T.C.
Sağlık Bakanlığı
Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve
Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Şef Dr. Esen AKKAYA
SARKOİDOZLU HASTALARIN İZLEMİNDE
İNFLAMATUAR BELİRTEÇLERİN ÖNEMİ
(UZMANLIK TEZİ)
Dr. Sinem GÜNGÖR
Ocak 2008
İSTANBUL
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ve AMAÇ
1
2. GENEL BİLGİLER
2
•
Sarkoidoz immunopatogenezi
3
•
Sarkoidozda aktivite kriterleri
5
•
Sarkoidozda klinik gidiş ve prognoz
8
3. MATERYAL METOT
10
4. BULGULAR
14
5. TARTIŞMA
22
6. ÖZET
27
7. KAYNAKLAR
28
3
GİRİŞ VE AMAÇ
Sarkoidoz birçok organı, özellikle de akciğerleri etkileyen, etyolojisi bilinmeyen,
granülomatöz bir hastalıktır. Genellikle selim seyretmesine rağmen, bazı hastalarda pulmoner
fibrozis ve/veya bronşektaziye yol açabilen ciddi formlar gelişebilir. Bu nedenle sarkoidozda
takipte ve tedavi kararında hastalığın aktivitesinin değerlendirilmesi önemlidir. Sarkoidozda
aktivite terimi; vücuttaki granülomatöz hastalığın ve organ fonksiyonlarındaki olası bozulma
için mevcut potansiyelin gösterilmesi anlamında kullanılmaktadır. Şimdiye kadar sarkoidozun
aktivitesi ile ilgili olarak ACE (anjiotensin converting enzim) ve ADA (adenozin deaminaz)
düzeyleri, galyum sintigrafisi, total IgE, neopterin, BAL (bronkoalveolar lavaj) sıvısında
artmış lenfosit sayısı gibi çeşitli parametreler araştırılmıştır (1, 2, 3). Son günlerde CRP (C-
reaktif protein), serum YKL–40, IL–18 (interlökin 18) ve SAA (serum amiloid A) ve
sIL2R’nın (solubl interlökin–2 reseptörü) de sarkoidozlu hastaların izleminde kullanılması
gündemdedir (4, 5, 6).
Çalışmamızda ACE, ADA, T-IgE, CRP, SAA ve sIL2R’nin sarkoidozda aktivite
kriteri olarak yerini ve bu kriterlerin birbirleri ile olan ilişkilerini araştırmayı amaçladık.
4
GENEL BİLGİLER
Sarkoidoz nedeni bilinmeyen, sıklıkla genç erişkinlerde görülen, genellikle hiler
lenfadenopati, pulmoner infiltrasyon, cilt ve göz lezyonları ile ortaya çıkar. Diğer organlar da
etkilenebilir. Tanı klinik ve radyolojik bulguların histopatolojik olarak kazeifikasyon
göstermeyen epiteloid granülomlar ile desteklenmesi ile konur (7).
Sarkoidoz ilk kez 1878 yılında Jonathan Hutchinson tarafından tanımlanmıştır.
Histopatolojik tanımlama 1899 yılında nonkazeifiye granülomatöz inflamasyonun
sarkoidozun ayırt edici lezyonu olduğunu tarif eden Carl Boeck tarafından yapıldı. 1916’da
sarkoidozlu hastalarda tüberküline kutanöz reaksiyonun olmadığı ve sarkoidli doku ile
inoküle olmuş kobaylarda mikobakterinin olmadığı gösterildi. Bunu sarkoidoz
immünopatogenezinde temel kavramsal gelişmeler takip etti. Baskılanmış hücresel
immüniteyi yansıtan kutanöz anerjinin, hipergamaglobulinemi ile birlikte olduğu aktif
hümoral immüniteyi düşündürdüğü anlaşıldı. 1976’dan sonra sarkoidozda hücresel
immünitenin baskılanmadığı, aksine hiperaktif olduğu sonucuna varıldı (7). Türkiye’de ilk
pulmoner sarkoidoz olgusu 1954’te Selahattin Akkaynak tarafından bildirilmiştir.
Sarkoidoz gelişimi Tablo 1’de gösterilmiştir
Tablo 1: Sarkoidozda temel gelişmeler
YAZAR
YIL
BULUŞ
Boeck
1899 Nonkazeifiye granülomatöz iltihabın sarkoidozun patolojik
ayırt edici özelliği olması
Williams Nickerson
1935 Sarkoidli dokunun subkütan enjeksiyonu sonrası papül oluşumu
Hirschorn ve Ark.
1964 Spontan lenfoblastik transformasyonu tanımladılar.
Reynolds ve Ark.
1974 Bronkoalveolar lavajla elde edilen hücreleri tanımladılar.
Kataria ve Ark.
1976 Sarkoidozda immün sistemin hiperaktif olduğunu belirttiler.
Hunninghake ve Ark.
1980 Bronkoalveolar lavaj hücrelerince in vivo spontan lenfokin
oluşumunu gösterdiler.
Kataria ve Ark.
1986 Kveim testinin hücre aracılı bir fenomen olduğunu gösterdiler.
Holter ve Ark.
1988 Bronkoalveolar lavaj hücrelerinin Kveim benzeri granülom
oluşturduğunu gösterdiler.
Moller ve Ark.
1996 Sarkoidozun Th1 aracılı olduğunun kanıtladırlar.
SARKOİDOZ İMMÜNOPATOGENEZİ
Sarkoidozda immünolojik anormallikler CD4 pozitif T hücrelerinin (Th1 hücreleri) ve
makrofajların inflamasyon bölgesine ve özellikle akciğere toplanmasıyla karakterizedir.
Sitokin ve diğer mediatörler hücre toplanmasına ve granülom oluşmasına katkıda bulunurlar
5