Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish World Studies



Yüklə 212,06 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/7
tarix15.03.2018
ölçüsü212,06 Kb.
#31755
1   2   3   4   5   6   7

Hunlar ve Xiongnu

 

 



193 

şekil ve tipolojik olarak değişimini de takip edebilmekteyiz. Dahası kültürel süreklilikten dolayı 

göç yolları olarak kabul edilmesi gereken yollar şimdi açık bir biçimde belirmektedir 

[Erdy 


1994].

 Bunlardan biri oldukça kuzeydedir ve doğuda Güney Sibirya’dan ve batıdan da Ural’daki 

Ekaterinburg Geçidi’ne kadar uzanmaktadır. Moğol stepleri ile Macar Pusztası arasındaki bu 

yol boyunca Xiongnu kazanlarının başlıca buluntuları bir arada toplanmıştır. Bununla birlikte, 

aynı tipolojik kuralları uygulayarak, Ural’ın ağız kısmında yer alan Yukarı Kama’da ortaya çıkan 

Xiongnu grupları ile Batı’yı istila eden Hunlar arasında doğrudan bir bağ öngörülebileceğinden 

emin değilim. Kulp yapısında belirgin farklılıkların olduğu pek çok Xiongnu kazan modeli 

bulunmaktadır. Kuzey yolunda, Yukarı Kama’ya kadar bulunan kazanlar Macaristan’da hiçbir 

zaman bulamadığımız çok özel bir modelde yapılmışlardır. Buna karşılık daha güneyde olan 

ikinci yol boyunca bulunan kazanlar açık bir şekilde Hun dünyasına ait kalıntıları 

yansıtmaktadır. Bu kazan kalıntıları çok fazla değildir; ama Urumçi ve Altay’dan İç Asya, Volga 

ve son olarak da Macaristan’a kadar devam eden ve pek çok bilgiyi sağlayan bir göçün tarihini 

anlatmaktadır.  

Diğer bilgi yığınları yerleşik İç Asya ile ilgilidir. Sovyet döneminde yapılan çalışmalar 

kadar Özbekistan, Tacikistan’da ve Afganistan’daki çalışmalar da çok önemlidir. İç Asya 

sitelerinin kronolojisi sıkı bir şekilde Kuşan imparatorları tarafından başlatılan ve Kuşan-Sasani 

ve onların barbar taklitçileri tarafından yeniden kullanılan bir para serisine bağlıdır. Bununla 

birlikte Kuşan İmparatorluğu’nun kronolojisi uzun bir zaman tartışmalı olmuştur. Sovyet görüşü 

Kanişka’nın ilk yılını 371 gibi abartılı bir yere koysa da bu tarihin şimdilerde 127-128 yılına denk 

geldiği kabul görmektedir.

10

  Sitelerin kronolojileri hakkında bir kez daha düşünüldüğünde 



ortaya çıkan tablo yeteri kadar açıktır ve bu tablo Ceyhun’un güneyi ve kuzeyini yani Soğd 

Ülkesini ve Baktriya’yı karşı karşıya getirmektedir. Soğd ve Baktriya bölgesinde IV. yüzyıl insan 

yerleşiminin derin bir değişimi

11

söz konusudur. Bu siteler bir gerileme, yangın katmanları ve 



bazı sulama ağları kalıntıları göstermektedir. Daha kuzeyde, Seyhun Nehri boyunca aynı 

şekilde sulu tarım sürekli olarak yapılmış ve bir seramiğe göre halkın bir kısmı Soğd Ülkesi’ne 

sığınmış gözükmektedir. Bu özellikle III. yüzyılın sonunda veya IV. yüzyılda Seyhun deltasında 

büyük oranda tahrip edilen (burada yıkılmış site katları/ yangın katmanları vardır) Dzety-Asar 

Kültürü’dür. Burada oturan halkın bir kısmı Kafkaslara ulaşırken diğer kısmı ise Fergana’ya 

kadar güneye doğru yöneldi 

[Levina 1996: 375]. 

Kaunci Kültürü’nün sakinleri (Orta Seyhun) aynı 

şekilde Soğd Ülkesi’ne sığınmışlardır 

[Burjakov 1991: 198-199 ve Marşak ve Raspopova 1990: 18

1

]. 


Sonunda IV. yüzyıl, Harezm’de belirgin bir şekilde bir kesintiyi göstermektedir. Fakat V. 

yüzyılda durum değişmektedir: Baktriya Bölgesi savaş damgalarını taşımaya devam ederken, 

kısmen de olsa Sir-derya ve Baktriya Bölgesi’nden göç eden halklar sayesinde Soğd Bölgesi 

şüphesiz zirai olduğu kadar şehircilik açısından da çok hızlı bir yeniden inşa safhasında 

girmiştir. Politik yapının sağlamlığı uzun vadede güvence altına alınmış görünmektedir; zira 

kanallar yeniden kazılmış ve özellikle planlı bir şehircilik Zerefşan Vadisi’nin bir ucundan diğer 

bir ucuna kadar ortaya çıkarılmıştır 

[Semenov 1989; Grenet, 1996; de la Vaissiere 2002: 109-112].

 

V. yüzyıl, Erken dönem Ortaçağ İç Asya’sında uzun süreli bir Soğd ekonomik hâkimiyeti 



oluşturmuştur 

[de la Vaissiere 2002: 102-123].

 Böylece 

Weishu


 102.2270 V. yüzyılda en azından 

                                                 

10

  Halen daha Zeymal’in çalışmasından hareketle Kanişka’yı 371 yılına tarihlendiren Leningrad Okulu ile 



daha ihtiyatlı olan ve şimdi kabul gören tarihe yakın duran Taşkent Okulu arasında bir ayrım yapmanın 

gerekli olduğu görülmektedir. 

11

  Burada göçebeler ölü yakma ritüelini uygulamaktadırlar. Bişkent mezarlığında olduğu gibi. [Sedov 



1987]. 


Özgür Yılmaz 

 

194 



üç nesil boyunca Soğd Ülkesi’ne hâkim olan ve bu ilerlemeye öncülük eden hanedanın etnik 

kimliğini vermektedir: Bunlar da Xiongnu’lardır.  

 

3. Yazılı Veriler 



Yazılı metinler açısından pek çok Baktriya metninin ortaya çıkması onomastiği gerekli bir 

hâle getirmiştir. Bununla birlikte 359 

[AmmianusMarcellinus, XIX, 1,7, çev. 1970: 122] 

yılında Amid 

(Diyarbakır) Kuşatmasına katılan II. Şapur’un müttefiki olan Chionit kralın adı olan Grumbates, 

470 yılına doğru Rob Krallığı’nın (Hindikuş’un kuzeyi) bir prensi için Gorambad

 

olarak gösterilmiştir 



[Sims-Williams 1997: 13, dökm. 4]. 

Ammianus Marcellinus’un bundan 

bahsetmesinden sonraya denk gelen bu metnin tarihi, bu adın otantik olarak Baktriya kökenli 

olup olmadığını, hangi durumlarda Chionitlerin bunu kesin olarak kullandıklarını ya da bölgesel 

soyluların onomastiğine basit bir şekilde entegre olup olmadığına karar vermeye izin 

vermemektedir. Baktriya belgeleri ve mühürleri Eftalit adının (

) yerel yapısını, aynı 

şekilde Khingila (

) ve Toramana (

) gibi krallarının adlarını da 

vermektedir 

[Sims-Williams 2002: 233].

 Baktriya metinleri bizi bazı tanımlamalardan vazgeçmeye 

götürmektedir: Eftalitlere dağlı ve Pamirli bir köken vermek için Enoki tarafından kullanılan 

Himalayalardaki çokeşliliğin Eftalitlerin Baktriya’ya varmalarından uzun zaman önce burada 

olduğu ortaya çıkmıştır: Bundan bahseden Çince yazılar Eftalit adı altında baskın olan yerel 

halk ve göçebe elitleri birbirine karıştırmaktadır. Çok sayıda metin henüz yayınlanmış değildir 

ve haklı bir biçimde, daha sonraki halklar hakkında bilgiler verdikleri gibi, bu metinlerin IV. 

yüzyılda Baktriya’da yaşayan halklar üzerine bazı bilgiler vereceğini ummaktayız.  

Soğd taraflarında, yukarıda da değinildiği gibi Xwn önadının Soğd onomastiğinin 

ortasında, Yukarı İndus kervancıların yaptığı duvar yazılarında ortaya çıkması ilgi çekicidir: Bu 

ortaya çıkış her ne kadar aynı politik düzeye sahip olmasa da, ki bugün paraların üzerindeki 

okunmalar terk edilmiştir, yine de III. ve V. yüzyıllar arasındaki bazı dönemlerde Hunların 

Soğdlarla temas hâlinde oldukları gerçeğini sağlamlaştırmaktadır. Bu ön addan 16 kez 

bahsedilmektedir. Bu duvar yazılarının onomastik derlemelerinde miktar olarak 3. sırada 

bulunmaktadır: Pek çok Soğd önadıyla olan bu önemli bütünleşme, birbiriyle düşmanca 

ilişkilerin değil halkın kaynaştığı bir dönemi yansıtmaktadır.

12

  Fakat bu yazmaların tarihlerini 



belirlemek gerekmektedir. Öyle ki bir detay Xwn’dan bahseden bu duvar yazılarının son 

yazılanlar arasında yer almaları üzerine düşünmemize imkân tanımaktadır. Aslında öteki ön 

adların aksine Xwnsoyadlarda hiç bulunmamaktadır. Burada X’den olan 16 erkek Xwn 

bulunurken X’den hiçbir erkek Xwn bulunmamaktadır. Bu Xwn’ların elbette Soğd önadları olan 

babaları vardır. Bu durumda Xwn ön adı tesadüfe çok az yer bırakmaktadır.

13

 Diğer taraftan 



birtakım nedenler son duvar yazılarının V. yüzyılda yazıldığını düşündürtmektedir:

14

  Xwn’dan 



bahsedenler bunun bir parçasını oluşturmaktadır ve halkın kaynaşmasının yerleştirilmesi 

                                                 

12

  Soğd onomastiğini incelemeye imkân sağlayan öteki belge koleksiyonları, VIII. yüzyıldaki Mugh Dağı 



belgeleri ve bu önaddan çok az bahseden  (VII. ve XIII. Yüzyıl) Turfan’dan gelen Çince belgelerdir.  

13

 Bu konuda verilecek sadece birkaç örnek bulunmaktadır. 32 Nnyßntk bahsinden 10’u; aynı şekilde 26 



Pys’k’nın 10’u; 12 cytßntk’nın 3’ü; 9 wxwswßntk’nın 5’i; 8 Owr’k’nın 3’ü; 8 m’ymryc’ün 5’i; wxwswdß”r’nin 

3’ü; 4 ‘ßy’mnßntk’in 3’ü soyadı konumundadır. Toplam olarak 5’den daha fazla yazıda gösterilen bütün 

isimler soyadı durumu göstermektedir (fakat en fazla üç kez görülmektedir); ancak bir tek Xwn bunun 

istisnasıdır.   

14

 M’ymryc ön ve soyadının varlığı IV. yüzyılı dışarıda tutmuş görünürken, Türkçe önadların yokluğu bizi 



VI. yüzyılı da aynı şekilde dışarıda tutmaya götürebilir. Öyle ki Maymurg şehri V. yüzyılda yükselmeye 

başlamış görünmektedir. 




Yüklə 212,06 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə