığı fikirleri
Ankara’daki büyükelçiliğimizin gönderdiği raporlarla da genel hatlarıyla bi-
linmektedir... Bu görüşler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1- Pan-Turancılık
hareketinin amacı bugünkü Türkiye sınırları dışında kalan Türk halklarına öz-
gür bir devlet yapısı kazandırmaktır. Yani, bu bölgeler Türkiye tarafından
alınmayacak, fakat siyasal olarak Türkiye’ye bağlanacaktır. 2- Nuri Paşa’ya
göre bu halklar ilk planda bugüne kadarki Sovyetler Birliği sınırları içinde
kalan ve Kuzey İran’da (Azerbaycan’da) yaşayan Türk soyundan gelen halk-
lardır. Sovyetler Birliği’nde öncelikli olarak Azerbaycan ve Azerbaycan’ın
kuzeyinde yer alan Dağıstan talep edilmekte, ayrıca Kırım ve Volga Irmağı
ile Urallar arasında kalan, yukarıda kuzeye çıkarak Tatar Sovyet Cumhuri-
yeti’ne kadar uzanan bütün bölgenin tamamı istenmektedir. Bu arada bu böl-
gelerde yaşayan Türk halklarının da bazı yörelerde çoğunlukta, bazı yörelerde
de azınlıkta oldukları kabul edilmektedir. Bölgelere ayrıca bütün Türkistan
toprakları katılmakta ve doğuya doğru bir sınır çizilmeyip açık bırakılmakta-
dır. 3- Benim, Atatürk’ün siyasetine uygun olarak Türkiye’nin tam bir milli
devlet olarak kalacağı ve bugünkü devlet sınırları dışında herhangi bir hedefi
olmadığı şeklindeki karşı görüşlerimi Nuri Paşa (Atatürk’ün düşüncelerinin
bir zorunluluk siyaseti olduğu ve gerekçesinin de Sovyetler Birliği’nin yarat-
tığı korku olduğu) biçiminde yanıtlamıştır. Almanya ile birlikte ve özellikle
de Sovyetler Birliği’nin parçalanmak üzere olduğu şimdiki konumumuzda da
bu gerekçe kalkmış. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi bu Türk çabaları
teritoryal amaçlı değilmiş. 4- Kendisinin bu görüşleri için öncelikle Türk hü-
kümetinin ve Türk halkının kazanılması gerektiği biçimindeki karşı görüşümü
de Nuri Paşa (Bütün Türk halkının bu görüşlerden yana kazanılabileceğini ve
uygun zamanı gelince bu düşünceleri kendi düşüncesi olarak benimseyecek
bir hükümetin iktidarı kesinlikle ele geçireceğini) söylemiştir.”
40
Woerman’ın 27 Eylül 1941 tarihli ikinci raporunda vermiş olduğu bilgi
ve değerlendirmeler aynen I. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi Kafkasya’da
39
Mumcu, 40’ların.., s. 14, 15.
40
Mumcu, 40’ların…, s. 13.