Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish World Studies



Yüklə 0,52 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/8
tarix16.08.2018
ölçüsü0,52 Mb.
#63597
1   2   3   4   5   6   7   8

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi

 

 



sıkılaştırmadığı, hatta küçük bir kıvılcımın etnik çatışmaya neden olma ihtimalinin yüksek 

olduğunu göstermiştir.  

Geride bıraktığımız on beş yılda önemli değişikliklerden birisi de uluslararası göçün yerel 

ve uluslararası siyasetin ana gündem maddesi hâline gelmesidir. Mesela Ahıska Türklerinin 

anavatanlarına dönmelerini en çok destekleyen ülkelerin başında gelen Azerbaycan ve Türkiye, 

bu desteklerini Gürcistan ile ilişkilerini etkilemeyecek şekilde sürdürmeye çalışmaktadırlar. 

Ahıska Türklerinin yurtlarından sürgününün birincil sorumlusu olan Rusya Federasyonu 

(RF)'nda ise ülkede yaşayan yaklaşık 100 bin Ahıskalıya yönelik etnik ayrımcılık yapılmakta ve 

ülkeyi terk etmeleri için etnik ve siyasi baskı uygulanmaktadır. Çalışmanın ileriki bölümlerinde 

görüleceği gibi Rusya bu konuda kısmen başarılı olmuş ve yaklaşık 12 bin Ahıskalı ABD'ye 

mülteci olarak sığınmıştır. Rusya aynı zamana bu durumu Gürcistan üzerinde baskı aracı olarak 

da kullanmaya çalışmaktadır.  

Ahıska Türkleri konusunda gerek Türkiye gerekse de uluslararası yazında çeşitli çalışmalar 

olmakla birlikte, bu araştırmalar ya bölge uzmanları tarafından betimleyici şekilde ya da 

Ahıska Türklerinin ana yurtlarına geri dönüşü sürecinde taraf olan ülkelerin, uluslararası 

örgütlerin ve düşünce kuruluşlarının perspektifleri doğrultusunda ele alınmaktadır. Ayrıca bu 

çalışmalarda ağırlıklı olarak Ahıska Türklerinin 1944 sürgünü üzerinde durulmaktadır. Sürgün 

kavramı, Ahıska Türklerinin kimlik oluşumunda kolektif travma özelliğiyle etkin bir faktör olsa 

da Ahıska Türklerinin yaşadıkları göçler de son derece önemli bir etkendir. Dolayısıyla Ahıska 

Türklerinin göç hareketleri ve bu göçlerin nedenleri incelendiğinde onların yaşadıkları travma 

çok daha iyi anlaşılabilecektir. 

Bu bağlamda çalışmanın amacı, anavatanları hariç dünyanın sekiz farklı ülkesinde onlarca 

farklı yerleşim birimine dağılan Ahıska Türklerinin ulusötesi

1

  topluluğa dönüşmesinin başlıca 



nedeni olan sürgün ve göç hareketlerinin nedenlerini incelemektir. Bu çerçevede özellikle XIX. 

yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya göçle başlayan süreçle göç olgusunun her türlü 

biçimini yaşamış olan Ahıska Türklerinin anavatanlarından Orta Asya'ya ve oradan dünyanın 

farklı coğrafyalarına göç süreçleri incelenecektir. 

 

1. Sürgün: Kafkaslardan Orta Asya'ya 



Ahıska 250 yıl Osmanlı yönetiminde (1578-1828) kaldıktan

2

  sonra 1828 yılında Çarlık 



Rusyası tarafından işgal edilmiş

3

  ve 1829 tarihli Edirne Antlaşması'yla Rusya'ya bırakılmıştır. 



1917 yılında Rusya'da çarlığın yıkılmasıyla yeniden Osmanlı Devleti’ne katılan Ahıska, 

Osmanlı'nın I. Dünya Savaşını yenilgiyle bitirmesinin ardından kısa bir bağımsızlık dönemi 

                                                 

1

  Son dönem göç çalışmalarında önem kazanan göç edilen ülkeye entegrasyon, asimilasyon ve onun 



kültürüne uyum sağlama konularını göç edilen ülkelerle (

country of origin

) süre giden bağlar 

çerçevesinde ele alan ulusötesi yaklaşım ışığında Ahıska Türklerini analiz eden Ayşegül Aydıngün ve 

İsmail Aydıngün (2014: 8), Ahıska Türklerinin ulusötesi topluluk oldukları görüşünü savunmaktadırlar. Göç 

endeler ve arkada kalanlar arasındaki ilişkiler ulusötesi yaklaşım açısından çok önemlidir. Sınır ötesi göç 

olgusu, sınır ötesi bağların kurulmasına neden olmakta; telefon görüşmeleri, internetin çeşitli kullanımları, 

anavatana yatırım, göç etmeyen aile fertlerine maddi destek, ziyaretler ve sınır ötesi evlilikler bu 

bağların kurulmasını mümkün kılan mekanizmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı ülkelerde yaşayan 

Ahıska Türkleri teknolojinin sağladığı bu olanakları etkin bir şekilde kullanmakta ve coğrafi yakınlıktan 

bağımsız toplumsal alanlar yaratarak kültürlerini, kimliklerini ve toplumsal dayanışmayı devam 

ettirmektedirler. 

2

 Ahıska'nın Osmanlı Devleti'ne bağlanması konusunda bk: Kırzıoğlu 1998: 274-296. 



3

 Ahıska'nın Çarlık Rusya'sı hâkimiyetine girmesi konusunda bk: Baddeley 1995: 201-208. 




İbrahim Hasanoğlu 

 



yaşadıktan sonra 1921 yılında Türkiye ile Sovyet Rusya arasında imzalanan Moskova 

Antlaşması sonucu yeniden Rusya'ya bırakılmıştır.

4

  

Bolşevikler iktidara önce Rusya’yı sonra da tüm dünyayı herkes için insancıl ve müreffeh 



bir toplum yaratarak değiştirecekleri umuduyla gelmişlerdi. Fakat bunu başaramadıkları çok 

açıktı. Toplum karmaşa içerisindeydi ve eğer birçok şey başarıldıysa bundan çok az  insan 

faydalanabilmişti. Birçok yeni sistem yaratmış ve onlara yeni fırsatlar sunmuş; ancak aynı 

zamanda çok daha fazla insanı mağdur etmiş ve baskı altına almıştı. Bütün bunların üstüne, 

1933’te Almanya’da Bolşevizm’i kökünden kazıyacağını ve Sovyetler Birliği’nin topraklarını, 

Alman halkının yerleşeceği 

lebensraum

 (yaşam alanı) olarak işgal edeceğini açıklayan Nazilerin 

iktidara gelmesi 

[Hosking 2011: 632-633], 

zaten paranoya düzeyi yüksek olan Sovyet yönetiminin 

halka karşı terör uygulamasının zeminini güçlendirmiş, bu da beraberinde topluma karşı baskı 

ve şiddetin daha da armasını getirmişti.  

Bu baskı ve şiddet II. Dünya Savaşı sırasında SSCB içerisindeki milletlerin topluca sürgün 

edilmesine kadar vardı ve “ihanet” ile suçlanan milletler yurtlarından sürgün edilmeye 

başlandı. 1941’de Volga havzasında ve başlıca Rus şehirlerinde yaşayan Almanlar Orta Asya ve 

Sibirya’ya sürüldüler. Bunu, savaşın sonlarına doğru Kırım Tatarlarının ve Kuzey Kafkasya 

halklarının göçü izledi.

5

  Bu halklar doğuya doğru yaklaşık bir ay sürecek yolculuk için, ilkel 



temizlik koşullarına sahip, su ve yiyeceğin çok az olduğu, herhangi bir sağlık hizmetinin 

sağlanmadığı, normalde büyük baş hayvanların taşındığı kamyon ve trenlere bindirildiler. 

Sürgün sırasında Tifüs salgını başladı ve sürgünün kurbanlarından birinin daha sonra aktardığı 

gibi, “


ölüleri uzak, terk edilmiş yerlerde verilen kısa molalarda, trenin hemen yanına, 

lokomotifin isinden daha kara bir karın içine gömmek zorunda kaldılar

” 

[Hosking 2011: 694]



Bu milletlerle aynı kaderi paylaşan Ahıska Türkleri de 1944 yılının 15-18 Kasım tarihleri 

arasında sürgün edilecekleri vagonlara toplanmaya başladılar. Ahıska, Adigön, Aspinza, 

Ahılkelek ve Bogdanovka ilçeleri ve bunlara bağlı yaklaşık 220 köyden 91.095 kişi tahliye 

edilerek  Orta Asya'ya sürgün edildi. Bunların 55.500'ü Özbekistan’a, 29.500'ü Kazakistan’a, 

11.000'iyse Kırgızistan’a yerleştirildi. Özbekistan’a yerleştirilenler ülkenin 7 vilayetindeki 43 

ilçeye dağıtıldı. Bunlardan ağırlıklı olarak; Taşkent’e 13.131 kişi, Semerkant’a 14.946 kişi, 

Fergana’ya 8.613 kişi ve Andican’a 6.881 kişi yerleştirildi. Kırgızistan’da ise ağırlıklı olarak Oş’a 

4.995 kişi, Talas’a 2.017 kişi ve Frunze’ye (Bişkek) yaklaşık 1.819 kişi yerleştirildi 

[Bugay 1995: 

176-177].

 

Stalin sürgünlerinin Rus ve Sovyet İmparatorluklarıyla bütünleşmesi zor olan halkları 



cezalandırmak, tasfiye etmek ve stratejik olarak önemli bölgeleri boşaltarak, buralara daha 

sadık insanları yerleştirmek gibi emperyalist bir amacı olduğuna şüphe yoktur. Ahıska 

Türklerinin sürgünü de belki bu yüzdendi; fakat bu konuda gerçek bilgiye ulaşmak hâlâ zor 

olmakla birlikte birtakım verilere dayanarak fikirler yürütülebilmektedir. “Savaş zamanı 

düşmanla işbirliği yapma” iddiası belki sürgüne maruz kalan milletlerden bazılarına karşı ileri 

sürülebilir.

6

 Stalin'in baskı siyasetine maruz kalan milletler savaş zamanı ya işgalcilerle en fazla 



işbirliği yapmış olanlar ya da işgalcilere karşı en az direnmiş olanlardı ama seçilmeleri yine de 

                                                 

4

 1917-1921 döneminde Ahıska'daki siyasi faaliyetler konusunda bk: Dinç 2015: 347-357; Sürmeli 2001: 335-



341 ve 648-672. 

5

  Savaş zamanı SSCB'de yurtlarından sürgün edilen milletler şu şekildedir: Koreliler, Finler, Almanlar, 



Karaçaylar, Kalmıklar, Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar, Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri. Bu milletlere ait 

yaklaşık 2 milyon 600 bin kişi sürgün edilmiş, bunların yaklaşık 500 bini sürgün zamanı ölmüştür. Ahıska 

Türklerinden ise sürgün sırasında 12.859 kişi hayatını kaybetmiştir [Ediev 2003: 302]. 

6

 II. Dünya Savaşı'nda Kuzey Kafkasya ve Kırım'da Alman işgali konusunda bk: Motadel 2015: 249-324. 




Yüklə 0,52 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə