T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ


  Askeri Meclis ve Harp Okulunun Kurulması



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   82

4.1.7.  Askeri Meclis ve Harp Okulunun Kurulması: 
Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra, yerine yeni bir teşkilatın kurulmasında ve bu 
ordunun batı ordularına göre eğitilmesinde büyük güçlüklerle karşılaşılıyordu. Devletin 
içinde bulunduğu durum yüzünden, askeri teşkilatlanma parça parça yapılmış ve orduyu 
esaslı bir şekilde düzeltme olanağı ortaya çıkmamıştı. Buna rağmen başta padişah 
olmak üzere, büyük bir gayretle çalışılmış ve modern ordunun temeli atılmıştı. 
Sultan Mahmut, askeri teşkilatlanma ve eğitimin daha planlı bir şekilde yapılabilmesi 
için “Dar-ı  Şüray-ı Askeri” isimli bir meclis kurdu. Bu meclisin görevleri şöyleydi: 
Kişilerin askerlik ödevleriyle ilgili kuralları saptamak, Batı devletlerinde yürütülen 
askerlik usullerini incelemek, Türk ordusunun ilerlemesi yolunda gereken tedbirleri 
bularak ortaya koymak (Karal, 1983:153). 
Ayrıca yabancı ordularda uygulanan savaş sistemlerinin öğrenilmesi ve bunlardan 
gerekli olanlarının Osmanlı Ordusunda uygulanması için bir de “Tercüme Odası” teşkil 
edilmişti. Askere alınabilecek olanların saptanması için Anadolu’da ve Rumeli’de nüfus 
sayımı yapılmıştı. Ordu birlikleri için bölük, tabur ve alay üniteleri kabul edilmişti. 
Ordunun eğitimi, yabancı ülkelerden getirilen uzman subaylara bırakılmıştı. Subay 
yetiştirmek için, Harp Okulu ve tabib yetiştirmek için de, Askeri Tıbbiye Okulu 
açılmıştı (TSK Tarihi 3/5, 1978:366). 
Asakir-i Mansure ordusunun ihtiyacı olan subayları yetiştirebilmek için kurulan Harp 
Okulu, Beşiktaş yakınlarında “Mekteb-i Harbiye” adıyla kurulmuştu (1834). Padişah II. 
Mahmut, Avrupa’da subay yetiştiren okulları, elçi olarak gönderdiği Namık Paşa 
vasıtasıyla incelettirmiş ve eğitim müfredatını ona göre düzenlettirmişti. Ancak okulun 
önemi halk tarafından iyi anlaşılamamış ve zenginler başlangıçta çocuklarını bu okula 
göndermeye çekinmişlerdir. Hükümet de sokakta dolaşan kimsesiz ve garip çocukları, 
Harbiye’ye alarak subay yetiştirmek zorunda kalmıştı (Karal, 1983:160). 
Maçka’da açılan bu okul, 400 kişiyi alabilecek büyüklükte idi. Okulda 400 öğrenciye 
yetecek kadar kütüphane, hamam, hastahane, eczane ve mutfak gibi tesisler de 
yaptırılmıştı. Okulun ilk yıllarında, öğrenciler çamaşırlarını ve bulaşıklarını kendileri 
yıkıyor ve yemeklerini kendileri pişiriyorlardı. Okulun birinci sınıfında öğrencilere, 
kum üzerinde parmakları ile yazı ve rakam yazmayı ve iki harften meydana gelen 
 
164


kelime ve heceleri okumaları  öğretilirdi.  İkinci ve üçüncü sınıf örencilerine, üç harfli 
kelimeler öğretilir ve eğitim yaptırılırdı. Dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerine, dini 
bilgiler öğretilir ve taş tahtalar üzerine yazı yazdırılırdı. Altıncı  sınıf örencilerine de 
aynı şeylerle beraber gramer kaidelerine uygun olarak yazı yazdırılırdı. Ayrıca sekizinci 
sınıfın yetenekli öğrencileri seçilerek bunlara, hesap, hendese ve harita okumak gibi 
dersler öğretiliyordu. Okul açıldıktan sekiz ay kadar sonra, 1 Temmuz 1835’te 
Harbiye’yi ziyaret eden II. Mahmut, Kütüphane, hastahane ve dershanede öğrencileri 
teftiş etmiş, onlara derslerine dair sorular sormuş, teşvik edici bir de konuşma yaptıktan 
sonra, okul imamına da dua okutturmuştu (TSK Tarihi 3/5, 1978:367). 
Padişah II. Mahmut, Harp Okulunun yanı  sıra ordunun ihtiyaç duyduğu doktor ve 
veteriner ihtiyacını karşılamak üzere harekete geçti. O yıllarda, orduda tabiblik vazifesi 
görenlerin hemen hepsi, müslüman olmayan halktandı. Bu durumun sakıncalı olduğunu 
düşünen Sultan Mahmut, 1826 yılında  İstanbul’da Beyazıt civarındaki Tulumbacıbaşı 
konağında dört sınıflı, bir tıbbiye okulu açtırdı. Bu okula, Mansure askerlerinin 
yetenekli olanlarından ve dışarıdan öğrenci alınmıştı. Tıp öğreniminde Fransızca 
bilmenin zorunlu olduğu kabul edilerek okulda Fransızca dersine önem verilmişti.  İlk 
zamanlarda, öğrencilere dini bilgilerle beraber gramer, okuma-yazma, fen dersleri ve 
doktorluk için gerekli anatomi dersleri okutuluyordu. Dört yıllık bu okulu başarı ile 
bitirenler tabip ve cerrah olarak ikiye ayrılıyorlardı. Her iki sınıfa ayrılanlar da birer yıl 
hastahanelerde staj gördükten sonra kıtalarda görevlendiriliyorlardı. Başlangıçta okula 
sadece müslüman olanlar alınırken Tanzimatın ilanından sonra gayri müslimlerde kabul 
edilmeye başlanmıştır (TSK Tarihi 3/5, 1978:370). 
II. Mahmut dönemine kadar, Osmanlı ordusunda kullanılan hayvanların sıhhi bakım ve 
tedavilerinin yapılabilmesi için Avrupadakilere benzer bir yapılanma bulunmuyordu. 
Sultan Mahmut, bu nedenle 1839 yılında Selimiye kışlası civarında bir hayvan hastanesi 
açtırmıştı. Burada görevlendirilmek üzere Almanya’dan bir veteriner getirtilmiş ayrıca 
Harp okulundaki topçu ve süvari sınıflarının ders programlarına hayvan bakımına dair 
dersler ilave edilmişti (TSK Tarihi 3/5, 1978:372). 
Sultan II. Mahmut döneminde açılan askeri okullardan birisi de “Müzikai Hümayun” 
yani Bando Okulu’dur. Ata tarihinin belirttiğine göre, Yeniçeri Ocağının 
kaldırılmasından üç gün sonra, Türk öğretmenler idaresinde trampet çalışmalarına 
 
165


başlanmış, daha sonra da enderun ağalarından ve darüs saadet ağalarından (saray 
kapıcılarından) bir bando kurulmuştu. 1831 yılında Beşiktaş sarayının müştemelatından 
olan çinili odalarda açılan bu okulda Dorizetti Paşa isimli bir yabancı öğretmende görev 
almıştı (Lewis, 1996; TSK Tarihi 3/5, 1978:373). 
Askeri eğitim kurumlarına çok önem veren padişah, bir süredir ihmal edilmiş olan 
Mühendishane-i Berri Hümayun’u tekrar canlandırmak için tedbirler almış, 
Mühendishane-i Bahri Hümayun’u da Heybeliada’ya naklettirmiştir. Burada yeniden 
düzenlenerek geliştirilen Mühendishane-i Bahri Hümayun oldukça iyi bir seviyeye 
ulaşmıştır. Ayrıca Osmanlı Devleti tarihindeki ilk buharlı gemi de II. Mahmut devrinde 
satın alınarak donanmaya verilmiştir (Yücel ve Sevim, 1995; Lewis, 1994). 
4.1.8. Donanmada Yapılan Islahatlar: 
Sultan II. Mahmut döneminde, kara ordusunda yapılan reform çalışmalarının yanı sıra, 
Donanma Kuvvetlerinde de bazı ıslahat çalışmaları yapılmıştır. II. Mahmut tahta çıktığı 
sırada Donanmanın durumu da Yeniçeri Ocağından farksız bir hale gelmişti. 
Personelinin çoğunluğu Rumlardan oluşan Donanmanın en büyük sıkıntısı, teknik ve 
uzmanlık gerektiren görevlerdeki personel eksikliğiydi. 1821’de ortaya çıkan Yunan 
isyanı sırasında donanmada görevli Rum gemicilerinde isyana katılmasıyla donanmanın 
personel durumu da iyice bozulmuştu. Bu nedenle Sulacalı, Bülbülceli, İnözlü, Cezayir, 
Karadeniz ve Arnavutluk sahillerinden denize yatkın Müslüman tebaadan da asker 
sağlanmaya çalışıldı (Gülen, 2001:61). 
II. Mahmut, kara ordusuna verdiği önem kadar önem vermese de donanmayı da 
güçlendirmek için çalışmalar yaptırdı. Bu kapsamda Tersane Emirliği kaldırılarak 
yerine Tersane ve Bahriye Müsteşarlığı teşkil edildi. Müslüman askerlerden gemici 
yetiştirmek amacıyla III. Selim döneminde İsveçli Mühendis ve ustalar tarafından inşa 
edilen büyük kargir havuz, tamir ettirilerek yenileştirildi. Ayrıca ikinci bir havuz inşa 
ettirilerek, 31 Mart 1826 tarihinde hizmete açıldı. 1829 yılında da 128 toplu 
“Mahmudiye” kalyonu ve 64 toplu “Şerefresan” fırkateyni inşa edilerek, denize 
indirilmişti (Gülen, 2001:62). 
Bu dönemde Amerika Birleşik Devletlerinde ilk buharlı geminin inşa edilmesi, 
denizcilik alanındaki en önemli gelişmelerden birisidir. İngiltere devleti de kısa süre 
 
166


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə