parası toplar. Müjde verme ve müjde verene hediye
verme geleneği tatarlarda çok yaygındır. Eserde
nazardan koruma motifi, hayvanın doğumu ile ilgili
inanç (“Iyi mal ayaklanıp doğar”) da yer almıştır. Rüya
motifi de önemsenmiştir. Başkurt Alemgol rüyasında
halk destanlarında sık gözüken Hızır’ı hatırlatan
aksakallı dedesini görür. Rüyalarda genelde bir
ödüllendirme ve ceza verme gibi durumlar olabilir.
Başkurtun rüyasında ise bir ikaz vardır ve rüyasında
onu dedesi ikaz etmiştir. Halk inançları dışında eserde
dua okuma gibi dini unsur da yer almıştır. Başkurt
Alemgol atı getirip hediye ettikten sonra köyün
aksakalları oturup fatiha okurlar ve yeni doğan
yavruyu gördükten sonra da dua okurlar ve
“Suphanallah, Maşallah” gibi sözler söylerler. Köyde
ihtiyarlara olan saygı, onların da karşılıklı olarak genç
kuşağa kendi tecrübelerini aktarmaları özel vurgulan-
maktadır. Bulunduğu toplumda hatırı sayılan saygı
değer, insanlara yol gösteren Safa dede tam bir halk
temsilcisi olarak hem zorla Hıristiyan dinine geçirilen
tatarlar konuşmaları hem hareketleri ile bize destan
aksakallarını hatırlatmaktadır. Başkurt’un atı getirmesi
üzerine şüphelenerek o böyle konuşur: “Taştan su
çıkar, kavak ağacı elma verir, Ebu Cehil imana gelir,
ama Alemgol en iyi atını karnında yavrusu ile beraber
öylesine Hafız’a getirip vermez.”
Bu eserde, insanların köyde genelde çavdar ekmeği,
yoğurt, yumurta ve haşlanmış patates gibi yiyecekler
ile geçinmeleri ve Zakir’in annesinin sabah erkenden
ocak üstünde tavada krep pişirmesi tatarların yemek
kültürü ile ilgili bilgiler de vermektedir. Köylü çocuğun
atına olan ve gönlünde duygularının gelişmesini
sağlayan trajik bir sevdayı anlatan bu eser hakkında
tatar alimi A.Sadekova “Tatar köylerinin çeşmesinde
akan su gibi berrak ve temiz bir eser” demiştir.
A.İbrahimov’un yukarıda andığımız eserlerinde halk
edebiyatı örneklerinin, folklorun son derece doğal bir
biçimde tatar köyünün hayatı ile örülüp gelmesi
yazarın icadına has en önemli özelliklerdendir. Tatar
halkının milli yüzünü belirlemek için yazar her şeyden
177
önce halk edebiyatına başvurmuştur ve onun eserleri
bugün de tatarların kültürünü anlamaya yardım eden
eserler arasında ilk sırayı almaktadır.
Kaynakça:
1.Fehreddinev R.(1993)Bolğar ve Qazan Töreklere.
Tatarstan Kitap Neşriyatı(TKN).
2.Ibrahimov Ğ. (1956) Saylanma Eserler: 3 Tomda.
Tatarstan Kitap Neşriyatı, 3.tom.
3.Nadirov I. (1977) Traditsionnıyı Obrazı Tatarskoy
Narodnoy Liriki// Razvitiye Gumanitarnıyh Nauk.
Kazan.
4.Sadekova A.H. (1995) Folklor v Estetike Galimcana
Ibragimova. Kazan: IYLI im. G.Ibragimova AN RT.
5 ...a.g.e., s. 285.
6 ...a.g.e., s. 286.
7 ...a.g.e., s. 283.
8 ...a.g.e., s. 261.
9 ...a.g.e, s. 261.
10 A.Sadekova. …a.g.e., s. 31.
178
TÜRKİYƏ
DUYGU KARAHASANOĞLU
Trabzon’un Maçka ilçesinde dünyaya geldi. İlk
öykü kitabı “Tarihi Soygun” 1997 yılında
basıldı.
Ardından
F.Karahasanoğlu’yla
hazırladığı “Karadeniz Fıkraları” yayınlandı.
HÜSEYİN CAVİD, TARİHİ ŞAHSİYETLER
Azerbaycan’ın ünlü dramaturglarından Hüseyin
Cavid, hayatının her karesini; Türklüğe, İslam’a ve
Edebiyata adayarak geçirmiştir. 59 yıllık hayat
serüveni, inişli çıkışlı olduğu kadar verimli geçmiştir.
H.Cavid, inandığı bildiği yolda yürümesini bilen ender
dramaturglardan biridir. Kalemini, acımasızca
kullandığı kadar ölüm pahasına da olsa
değiştirmemiştir. Eserlerinde yaşadığı dönemi adeta
unutmuştur. Geçmişin sayfalarını aralayarak, tozlu
raflardan işine yarayanları alarak, kalemiyle bütünleş-
tirdi. Kırılması gereken zincirlerin, kırılmasını isterken,
var olan gerçeklerin değişmeyen iç yüzüne boyun
eğmek, zorunda kaldı. Çünkü tarihi şahsiyetlerin ya-
şadığı dönemlerden çok sonra hayata “merhaba”
demişti.
Toplumun aydınlanmasında hiç kuşkusuz yazar ve
şairlerin rolü büyüktür. Şairlerin olmadığı bir toplum,
mu-habbetten uzak, sevgiden ayrı kalır. Kainatın
yaratıcısı, ilk insan Adem’in oluşumunu sağlayan
Allah’a inanmayan bir toplumun karanlığa
sürüklenmesi doğaldır. Kutsal kitaplar yerine, el yapımı
putlara yada değişik canlılara tapılması, dinden uzak
yaşayış biçimini gösterir. Yalan yanlış söylemlerle, top-
lumsal değerlerin bireysel çıkarcılıkla örtüşerek, sö-
mürgecilik zihniyetini ve köleliği benimsenmesine
179
kadar uzanan bir sürecin, toplum üzerindeki etkisi
büyüktür.
Denk olmayan sevgilerin yarattığı facialar her zaman
dramla sonuçlanır. Sonlanan hayatların, geride
bıraktıkları hayat açmazlıklarıyla bir kez daha karşı
karşıya gelir. Sevginin yüceliğini bilmeden şan şöhretin
peşinden koşmak, asıl sevgi sahiplerine yapılan
haksızlıktır. Ne yazık ki, bunun bilincinde olunmadan
dürüst sevgiler yok edilerek tarihin tozlu sayfalarında
bırakılır.
Toplumun aydınlanmasında, dinler engel teşkil
etmez. Bilim alanında ilerlemeyi din değil, yobaz
düşünceler engeller. Tarihin derinliklerinde bir çok
örneklerine tanık olmaktayız.
Fikir adamı, dramaturg H.Cavid, tarihi şahsiyetlerin
bilinen ve bilinmeyen yönlerini eserlerine taşırken, yine
toplumun değer yargılarını her daim ön planda tutmayı
uygun görmüştür. Saptırılan hayatları, acımasızlığın
bedelini, yalnızlığın girdabını, din kisvesini, saplantı
düşüncelerini, şehvetin intikamını, sevginin
kirletilmesini, baba-oğulun entrikalarla karşı karşıya
getirilmesini vb. gibi. Ayrıntılı özellikleri, eserlerinde
görmek mümkündür.
İslam dininin yayılmasında çekilen zorluklar şüphesiz
ki, insanların cahilliğinden ve saplantılı
düşüncelerinden kaynaklanmaktaydı. İslam dininden
önce, kız çocukları diri diri toprağa gömülerek,
öldürülürdü. Kureyş’in ileri gelen zenginleri cahil halkı
daha da sömürmek için bugünkü Kabe’de yüzlerce put
sergilerdi. Putlara dil uzatmak, atalara yapılan
saygısızlık anlamına geldiği gibi küfür olarak da,
sayılırdı.
İslam dini, hıristiyanlığa, yahudiliğe göre daha
ayrıntılı daha kapsamlıdır. Kuran’ı-Kerim son kitap
olduğu gibi hz. Muhammed’de son peygamberdir.
180
Dostları ilə paylaş: |