Paranormal fenomen



Yüklə 222,56 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/83
tarix13.11.2017
ölçüsü222,56 Kb.
#10171
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   83

KOZMİK VARUK OLARAK  İNSAN
ı lı')■>¡^irmektedir.  Newton  daha  da  ileri  giderek,  tüm  cisim­
lerin yoğunlaşmış eterden oluştuğunu  ileri sürmüştür.
Bundan 150 yıl evvel katran, parafin,  fenol gibi maddeleri 
keşfeden  Alman  kimya  ve  doğa  bilimcisi  Cari  Ludwig  von 
Keichenbach  (1788  -   1869)  "Odkraft  yaşam  enerjisi"  olarak 
.allandırılan bir deney başlattı. İnsan ve diğer organik ve inor­
ganik maddelerin çevresinde oluşan mistik bir parlaklık, "Od" 
.ulında bir ışımanın teknoloji yardımı olmaksızın hassas insan- 
l.ır  tarafından  algılanabileceğini  düşünüyordu.  Yaptığı 
deneylerle yüzlerce kez reddedilemez kanıtlar getirdiği halde, 
lıilim  adamları  tarafından  hayatı  boyunca  eleştiri  konusu 
olmaktan  kurtulamadı.  Tüm  çabalarına  rağmen  kendine  bu 
"parlak  ışımayı"  görme  yetisi  kazandıramadı  ve  bir  teknoloji 
j>,diştiremedi.  Yalnızca çok hassas (duyu  ötesi  algı yetenekleri 
gelişkin)  ile  daha  az  hassas  insanların  olduğunu  biliyordu, 
deneyleri durumun böyle olduğunu göstermişti.
Aynı dönemde İngiliz fizikçi James Maxwell (1831 -1879), 
ilaha  ince  bir  strüktürden  oluşan,  yani  görünür  maddeden 
daha  ince  olan  eterin  varlığını  doğruladı.  Einstein  hayatı 
boyunca eterin varlığı konusunda fikir değiştirdi. Ancak eterin 
varlığı olmaksızın sonsuz evren boşluğunun fiziksel bir karak­
terinin  olamayacağı  çeşitli  bilim  çevrelerince  farz  ediliyordu. 
13ir kısım bilim adamına göre tüm evrenin belli  fiziki yasalara 
uyum  göstermesi  ve özellikle  de  izafiyet  teorisi  eterin  varlığı 
olmadan  düşünülemezdi.  Hatta  ünlü  fizikçi  Bertram  Russel 
hidrojen  çekirdeğinin  ve  elektronun  herhangi  bir  yerde 
yoğunlaşan  eterden sıkışarak görünür hale geldiğini  söyleye­
cek  kadar  ileri  gitti.  (Aslında  elektronu  hiçbir  zaman  göre­
meyeceğimizi  biliyoruz,  çünkü  elektron,  ışık  parçacığı  onu 
gösteremeyecek kadar küçüktür.)
Hem  kadim  öğretiler  hem  de  bilimsel  incelemeler,  bizi 
başlangıçtan  beri  var olan  bir kozmik enerjinin olması  gerek­
tiği  düşüncesine  sevk  ediyor.  Bu  öyle  bir  enerjidir  ki,  maddi
19


