Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,6 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/120
tarix15.10.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#74209
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   120

Kitabın, Ait Olduğu Sınıfa Dönüşü… (58-66)
61
sayesinde palazlanmasıyla tüketim kültürü son
noktaya ulaşmıştır. İletişimin bu dönemde
yaşadığı en önemli dönemeç, İkinci Dünya
Savaşı sonrasında televizyonun yaygınlaşması
ve başlangıçta askeri bir araç olan internetin
yaygınlaşmasıdır. Bu iki iletişim aracı, iktidar-
ların propaganda gücünü maksimize etmiş,
günümüz toplumlarını derinden etkilemiş ve
kitabın toplum içindeki konumunu ciddi bir
biçimde, olumsuz yönde değiştirmiştir.
2. KİTABIN TARİHİ
Yazı milattan önce IV. bin yıllardan önceki
zamanlarda ortaya çıkmıştır. İlk olarak mağara
resimleri yapan insanoğlu, sonrasında işaret-
resmi geliştirmiş, bu işaret-resimden de Mısır
hiyeroglifleri, Sümer çivi yazıları, Girit-Minos
yazıları gibi eski yazıları geliştirmişlerdir. Bu
yazılarda resmin etkisi görülmektedir. Sesin
sembolize edilmesi evrimin bir sonraki aşama-
sıdır ki bu, alfabeyi oluşturan temel mantıktır.
Her sesin bir göstergeyle sembolize edilmesi,
alfabe sistemini oluşturmuştur.
İktidar için kaydedebilmek varlığının devamı
için gerekli bir koşuldur. Bu sebeple yazıyla ve
kitapla ilgili her çeşit gelişme iktidara yakın
sınıflarda gerçekleşmiştir. Dinsel metinlerin ilk
kayda geçen metinler olması, iktidarın o dö-
nemde dinle iç içeliğinin ve ideolojik birlikteli-
ğinin göstergesidir. Toplumsal kontrol meka-
nizması olan dinsel metinlerde ve ilk yasalarda
kölelikle ilgili hükümler bulunması ve bu ku-
rumu meşrulaştırmaları tesadüf değildir. Yazı-
nın iktidara yakın sınıflarca bulunması, her
iktidarın kaydedici araçlara sahip olmasının
zorunluluğundan kaynaklanır.
Kitabın temel araçlarından biri olan yazının
oluşumundan sonra elbette ki bir diğer temel
araç olan kağıdın bulunuşuna değinmek gere-
kir. Sözün gerçek anlamındaki kitapların ilk
dayanağı kuşkusuz odundur; Kitap anlamına
gelen, Yunanca “biblos” ve Latince “liber”
sözcüklerinin ilk anlamı “ağaç kabuğu”ydu ve
Çinliler’de de, bugün hala kitap anlamına gelen
kelimenin kökeni odur. (…) Yazıya kumaş da
dayanak olmuştur. Özellikle de Çin’de
(Labarre 1994: 8). Nil nehri kıyılarında yetişen
Papirüs bitkisi de bir diğer kağıt malzemesiydi.
Anadolu’da çeşitli hayvanların derisi ve par-
şömen belirtilmesi gereken diğer kağıt kaynak-
larıdır.
Kitabın biçimi ilkçağlarda bildiğimiz şeklinden
farklıydı. İlkçağ kitabının geleneksel biçimi
olan, papirüs tomarının adı, Latince
‘volumen’di. Bunun yerini, İ.S. 2.ve 4. yüzyıl-
lar arasında, gitgide, iç içe konan ve kırılarak
birbirini izleyen formalar oluşturan ‘codex’
aldı. O dönemden beri, kitap hep bu biçimi
muhafaza etmiştir (Labarre 1994: 12). Kitabın
bilinen biçimine ve işlevselliğine ulaşması bir
gelişim sürecidir. İlk olarak Çin’de bulunan
matbaanın, 1450’lerde Avrupa’da geliştirilme-
si, tipografi, rotatif vb. gibi teknolojik gelişme-
lerin getirdiği imkanlar, kitabın bir meta olarak
pazara sunulması ve elbette ki eğitimin işçi
vasfını geliştirebilmek amacıyla tüm dünyada
yayılması kitabın işlevselliğini günümüz boyut-
larına taşımıştır.
Kitabın tüm toplumsal sınıflara yayılması,
modern zamanlara rastlar. Fransız Devrimi,
kitapla ilgili meslekleri serbestleştirerek, aynı
zamanda da, bu meslekleri, konuyla ilgili bilgi-
si olmayanlara açmış oluyordu (Labarre 1994:
97). El yazması kitapların bulunduğu dönem-
lerde, tam anlamıyla bir kasta ait olan bu ileti-
şim aracı, 19. yüzyılın sonlarına doğru öncelik-
le Avrupa'da tüm toplumsal sınıflara yayılma-
sıyla birlikte, içinde bulundurduğu bilgiyi geniş
bir kesime ulaştırmaya başlamıştı. Ancak,
ilerleyen zamanlarda iletişim araçlarının geliş-
mesi ve yayılmasıyla bireylerin boş zamanının
değerlendirme şekillerinin sistem tarafından
manipülasyonu ile, amacından ayrılan ve dev-
rini kapatan bir araç olma yolunda olan kitap,
görsel kültürün yaygınlaşması sonucunda önce
kullanım şekli değişecek, sonra yok olacaktır.
Kitap halkların elinden tekrar geri alınıyor. İlk
çıkış noktası itibariyle egemen sınıflara ait bir
araç olan kitap, tekrar onların elinden toplanma
yolunda. Ancak bu sefer yöntem farklı. Kitap
basım teknolojisinin az gelişmişliği ve eğitimli
kesimin egemen sınıflar olması nedeniyle,
başlangıçta burjuvazinin elinde olan kitap,
günümüzde farklı bir yolla geniş kitlelerin
elinden alınmakta. Görsel kültürün, genel para-
digmaya hakimiyeti ve eğitimin içeriğinin
bireyi düşündürtmeyecek şekilde düzenlenme-
si. Kitap, Mehmet Ali Kılıçbay' ın belirttiği
gibi, "entellektüeller arasında bir mektuptan


Selçuk İletişim, 5, 3, 2008
62
daha ileriye gidememe"  yolunda evriliyor.
Kitap, hiçbir dönemde tüm toplumsal kesimlere
yayılamadı. Ekonominin hızlı döngüsü ve tüke-
timin, postfordist sistemdeki hızı nedeniyle
gelişen, okumaktan uzak bir kültür nedeniyle
ikinci planda kaldı. Tüketimin bu sürati, detaylı
bilgiyi gereksiz kıldı ve görsel iletişim araçla-
rından alınan bilgi hayatsal pratikler açısından
gün geçtikçe yeterlilik sahibi olmakta. Eğitim
sistemindeki düzenlemelerde bu yeni yaşam
biçimine bireyi hazırlamakta.
Aydınlanma ile birlikte feodal eğitim sistemi
sorgulanmaya başlanmıştır. İdeal eğitim siste-
mine dair birçok fikir öne sürülmüştür. Bunun
en iyi temsilcilerinden biri Rousseau'nun eği-
tim sistemi için belirlediği fikirlerdir:
"Ona öğretmek istediğim sanat, yaşamdır.
Benden ayrıldığı zaman, size söz veriyorum, ne
yargıç, ne asker, ne de papaz olacak; ama adam
olacak..." (Ateş 2004: 83)
Rousseau'nun bu ütopik olarak da nitelendirile-
bilecek eğitim modeli daha sonra Pestalozzi
(1746-1827) tarafından uygulanabilirliği olan
bir model çerçevesine oturtulmaya çalışılacak-
tır (Ateş 2004: 83). Ancak ilerleyen dönemler-
de eğitimin pragmatik amaçlar için kullanımı,
sisteme ara eleman ve kalifiye işçi yetiştirmek
için kullanımı bu idealardan uzaklaşılmasına
neden olmuştur. 19. yüzyılda gelişen
sentimental edebiyatın oluşumu, işçi sınıfı için
geliştirilen edebi metinlerin çok daha rahat
yayılabilmesi ve zaman içerisinde insanların
boş zamanlarının da tahakküm altına alınması,
kitabın toplum içindeki konumunu belirleyen
aşamalardandır. Bu olumsuz tablonun dışında
elbette ki buna karşı direniş odakları da mev-
cuttu. Ancak bu, kitabın toplumsal alanda sınıf-
sal yayılımının egemen sınıflar yararına oluşu-
nu tam olarak engelleyemedi. Bandrol sistemi
ve sansür uygulamaları, her kitabın ve dolayı-
sıyla her düşüncenin "ruhsatlı" olmasını sağla-
dı. Rıza üretimi ile sınıflar arası gerginliklerin
azalması, sansür uygulamalarını da geriletti.
Direniş odaklarının ehlileştirildiği bir ortamda
bu tür uygulamalar, sistemin "demokrat" yapı-
sını sarsabilirdi. Özellikle İkinci Dünya Sava-
şı’ndan sonra televizyonun yayılması, kitabın
gerilemesi için gerekli olan kültürel dönüşümü
gerçekleştirmiştir. Televizyonun yayılması, bir
süre sonra gazetenin fotoğraf egemen bir yapı-
ya bürünmesi görsel kültürün yaygınlaşması ve
yazının gerilemesinin ilk belirtilerini vermiştir.
3. GÖRSEL KÜLTÜRÜN YAYGINLAŞ-
MASI: OBSKÜRANTİZM
“Temel nitelikteki teknolojik ve kültürel geçiş
dönemlerinde bir yığın bulantılar ve çok ciddi
bir yitip gitme, umutsuzluk duygusu sarar içi-
mizi.” (McLuhan 2005: 8)
Modern toplumun tanımlamaları arasında gö-
rüntüye dayalı teknoloji önemli bir yer tutar.
Görüntünün var olmadığı bir modern toplum-
dan söz edilemez. Bir toplumun modern ola-
bilmesi için onun başta gelen etkinliklerinden
birinin görüntü üretmek ve tüketmek olması ve
bizim gerçeklik üzerindeki taleplerimizi belir-
leyecek olağanüstü güçleri bulunan, kendileri
de birinci el deneyiminin imrenilen vekilleri
olan görüntülerinse ekonominin sağlığı, yöne-
timin kararlılığı ve kişisel mutluluğun elde
edilmesi için vazgeçilmez hale gelmesi gerekir
(Sontag 1999: 171). Modern toplum, bilinçler-
de bir görüntüden ibarettir. Geçmişle ilgili
hafızasının görsel araçlardan elde edilmesi ve
insanın dünyasının küçüklüğüne rağmen geniş
bir dünyadan haberdar olması –ki bu haber
edilme hiç de masum değildir-, modern bireyin
belirgin bir niteliğidir. Görsel kültürde sosyal-
leşen bireyin tarih bilinci; fotoğrafın icadı,
sinema ve televizyonun popülerleşmesiyle, bu
araçların olmadığı dönemlerdeki insanların
tarih bilincinden farklı 
şekillenmiştir.
Fotoğrafik görüntünün geçmişle ilgili bilgilerin
oluşturulmasında güçlü bir etkisi vardır.
1800’lü yıllar İngiltere’si, 1960’ların Türki-
ye’si, Sovyet Devrimi dönemi dediğimizde,
sinemasal ve fotoğrafik görüntülerden oluşan
bir bilinç, ikonik bir bilinç, zihinlerimizde
oluşur. Bunun nedeni görsel kültürdür. Bu
bağlamda görsel kültür sadece tüketimi yaygın-
laştırması ve direk kendisinin bir tüketim meta-
sı olması noktasıyla değil, aynı zamanda ka-
zandırdığı tarih bilinciyle bir kontrol sağlar.
Fotoğrafların gerçeğin temsili olma iddiasında
bulunmaları, onların doğasından kaynaklanan
bir sahtekarlıktır. Fotoğraf gerçek değildir.
Ancak bunu unutturur ve gerçek olduğu iddia-
sıyla ortaya çıkar. O sadece, nesnenin çevre-
sindeki sonsuz sayıdaki analitik noktadan biri-
nin bakış açısını sunan, onu da gerçekliğin
imgesi olarak sunan kimyasal bir işlemdir.


Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   120




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə