(8, 9, 10). Makrofajlarda MHC-Class II ve diğer yüzey moleküllerinin artmış ekspresyonu
izlenir (11). Sarkoidozda makrofajın artmış antijen prezante etme kapasitesi antijen veya
antijenlerin tetiği çekmesini ve olayı başlatmasını stimüle eder. Bu alveolar makrofajlar
antijeni tanır, işlemden geçirir ve Th1 lenfositlere sunar. Aktive olmuş sarkoid makrofajları
IL–12 üretirler. Bu sitokin anahtar sitokindir ve Th1 profilinin ortaya çıkmasını sağlar, yine
akciğerdeki T lenfositlerden interferon-γ (IFN-γ) üretilmesini stimüle eder. Aktive T hücreleri
IL–2 ve kandaki monositlerden kemotaktik faktörler salarak aktif hastalık bölgesinde
monosit/makrofaj toplanmasına yol açarlar. IFN-γ makrofaj aktivasyonuna, IL–2 ise T
lenfosit klonlarının aktivasyonuna ve genişlemesine neden olur. IFN-γ makrofajların dev
hücrelere transformasyonunda önemlidir (makrofaj birleştirici faktör), bu da granülom
oluşmasında ana yapıyı sağlar. Proinflamatuar makrofaj sitokinleri, IL–1, IL–6 ve tümör
nekroz faktör-α (TNF-α) granülom yapısının oluşmasında temel unsurlardır ve bütün
sarkoidozlularda artar. Buna karşın antiinflamatuar sitokinlerden IL–10 sarkoidozda artmaz.
IL-10’un mesenger ribonükleik asit (mRNA)’in BAL hücrelerinde ekspresyonunu gösteren
karşıt çalışmalar da vardır. Transforming growth faktör-β (TGF-β)’nın rolü hala tartışmalıdır
(9, 10, 12–14). Bir çalışmada spontan remisyona giren aktif hastalıkta BAL hücrelerinde
TGF-β’nın yüksek olduğu gösterilirken diğer bir çalışmada BAL’da yüksek TGF-β
düzeylerinin akciğer fonksiyonlarını bozduğu belirtilmiştir (13). Şekil 1’de sarkoidoz
patogenezinin hipotetik modeli gösterilmiştir.
Aktive olmuş makrofajlar çeşitli fibroblast büyüme faktörleri salgılayabilirler. Bunlar
muhtemelen sarkoidozda fibroblast proliferasyonuna, kollajen sentezine ve fibrozis
gelişmesine neden olurlar, bununla birlikte patogenezde granülomdan fibrozise olan sürecin
son basamağı iyi anlaşılamamaktadır. Niçin bazı sarkoidozlularda hastalığın sebat ettiği ve
niçin bazı hastalarda etmediğini açıklayabilen bir çalışma yoktur. Th1’den Th2 fenotipine
geçişte IL–4 ve IL–10 salınımı hastalığın sebat etmesinde önemlidir. Buna karşın Th1
sitokinler iyi bir granülomatöz yanıtın olduğunun delilidir. Sarkoidozda akciğerdeki Th1 ve
Th2 yanıtının kesin verileri yoktur. Hastalığın ortaya çıkışı ve seyrindeki regülatör immün
mekanizmayı anlamak için erken alveolit, granülom ve fibrozisi içeren çeşitli fazlara ait
çalışmalara ihtiyaç vardır (9, 15–17)
6
Şekil–1:
Sarkoidoz patogenezinin hipotetik modeli. Tetikleyici ajan antijen spesifik, Th1
aracılığındaki granülomatöz inflamasyonu ve INF-γ ve IL–2 gibi Th1 sitokin üretimini uyarır. Tetikleyici ajan ve
IFN-γ tarafından aktive olan makrofajlar IL–12, TNF-α, IL–6 ve hücre aktivasyonunda, proliferasyonunda ve
toplanmasında önemli diğer sitokinleri üretirler. Aktive makrofajlar ve T hücreler fibroblastlar gibi efektör
hücreler, granülom formasyonu ile lokal sitokin üretimini sağlarlar. Tetikleyici ajanın ortadan kalkması TGF-β
gibi sitokinlerin azalmasına ve immün yanıtın geriye dönmesine neden olur. Granülom regresyonu hücre
apopitozu ile olur. Devamlı antijenik stimülasyon sitokin disregülasyonuna, T hücre otoimmün yanıtına neden
olur. Eğer tedavi edilmezse, kronik antijenik stimülasyon ve sitokin üretimi (TGF-β ve diğer profibrotik
sitokinlerin upregülasyonu ile birlikte) irreversibl fibrozisle sonuçlanır (9).
7
S
ARKOİDOZDA AKTİVİTE KRİTERLERİ
Sarkoidozla uğraşıda “aktivite” terimi klinik pratikte ve çalışmalarda oldukça sık yer
almaktadır. Fakat bu terimin kullanımı ile ilişkili iki önemli problem mevcuttur. Birincisi bu
terim kesin olarak tanımlanmamıştır ve anlamı konusunda genel bir konsensus yoktur. İkincisi
değerlendirecek testlerin klinik uygunluğu kanıtlanmamıştır ve bu konuda bir “altın standart”
yoktur (1).
Aktivitenin Tanımı:
Aktivite bir şeyin halen çalıştığı, bir harekete ya da değişikliğe yol açtığı, geliştiği,
istirahat düzeyine gelmediği anlamına gelmektedir. Sarkoidozda aktivite terimi bilinmeyen
teşvik edici bir olay sonrasında hastalıkta klinik, radyolojik ve fizyolojik değişikliklerin
olmasıdır. Sarkoidoz patogenezindeki yeni gelişmelerin ışığı altında, şu açıktır ki hastalığın
gelişiminde üç farklı faz mevcuttur ve her bir faz için farklı markırlar ilişkili olabilir. Bu
yüzden sarkoidozda “aktivite” terimi ile:
1) T lenfosit/makrofaj inflamasyonun hala sürdüğünü,
2) Granülom formasyonunun halen geliştiğini,
3) Fibrozise gidişin devam ettiğini anlıyoruz.
Aktif hastalığın boyutu hastalığın bütün olarak yaygınlığında ayırt edilmelidir.
Bunun yanında aktivite:
1) Hastalığın yol açtığı sonuçlarla ve
2) Kortikosteroid tedavisine başlama gerekliliği ile karıştırılmamalıdır.
Yukarıdakileri dikkate aldığımızda; aktif sarkoidoz; hastada aktivitenin klinik bulguları vardır
ve/veya aktif alveolitin biyolojik/immünolojik markırları ve/veya aktif granülom oluşumu
ve/veya fibrozise progresyon vardır. İnaktif sarkoidoz; klinik bulgular regresyonu veya
stabiliteyi gösterir, biyolojik/immünolojik markırlar normal sınırlar dâhilindedir (1).
Aktivite Belirteçleri ve Bu Belirteçlerin Patogenezdeki Önemi:
Sarkoidoz gibi bir hastalığın belirteçleri çeşitli amaçlara hizmet vermelidir. Diagnostik
bir test olarak hastalığın var olup olmadığını tayin etmeli, aktivite markırı olarak hastalığın
aktif olup olmadığını belirlemeli, prognostik faktör olarak hastalık progresyonunu, hastalığın
uzun dönem sonuçlarını tahmin etmelidir.
Serum anjiyotensin konverting enzim (ACE) en sık kullanılan laboratuar testidir,
sarkoidozun tanı ve prognozunda önemli olmakla birlikte bazen yetersiz olduğu durumlar
vardır. Diğer hastalıklarda da yüksek oluşunun yanı sıra, ACE enziminde birçok alleik
8