PARANORMAL  FENOMEN
olan her bir varlık ondan türemiştir ve o olmadan fiziki dünya 
var olamayacağı gibi, fiziksel yasalara da tabi olması mümkün 
değildir.  Sigmund  Freud'un  öğrencilerinden,  ve  en  radikal 
psikiyatrist/  psikanalist  olarak  tarihe  adını  yazdıran 
AvusturyalI  doktor  Wilhelm  Reich  (1897-1957),  organiz­
maların  "orgon"  adı  verilen  kozmik  enerjiyi  alıp  verdiğini, 
başka  bir  deyişle  bedenin  sürekli  olarak  bu  enerjiyle  şarj  ve 
deşarj  olduğunu  varsaymaktaydı.  Reich,  her  organizmanın 
elektriksel  gerilime  sahip  olduğunu  ancak  onun  yanında  bil­
imsel olarak henüz elektromanyetik enerji teorisi çerçevesinde 
açıklanamayan örneğin "vücut manyetizması" gibi fonksiyon­
ları  bulunduğunu  söylemiştir.  Günümüzde  gelişen  tıp  bilim­
inin  yeniliklerini  takip  eden  bazı  hekimler,  bu  fonksiyonları 
kullanmaktadırlar.
Reich'ın "orgon" enerjisi belli bir kütleye sahip değildir, o 
başlangıçta,  henüz  madde  oluşmadan  önce  mevcut  durum­
dadır.  Çeşitli  dalgalardaki  orgon  enerjileri  yoğunlaşıp  birbir- 
leriyle  etkileşip  kaynaştıkça,  madde  daha  evvel  bulunmadığı 
bir  yerde  ortaya  çıkabilirdi,  üretilebilirdi.  Benzer bir  biçimde 
artık  oluşmuş  olan  maddeyle  etkileşime  giren  orgon,  daha 
önce  orada  bulunmayan  yeni  formlar  meydana  getirebilirdi. 
Modem parçacık fiziği bilimi, bizlere Reich'ın orgon enerjisine 
benzer bir enerjiye işaret etmektedir: Nötrino enerjisine...
Yaklaşık  15  milyar  yıl  evvel  meydana  gelen  Büyük 
Patlama  (Big  Bang)  sonrasında  bugün  evrende  var  olan  tüm 
madde  ufacık  bir  noktadan  saçıldı  ve  şişen  bir  balon  misali 
genleşerek  evreni  genişletmeye  bugün  de  devam  ediyor. 
Henüz  patlamadan  sonraki  ilk  saniyede  100  milyar  derece 
ısıda  temel  parçacıklar  saçılmıştı;  milyarlarca  nötron,  proton 
ve  elektron,  foton  (ışık  parçacıkları)  ve  nötrinolar...  Evrenin 
bu  ilk "çorba"  ortamında nükleer tepkimeler sonucunda elek­
tromanyetik kuvvetlerin etkisiyle proton ve nötronların çeşitli 
dizilimleriyle toplam 92 çeşit atom çekirdeği oluştu. En ağır 92 
proton ve 146 nötron ile uranüs atomu, en hafifi ise bir proton
20


KOZMİK VARLIK  OLARAK  İNSAN
ve bir elektrondan oluşan hidrojen atomudur. Hidrojen oluşan 
ilk kimyasal elementtir ve bugün evrenin %90'mı oluşturmak­
tadır.  Geri  kalan  %9  helyum,  %1  ağır kimyasal  elementlerdir. 
Bu toplam 92 temel yapı elementi çok çeşitli moleküllerde bir- 
leşip  doğadaki  eşsiz  madde  varyasyonlarını  meydana  getirir. 
Hem  canlı hem  de  cansız  madde hep  bu  aynı  temel  yapı  ele­
mentlerinden türemiştir. Bir taş, bir avuç toprak veya bir kitap, 
bir  böcek,  çiçek  veya  insan;  hepsi  temelde  aynı  maddenin 
varyasyonlarıdır...
Bu kitapta, maddenin konumuz için hayati önem arz eden 
bir özelliği  ele alınacaktır,  o da maddenin belli  koşullar altın­
da enerji üretme potansiyelidir.
Doğada enerjinin çeşitli biçimleri bulunmaktadır; ısı ener­
jisi,  hareket  enerjisi,  radyasyon...  Alman  bilim  adamı  Robert 
von Mayer (1814-1878) 100 yıl kadar önce enerjinin çok önem­
li bir özelliğini  keşfetmişti:  Enerji  öyle bir şeydi  ki,  ne yoktan 
üretilebilirdi ne de yok olabilirdi. Sadece bir formdan başka bir 
forma geçiş yapabilirdi. Aynı yasa madde için de geçerlilik arz 
ediyordu.  Bu  iki  temel  fizik  yasasını  büyük  alman  bilim 
adamı, 20.yüzyılın en büyük kuramsal fizikçisi Albert Einstein 
(1879-1955),  madde  ve  enerjinin  aynı  oluşumun  iki  farklı 
varyasyonu olduğu iddiasıyla birleştirmişti.
Einstein'ın görecelik (rölativite) teorisine göre belli şartlar 
altında madde enerjiye, enerji de maddeye dönüşebilmektedir. 
Görecelik  kuramının  bize  ulaştırdığı  çok basitçe  sonuca  göre 
rnerji, bir kütlenin ışık hızının karesiyle çarpımına eşittir. Dahi 
bilim adamı bilim dünyasına çok şık bir formül kazandırmıştı: 
E = mc2 (E= enerji, m  = kütle, c2 = ışık hızının karesi) Bu for­
müle göre belli bir kütleyi ışık hızının karesiyle çarptığımızda,
o kütlenin barındırdığı enerjiyi hesaplamış oluyoruz.
Görecelik  kuramı bizi  çok  önemli  bir sonuca  ulaştırmak­
tadır. Işık hızının karesi o denli büyük bir sayıdır ki  (ışık hızı, 
299792458
 metre/saniyedir, yani kabaca saniyede 300 bin kilo­
21


Yüklə 222,56 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   83




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə