208
gereksinimlerle bu çalışmanın amacı, gölgenin sanatın
temel öğelerinden biri olarak kullanımının yanı sıra
imgesel bir anlam yaratmakta kullanılabildiğinin
kavratılması ve bu olgunun öğrencilerce nasıl anlam-
landırıldığının ortaya koyulmasıdır.
Bu amaç doğrultusunda Uludağ Üniversitesi Resim-İş
Öğretmenliği birinci sınıf öğrencilerinden ölçüt ör-
neklem yoluyla 10 öğrenci belirlenmiştir. Bu çalışma
kapsamında üç hafta süreyle, alışılagelmiş biçimsel ve
sanat tarihsel teorik yapının yanı sıra gölgenin imgesel
bir öğe olarak kullanılabileceği bilgisi ve örnekleri
verilerek öğrencilerin ortak bir olguyu deneyimleye-
bilmeleri sağlanmıştır. Olgubilim çalışmasının veri
toplama sürecinde öğrenci çalışmaları betimsel analiz
yöntemiyle incelenmiş ve gölgenin imgesel anlatımları
konusunda öğrencilere yazdırılan metinler incelen-
miştir. Elde edilen veriler, kuramsal çerçeveye dayan-
dırılarak yorumlanmıştır.
Whether it is realistic and observational works or
some imaginary fictions, drawing is one of the basics
of art education. Due to its pioneering quality, draw-
ing is among the required courses of both semesters
in the first year in order to train the students who are
prospective teachers in art teacher training programs
at undergraduate level so that they can intensify their
expressions in their main art major. Maintained through
first observational and then imaginative works in
drawing course, the theoretical aspect of the program
is based on the fundamental principles and elements of
art. Taking all these elements into consideration, light
and shade become the key binding component which
strengthens the expression in both observational and
imaginary works.
As well as teaching how shadow occurs, it is underlined
in the class how cast and form shadows have been
applied in art history and how they have changed. Shade
itself is purely the main component through which the
form is defined, complemented and bound to the place
by the effort to reify the nature or an idea in construc-
tion of visual perception and creation processes. As an
imaginary value beyond its illusory and representational
quality, the fact that shade is included in applications as
a sheer expression element which reinforces expres-
sion in art applications is a requirement of the syllabus
in order that the students can internalize the theory and
application and form their own understanding of art.
The purpose of this study with these requirements is
to show that shade can be used to create an imaginary
expression along with its use as a basic element of art
and to reveal how this concept is interpreted by the
students. In line with this purpose, 10 students were
chosen through criterion sampling from freshmen in
the Department of Art Education at Uludağ University.
Within the scope of this study, students were made
to experience a common concept for three weeks by
providing them with the information and examples that
shade can be employed as an imaginary element as well
as ordinarily formal and art historical theoretic struc-
ture. In data collection process of the phenomenological
study, students’ works were examined via descriptive
analysis method and their explanations were analysed
about their imaginary expressions. The collected data
were interpreted based on theoretical framework.
GİRİŞ
Algıda Gölge
Algılama gibi diğer tüm görsel eylemler de göze, algı-
lamaya dolayısıyla ışığa bağlıdır. Bu bağ, doğan ışıkla
(kaynaktan gelen) olsun, yapay ışıkla olsun bir şekilde
görmemizi, boyutları algılamamızı, nesnelerin arala-
rındaki ilişkileri kurup, yorum yapabilmemizi sağlar ve
dolayısıyla bütün bir bilinç oluşturmamızın en temel
kaynağı olur. Güneş kaynaklı yani doğan ışık dediğimiz
ışık, olağanüstü fiziki özellikleri sebebiyle dünyanın fiziki
devamlılığını sağlarken, bitkisel hayatı dolayısıyla insani
hayatının da sürekliliğini getirir. Işığın bu denli önemli
oluşu insanoğlunun onu araştırmaya ve ondan daha
fazla faydalanmaya çalışmaya itmiştir. Fen bilimleri,
biyoloji, kimya gibi birbiriyle bağıntılı birçok bilim dalının
(alanının) araştırmalarına temel kaynak oluşturan
güneş kaynaklı ışık, görsel sanatların da temel öğele-
rinden biri olmuştur.
Görsel sanatlarda ışık, nesneleri aydınlatan, gölgeli
alanlar yaratarak üçboyutlu algılanmasını sağlayan ve
onları zemine bağlayıp varlıklaştıran tek elemandır.
Nesnenin iki boyutlu resim yüzeyinde üçüncü boyutu
kazanması; ışık, aydınlık, gölge, gölgelendirme, bağlı ve
atılan gölge gibi kavramlarla açıklanmaktadır (Arnhe-
im,1997). Işık ve gölge; form, biçim ve renk gibi temel
sanat öğelerinden biridir. Her öğenin kendi alt eleman-
ları vardır ve bu elemanlar, onu daha kolay kavranır,
üzerinde düşünülür bir kavram haline getirir. Tunalı
(1981, s.54) resim sanatında ışık kavramını kompo-
zisyondaki ikili işlevi bakımından ele almaktadır. İlki
figürlerin ya da nesnelerin plastikliğini sağlayarak, öncü
önemde figürler elde etmek, ikincisi kompozisyonda
arkadan öne doğru ışık sağlayarak derinlik etkisi kazan-
dırmak böylece ön plan arka plan olmak üzere iki ayrı
plana bölünmektedir. Tunalı’ya göre resimde arkadan
öne doğru uzanan ışığın temel öğe olarak kullanılması
ilk Masaccio ile başlamış ve izlenimcilere kadar böyle
devam etmiştir. Tunalı (1981, s.54)
Görsel algılama ile ışığın şiddeti, aydınlık ve karanlık
diye adlandırılan durumlar ortaya çıkmaktadır. Tüm şid-
detiyle en aydınlık ışığın beyaz olduğu var sayılırsa, en
karanlık durum da siyahtır. Bu beyaz ve siyah arasında,
on ton değeri olduğu düşünülmüş ve bu ara tonlara, ‘gri’
ismi verilerek kavramlaştırılmıştır. Nesnelerdeki en
ışıklı alanlar form olarak ne kadar düz olursa olsun hiç-
bir zaman tamamen bembeyaz olmayacağı gibi dokusu