Thank you for your contribution



Yüklə 10,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə144/243
tarix16.08.2018
ölçüsü10,37 Mb.
#63316
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   ...   243

290

Modernizm’e kadar geçen sürede sadece plastik bir dil 

olarak ifade edilen beden, her ne kadar Kübizm’le bir-

likte biçimsel bozulmaya uğrasa da, bunun temelinde, 

Duchamp’ın herhangi bir nesneyi sanat nesnesi olarak 

değerlendirme düşüncesi yatar. Bu düşünce, bedenin de 

herhangi bir nesne gibi, doğrudan sanat nesnesi olarak 

kullanımı fikrini doğurmuştur. 

Sonraki yıllarda aktif bir şekilde sanat içerisinde “nes-

ne” olarak kullanılan beden, 1960’lı yıllardan itibaren, 

tüketim kültürü ve reklamcılıkla birlikte, pazar ürünü 

olarak da görülmeye başlanır. Bu dönemde pornog-

rafinin de bir sektör haline gelmesi, bedeni vitrinde 

sergilenen, üzerinden para kazanılan ve marketlerde 

satılabilen bir ürün haline getirmiştir. Artık yaşanan 

veya yaşanacak olan her türlü zevk ve acı, reklamların 

ve filmlerin konusu haline gelir. Bu durumda, madem ki 

artık bedenin salt bir nesne olma durumundan bah-

sedilmektedir, o halde “cinsiyet” kavramı da ortadan 

kaldırılabilecektir. Cinsiyetsiz bir tüketim nesnesi duru-

muna indirgenen beden, Kaplan(2007,s.9) tarafından şu 

sözlerle ifade edilir;

Popüler kültürün yaşam olgusu, markanın tüketimine 

yöneliktir. Tüketimin gerçekleştiği alan insan bedenidir, be-

denin arzusudur. Beden, tüketimin ruhunu yansıtır. Seyirlik 

bir nesne, arzunun nesnesi haline gelir. Bedenler, benzer 

görüntüyü yansıtır ve tüketimin aynası olur. 

Çağdaş tüketim toplumlarında zevkin, arzunun ve 

estetiğin buluştuğu bir alan haline gelen beden, idealize 

edilerek imge bedenler şeklinde satışa sunulmaktadır. 

Sanat alanında özellikle Pop Art akımı içerisinde belir-

gin olarak hissedilen bedenin nesneleştirilmesi, Andy 

Warhol’la olan yakın arkadaşlığı neticesinde Philiph 

Pearlstein’nin yapıtlarına da yansımıştır.  

Ressam, genellikle dioganal şekilde yerleştirilen ve 

çoğu zaman tuval kenarlarının dışına taştığı için ke-

silen gerçekçi figür resimleri ile tanınmaktadır. Onun 

kompozisyon anlayışı ve üslubu, klasik anlamda doğayı 

resmeden bir gerçekçilikten ziyade, günlük hayatı 

yansıtmayan, bakıldığında sanki bir kolaj mantığıyla 

hazırlanmış izlenimi uyandıran kurmaca görüntülerden 

oluşur. Bunun nedeni olarak, realist resimler yapmaya 

başladığı 1950’li yıllarda yaygın olan Soyut Dışavurum-

cu akıma bir tepki niteliğinde, “kişilik” ve “duygu” gibi 

kavramlardan uzak durmaya çalışması gösterilebilir. 

Ancak olgunluk dönemi olarak görülebilecek olan 

1980’li yıllardan sonra yaptığı çalışmaları, bu konuda 

biraz farklılaştığının göstergesidir. 

Resim 1- Standing Male,Sitting Female Nudes, 188x157 cm,1969

Resim 2- Model With Chrome Chair, Kiddie Car,Kimono  

and Bambino,152.x106 cm, 2008

İzleyicilerin, resimlerine hiçbir anlam çıkarma gayreti 

gütmeden, ne görüyorlarsa ona bakmaları gerektiğini 

tembihlese de, kullandığı beden imgeleri üzerindeki 

psikolojik yansımalar özellikle bu dönemde hissedilir. 

Kompozisyonlarında yer alan kukla, sallanan at, uçak, 

antika eşyalar, araba maketleri ve çizgi film oyuncakları 

gibi objeler, günlük hayatın içerisinde sık rastlanama-

yacak, ancak döneminin popüler kültürünü yansıtan 

nesnelerdir. Bu objeler insan bedeniyle güçlü bir zıtlık 




291

içerisinde resmedilirler. Bunun yanısıra, çalışmalar 

kompozisyon ve renk konusunda izleyiciyi içerisine çek-

se de, obje ve bedenlerin kullanım ilişkisi bağlamında 

itici ve soğuk geldiği söylenebilir. Nedeni, bahsedilen bu 

garip objeler içerisinde bedenlerin de tıpkı birer vitrin 

mankeniymişçesine kırışıksız, zayıf ve bronzlaşmış 

şekillerde sunulmalarıdır. Bu durum, resimlerde canlı 

ve merkezde yer alan bedenleri görmeye alışık izleyici 

üzerinde olumsuz bir etki uyandırmaktır. Zaten ressa-

mın röportajlarında da vurguladığı gibi amaç, alışıldık 

anlatımcı resimlerin aksine, “hikâyelendirilmemiş” 

kompozisyonlar yaratmaktır. Bu nedenle Pearlstein’nin 

imge-bedenleri, soyut dışavurumcu ressamların fırça 

vuruşlarını birer kompozisyon elemanı olarak kullan-

maları gibi, mekanik boyamalarla biçimlendirilmiş 

birer elemandırlar. Mekanikleştirme mantığı, ressamın 

askerlik yıllarında başlayarak, sonrasında da bir süre 

para kazanmak amacıyla devam ettiği ekipman çizim, 

boyama ve kataloglama işinden kazandığı becerinin, 

özgün çalışmalarına yansımasıdır.

Mekanikleştirme veya başka bir deyişle “nesneleştir-

me”, resmedilen bedenlerin çıplak olmalarına rağmen 

neden seksüel bir varlık olarak algılanmadıklarının da 

bir kanıtıdır. “Çıplaklık” ile “soyunuk olma” arasındaki 

fark, burada önem kazanır. Yılmaz (2006,s.287)’a göre, 

günlük dilde aynı anlamda kullanılan bu iki kelime, 

“utanma” kavramının etkisi nedeniyle birbirinden ayrıl-

maktadır. Bu kavram, bazı kültürlerde ayıp karşılanan 

şeyler karşısında, insanların takındığı tutuma karşılık 

gelir ve toplum tarafından insana sonradan verilen bir 

özelliktir. Soyunuk olmak, içerisinde utanmayı barın-

dırmaktadır. Soyunan kişi yalnız dahi olsa, rahatsızlık 

hisseder. Oysa çıplaklık, zaten bedenin ve onu saran 

tenin adeta doğal bir elbiseymişçesine sergilenmesini 

içerdiğinden, utanmayı reddeder. Sanatsal, cinsel ya 

da tıbbi, her ne konuda olursa olsun çıplak beden, belli 

bir doyum sağlamak için sergilenmektedir. Ancak bu 

durumda, çıplak olan kişi için de izleyici önemsizleşir ve 

görmezden gelinir. Genel tutum, sanki giyinikmiş gibi bir 

doğal tavırla sergileme içermektedir. 

Pearlstein’nin resmettiği bedenler, bahsedilen neden-

den ötürü, cinsellikten arındırılmış bir şekilde, diğer 

objelerin ardına gizlenerek izleyicinin bakışlarından 

uzakta tutulurlar. Modellerin resim düzlemi içerisinde 

gezinen ilgisiz ve donuk bakışları da, olaya bir gözetle-

me etkisi katmaktadır. Bu nedenle, kompozisyonlar her 

ne kadar kurmaca da olsa, doğal bir sahnenin röntgen-

ciliği yapılıyormuş izlenimi uyandırılır. Kısaca, ressamın 

genel kompozisyon anlayışı, gerçekliğin bir gözlemini 

yansıtmaktadır. Ancak, yukarıda da bahsedildiği gibi bu 

gözlem, nesnel değil kurmacadır. 

Bedenin nesneleştirmesine tekrar bakıldığında, Pe-

arlstein’nin imge-bedenleri, diğer nesneler tarafından 

sarmalanıp ikinci plana itilerek insan varoluşuna ters 

bir etki yarattığı söylenebilmektedir. Çünkü, yaşam 

içerisinde kendisini öne çıkararak varlığını kanıtlamaya 

çalışan insan, birey olabilme yolunda uğraşırken, bu re-

simlerde tam tersi bir duygusuzlukla resmedilir. Beden, 

duygulardan arındırılmış, salt et, kemik ve deri özel-

liğiyle herhangi bir nesne muamelesi görerek, soğuk 

ve dokunulmak istenmeyen, izleyiciyle arasına mesafe 

koyan bir obje izlenimi yaratmaktadır. Aslında ressamın 

çalışmalarını bu kadar vurucu yapan da bedenin nes-

nelerle kurduğu bu birlikteliktir. Bu aşamada, Baud-

rillard’ın tüketim mantığının etkisi hissedilir. Ressam, 

sanki izleyiciyi ister istemez kendisini buradaki beden-

lerin yerindeymişçesine düşünmeye zorlayarak, kendi 

bedeninin de tüketilmeye mahkûm bir nesne olabilece-

ğinin farkına varmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Bedenlerin kompozisyon içerisinde diğer nesnelerle 

olan karmaşık ve iç içe olan ilişkisi, çıplak bedenin 

cinselliğini öteleyerek onu sıradanlaştırmaktadır. 

Modellerin etrafta dolaşan boş bakışlarının aksine, kul-

lanılan hayvan veya kukla figürlerinin belirgin şekilde 

izleyiciye bakması, dikkat çekicidir. Objelerin bedenlere 

göre daha canlı renklerle resmedilmeleri de bedenlerin 

ikinci plana itilmesinde etkili rol oynar. Ancak bu durum, 

resimlerin geneline hâkim olan ışık-gölge oyunla-

rıyla dengelenmektedir. Bu oyunlar, algısal bir temel 

oluşturarak, duygu yerine görselliğe vurgu yaparlar. 

Ressamın yakalamak istediğini söylediği realist mantık 

da burada kendisini göstermektedir. Ressamın aşağıda 

yer alan çalışması, bu anlatılanlara iyi bir örnek teşkil 

etmektedir.

Resim 3-Two Minstrel Marionettes and Model, 193x153 cm, 1987




Yüklə 10,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   ...   243




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə