Bu Mach-Einstein vakasına kısa bakıştan neler öğrenebiliriz? Önce
yerleşik kanılara, düşüncelere ya da “bilimin büyük dönüm noktalananın
ya da “büyük ıartışmalar”ın yerleşik yorumlarına giivenmemeyi,
arkalarında ilgili alanın önde gelen bilginlerinin dikildiğini görsek bile.
İkinci olarak yerleşik kanılardaki hataların ortaya çıkarılması için çoğu
kez ayrıntılı arşiv taramalarına gerek olmadığını, ünlü bir iki kitabın titiz
bir okumasının buna yeteceğini. Üçüncü olarak böyle bir okumanın
yerleşik yorumların büyük bir çoğunlukla yalnızca yanlış değil, aynı
zamanda tanımladıkları olaylara oranla çok daha basite kaçan (ve çok
daha cahilce) şeyler olduklarını gösterdiğini. Böylece, dördüncüsü, ge-
nellikle şaşırtmalı Mach-Einstein bulmacasına bağlanan “ger-
çekçilik”/“pozitivizm” tartışması gibi, şu “büyük meseleler” diye anılan
konuların dikkatsizlikler ve yanlış anlamaların neden olduğu, tarihsel bir
analiz yapılmadan (az önce ikinci derste bahsettiğimiz basit bir analiz)
kendi başlarına alındıklarında bilim ve bilgi hakkında bize hiçbir şey
öğretmeyen sahte muharebeler olup olmadıklarından kuşkulanmayı.
Burdan da, beşinci olarak, bu tür konuları çözümlediğini iddia eden
felsefi sistemlerin gerçek sanatçıların taklidini çıkaran insanların
yaptıklarından farklı bir şey yapmadığını, aralarındaki tek farkın bu
sanatçılar hiç olmazsa ne yaptıklarını bilirken ötekilerin onu da
bilmediğini. Ve aynı “büyük mesele”ye ya da aynı “büyük adım”a ya da
aynı “dev- rim”e farklı açıklamalar getirmeye çalışan farklı sistemlerin
karşı karşıya gelerek, ellerindeki gerekçeler ve karşı-gerekçelerle gi-
riştikleri felsefi savaşların her zaman içi boş lakırdılar olduğunu.
51
Lakırdının hiç kuşkusuz -bu da altıncı ders-, karmaşık bir tarihsel süreci
anlama ve ona nüfuz etme yeteneğinden yoksun tüm kişiler açısından,
hem cahilliklerini sergileyip hem de felsefeci olarak kalabilmek için, hattâ
sundukları bön modellerle yetinmeyenlerden daha “akılcı” oldukların
iddia edebilmek için
51. Bohr örneğinde edilen lakırdılar konusunda bkz. benim Dipnot 50'de geçen makalem.
Kopernik Devrimi çevresindeki lakırdılar için bkz.
Against Method
(Londra 1973) ve
üçüncü genişletilmiş basım
Wider den Methodenzwang
(Frankfurt 1986).
bulunmaz bir nimet olduğunu. Yedinci olarak, bunun bizi zaman zaman
biraz daha ileri gitmeye, şu sözüm ona mevzulan oluşturan olaylara
eleştirel bir göz atmaya ve olayları yaşayan insanları haklarında anlatılan
peri masallarının elinden “kurtarmaya”
52
teşvik etmesi gerektiğini. Böyle
bir faaliyetin kendi içinde son derece ilginç olduğunu, çünkü bizi büyük
ve sık sık hiç beklenmedik sürprizlerle karşılaştırdığını. Eğer tarihimizin
ve felsefemizin, şu gerçek dünyanın anahatlarını veriyorum diye poz
kesen seraplardan daha fazla bir şey olmasını istiyorsak, bunun bir
zorunluluk olduğunu.
EK, 1988
Gereon Wolters bir dizi makale ve bir kitapla Mach’ın
Physi- kalische
Optik
’in önsözünün (görelilik teorisinin eleştirisinin yer aldığı), Mach’ın
oğlu Ludwig tarafından yazılmış uydurma bir önsöz olduğunu
göstermeye çalışıyor. Wolters’in argümanları, biraz dolaylı olsalar da,
oldukça güçlü ve Mach külliyatına değerli bir katkı. Fakat bunların kabul
edilme nedenlerinden bazıları konusunda aynı şeyi söyleyemem. Öyle
anlaşılıyor ki birçok insan, bugün hemen herkesin Kutsal Kitap gibi
gördüğü bir teoriyi reddeden birine, aman ne büyük bir hata işlemiş
gözüyle bakıyor: Eğer Mach göreliliği reddettiyse felsefesi de haydi
haydi berbat bir şey olmalıdır. Bu su katılmamış dogmatizmdir! Bir
durum hakkında karar merci genel kabuller değil argümanlardır. Ve fi-
ziksel, fizyolojik ve psikolojik süreçlere birleşik bir açıklama getirmeye
çalışmış bir Mâch’m, fiziksel ve psikolojik uzay-zaman arasındaki eski
ikiliği sürdürmekle de kalmayıp onu -Planck yorumunda- daha da
güçlendirmiş olan bir uzay-zaman teorisine karşı çıkabileceğini çok rahat
tasavvur edebiliyorum: görelilik, Mach’ta, duyumların ötesine geçtiği ve
dolayısıyla çok ileri gittiği için değil, yeterince ileri gitmediği için mesele
yapılmıştır.
52. Büyük Atman şair ve filozofu G.E. Lessing, büyük ve bahtsız tarihsel şahsiyetleri
tezgahtarlar, akademisyenler ve asılsız söylentiler elinden kurtarmak amacıyla bir dizi
“Rettungeıf yazmıştır.
Vni. ARİSTOTELES’İN KONTİNYUM VE
MATEMATİK TEORİSİ ÜZERİNE
BAZI GÖZLEMLER
1.
Fizik'm.
ii/2. ve
Metafizik"in
XIII/3. Kitabı’nda* Aristoteles, matematiksel
nesnelerin doğasını ele alır.
1
Verdiği açıklama oldukça sadedir ama alternatif
görüşlerle başa çıkmak ve yapılan birtakım yanlışlan bertaraf etmek amacıyla
uzun ve ayrıntılı tartışmalara girer. Ben bu tartışmalara girmeyeceğim;
bunların nasıl yorumlanacağı üzerine dönen modern tartışmalardan söz etmek
ya da bunlar hakkında görüş bildirmek gibi bir niyetim de yok. Yal-
* Bu kitaptan alıntıları çevirirken İngilizce metni esas aldık ve zaman zaman da kitabın Ahmet
Arslan çevirisinden yararlandık,
Metafizik,
Ege Ün. Ed. Fak. Yay., İzmir 1985 (ç.n.)
1. Dr. Rafael Ferber makalemin ilk halini okudu, geniş açıklamalarda ve nasıl
geliştirilebileceği konusunda çeşitli tekliflerde bulundu. Tekliflerinden bazılarını uygun
bularak metni yeniden kaleme aldım.
Dostları ilə paylaş: |