Təşkilatlarına Dővlət Dəstəyi Şurası tərəfindən maliyyələşdirilən Gənc yazarlara



Yüklə 3,5 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə55/60
tarix25.06.2018
ölçüsü3,5 Kb.
#51121
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   60

olgunlaştığını   yine   Cavid’in   usta   kaleminden   öğre-
niyoruz. Hayatın dolambaçlı yollarından geçip, ayakta 
kalmak zordur. 
Din, ayrı bir vicdan muhakemesidir.  İçki içmek de, 
vicda-nın  diğer muhakemesidir.  Adam öldürmek, din 
de caiz de-ğildir. 
Şimdi burada Ömer Hayyam’ın hayatındaki, kesitleri 
birlikte   inceleyeceğiz.   Hangi   hayatın,   hangi 
kademesinde   değeri   vardır,   yada   yoktur.   Kişisel 
çıkarlar her daim ön planda tutulduğundan var olan 
hayatlar   söndürülerek,   yok   edilmektedir.   Ömer 
Hayyam, şarapla Kuran’ı aynı ölçülerde tutsa da, her 
ikisinin   de   farklı   olduğunu   gayet   iyi   bilmektedir. 
Hayyam   iki   arkadaşı   Hasan   Sabbah,   Hace   Nizam’la 
son gecelerinde ant içerler. Kim daha yüksek mevkiye 
gelirse, diğerine yardım edecek. 
Selçuklu devletinin hakanı Alparslan’a vezir olan Hace 
Nizam verdiği sözü unutmamıştır. Pejmurde arkadaşı 
Ömer   Hayyam   ile   Hasan   Sabbah’ı   arzularını   yerine 
getirirken, hayatını nasıl bir tehlikeye attığının farkında 
değildir. Ömer Hayyam, rasathanesini kurarak, öğrenci 
yetiştirmeye başlamıştır. 
Alparslan   bir   isyancı   tarafından   öldürülünce   yerine 
oğlu   Melikşah   geçmiştir.   Hasan   Sabbah,   istediği 
vezirlik makamında oturmuştur. 
Hayyam’ın ilham kaynağı Sevda’yla, hayatın güzellik-
lerinden   istediği   gibi   istifade   ederek,   bu   güzellikleri 
arkadaşlarıyla   da   paylaşır.   Ancak   müftü,   Hayyam’ın 
yoldan   çıktığını   düşünmektedir.   Gördüğü   yerde 
nasihatte   bulunmayı   ihmal   etmez.   Ömer   Hayyam, 
müftüyü şu şekilde kınar:  
“hazreti müftü, biz size nispetle?
hem ayığız, hem neşesiz. 
biz bade içeriz, siz insan kanı,
anlat, hangimiz, daha çok vahşiyiz?”
 
187


Hayyam,   kendi  görüş  ve   düşünce   içerisinde   ki,   bir 
hayatı   ebediyete   kadar   gideceğini   savunması,   yine 
bazı   din   tacirleri,   tarafından   yanlış   algılanmaktadır. 
Edebiyatın   güzel   bahçesinde   dolaşmayı   tercih   eden 
Hayyam kainatında siyah örtü üzerine işlenen yıldızları, 
dengeli   biçimde   dolaşan   gezegenleri   merak 
etmektedir. Hayatını bu uğurda bitirme arzusunu da, 
taşımaktadır. 
Sabbah, tam tersine  insan  hayatlarını söndürmekte 
kararlıdır. Fırsatını bulduğunda Sevda’yı zehirler. Ardın-
dan Hace Nizam’ı yok eder. Sabbah’ın kinle dolması, 
en yakın arkadaşını öldürecek kadar gözünün dönmesi 
yine insanlığın doyumsuzluğundan kaynaklanmaktadır. 
Yapılan   yardımın   karşılığı   ölümle   sonuçlanması, 
kafalarda   soru   işareti   bırakırken,   yapılan   iyiliğin 
karşılığı   da,   her   zaman   kötülüktür.   Sözünü   de, 
hatırlatır.                                          
Cavid,   burada   da,   tarihe   mal   olan   şahsiyetlerin   iç 
yüzünü   aktarmaya   çalışmıştır.   Özümlenen   hayatın 
içerisinde karşımıza çıkan Hayyam’ın, varmak istediği 
noktaya  vardığını  söylemek  yanlış   olmaz.   Etrafındaki 
öğrencileri, bunu daha iyi açıklar. 
Bugün   bile   din   kullanılmaktadır!   Din   üzerinden 
siyaset   yapanlar,   yok   değil.   İçkiyi   haram   sayanlar, 
adam   öldürmeyi,   haram   yemeyi   günah 
saymamaktadır.   Geldiğimiz   nokta   menfaat   ve   çıkarı 
göstermektedir.   Dini   her   ortama   alet   edenlerin   iç 
yüzünü yine Hayyam dramından halife Muktebillah ile 
halka   dini   vaazlar   verdikten   sonra   kadınlarla   havuz 
kenarında yalancı cennetinde eğlendiğini görmekteyiz. 
Fikir,   edebiyat   adamı   H.Cavid,   dünya   meselelerini 
kaleme  alırken,   insan   hayatlarıyla   birlikte   yoğurarak, 
her bireyin bilmesi gereken meseleler olduğuna bir kez 
daha   vurgu   yapmıştır.   İnsanlığın   hangi   boyutlarda 
seyir ettiğini, intikamın, nefretin, sevginin adresini ayrı 
188


ayrı   arayıp   bulduktan   sonra   sorgulamıştır.   Bu 
sorgulama günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. 
Cavid,   eserlerinde   gerçekçiliğe   yer   verdiği   kadar 
sevgi ve muhabbeti el üstünde tutmayı ön görmüştür. 
Kaleminin   ucundan   dökülen   sözcüklerin   manasını 
sadece   kendisine   değil,   toplumun   her   karesinde 
yaşayanlara   sormuştur.   Bilinen   hayatlarda 
bilinmeyenlere,   bilinmeyen   hayatlarda   da   bilin-
meyenleri öğrenmeye çalışmıştır. Sadece insan haya-
tını değil, kainatın sırlarını da ele alarak derinliklere in-
miştir. 
Beşeriyetin   bulanık   düşüncelerle,   mahvolması, 
düşünen   beyinler   için   yıpratıcı   olduğu   kadar 
dayanılmaz   bir   acıdır.   Bugün   bile   beşeriyetin   geldiği 
nokta, iç açıcı değildir. Her yanda kan ve nefret var. 
Ülke   liderleri,   kan   ve   nefretin   tohumlarını 
beslemektedir. Toprak kavgası geçmişten gelen sorun 
olduğundan bugün dahi tartışması gündemdedir. 
Bir zamanların Sovyetler Birliği’nin hapsettiği ülkeler 
bugün   bağımsızlıklarıyla   yaşamaktadır.   Ancak   ABD, 
Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçirmenin hesabını 
yaparken,   gözünde   hiçbir   ülkenin   manevi   değeri 
yoktur. 
Bu   bağlamda   H.Cavid   gibi   fikir   adamlarının   gö-
rüşlerine   daha   çok   ihtiyaç   vardır.   Cavid,   meselelere 
yaklaşırken,   kalemini   keskin   kullanmayı   yeğlediği 
kadar   düşüncelerini   olduğu   gibi   yansıtmayı   uygun 
görmüştür. 
Her   akıl   sahibi,   Cavid’in   anlatmak,   varmak   istediği 
noktayı görür. İhanetin ne demek olduğunu, şehvetin 
uğursuzluğunu, anlatırken düşüncelerin içerisinde yoğ-
rulan   bir   çok   düşüncenin   de,   ortaya   çıkmasını   iste-
miştir.   Dünyada   kan   dökenler,   taht   hırsı   ve   din 
kisveciliği   yapanlardır.   Cavid’in   eserlerinde     bunlara 
rastlamak mümkündür. Eserlerinde sadece gerçekçilik 
189


Yüklə 3,5 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə