Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi / 2020 –
Sovyet Döneminde Okutulan Tarih Ders Kitaplarında Azerbaycan
Halkının Etnik Kökenine Ve Diline Yaklaşım (1960
-1990)
569
bölgede yaşayan kabilelerin birleşmesi sürecini hızlandırarak “Atropatenalılar” adıyla anılan bir halkın
ortaya çıkmasını sağlamıştır (Gul
iyev, 1981: 13-14).
Manna ve Atropatena’dan sonra Azerbaycan topraklarında kurulan bir diğer devlet de Azerbaycan’ın
kuzey bölgelerinde kurulan Albanya olmuştur. Esasen “Albanya” veya “Arran”, Gürcistan’ın Gori
-
Alazan nehirleri arasındaki bölgenin tarihi ismidir. Bu devlet döneminde, IV. asırdan itibaren
Azerbaycan’ın özellikle batı bölgelerinde Hıristiyanlık yayılmaya başlamıştır (Hüseynov vd., 1960: 15;
Guliyev ve Memmedov, 1964: 20). Bu devletin kurulması bölgede yaşayan kabileler arasındaki üretim
ilişkilerini ve kültürel etkileşimi artırmış, ayrıca Hıristiyanlığın yayılması da kabile birleşmeleri ve ortak
bir dilin oluşması için elverişli bir ortam yaratmıştır (Guliyev, 1981: 24
-
25). Azerbaycan’ın tarih boyunca
farklı devletler tarafından işgal edilerek hâkimiyet altına alınması, burada yaşayan kabilelerin ortak
düşman olan işgalcilere karşı birbirleriyle yakınlaşmalarına ve işbirliği yapmalarına yol açmış; bu durum
da Azerbaycan halkının oluşum sürecini hızlandırmıştır. Özellikle Sasanilerin ve hemen ardından
Müslüman Arapların Azerbaycan’ın kuzey ve güney bölümlerini uzun süre hâkimiyetleri altında
tutmaları, Azerbaycan’ın bu iki bölümünde yaşayan halk arasındaki iktisadi
ve kültürel işbirliğinin
artmasına ve yakınlaşmalarına yol açmıştır (Guliyev ve Ezizov, 1990: 33). Ancak, Azerbaycan halkının
oluşması sürecinde en büyük rolü tarihsel süreç içerisinde Azerbaycan’a ardı arkası kesilmeyen akınlarda
bulunan ve zamanla buraya yerleşerek yerleşik hayata geçen “Türk dilli” göçebe kabileler oynamıştır.
Azerb
aycan’a Türk akınları miladın ilk yıllarında başlamış ve VI. asır gibi erken bir tarihte Kuzeyden
Albanya’ya akınlarda bulunan Hunlar ve Hazarlar gelerek bu coğrafyaya yerleşmeye başlamışlardır.
Sadece I. Hüsrev devrinde esir edilen on bin civarında Hazar Türkü Albanya ve çevresine
yerleştirilmiştir (Hüseynov vd., 1960: 18). Bölgeye yerleşen Türk kabileleri tedricen yerleşik hayata
geçerek Azerbaycan halkının medeni tesiri altına giriyor ve onlarla karışıp kaynaşıyordu:
“Türk dilinde
konuşan göçebe kabilel
erin IV-
VI. asırlarda Derbend Geçidi vasıtasıyla Azerbaycan’a akınları artmıştı.
Hunların, Hazarların ve başka kabilelerin güneye yaptıkları akınlar halka rahatlık vermiyordu.
Azerbaycan’a akınlarda bulunan göçebelerin önemli bir kısmı burada kalıyor, yerleşik hayata geçiyor ve
zamanla yerli halkla karışıp kaynaşıyordu. Bunun sonucunda yerli halkın konuştuğu dillerdeki Türkçe
unsurların arttığı gözleniyordu.”
(Guliyev ve Memmedov, 1964: 27).
Araştırma dönemiyle ilgili olarak Sovyet döneminde Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarında
Azerbaycan halkının oluşum sürecinin XI.
-
XII. asırlarda, yani Selçuklu hâkimiyeti döneminde
Azerbaycan’a gerçekleşen yoğun Türkmen göçlerinin etkisiyle tamamlandığı kabul edilmektedir
(Hüseynov vd., 1960: 18; Guliyev ve Memmedov, 1964: 45; Guliyev, 1981: 24). Ancak 1980’lerin
başlarından itibaren akademik çevrelerde Sovyet resmi yaklaşımına karşı
dillendirilmeye başlanan
itirazların bir yansıması olarak 1990 yılında yayınlanan Azerbaycan Tarihi ders kitabında Azerbaycan
halk
ının oluşum sürecinin VII
-
VIII. asırlarda tamamlandığı ifade edilmektedir (Guliyev ve Ezizov, 1990:
27).
Sovyet resmi yaklaşımında Azerbaycan halkının ve dilinin oluşmasında başta Selçuklu Türkleri olmak
üzere Azerbaycan’a gelerek yerleşen göçebe Türklerin belirleyici rol oynadığı vurgulanmakla birlikte,
Azerbaycan’a yerleşen bu Türk kabilelerinin o sırada medeni bakımdan
daha ileri seviyede bulunan
Azerbaycan halkının medeni tesiri altına girdikleri, onlarla karışıp kaynaşarak yerleşik hayata geçtikleri
k
abul edilmektedir (Guliyev, 1981: 40; Guliyev ve Ezizov, 1990: 34). Ders kitaplarında Azerbaycan
dilinin oluşmasında Türk dilinin güçlü etkisine rağmen Azerbaycan halkının kendi tarihsel ve özgün
varlığını koruduğu, bugünkü Azerbaycan halkının ülkenin en eski halklarının
tarihi ve kültürel
özelliklerini koruyup yaşattıklarının altı çizilmekte ve bu durumun bilimsel araştırmalarla kanıtlandığı
ileri sürülmektedir:
“Eski dillerin yerine yeni dilin oluşması hiç de yerli ahalinin sıkıştırılıp ortadan
kaldırılması, yok olması anlamına gelmemektedir. Birçok başka ülkede olduğu gibi Azerbaycan’da da
muassır halk kendi ülkesinde yaşamış olan kadim ahalinin antropolojik, tarihi ve kültürel varlığını
korumaktadır.”
(Hüseynov vd., 1960: 31).
Dostları ilə paylaş: