Sovyet döneminde okutulan tarih ders kitaplarinda azerbaycan halkinin etnik kökenine ve diLİne yaklaşim 1960



Yüklə 278,34 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/11
tarix28.11.2023
ölçüsü278,34 Kb.
#135481
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
SSRİ döneminde Azerbaycan diline yaklaşım

TARTIŞMA ve SONUÇ
 
Araştırma dönemi olan 1960
-
1990 yılları arasındaki dönemde, 1980’li yıllardan itibaren küçük farklılıklar 
olsa da Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarında etnik kökenin Azerbaycan SSC topraklarında 
tarihin en eski dönemlerinden itibaren yaşamakta olan “Azerbaycan halkına” dayandırılmaktadır. 
Azerbaycan halkı, tarihsel süreç içerisinde yaşam için elverişli özellikleri nedeniyle bölgeye akın eden ve 
yerleşen başta “Türk dilli” kavimler olmak üzere diğer kavimlerle kaynaşıp karışmışsa da kendine ha

özelliklerini korumuştur. Başka bir ifadeyle Azerbaycan’ın geçmişten günümüze etnik devamlılığını 
sağlayan unsur “Azeri dili” konuşan “Azeri” etnosları olmuştur. Kuzeyden gelerek bölgeye yerleşen 
“Türk dilli” kavimlerin sayıca fazla olması, özellikle XI
-
XII. asırlarda Selçuklu hâkimiyeti döneminde 
bölgeye yoğun Türkmen göçlerinin gerçekleşmesi Azerbaycan halkının konuştuğu yerli diller üzerinde 
baskı oluşturarak bu dillerin bünyelerinde Türk dili unsurlarının artmasına yol açmış ve kademeli olarak 
kuzey v
e güney Azerbaycan’da yaşayan halk için ortak bir dil oluşmasına yol açmıştır. Bu dil 
“Azerbaycan dili” olup Türk dilleri ailesine dâhil idi. Azerbaycan halkının dilindeki bu değişim 
Azerbaycan halkının etnik yapısını etkilememiş ve günümüzde Azerbaycan’da
yaşamakta olan 
Azerbaycan halkı tarihsel olarak Azerbaycan halkının özelliklerini koruyup sürdürmektedir. Nitekim 
konuyla ilgili yapılan antropolojik vb. çalışmalar bu durumu ortaya kaymaktadır. Görüldüğü gibi bu 
yaklaşım tarihsel gerçekliklerden uzak olmasının yanı sıra kendi içinde tutarlı olmayan bir yaklaşımdır. 
Azerbaycan halkının Türk kökenli olmamakla birlikte dilinin Türk dilleri ailesine mensup olması konuyla 
ilgili kabul gören yaklaşımlara da ters düşmektedir. Nitekim Stalin dahi 1913 yılında yayınlanan 
Marksizm ve Ulusal Sorun isimli eserinde ulusu tarihi olarak oluşmuş, dil, toprak, iktisadi yaşantı birliği, 
ve kültür birliğinde ifadesini bulan ruhi şekillenme birliği temelinde oluşmuş istikrarlı bir insan topluluğu 
olarak tarif etmiş, ayrıca bir halkın tarihsel olarak devamlılığını sağlayan unsurun da o halkın dili 
olduğunu ileri sürmüştür (Stalin, 2012: 11
-19).
Azerbaycan halkının etnik kökeni ve diline dair resmi Sovyet yaklaşımına karşı ilk itirazlar 1980’li 
yılların başlarından itibaren dile getirilmeye başlanmıştır. 1983 yılında Azerbaycan Bilimler Akademisi 
Tarih Enstitüsü’nde gerçekleştirilen “Azerbaycan halkının etnogenezi” konulu bilimsel toplantıya katılan 
Y. Yusifov, S. Aliyarlı, G. Geybullayev ve K. Aliyev gibi tarihçiler konuyla il
gili Sovyet resmi 
yaklaşımına karşı çıkarak ana hatlarıyla Azerbaycan Türklerinin bölgeye sonradan gelmeyip, tarihin en 
eski devirlerinden itibaren Azerbaycan’da yaşadıklarını, Azerbaycan Türkçesinin de tarihin en eski 
devirlerden itibaren bu topraklarda k
onuşulan dil olduğunu ileri sürmüşlerdir (Ağayev, 2013: 135). 
Azerbaycanlı tarihçi Gıyaseddin Geybullayev, Azerbaycan halkının teşekkül sürecinin Oğuzların XI.
-XII. 
asırlarda Azerbaycan’a gelişiyle değil; M.Ö. I. binyılın başlarında başlayıp, Miladi VII.
-
VIII. asırlara 
kadar sürdüğünü, Azerbaycan halkının etnogenezi sürecine çok sayıda Türk dilli etnosların farklı 
zamanlarda ve farklı oranlarda katkıda bulunduklarını ileri sürmektedir (Geybullayev, 2009: 180). 
Oğuzların XI.
-
XII. asırlarda Azerbaycan’a gelmeleri ise Azerbaycanlıların bir halk haline gelmeleri 
sürecinde sadece hızlandırıcı bir rol oynamıştır (Geybullayev, 1991: 422). Geybullayev XI. ve XII. 
asırlarda Orta Asya’dan gelen Selçuklu Oğuzlarının Kuzey Azerbaycan’daki Alban ve Güney 
Azerbaycan’daki Atropatena halklarını Türkleştirdiği ve bu halklara kısa sürede kendi dillerini 
unutturarak Türk dilini kullanmalarını sağladıkları yönündeki yaklaşıma Azerbaycan’da Azeri dilinin 
konuşulduğu, Farsça’nın yazı, Arapçanın ise egemen din dili olduğu bir dönemde Türk dilinin 
Azerbaycan’da konuşulmakta olan diğer dilleri asimile etmesinin mümkün olamayacağını belirterek 
hayali bir hipotez olarak değerlendirmekte ve karşı çıkmaktadır (Geybullayev, 2009: 53). Nizami Ceferov 
(2005), Azerbaycan’da Türkleşmenin temellerinin Orta Asya’nın daha sonra Türkistan olarak 
adlandırılacak olan bölgesinde yaşayan Türklerin miladın ilk asırlarında Batıya doğru yayılmaya 
başlamalarıyla atıldığını ileri sürmektedir. Ceferov’a göre Azerbaycan’ın Türkleşmesi “Hun
-
Kıpçak 
Türklerinin yayılması” ve “Oğuz Türklerinin yayılması” olmak üzere iki aşamada gerçekleşmiştir. 
Süleyman Aliyarlı (1996) ise bilimsel anlamda herhangi bir halkın tarihsel varlığının ve devamlılığının 
göstergesi olarak o halkın dili kabul edilirken, bu kıstasın Sovyet yönetimi tarafından Azerbaycan 
halkından esirgendiğini vurgulayarak, resmi konsepsiyada Azerbaycan halkının Türk olmadığı, olsa olsa 
“Türk dilli halk” olduğu; başka bir ifadeyle Kafkas
-
İber kökenli Albanlar ile İran soylu Güney 


Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi –

Yüklə 278,34 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə