Tck tanitim semineri notlari


Suçun Özel Görünüş Biçimleri



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə48/127
tarix29.05.2018
ölçüsü4,78 Mb.
#46542
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   127

6. Suçun Özel Görünüş Biçimleri

A. Teşebbüs


Netice hareketten ayrılabildiği için, suça gerek eksik ve gerekse tam teşebbüs mümkün ise de, YTCK eksik - tam teşebbüs ayırımı yapmadığından, bu ayırımın önemi kalmamıştır.

B. İçtima


Fail, bu suçu, hakaret etmek kastı ile işlerse, hakaret suçu ile bu suç arasında fikri içtima kuralları uygulanır. Mala zarar verme, genellikle başka bazı suçları işlemek için araçtır. Bu durumlarda mala zarar verme, söz konusu suçun ögesi veya nitelikli hali değilse, her neticenin bağımsız suç olduğu kuralından hareketle her iki suçtan dolayı failin cezalandırılması gerekir. Yargıtay, aynı fiille hem basit hırsızlık, hem de mala zarar verme suçu işlenirse fikri içtimanın (ETCK m.79, YTCK m. 44) bulunduğu ve failin daha ağır ceza içeren mala zarar verme suçundan dolayı cezalandırılacağı görüşündedir. Bunun gibi, değişik kişilere ait evlerin fail tarafından aynı anda ateşe verilmesi örneğinde olduğu gibi, tek bir fiille mala zarar verme suçunun değişik kişilere karşı işlenmesi durumu YTCK m. 43/2’de ayrıca düzenlenmiş ve böyle bir durumda zincirleme suç kurallarının uygulanmasına olanak tanınmıştır.

Bununla birlikte fail, hırsızlık yoluyla ele geçirdiği mal üzerinde zarar verici davranışlarda bulunmuş ise, “cezalandırılmayan sonraki hareketler” söz konusu olur ve fail ayrıca mala zarar verme suçundan dolayı cezalandırılmaz.


C. İştirak


Suç, iştirak açısından özellik göstermez. Suça her türlü iştirak mümkündür.

7. Malın Değeri;


Yeni düzenlemede verilen zararın azlığı veya çokluğu bir artırım veya indirim nedeni olarak kabul edilmemiştir. Malın değeri hakimin cezanın alt ve üst sınırları arasında yapacağı uygulamada dikkate alınacaktır. Çok az bir zararın var oluşu 62. maddeye göre takdiri indirim nedeni yapılabilecektir. Bunun dışında mala zarar verme suçları için değere göre özel bir artırım veya indirim maddesi düzenlenmemiştir.

8. Etkin Pişmanlık;

TCK nun 168. maddesine göre; suçun tamamlanmasından sonra, (suç tamamlanmadan yapılacak davranışlar gönüllü vazgeçme hükümlerine göre değerlendirilecektir) hakkında soruşturma başlamadan önce fail veya azmettiren veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi halinde verilecek cezada indirim yapılacaktır.


9. Şahsi Cezasızlık veya Cezadan Şahsi İndirim Sebebi;

Mala zarar verme suçuna ilişkin failin konuma özgü bazı cezasızlık veya cezadan indirim sebepleri 167. maddede düzenlenmiştir. Yağma hariç tüm mala karşı suçlarda bu sebepler yer almaktadır. Buna göre mala zarar verme suçunun;

1. Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

2. Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,

3. Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Mala zarar verme suçunun, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi hâlinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

Bu indirim ve cezasızlık hali failin şahsına ilişkin olduğundan, suça iştirak eden kişiler yukarıda belirtilen akrabalık durumuna sahip değiller ise indirim veya cezasızlık halinden yararlanamaz. Bu sebeplerden herkes kendisi açısından yararlanır.


IV. İbadethanelere ve Mezarlıklara zarar Verme;


Yeni düzenlemede ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Yine de ilgisi nedeniyle mala zarar verme suçunu düzenleyen maddelerin devamına konulmuştur. Ancak hemen söyleyelim ki bu maddenin ayrı düzenlenişi nedeniyle artık bu eylemler mala zarar vermenin özel bir şekli değil tek başına bir suçtur. Kendi içinde suçun temel şekli ve nitelikli halleri düzenlenmiştir. Örneğin ibadethanelerin sadece kirletilmesi suçun temel şekli olarak 153/1 kapsamında kalacak iken bu kirletme ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir amacıyla işlenmiş ise ceza 153/3 uyarınca artırılacaktır. Bu nedenle ve özel olarak sayılmaması nedeniyle bu suçlar açısından 168. maddede yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama yeri olmayacaktır.

Koğuşturma :Gerek Eski TCK ve gerekse Yeni TCK, mala zarar verme suçunun basit halinin (Eski TCK m.516/1, Yeni TCK m. 153) koğuşturmasını şikayete bağlı tutmuş iken; nitelikli halleri (Eski TCK m.516/2 ve 517, Yeni TCK m. 154) bakımından ise koğuşturmanın res’en yapılacağını öngörmüştür. Yalnızca zarar verilen malın sahibi değil, aynı zamanda o maldan doğrudan yararlanma hakkı bulunan kişiler de şikayet hakkına sahiptir. Buna karşılık “ibadethane ve mezarlıklara zarar verme” suçunun (Yeni TCK m. 155) koğuşturması res’en yapılır.



V. Hakkı olmayan yere tecavüz

MADDE 154. - (1) Bir hakka dayanmaksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunduğunu bilerek mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları kısmen veya tamamen zapt eden, bunlar üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp eken kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır.

(3) Kamuya veya özel kişilere ait suların mecrasını değiştiren kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır.124

GEREKÇE :

Maddeyle, bir hakka dayanmaksızın başkasına ait ta­şınmaz malın veya eklentilerinin kısmen veya tamamen işgal edilmesi, ta­şınmazın sınırlarının değiştirilmesi veya bozulması yahut herhangi bir su­retle hak sahibinin malından kısmen veya tamamen yararlanmasına engel olunması cezalandırılmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında köy tüzel kişiliğine ait olan harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malların kısmen veya tamamen zaptolunması veya bunlara tasarruf edilmesi veya bunların sürüp ekilmesi cezalandırıl­mıştır. Aynı fiiller, öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terkedilmiş, bahis konusu yerler hakkında işlendiğinde de keza suç oluşacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında suların mecrasını değiştirmek suç hâline getirilmiştir. Suların kamuya ait olması veya özel nitelikte bulunması önemli değildir.

Yeni 154. madde 765 sayılı TCK nun 513. maddesinde yer alan düzenlemeyi aynen yansıtmaktadır.

VI. Güveni kötüye kullanma

MADDE 155. - (1) Başkasına ait olup da muhafaza etmek veya 125belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.126



GEREKÇE :

Madde metninde güveni kötüye kullanma suçu ta­nımlanmıştır. Söz konusu suçla korunan hukukî değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz ko­nusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mev­cuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin ko­runması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır.

Güveni kötüye kullanma suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz mal­dır. Bu mal üzerinde fail lehine zilyetlik tesis edilmiş olmalıdır. Güveni kö­tüye kullanma suçunda fail, suç konusu malın maliki değildir. Bu nedenle, müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan mallarla ilgili olarak, müşterek veya iştirak hâlinde malik olanlar birbirlerine karşı güveni kötüye kullanma suçunu işleyemezler. Fail, suç konusu şey üzerinde lehine zilyetlik tesis edilmiş olan kişidir. Ancak, bu zilyetliğin mutlaka malik tara­fından tesis edilmesi gerekmez.

Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir. Bu hukukî ilişki, örneğin kira sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, karz sözleşmesi, vedia sözleşmesi, istisna sözleşmesi, vekalet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, rehin sözleşmesi ile tesis edilmiş olabilir. Bu akdi ilişki, karma veya sui generis bir sözleşme ile de tesis edilmiş olabilir. Örneğin, bir bankada açılan carî hesaba veya bir “özel finans kurumu”nda açılan “katılım ortaklığı hesabı”na ilişkin sözleşme ile de bu hukukî ilişki tesis edilmiş olabilir. Keza, örneğin bir anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile şirket tüzelkişiliği arasındaki hukukî ilişki, hizmet ve/veya vekalet söz­leşmesine dayanmaktadır. Hatta, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alınmış olan eşyanın meselâ bir üçüncü kişiye satılması durumunda dahi, güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu kabul edilmelidir.

Bu zilyetlik devri, malik olmayan kişiye, aradaki hukukî ilişkinin ni­teliğine göre, şey üzerinde belli bazı tasarruflarda bulunma hak ve yetkisini vermektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin suç konusu mal üze­rinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir.

Güveni kötüye kullanma suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdu­run şikâyetine bağlı kılınmıştır.

Söz konusu suçun işlenmesi suretiyle bir yarar elde edilebileceği dü­şüncesiyle, yaptırım olarak hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da ön­görülmüştür.

Maddenin ikinci fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâli düzenlenmiştir. Buna göre, söz konusu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da, hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkası­nın mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, failin suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılması gerekmektedir.



AÇIKLAMALAR .

Yeni TCK m. 155 uyarınca127başkasına ait olup da, belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi şikayet üzerine”, cezalandırılır.

Suçun temel şeklinde yapılan değişikliğin ilk göze çarpanı, TCK nun 508. maddesinde yer alan sınırlı sayıdaki seçimlik hareketlerin sayılması yöntemi terk edilerek tek bir hareket şekli konulmuş ve böylece tüm hareket tarzları kapsama alınmıştır. Buna göre; “zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma” suçun hareketi olarak kabul edilmiştir. Böylece önceden sayılan tüm hareketler bu kavram içine alınmıştır. Önceki düzenlemede yer alan ve sınırlı şekilde sayılan hareketlerin dışında kalan eylemlerin cezalandırılamama sakıncası da böylece giderilmiştir.

Bu suçun hırsızlık suçundan farkı, failin malın zilyedliğine önceden sahip bulunmasıdır. Hırsızlıkta fail, malın zilyedliğini elde etmekte, buna karşılık güveni kötüye kullanma suçunda zaten mala zilyed bulunmaktadır. Başka bir anlatımla güveni kötüye kullanma suçundan farklı olarak hırsızlıkta fail, malın zilyedi olmayıp, zilyedi olmaya çalışmaktadır.



Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə