memnuniyetsizlik kandili yakar. Fazla aydınlatmasa da uzun
dayanır. Aklın yanma vicdanı koşar - karanlık zamanlarda, ba
ri, vicdanlarımıza geri çekilir, oradan “karanlığa dikleniriz”.7
Kısacası, evet, buna ihtiyacımız var!
Lâkin burada bir risk de var. Romantizmin hermafrodit/hün-
sâ karakterinden gelen bir risk. Romantik anti-kapitalizmin
muhafazakâr, dahası faşizan biçimleriyle hemhâl olma, aynı
çağrışımları paylaşma riski. Bu konuyu ‘somut’ konuşmak için,
Nurettin Topçu bahsine geçelim.
Yurtta romantik anti-kapitalizm ve Nurettin Topçu
Nurettin Topçu, milliyetçi-muhafazakâr cenahta mukim bir
yazar, düşünür. En azından alımlanma çerçevesinin orası oldu
ğuna, orada muhatap alındığına şüphe yok. Nurettin Topçu’yu,
romantizm damarından beslenen “Muhafazakâr Devrim” dü
şüncesiyle mukayese içinde yorumlamayı önermiştim.8 Fırat
Mollaer ise, yazıya girerken andığım, yakında çıkan kitabın
da, Topçu’nun görüşlerini rom antik anti-kapitalizm kavramı
nın şemsiyesi altında ele almayı öneriyor.9 Bu anti-kapitaliz
min, kitaba adını verdiği üzere, bir “Anadolu sosyalizmi” veya
“ulusal sosyalizm” fikriyle bütünleştiğini anlatıyor. Mollaer, bu
tezini esasen kitabının “Türkiye sosyalizmine bir katkı” başlık
lı 3. Bölümünde işleyip, “Nurettin Topçu Janus’u Üzerine” baş
lıklı 4. Bölüm’le takviye ediyor. Bunu yaparken de Topçu’nun
külliyatında bilhassa A hlâk Nizamı kitabına dayanıyor.10 Aşağı
da Mollaer’in dikkate getirdiklerini tartışırken ben de özellikle
A hlâk N izam ı
’na bakacağım.
7
Kapitalizmin yeni ve 'ele gelmez’ tahakkümü (pan-kapitalizm) karşısındaki be
ter halimiz üzerine etkileyici söyleşisinde Şükrü Argın söylüyor bunu. “Pan-
kapitalizm çağında siyasetin buharlaşması”, Mesele, Nisan 2008, s. 37-40.
8
Türk Sağının Üç Hali,
Birikim Yayınları, İstanbul 2007, ilk basımı 1998, s.
90-1.
9
Fırat Mollaer, bu kitabının ardından, Topçu’yu muhafazakârlık bağlamında
değerlendiren yazılarım da kitaplaştırdı: Türkiye’de Liberal M uhafazakârlık ve
Nurettin Topçu,
Dergâh Yayınlan, İstanbul 2008.
10 Nurettin Topçu, A hlâk Nizamı, Dergâh Yayınları, İstanbul 1999 (ilk baskısı
1961).
Öncelikle Fırat Mollaer’in, Topçu’nun “sosyalizmine” fazla
sıyla hayırhah, hatta apolojetik yaklaştığını söylemeli. Topçu’
nun düşüncesinin bütünsel çerçevesinden ziyade felsefî te
m ellerinde, im âlarında (M ollaer’in değil benim tercih etti
ğim tanımla:) sosyalizan im kânların izini sürmesinin, bu ba
kımdan sorunlu olduğunu düşünmediğimi hemen ekleyeyim.
Bir ahlâk teorisyeni olarak Topçu’nun, insanın özünü isya
nın teşkil ettiği, insanın koşullara, veri olana isyanla yüceldi-
ği (a.g.e., s. 22 vd.) şiârına tutunması; yerleşik dinsel yapılara
-bunları bid’atle, sapmalarla sınırlamaksızm- ve Geleneğe kar
şı çıkan (a.y., s. 97 vd.) tasavvufî ütopyacılığı (a.y., s. 26 vd.);
determinizm eleştirisi ve insan iradesine, eylem ahlâkına bağ
lı bir sosyalizm tanımı geliştirmesi (a.y., s. 82)... ben buna bir
şey daha ekleyeyim: istismarın ve sınıflaşmanın/eşitsizliğin ta
rihsel kaynağı olarak işbölümüne işaret etmesi (A hlâk Nizamı,
s. 37 vd. ve 93 vd.)... bütün bunlar, evet, sosyalist bir yöneli
şin kaynakları olarak Praxis’e akabilir. Bu işaretler, İslâmî refe-
ranslı bir sosyalizm fikrine pekâlâ elverebilir.11 Topçu’nun sos
yalizm kavramı üzerindeki ısrarının “bir muhafazakârı bezdi
recek ölçüde” olduğu da (a.g.e., 84) doğrudur!12 “Sosyalizm,
çiğnenmesi halinde Allah’ın da affetmeyeceğini bildirdiği kul
hakkının müdafaasıdır” Topçu’ya göre (Ahlâk Nizam ı, s. 180).
Eşitlik, ahlâkî bir idealdir.
11 Ömer Laçiner’in Birikim’in 225. (Ocak 2008) sayısındaki, eşitlik fikri üzeri
ne açtığı tartışmayı sürdüren yazısını (s. 67-70) hatırlamanın yeridir: Dinî zih
niyet, özellikle bilmenin saklılığma, istisnâîiliğine ve seçkinlere özgülüğüne
‘imanı’ bakımından, bilgiyi ‘anonimleştirmeye’ yönelen modernlikle nasıl yüz
leşebilir, nasıl yüzleşmiştir? Islâm-sosyalizm rabıtası üzerine düşünen herkes
bu soruyu hesaba katmak zorundadır. Nurettin Topçu, bu bakımdan da verim
li bir kaynak.
12 Buna bir örnekle destek vereyim. Necip Fazıl, ismini vermeden Topçu’nun
böylesi ‘ilgilerine’ çatmıştır. “Bu memlekette biri, bir zamanlar ‘İslâm sosyaliz
mi’ diye bir dava attı ortaya... Bu zat Avrupa’da tahsil etmiş biri...” diye andığı
Topçu, bir gün Necip Fazıl’a gelip; sahabeden Ebu Zer’in Halife Osman’a “Ni
çin zenginlerden alıp fakirlere dağıtmıyorsun?” diye çıkışmasını, Islâm’daki
sosyalizme delil göstermiştir. Necip Fazıl, Osman’ın, bu teklife iki nedenle kar
şı çıktığını söyleyerek onu susturduğunu iddia eder: “Ben Allah Resûlünden
görmediğimi yapmam” ve “İslâm’da mülkiyet esastır”. Bkz. Dünya Bir İnkılâp
Bekliyor,
Büyük Doğu Yayınlan, İstanbul 1991, s. 33.
Ne var ki muğlak halleriyle sosyalistçe ilhamlara açık olan
-v e açık kalan- bu motiflerin, Nurettin Topçu’nun somut sos
yalizm tasarımındaki eklemlenme biçimi, “bir sosyalisti bezdi
recek” vasıflar taşıyor!13 Bu, esasen, Topçu’nun kendi tanımıyla
“kooperatifçiliğe dayalı devlet sosyalizmi”dir (A hlâk Nizamı, s.
108). Toprak medeniyetinden -e n azından büsbütün- kopma
mayı gözetmesiyle, büyüme yerine âdil bölüşümü vurgulamasıy
la (a.y., s. 85) uyumludur bu. Maddî kuvvetlerin tahakkümünün
yerini, ahlâkın ve hakikatin tahakkümü almalıdır ( a.y., s. 95);
yani bu değerleri temsil edecek olan (ideal, sosyalist) Devletin
(manevî) tahakkümü. Zaten otoriteli devlet ülküsü Topçu’nun
bütün eserinde kol gezer; bizzat Ahlâk N izamı’nda, Sünnî mu
hafazakâr okurunu dehşete düşürmek pahasına birçok kez atıfta
bulunduğu Ene’l-Hak düsturunu, “cemaat karşısında devlet ru
hunun dile gelmiş ifadesi” (a.y., 23) olarak yorumlar. Yine biz
zat Ahlâk Nizamı’nda, nasyonal-sosyalizme yaptığı atıflar gözden
kaçmamalıdır: “[Sosyalizme karşı menfî propagandalar] ... daha
İkinci Dünya Harbi’nde İtalyan ve Alman milliyetçi sosyalizmine
karşı kapitalist ve komünist dünyalarının kardeşçe birleştikleri
ni unutturdular ve hatta paranın desteklediği sinsi yahudi14 pro
pagandası ile o milletlerin çocuklarını bile sosyalizmden soğut
maya çalıştılar.” (a.y., 178) “Millî değerlerle geleneklere daya
nan faşizm ile aynı esaslara dayanan Alman millî sosyalizmi, dev
let sosyalizminin en mükemmel gerçekleşmesi olmuştur.” (a.y.,
232) Söylemeye gerek yok; koyu bir anti-komünizm Topçu’nun
sosyalizminin mütemmim cüz’üdür - belki daha doğrusu, sosya
lizm, anti-komünizmin mütemmim cüz’üdür, komünizme karşı
en sıhhatli önlem olarak tavsiye olunur.
Mollaer, bilhassa Topçu’nun milliyetçiliği ve antisemitizmi
konusunda had safhada hayırhahtır. Onun “hiçbir zaman ırk-
merkezli olmayan incelmiş milliyetçiliği”nden söz eder (Mol
laer, s. 83). Laurent Mignon’un H ece Dergisinin 2006 başın
13 Nitekim Mese/e’nin Aralık 2007 sayısında (s. 30-32) Esin Pervane, Mollaer’in
tezini sorgulamış ve Topçu’nun sol ideolojiden ziyade “bir nevi faşizme” daha
yakın düştüğünü savunmuştu.
14 Orijinal metinde sadece burada değil birçok yerde “Yahudi” küçük harfle ya
zılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |