5
bilig-10.Yaz’99
Bu şekilde oluşmuş bazı boylara,
onlara
önderlik ve komutanlık yapan şahısların adları
verilmiştir. Meselâ, Alili boyu, XIV. asırda Uzboy
kıyılarındaki dağınık Türkmenleri toplayarak
onlara önderlik yapan Ali Cora’nın adını almıştır.
“Ali ili”: Alili. XI. asırda tanınmış Türkmen
komutanı Selçuk hükümdarı Tuğrul bey’in kayını
Kızıl İbn Yahya’nın çevresinde toplanan halk da,
bu şahsın adını almıştır: “Gızılili:Gızıl”
(Mitt,
I, 1988).
Ersarı boyu da Moğol baskılarından
sonra Uzboy’da ve Balkan dolaylarında yaşayan
dağınık halkı başına toplayan Ersarı Bay’ın
(XIII-XIV.asır) adını almıştır
(Ata- niyazov, 1988
; Ataniyazov, 1994).
Aslı Salur Türkmenlerinden
olan bu tarihî şahsiyete, önderliğini yaptığı Salur
boyunun ikinci adı olan “Sarılar”
ile ilgili bir
unvan verilmiştir: “Sarı ili’nin eri:Ersarı”
Hanlara ve hükümdarlara bu tarzda ünvan
vermek geleneği eski Türklerde bu çerçevede
Oğuzlarda da oldukça yaygındı.
Nitekim Türk
kağanı Bumin’in ünvanı “İlhan”, Kutluk Tegin’in
ünvanı “İlteriş’ti”
(Gumilev, 1967).
Türkiye’nin
ilk Cumhurbaşkanı M. Kemal’e “Atatürk”,
Türkmenistan’ın ilk devlet başkanı Saparmırat
Niyazov’a ise “Türkmenb`şı” ünvanlarının ver-
ilmesi bu geleneğin bir devamıdır.
Yerleştikleri bölgelerin adları verilen boy-
lara (“Garadaşlı”, “Maniş”, “Mehin”, “Mürçe”,
“Nohur”, “Hasar”, “Anevli” ) rastlandığı gibi,
bunların mesleklerine ve meslekî faaliyetlerine
göre ad alanlarıyla da karşılaşıyoruz: “Arabaçı”,
“Düyeçi” gibi. Bu şekilde ad alma veya ad verme
geleneğinin, 1071 Malazgirt Savaşından
sonra
büyük kitleler halinde Anadolu’ya göç eden
Oğuz / Türkmen boyları tarafından da devam
ettirildiği dikkat çekmektedir. Nitekim Osmanlı
döneminde “boy” veya boyun daha alt birimini
teşkil eden “cemaat”, “bölük”, tîr”, “oymak”
ve “oba” gibi Türkmen gruplarının
pek çoğu,
kendi içlerinden çıkan idarecilerin veya liderlerin
adını taşımaktaydılar. Bundan başka yaşadıkları
bölgelerin adını alan veya o bölgelere adlarını
verenler de vardı. Ayrıca, yaşadıkları hayat tarzı
ile meslekî faaliyetlerine göre ad alanlar dahi
mevcuttu
(Şahin, 1987).
Kaşgarlı ve Reşidüddin tarafından sıralanan
adlardan günümüzde Türkmenistan’da boy adı
olarak muhafaza edilenleri sadece “Bayat”, “Salır”
ve “Çovdur” dur. Bunlar arasında en büyük boy
Salırlar olup, bu boy 3 gruba ayrılmıştır.
1- Sarahs Salırları: Sarahs ilçesinin yerli halkını
oluşturan bu topluluk diyalektleri,
giyim-
kuşamları, gelenek-görenek- leri bakımından
“Teke”, “Yomut”, “Ersarı”, “Sarık” gibi boy-
lara çok yakındır. Bu topluluk “Garaman”,
“Kiçi- ağa” ve “Yalvaç” adlı 3 büyük bölüm-
den ibarettir.
2- Lebap vilâyetinin Danev, Farab, Çarçöv;
Özbekistan’ın Buhara vilâyetinin Buhara,
Garaköl, Alat; Semerkant vilâyetinin Nurata,
Goşrabat; Harezm vilâyetinin de Ürgenç
dolaylarındaki
Türkmen topluluğunun
çoğunluğunu teşkil eden Salırlar. Bunların
dili (diyalekt) Türkmen edebî diline temel
olan merkezî diyalektlerden farklılaşıpTürk
dillerinin Kıpçak grubuna giren toplulukların
konuşmasına yakındır.
3- Lebap vilâyetinin Hocambaz ve Kerki ilçeler-
inde, Tacikistan’ın Cılıköl bölgesinde yaşayan
Salırlar. “Kırk Öyli” yaygın adıyla tanınan
bu Salırlar, konuşmaları bakımından yukarıda
belirtilen topluluklardan biraz farklılaşıp, bu
ikisinin arasında, konuşma dilleri edebî dile
daha yakın olan bir topluluk meydana getiriy-
orlar.
Bu 3 topluluğun uruğ ve tîrelerinin adlarında
birbiriyle olan benzerlikleri çok, ancak farklılıklar
da az değildir.
Salurlar, erken dönemlerde Oğuzlar’ın
büyük boylarından birini teşkil etmiş ve Türk
topluluklarının bölük bölük göçtükleri çağlarda,
Sırderya boylarından dört bir yana dağılıp “Salı”
adıyla bir çok
Türk topluluğunu bünyesine
almıştır. Bunların bir bölümü Seçukluların batıya
yürüdükleri devirde Saltık Baba’nın önderliğinde
Kırım’a giderek burada Salır (şimdiki adı Salgir)
ırmağının boyuna yerleşmişlerdir
Dostları ilə paylaş: